Biz bize, diz dize

Güncelleme Tarihi:

Biz bize, diz dize
Oluşturulma Tarihi: Nisan 12, 1999 00:00

Haberin Devamı

Papirüs ilk kez 1972'de açıldı. Beş yıl sonra çıkan bir yangında yandı ve yeni Papirüs 1977'de bugünkü yerinde açıldı. Dekorasyonunu Osman Şengezer'in yaptığı barın duvarları ilk günden itibaren afişlerle doluydu. Yaşar Kemal, Cemal Süreya, Selim İleri gibi yazarların yanı sıra bütün sinemacıların ve tiyatrocuların uğrak yeri olan Papirüs, dönemin entelektüel çevresine, güzel yemekler ve içki dışında ilk kez 'kültürel bir atmosfer' sağladı. Aradan geçen 27 yıla rağmen sıcaklığından hiçbir şey kaybetmedi.

Geçmiş yıllarda Türkiye'de 'aydın' olmak isteyen insanlar 'staj'larını meyhanelerde yaparlardı. Sonra doktoralarını orada yapar ve gene orada ordinaryüslüğe yükselirlerdi. Derken yetmişlere gelirken, meyhane birdenbire mukassi görünmeye başladı. Aydınlarımız daha 'kulübümsü' bir 'lokal' ihtiyacı duymaya başladılar. Şöyle biz bize olunacak bir yer. Aynı zamanda çekinmeden 'diz dize' de olunabilecek bir yer. Hem sonra Türk aydınları memleket meseleleri konusunda sorunludurlar, bir sorunu sonuna kadar tartışmaktan kaçınmazlar; dolayısıyla icabında 'yumruk yumruğa' olunacak bir yer. İşte Papirüs onlara bunu sağladı.’’

80'li yıllarda yazdığı bir yazısında Papirüs'ü böyle anlatıyor Murat Belge. Gerçekten de Papirüs, Beyoğlu'nda bar anlamındaki ilk bar diyebileceğimiz Kulis'ten sonra, sinemacı, tiyatrocu ve yazar çevresinin kendilerini evlerinde hissedecekleri, ne zaman gitseler aynı yüzlere rastlayacakları, dilediklerince içip tartışacakları, ellerinde içkileri masadan masaya konsomasyona çıkabilecekleri bir mekán oldu. Papirüs'ü o dönem kendisine alternatif olabilecek diğer mekánlardan ayıran bir özelliği vardı çünkü. Elle tutulmayan, sözle açıklanamayan bu özellik elbette yemeklerin lezizliği, içkilerin çeşitliliği, koltuklarının rahatlığı değildi. Nasıl olmuşsa olmuş, Papirüs sanatçı kesimine, onların hava su kadar ihtiyaç duyduğu ‘‘kültürel’’ bir atmosfer sunmuştu. Bu öyle bir ortamdı ki, sanatçı-yazar çevresinden olmadan oraya hasbelkader gelmiş olanlar bile, çıkışta kendilerini farklı hissediyorlardı. Papirüs'ün havası suyu onlara da bulaşıyordu. O dönem barın özellikle Pazartesi akşamüstünden gecenin geç saatlerine kadar gediklisi olanlar, Papirüs'ü İstanbul'un yalnızca ilk barı değil ilk İngilizvari barı olarak tanımlarlar. Dekorundan atmosferine İngiliz publarını anımsatan Papirüs'ün müdavimleri arasında Yaşar Kemal, Cemal Süreya ve Selim İleri vardır. Tiyatro ve sinema çevresinden ise herkes oradadır zaten.

Afiş galerisi

Papirüs ilk kez 1972 yılında Ertuğrul Bora tarafından Beyoğlu'nda Ses Sineması'nın üstünde açılır. Ancak 1977 yılında çıkan bir yangınla kapanır ve yeni Papirüs aynı yıl bugünkü yeri olan Ayhan Işık Sokak'ta hizmet vermeye başlar. Üç basamak inilip kapısından girdiğinizde mekánın 1977'den bu yana çok az değişime uğramış dekorasyonu ünlü sanatçı Osman Şengezer tarafından yapılır. Papirüs'ün duvarları o günden itibaren küçüklü büyüklü sinema ve tiyatro afişleriyle dolmaya başlar. Bu afiş fikri de Osman Şengezer'den çıkmıştır. Bu ilginç fikrin gerçekleşmesine, yurtdışına gidip gelen müdavimler getirdikleri afişlerle katkıda bulunurlar ve kısa sürede Papirüs'ün duvarlarında neredeyse bir santimlik boşluk kalmaz. Dr. Şen Doğan'ın Londra'dan getirdiği 'Evita' ve Zekai Muratçay'ın hediye ettiği 'Der Nachfolger' bunlardan ikisidir. Ama başınızı nereye çevirseniz ya Hamlet size bakar ya James Dean ya da eski Türk filmlerinden kareler.

Mekánın esas müdavimleri Pazartesi ve Cuma'ları gelirler ve sözleşmeye gerek kalmadan birbirlerini bulacaklarını bilirler. Ama Papirüs'ün İstanbul dışından arada bir gelip mutlaka uğrayan müşterileri de vardır. 80'li yıllara gelindiğinde Papirüs'ün her müdaviminin kendi masası olmuştur artık. Gelen müşteriler bunu bilip oturmazlar o masaya. Bugün o masalardaki plaketler o müdavimleri hálá yaşatıyor. Tarık Perin masası, Ali Saim Berkmen masası, 20'li, 30'lu yılların yazarlarının isimlerini taşıyan Paris kahvelerindeki masalar gibi korunuyor.

Güne ayak uydurdu

Papirüs'ün yemekleri ilk açıldığı günden itibaren, sunduğu entelektüel bar atmosferinden beklenmeyecek kadar lezizdir. Bugün sahibi değişmiş de olsa aynı kaliteyi koruyor Papirüs. Böf Strogonof, Kievski ve Papirüs bonfile en gözde yemekler hálá. Papirüs'ün bugünkü şef garsonu Ali Öztürk tam 21 yıldır bu mekánda çalışıyor. Ünlü televizyon dizisi Şehnaz Tango'nun çekildiği Papirüs'ün garsonlarından ya da barmenlerinden en yenisi ise zaten 15 yıllık. Bu özellik de değişmeyen havası kadar geçmişi bugüne taşıyan başka bir özelliği mekánın.

İstanbul'un en eski barlarından olan Papirüs'ün ne atmosferi ne mutfağı ne de personeli değişti yıllar içinde, ancak aradan geçen 27 yılda da İstanbul'da sayısız bar açıldı. Bu nedenle Papirüs güne ayak uydurmak zorunda kalmış olacak ki, artık Cuma ve Cumartesi günleri Cihan Tarlan Anadolu Pop'dan batı müziğine uzanan bir repertuarla canlı müzik yapıyor ve her yerde olduğu gibi Papirüs'de de insanlar dans ediyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!