OluÅŸturulma Tarihi: AÄŸustos 16, 2005 00:00
Köpek, 10.000 yılı aşkın bir süredir insanın sadık dostu, gerçek bir sosyal yoldaşı olarak yaşıyor. Kimi insanlar için tamamen farklı anlamlar taşısa da sonuçta onun doğal yetilerinden daha iyi yararlanabilecek şekilde yetiştirdik köpeği. Peki kim kime önce yaklaştı? Köpek mi insana yoksa insan mı köpeğe?Yabanıl köpek ve insanlar arasındaki ilk yakın ilişkiler belki de avcılıkla açıklanabilir. Konrad Lorenz "İnsan, Köpeğe Böyle Kavuştu" adlı kitabında bozkırdaki avcılarla birlikte çalışan bir çakal sürüsünden söz eder. Çakallar avı kovalıyor ve saldırmaya çalışıyorlar. Fakat av çakalın öldüremeyeceği kadar büyük olduğu için avcılar avı vuruyor ve çakala ödül olarak birkaç parça et veriyorlar. Ve böylece zamanla insan ve yabanıl köpek aynı sahneyi paylaşmaya başlıyorlar. Yabanıl köpek ürkekliğini atıyor ve binlerce yıllık evcilleştirme çabasından sonra evcil köpeğe dönüşmekte. Önce kim?Kiel Üniversitesi bilim adamı Wolf Herre ise kurdun ilk başlarda besin kaynağı olduğuna inanıyor. İnsanların atıklarıyla beslenen kurt düzenli olarak yerleşmelerin yakınlarında dolaşıyordu, ki bu da insanların yararına oluyordu. Çünkü kurdun varlığı sayesinde çöplerle birlikte sinek ve hastalık etkenleri de azalıyordu. Ve kıt zamanlarda yiyecek bulamayan insan kurdu öldürüp yiyordu. Davranış bilimcisi Otto König ise tüm yabanıl hayvanların eskiden beri vahşi oldukları için değil, hayvanların ve insanların bir zamanlar birbirlerine iyice bağlanarak birbirlerine yakın veya beraber yaşamaları nedeniyle evcilleştirilmek zorunda kalındığını savunmakta. Yabanıl türler zamanla insana yakın olanlardan ayrılmışlardır. Tabii bu görüş insan/köpek ve insan/kedi ilişkilerine farklı bir bakış açısı sunmakta. Bu teoriye göre evcilleştirme gereksiz kalıyor. Sonuçta kedi ve köpek hala insana yakın- lar ve hiçbir zaman da uzak değildiler. Fakat bu öte yandan insanlara karşı çok yakın ve içten bağlı oldukları anlamına gelmekte. Çünkü insanla aynı çatı altında yaşamalarına izin verilen sadece kedi ve köpekti. Diğer tüm hayvanlar, ahırda veya kümeste yaşıyor ve hiçbiri insanın gündelik yaşamında onlar kadar önemli bir yer tutmuyordu ve tutmuyor da. Kim bilir belki de köpeklerin insanları yetiştirmelerinin nedeni de budur. İnsanlardan yararlanıyorGünümüzdeki köpek ve insan ilişkisini Alman gazeteci Jene Jessen, Die Zeit gazetesinde (www.diezeit.de/2005/13/Mensch/_2fHund) anlatıyor. Jessen’e göre köpekler her zamanki davranışlarımızdaki en küçük farklılıkları bile algılayarak, evin içinde hızla dolaşmaya başlıyor ve ses rengini değişiyor ve bu farklılıkları deneyimleriyle karşılaştırıyorlar. Mesela sahibinin evden ayrılacağını
haber veren davranışlar gibi. Gazetecinin köpeÄŸi Cato da, Jessen’in seyahate çıkacağını fark edince aynı ÅŸeyi yapıyor. Mesela sahibinin kendisini de yanında götürmesi için patisini valizin üzerine koyarak hatırlatıyor vb. Köpekler alışkanlıklar edinen hayvanlar diyor Jessen. Bizden tamamen farklı konsantrasyonla, ciddi bir ÅŸekilde sürprizlerden kaçınmaya çalışıyorlar ve en tehditkar sürprizler sonuçta bizleriz. Köpekler insanlardan yararlanan canlılardır, binlerce yıl devam eden evcilleÅŸtirme süreci de bu bağımlılığı güçlendirmiÅŸtir. Kendi başına fare yakalayan ve bugün de kontrol altına alınması hala zor olan teriyer dışında hiçbir köpek cinsi kendi kendine bakacak durumda deÄŸildir. EvcilleÅŸme amacı aÅŸtıDie Zeit 23/05 ve www.uni-wurzburg.de’den derlediÄŸimiz haberde ÅŸunlara iÅŸaret ediliyor:EvcilleÅŸtirme sürecinde köpeÄŸin sürü halinde yaÅŸaması, yani halihazırdaki sosyal sistemlere uyum gösterme ve insanı yönetici olarak kabul etme yetisi yararlı olmuÅŸtur. Ancak evcilleÅŸtirme sonuç olarak bu amacı çoktan aÅŸmıştır. Köpek, sahibinin isteklerini dudaklarından okuyacak veya tam tersi olarak kendi isteklerini belli edecek duruma gelmiÅŸtir neticede. Aslında insana uyum eÄŸilimi olan "insanlaÅŸtırma" en çok da bokserlerin de dahil olduÄŸu Dogge köpeklerinde ileri gitmiÅŸtir. Ne avlanan ne de sürüleri bekleyen Dogge köpekleri, eskiden beri insanları korumak ve onlara eÅŸlik etmek için doÄŸmuÅŸlardır. Fakat bu her ne kadar köpeklerin sürü halinde yaÅŸamalarından yararlanılmış olsa da, hala tamamen doÄŸal yaratıklar olduÄŸu anlamına gelmez. YetiÅŸtirme ve eÄŸitme çabası nedeniyle davranışlarının arkasında yine insan var. Hala bocalıyoruz18.yy’da filozof Giambattista Vico’nun tüm bilgi teorilerinin temeli olarak sunduÄŸu öneri, doÄŸal olarak var olan (bir hayvan) ve insanlar tarafından yaratılan (bir ev) arasındaki fark, bir ev hayvanında zayıflıyor ÅŸeklindeydi. Köpekte insan bile hala bocalamakta. Bunun sonucunda ise hayvanın davranışlarında belirsizlik ortaya çıkıyor. Öyle ki bazı durumlarda köpeÄŸin bize ne kadar uyum saÄŸladığını anlamak zorlaÅŸmakta. Belki de klasik davranış bilimlerindeki kararsızlık ev hayvanlarıyla ilgilidir. Bu artık sadece doÄŸayla ilgili deÄŸil. Her ne kadar köpekler bizi bir tür üstün köpek olarak görüyorlarsa da bizi ataları olan kurt gibi yabancı görmüyorlar. O halde bizi nasıl algılıyorlar? Bir köpek sahibini selamlamak için yüzünü yaladığında ondan daha "küçük", ama patisiyle omzuna dokunduÄŸunda daha üstün durumda olduÄŸunu göstermekte. Gazetecinin köpeÄŸi sahibinin daha üstün olduÄŸunu otomobilde ÅŸoför koltuÄŸunun yanına oturarak göstermiÅŸ. Yani ona göre ÅŸef her zaman direksiyon başında. Burada eski köpeksi ve insanı taklit eden davranışların birbirine karıştığı görülmekte. Bir köpeÄŸe istediÄŸimiz her ÅŸeyi öğretebiliriz, ama onun kendi kendine öğrendikleri aslında daha büyük bir baÅŸarıdır. Cato sabahları sahibine pantolonunu götürdüğünde bu sadece onu dışarı çıkarmasını istediÄŸi anlamına gelmekte. Ve pantolon olmadan bu iÅŸin asla gerçekleÅŸmeyeceÄŸini biliyor. Yani bu aslında ÅŸu demek: EÄŸitilen sadece o deÄŸil, köpek de bizi eÄŸitiyor ! Â
button