Güncelleme Tarihi:
Rumların yaşadığı ve küçük tarlalar anlamına gelen Tepeköy’den adanın yarısını izlemek mümkün. Tavernaları, peynirleri ve şaraplarıyla ünlü köyde halk depremin olduğu andan itibaren ayakta. Kızılay çadır, battaniye ve gıda yardımıyla köy meydanında evlerine girmek istemeyen vatandaşlara destek hizmeti verirken AFAD da moral ve yıkık binalarda tespit çalışması yapıyor. 130 haneli köyde kış aylarında daha çok yaşlılar yaşıyor. Köyün kış nüfusu 34 yaz nüfusu ise 150 civarı. Gençler yazın köye geliyor. Tepeköylüler ilk andan itibaren verilen destek için teşekkür ediyor.
1 AYDA 2 FELAKET
Hepsinin tek isteği var, köydeki yapılar sit kapsamına girdiğinden, hasar gören evlerle ilgili çalışma ve izinlerin bir an önce alınıp yapılması... Ata yadigârı evlerini ve köylerini terk etmek istemiyorlar. Köy meydanında Nikos Balatlis’in işlettiği Tu Kuma Kahvecisi’nde konuştuğumuz Madam Vula, “Bizi bırakın. Biz günlerdir Soma’ya ağlıyoruz. Burada evler yıkılmış bir şey mi? Yıkılan duvar yapılır. Orada canlar gitti” diyor. Köyün en küçüğü ise İrina... Büyük hasar gören evlerine girmeye korktuklarını söyleyen annesi Karolin, İrina’yı Kızılay’ın sıcak çorbasıyla beslerken, “İrina barış demek. Aslında siz bizi çekerken utanıyoruz. Soma’da 301 insan öldü. Burada sıkıntımızı söylemeye dilimiz varmıyor” diye konuşuyor. Geceyi köy meydanı ve Kızılay çadırlarında geçiren Tepeköylüler, dün sabah erken saatlerde toplanarak, pazar ayini için ilginç bir yer seçtiler. Depremde köydeki Evangelismos Kilisesi’nin çatısı çöküp, duvarları yıkıldığı için, Tepeköylüler Rum Mezarlığı’nda biraraya geldiler. Bir hafta önce yaşanan sel felaketinin ardından depremle sarsılan adanın Rum halkı, daha büyük felaketler yaşanmaması için dua etti, mum dikti ve hayır yemeği yaptı.
EN KÜÇÜK TEPEKÖYLÜ
Depremle sarsılan Tepeköy’ün en küçük sakini 7 aylık Irina, geceyi köyün tek katlı kahvesinde geçirdi ve annesi Karolin’in ellerinden, Kızılay’ın sıcak çorbası ile beslendi.