Güncelleme Tarihi:
İzmir’in Basmane semtinde iki katlı, tarihi bir evden müzeye dönüştürülmüş bir bina. Burası, İzmir Konak Belediyesi’nin geçen perşembe günü açtığı Radyo ve Demokrasi Müzesi. İçeride İzmirlilerin bağışladığı tam 100 radyo var. Kapıdan girdiğiniz anda, Atatürk’ün Türkiye’de radyoculuğu başlattığı 1930’lu yılların cihazlarıyla karşılaşıyorsunuz. Müzedeki en eski parçaysa, 1922 yılına ait, İzmirli koleksiyoner Ferit Akalın’ın bağışladığı Philips marka radyo.
Müzenin kurucusu ve İzmir Konak Belediye Başkanı Dr. Hakan Tartan’a göreyse radyonun Türkiye’nin demokratik atılım sürecinde önemli bir işlevi var: “Radyo Türkiye’de toplumsal yaşama büyük ölçüde yön verdi; askeri darbelere de radyo yayınlarıyla uyandık. Savaşları ve barışları hep o sihirli kutudan dinledik.”
İLK GERİLLA RADYOSU CHE’DEN
Türkiye, ilk uluslararası radyo yayınını 1950’de, Güney Kore’deki savaşa katılan Türk askerlerine yapıyor. Yayının adı ‘Memleketten Mektup Var’. Türk askerlerine Türkiye’den haberler veriliyor, yakınlarının mektupları okunuyor. Dünyanın ilk gerilla radyosunuysa Küba devrimi liderlerinden Che Guevara kuruyor. Daha sonra maden işçilerinin Bolivya’da ilk işçi radyosunu kurmasıyla da alternatif yayın dönemi başlıyor. Bu iki olay, radyoların özgürleşmesinin simgesi olarak biliniyor.
Konak Belediyesi Tanıtım Direktörü Tülin Biçer ise radyonun altın çağını İkinci Dünya Savaşı’nda yaşadığını anlatıyor: “Bu dönemde radyo, bir propaganda aracı. Önce Stalin, daha sonra Hitler fikirlerini geniş kitlelere ulaştırmak için radyoyu kullanıyor. Hatta Hitler’in halka ücretsiz radyo dağıttığını biliyoruz.” Müzede Soğuk Savaş dönemini anlatmak için ‘Radyo Savaşları’ adında ayrı bir bölüm var. Burada, Soğuk Savaş ülkelerinin radyo üzerinden birbirlerinin aleyhinde propaganda yapmaları anlatılıyor.
1960, 70 ve 80’li yıllarda radyo Türkiye için en önemli iletişim aracı. Biçer, yönetim erkinin halkla iletişimini radyo üzerinden yaptığını söylüyor. 27 Mayıs 1960 sabahı, Alpaslan Türkeş’in darbe bildirisini radyodan okuması da bunun en önemli göstergesi. 90’lı yıllardaysa televizyon yayınlarının ardından radyolar da özelleşmeye başlıyor. 2000’lerde internetle birlikte radyoculuk yeniden doğuyor. Müzede sergilenen iPod ve bilgisayarlar da yeni dönem radyoculuğu temsil ediyor.