Oluşturulma Tarihi: Ağustos 04, 2004 00:00
‘OLAY Suudi rejiminin karanlığında değil, laik Türkiye’de geçiyor.Bir yangında dahi kadınlara el sürmeyen Suudi itfaiyecilerin alevlere terk ettikleri kızlar gibi, AB kapısında tarih bekleyen Türkiye’de de dalgaların yuttuğu kızlar ölüme terk ediliyor. İzmir’deki trajedi tüyler ürpertici. 16 yaşında 5 tesettürlü Kuran Kursu öğrencisi el ele denize giriyor. Yüzme bilmeyen kızlar, giysilerinin ağırlığı ile denizin dibine çökerken; bağıra çağıra yardım istiyorlar. Denize atlamak isteyen ‘erkekler’, kurs hocaları tarafından ‘günah’ diye durduruluyor. Aileler de demeçlerinde ‘Allah’ın emri!’ diyor...Erdoğan’ın inandırıcılığı bu olayla ağır darbe yedi... Recep Tayyip Erdoğan ‘çift yüzlü’ bir başbakan... Bir yüzü reformcu. Diğer yüzü geleneksel İslamcı. Siyaset ve ekonomide cesur kararlar alabiliyor. Ama İslami konularda bloke oluyor. 70 ölüyle sonuçlanan kasım bombalarında, partinin ilham kaynağı İslamcı çekirdeği güçlendirmemek adına ‘İslamcı terör’ tanımını kullanmadı. 39 kişinin yaşamına mal olan son tren kazasında hükümetin tayin ettiği TCDD Genel Müdür Yardımcısı ‘Allah’ın emri’ dedi. AKP’nin imam hatip mücadelesi, partinin İslamcı çehresine diğer örnek... Tolerans kaldırmayan son İzmir faciası üzerine Başbakan’ın gösterdiği suskunluk Türkiye ve Türkiye’nin AB hevesleri için iyiye işaret değil...’Bu yazı İtalya’nın en yüksek tirajlı (700 bin) gazetesi ‘Corriera della Sera’dan (30.7.2004) alıntı... Cumhuriyet’ten Nilgün Cerrahoğlu önceki gün köşesinde haberle ilgili ‘Türkiye’de ‘kaynayıp giden’ vahşet burada kaynamadı. Denizde tesettürle boğulan beş kızı konuşuyor herkes’ diyerek İtalya’daki tepkilere yer veriyor.SORUŞTURMA AÇILMALICerrahoğlu dış politika değerlendirme toplantısında karşılaştığı bir diplomatın şu görüşlerine dikkat çekiyor:‘AB kapısındaki bir ülkede bu olay havada kalamaz. Adli soruşturma açmalısınız. Kızlar ‘kazayla boğulduysa’, şahitler ‘ölüm tehlikesi karşısında yardımı esirgedikleri için’ suçlu sayılır. ‘Yardım engellendiyse’ durum çok vahim. Söz konusu olan, bir hukuk devletinde asla kabul edilemeyecek olan bir ‘cinayettir’. Soruşturmanın yanı sıra Erdoğan da siyasi tavır almalı. Çıkıp açık açık; ‘İnsan hayatı kutsaldır. Hiçbir dini ilke böyle bir barbarlığı mazur gösteremez. Bu, bizim İslam anlayışımıza sığmaz’ demeli...’İşte Tayyip Erdoğan’ın dostu Berlusconi’nin ülkesinden Türkiye’ye bir bakış...Şekerde kazık‘YALÇIN Bey size rahatsız olduğum bir konuyu dile getirmek istiyorum.’ diyor okurumuz Murat Muratoğlu. Dinliyoruz:‘Dünyada şeker fiyatları 270 dolar/ton olduğu ortamda, ülkemizde 1050 dolar/ton’dur. Son zamanlarda Avrupa’da şeker kanunu değişikliği ile kendi fiyatlarının daha da indirilmesi ve üretimin düşürülmesi düşünülmektedir.Ülkemizde daha ucuz olan mısırdan yapılan fruktoz ve glikoz üretimlerini sınırlayıcı bir kota vardır. Fruktoza kota, diğer ülkelerde de vardır ve birebir tatlandırıcılı şeker olarak algılanmaktadır ve şekeri ikame etmektedir. Halbuki glikoza diğer ülkelerde bir kota uygulanmamaktadır.Ülkemizdeki glikozun şeker kanununda olması bir yanlıştır, hem de kullanılan su da hesaba katıldığı için bir hesaplama hatası vardır. Öncelikle glikozun kota dışına alınması gerekmektedir. Ülkemizdeki yüksek şeker fiyatını açıklamak mümkün değildir. Son yapılan %12’lik zamla 1 milyon 570 binlik Tl/kg fiyatın geri alınması gerekmektedir.KAÇAKÇILIK KAÇINILMAZŞeker ithalatının yasaklandığı ve %135 gümrük vergileri ile korunan bir sektörde kaçakçılığın olması kaçınılmazdır. Güney sınırına giden kamyonların dönüşlerinde kendi ihtiyaçları için gösterdikleri şekeri getirdiklerini ve bunu sattıklarını duyuyoruz. Yurdışında şeker 270 dolar, %135 vergili hali ile 635 dolara gelir ama ülkemizde şeker 1050 dolar civarında, 270 dolara aldıkları şekeri 650 dolara satsalar bile kárlılık ortadadır. Halbuki ülkemizde şeker ithalatı serbest olsa bu tür bir kaçakçılık olmayacaktır ve ülkemiz vergi kaybetmeyecektir. Kotanın ve yüksek vergilerin olduğu ortamda bu yüksek getiriden ötürü kaçakçılığın olması gayet doğaldır.Ülkemizde planlı bir tarım politikası ile şekerpancarı ekimi azaltılmalıdır çünkü şeker fazlamız bulunmaktadır.’Hava filtreleri neden denetlenmez BEN Şişli Teknik Endüstri ve Meslek Lisesi Motor Bölümü öğretmenlerinden Şenol Tuna. Okulumuzun motor ayarları laboratuvarında otomotiv sektöründe kullanılan hava filtrelerinin TSE standartlarına uygun olup olmadığını test ve deneyler yaparak kontrol ediyorduk. Nisan 2004’ten itibaren Dış Ticaret Müsteşarlığı kararı ile bu kontrol ve deneylere son verildi. Bunun sonucu olarak yurt dışından çok düşük bedellerle kalitesiz ve havalı filtreler rahatça ithal edilmekte ve bunun sonucu motora giren partiküller sonucu motorlar (özellikle dizel motorlar) arızalanmakta ve oldukça yüklü bir tamirat bedeli ortaya çıkarmaktadır. Bu durum bir an önce düzeltilmelidir.Tedbir alıyoruzEMEKLİ Sandığı Genel Müdür Vekili Mehmet Ali Özyer, ‘Eczacı ödeme bekliyor’ (31.07.2004) yazısına yaptığı açıklamada Emekli Sandığı’nın, bir Daire Başkanlığı ve beş Bölge Müdürlüğü aracılığıyla kendilerine intikal ettirilen fatura ve reçeteleri, yazıda belirtildiği gibi 18 iş gününde inceleyerek ödeme yaptığını belirtiyor: ‘Ancak yıllık izinlerin bu aylarda yoğunlaşması ve Bölge Müdürlüklerinde personel yetersizliklerinden kaynaklanan nedenlerle İzmir ve Adana Bölge Müdürlükleri’nde, ödemelerde kısa süreli de olsa gecikmeler olduğu anlaşılmıştır. Gecikmelerin ortadan kaldırılması için gerekli tedbirler alınmakta olup, eczacıların mağdur edilmemesi için azami çaba sarf edilmektedir.’ Hammaliye ücretiPİYASADAN daha uygun fiyata aldığı için buğdayımızı satarken TMO’yu tercih ediyoruz. Fakat geçen gün TMO’ya verdiğimiz buğdayın ödemesini almaya gittiğimizde bize verilen müstahsil fişini inceledik ve bir de gördük ki verdiğimiz buğdaydan kilogram başına 4000 TL+KDV boşaltma ücreti alınmış. Yetkililere sorduğumuzda buna müdahale edemeyeceklerini söylüyor. Bütün işi damperler hallediyor; ama yine de hamallık parası kesiliyor. Neden? Mehmet İZGİ-ÇORLUMESAJ PANOSUGALATASARAY’daki Çiçek Pasajı, bir kere çöktü, bir kere de yandı. Tamir edilip, tekrar hizmete girdi. Binanın son hali ise içler acısı. Yağışlardan etkilenmemesi için naylon torba sarılan binanın duvarlarında otlar bitmiş. Sayın Misbah Demircan, bu değerli turistik kompleksin elden geçirilmesi gerekiyor mu? Murat CEBİRBARBAROS Bulvarı boyunca, üç kez
trafik ışıklarıyla kesilen araç trafiği beklemelere neden oluyor. Yıllar önce burada bir üst geçit vardı, sökülerek yayaların geçişi trafik ışıklarıyla sağlandı. Artık bu noktada alt geçit yapılması kaçınılmaz oldu.
Beşiktaş Belediyesi’nin ilgisini bekliyoruz. Kamil ŞEKER
button