Oluşturulma Tarihi: Şubat 28, 2008 00:00
Yeditepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Erdal Yavuz’un 12 Mart müdahalesinin "asker-sivil ittifakı"yla hazırlandığı yönündeki iddiaları, yeni bir tartışma başlattı. Dönemin öğrenci lideri Doğu Perinçek, "Profesörlerin üzerine ateş açılacağını söyleyen ve kendini albay olarak tanıtan 3 kişinin TSK ile ilgisi yoktu, onlar özel kışkırtıcı grubundandı" dedi.
KENDİLERİNİ albay olarak tanıtan üç kişinin kendisine, 7 Mayıs yürüyüşünde profesörlerin üzerine ateş açılacağını, bunun üzerine yönetime el koyacaklarını söylediğini ileri süren Prof. Yavuz’un, iddialarına tanık olarak gösterdiği Doğu Perinçek’ten yanıt geldi. İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek "Kendilerini albay olarak tanıtan kişilerin Silahlı Kuvvetler’le ilgisi yoktu. O kişiler özel görevli kışkırtıcı grubundandı" dedi. Dönemin öğrenci hareketi liderlerinden olan Doğu Perinçek’in açıklaması şöyle:
DERNEK BAŞKANI DEĞİL "Prof. Erdal Yavuz’un Hürriyet’te ’Profesörün 12 Mart İddiaları’ başlıklı haberde, gerçeklere uymadığı gibi, mantık çerçevesi içinde açıklanamayan iddialar yer alıyor. Gerçekler şunlardır:
Birincisi yavuz dernek başkanı değildir. 1968-1970 döneminde yaşayan herkesin bildiği gibi, Erdal Yavuz, o sırada veya başka bir zaman SBF Öğrenci Dernekleri Başkanlığı yapmadı. O yılların cemiyet başkanları, Uluç Gürkan, Murat Kovacıoğlu, Cengiz Çandar ve Hüseyin Cevahir’di."
KASITLI SÖYLENTİLER "İkincisi çıkarılan kasıtlı söylentiler: Yargıtay Başkanı İmran Öktem’in cenaze töreninden sonra yapılacak yürüyüşe saldırılar olacağı konusunda Erdal Yavuz’un bana bilgi getirdiğini hatırlamıyorum. Ancak o sırada bize çeşitli kanallardan bu tür
haberler yollandı. Bunun üzerine Hukuk Fakültesi’nde Prof. Dr. Hicri Fişek, Prof. Dr. Münci Kapani ve Prof. Dr. Muammer Aksoy ve benim katıldığım dörtlü toplantıyı çok iyi hatırlıyorum. Bu söylentilerin cenaze ve yürüyüşe katılımı önlemek için belli merkezlerden kasıtlı olarak çıkarıldığını saptadık."
"Üçüncüsü özel görevli kışkırtıcı ekibi: O sırada kendilerini subay olarak gösteren, ancak subaylıkla ilgisi olmayan üç-beş kişilik bir özel görevli kışkırtıcı grubu vardı. Bunlar, 1968 Kasım ayındaki Mustafa Kemal Yürüyüşü’nün Ankara’ya ulaşacağı sabah Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ni basarak hademeleri öldürme planlarını bazı gençlere uygulatmak istediler. Yine o dönemde bazı gençleri Ankara Küçük Esat semtindeki ve Demirtepe’deki dairelere çağırarak, bazı kışkırtıcı tertiplere katmak istediler. Tertiplerini bozduk. Bu ekibin TSK ile ilgisinin bulunmadığı saptanmıştır."
9 MART GRUBU "Dördüncüsü, 9 Mart örgütlenmesi henüz oluşmamıştı: Sonradan ortaya çıkan bilgiler göstermiştir ki, 1969 Mayısında Ordu içinde darbe amaçlı bir örgütlenme henüz oluşmamıştı. 9 Mart Grubu’nda olanların anlattıklarına göre, bu örgütlenme 1969 sonbaharından sonra biçimlendi. O nedenle İmran Öktem cenazesi sırasında Ordu içindeki bir cuntayla ilişkili senaryoların gerçekle bağlantısı kurulamıyor."
TSK’YI SIRTINDAN VURMAK İÇİN ÜRETİLEN SENARYOLARDoğu Perinçek, Hürriyet’e yaptığı açıklamada Prof. Erdal yavuz’un sözlerinin "mantık dışı" olduğunu belirterek "Bir askeri cuntanın, bir genci çağırarak yürüyüşe ateş açtıracağını ve arkasından darbe yapacağını bildirmesi, akıl ve mantık dışıdır" dedi. Perinçek şunları belirtti:
"Son zamanlarda Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmak için, piyasaya sürekli olarak uydurma darbe senaryoları sürülüyor. Kuzey Irak’a kara harekátı yapan Türk ordusuna karşı psikolojik savaşın çeşitli örnekleri görülmektedir. Erdal Yavuz’un türban kışkırtmasını destekleyen bildiriyi imzalayan öğretim üyeleri arasında yer alması, bugün hangi konumda olduğunu göstermektedir."
PROF. ERDAL YAVUZ’UN İDDİALARI NELERDİRadikal Gazetesi’nin geçen pazar günü yayımlanan "İki" ekinde Prof. Dr. Erdal Yavuz, şu iddialarda bulunmuştu:
"1 Mayıs 1969 günü Yargıtay Başkanı İmran Öktem vefat etti. Maltepe Camii imamı, onun ’Tanrı’yı insan yarattı’ sözünden hareketle Müslüman addedilemeyeceği için cenaze namazını kıldıramayacağını söyleyince tartışmalar yaşandı...Ertesi gün babası subay olan bir arkadaşım benimle görüşmek isteyen bazı subayların olduğunu söyledi. 4 Mayıs 1969 akşamı SBF yurdunun önüne gelen bir araba beni aldı ve bilmediğim bir yerlere götürdü. Karşımdaki üç kişi kendilerini ’albay’ olarak tanıttılar. Bana söyledikleri şudur: 7 Mayıs günü cübbelerini giymiş yargı ve üniversite mensupları Kızılay’da toplanıp Anıtkabir’e yürüyeceklerdir. Bu yürüyüş hepimizin beklediği değişimi gerçekleştirmek için önceden planlanmıştır. ’Bu yürüyüşte ateş açılacak, ölenler olacak ve bunun üzerine biz duruma el koyacağız. Eğer öğrenciler bu yürüyüşe katılacak olursa bu tepkinin ciddiyetini bozacaktır. Bu yürüyüşe öğrencilerin katılmasını engelleyin.’ Bana ’tebliğ edilen’ bu senaryoyu, Uğur Mumcu, Doğu Perinçek ve Mahir Çayan’la görüştüm. Önce yürüyüşe katılmama kararı alan öğrenci liderleri, daha sonra fikir değiştirip bütün güçleriyle eylemi desteklediler."