Bizi bekleyen tsunami felaketi

Güncelleme Tarihi:

Bizi bekleyen tsunami felaketi
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2006 16:23

Sabancı, “Teşvik edilmesi gereken diğer önemli bir sektör tarım sektörü. Çünkü, istihdamın yüzde 34'ü burada. Katma değeri ise yüzde 11. Burada Türkiye'nin stratejileri ne olacak?” diye soruyor. (Hürriyet, 2 mart)

Cevabını hemen vereyim: OLMAYACAK !..

*

Konu gerçekten çok çok önemli...

Benim elimdeki 2003 rakamları da yukarıdakilere yakın.

Türkiye’de çalışan nüfus 20.811.000 kişi olarak tahmin ediliyor. (AB üyesi 25 ülkede ise 192.648.000)

Bunun kabaca 6.800.000’i tarımda istihdam ediliyor. (10.082.000)

Yani tarımın toplam istihdamdaki payı % 32.7 (AB25’te bu oran % 5.2)

Oysa milli gelirde tarımın payı sadece % 11.5 (% 1.6)

*

Lafı uzatmayalım: Türk tarımı (AB ile yakınlaşma sürecinde) modernize olmak yani daha az çalışanla daha çok (= daha verimli) üretmek zorundadır.

Tamamen varsayımla, çünkü elde rakam yok:

Önümüzdeki 10 sene içinde tarımda istihdam oranının % 32.7’den (AB25 ortalaması olan % 5.2’ye değil de) % 15.2’ye ineceğini varsayalım...

Bu, nüfusun % 17,5’inin ‘boşa çıkması’ anlamına gelir. Çalışan nüfus olarak bu 3.642.000 kişiye DAHA istihdam yaratmak gereğini doğurur.

Medyamıza bakarsanız ‘her şeyin çok iyi gittiği’ 2005 yılında, Türk ekonomisi taş çatlasa 500 bin kişiye istihdam yaratabildi. (Aynı dönemde tarımda çalışan sayısı 554 bin eksildi.)

TÜSİAD Başkanı “Eğer onlara iş yaratamazsak, bu geçiş sosyal sorunlara, toplumsal patlamalara dönüşebilir” diyor.

Sözünü ettiği ‘tehdit’ tabii ki istihdamdan ibaret değil. Çalışanların aileleri de var...

Türkiye’de bir İSTATİSTİK KURUMU olmadığı için (bakınız aşağıdaki yazı), kırsal kesimde yaşayan nüfusu bilmemiz mümkün değil. Köy nüfusu olarak verilen 2000 yılı rakamları da tamamen uyduruk...

Çaresizlikten bire bir alırsak rakamları... ömünüzdeki 10 sene içinde, Türkiye nüfusunun % 17.5’i köyden kente (ve çoğu büyükşehirlere) göçecek demektir.

Nüfusumuzun 70 milyon olduğu varsayımıyla 12.250.000 kişi tarımsal alanları terk edip büyük kentlere göçecek demektir.

Büyük kentlerde önümüzdeki 10 senede 12.250.000 FAZLADAN (yani yerel nüfus artışı ve normal göçle artan istihdam talebine ilave olarak 12.250.000) iş yaratılamayacağına göre... gecekondulaşma, kötü şehirleşme, Hazine arazilerinen talanı gibi felaketlerin yanına, marjinal işlerde (ayakkabı boyacısı, simitçi, işportacı, kağıt mendil satıcısı...) ve kapkaçta, gaspta, hırsızlıkta, çocuk istismarında, fuhuşta KORKUNÇ bir patlama yaşanacak demektir.

Bu kaba hesapla 12.250.000 iç göçün 6-7 milyonunun İstanbul’a yönleneceğini de hesap edersek... facianın boyutları daha iyi anlaşılır.

İstanbul, önümüzdeki 10 yılda YAŞANMAZ bir megapol haline gelecek.

*

TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı’nın söyledikleri bir uyarı değil, bir ALARM olarak algılanmalı.

Türkiye, liberal ekonomi politikalarının yanısıra, bu iç göç tsunamisinin önünü kesmek ve etkisini azaltmak için, yolu üzerinde barajlar planlamalı. (Göç verecek bölgelerle, büyük çekim merkezleri arasında istihdam yaratacak küçük-orta sanayi bölgelerini ve yatırımlarını teşvik etmek gibi mesela...)

Tabii bunu yapabilmek için, Ankara’da uzun vâdeli düşünme ve tedbir alma kabiliyeti olan sorumlu ve ciddi bir hükümet olması gerekirdi.

Onun için Ömer Sabancı’nın “Burada Türkiye'nin stratejileri ne olacak?” sualine, yüzümün kızarmayacağından emin, OLMAYACAK diye cevap veriyorum.

Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!