Güncelleme Tarihi:
Onlara ‘kader mahkumları’ deniyor. Aralarında kimler mi var: Genç bir kadını 48 yerinden bıçaklayarak öldüren, ana-babasını miras için öldüren, otoyollarda yüzlerce insanı öldüren canavarlar.
Diğer tarafta ise yürek acıları ve özlemleri ömür boyu sürecek ‘kurban yakınları’ var. Affa isyan eden kurban yakınları, cezaevlerindeki caniler kadar kendi gözyaşlarının da görülmesini istiyor.
Yakınlarını trafik terörüne ya da cinayete kurban veren bir grup acılı aile, ‘‘Af yasasına imza atan tüm milletvekilleri, bundan sonra işlenecek bütün suçların tahrikçisi ve teşvikçisi olacak, bunun vicdani töhmeti altında kalacaktır. Devletin affetme yetkisi yoktur. Biz affetmiyoruz’’ dediler. Sosyal ve Kültürel Yaşamı Geliştirme Derneği'nde biraraya gelen acılı aileler, içlerini dökerken gözyaşları içinde affa karşı olduklarını bir kez daha haykırdılar.
Rahşan Ecevit affeder miydi?
Urfalı Kırvar Aşireti'ne mensup Nazan Odabaşı, 20 Eylül 1994'de eczacılık yapan 37 yaşındaki ağabeyi Mehmet Emin Odabaşı'nı, Şanlıurfa Siverek'te bir cinayete kurban verdiğini anlatırken şöyle dedi: ‘‘Ağabeyim tehdit edildiğine ilişkin savcılığa dilekçe verdikten bir ay sonra kalaşnikoflarla tarandı. Devlet, katilleri 6 yıldır yakalayamadı. Katillerden biri 15 gün önce, affı duyup, teslim oldu. Devlet, onu şimdi affedecek. Ben, milletvekillerine böyle bir yetki vermiyorum. Onları oralara biz getirdik. Yürekleri varsa, oylarını açık kullansınlar. Biz de seçim sandıklarında cevaplarını verelim.’’
Affı, 'Delinin birisi, kuyuya taş attı, herkes onu çıkarmak için uğraşıyor' diye niteleyen Nazan Odabaşı, isyanını şu sözlerle sürdürdü:
‘‘Rahşan Ecevit'in çocuğu yok, Bahçeli'nin çocuğu yok. Hikmet Sami Türk'ün çocuğu yok. Acaba, Ecevit'e birşey olsa, Rahşan affeder mi? Ya da Rahşan Ecevit'e birşey olsa, Ecevit affeder mi? Yok bu kadar ucuz insan hayatı. Milletvekillerine şunu söylüyorum. Katillerin bundan sonra yapacaklarından siz sorumlusunuz. Siz azmettirdiniz. Siz yaltaklandınız.’’
Acılı yüreklerin portresi
Nazan Odabaşı: Urfalı Kırvar Aşireti'ne mensup. 20 Eylül 1994'de eczacılık yapan 37 yaşındaki ağabeyi Mehmet Emin Odabaşı'nı, Şanlıurfa Siverek'te bir cinayete kurban verdi.
Ayten Arslan: Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi, 20 yaşındaki kızı Nemit Arslan, 48 bıçak darbesiyle öldürüldü. Katili 26 yıl hapis cezası aldı. 9 yıl 3 ay yatıp çıkacak.
Rana Pirinçcioğlu: Yazar babası Osman Erkan, 1 Kasım 1998'de Aydın'da, bir köylüsü tarafından öldürüldü. Dava sürüyor.
Kim Erkan: İngiliz asıllı Kim Erkan, Rana Pirinçcioğlu'nun annesi. Yazar eşi Osman Erkan, Aydın'da öldürüldü.
Boray Uras: Bağdat Caddesi'nde, kızı Selin Uras'ı, erkek arkadaşı Erdem Celasun'la birlikte trafik terörüne kurban verdi.
Mustafa Ünsal: Kızı Deniz Özge Ünsal, 14 Ağustos 1998'de trafik kazasında yaşamını yitirdi. Sanık 3.5 yıl hapse mahkûm oldu. Hapiste 3 ay 4 gün hapis yattı. Yargıtay onarsa, 2 yıl daha hapis yatacak.
Mümin Karaca: Muğla Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencisi kızı Aylin Karaca, 25 Şubat 1998'de trafik kazasında öldü. Sanık, 3 ay hapis yattı. O da, 1 milyon 13 bin lira ağır para cezasına çarptırıldı. Yargıtay kararı onadı.
Sadece ben affederim
Kızı Deniz Özge Ünsal'ı trafik terörüne kurban veren Mustafa Ünsal da, isyan etti. ‘‘Kızıma çarpan katil 3.5 yıl hapse mahkûm oldu. Hapiste 3 ay 4 gün hapis yattı. Yargıtay onarsa, 2 yıl daha hapis yatacak. Ancak eldeki kanunun zaten caydırıcı bir yanı yokken, bir de af çıkıyor. Şimdiye kadar çıkaramadıkları kanunlarla trafik terörönün ve cinayetlerinin baş sorumlusu milletvekilleridir. Kızımın katilini affetme yetkisi bana aittir. Bu konuda kimsenin söz hakkı yoktur. Milletvekilleri bu hakkı nasıl kendilerinde görüyor? Zaten verilen cezalarla mağdur olan bizler, af yasasıyla ikinci kez mağdur olacağız. Böyle birşey olamaz, olmamalıdır’’ diye konuştu.
Üç yıldır hergün ölüyorum, affetmem
Ankara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisi 20 yaşındaki kızı Nemit Arslan'ı, bir katilin 48 bıçak darbesiyle yitiren Ayten Arslan, fotoğrafını göstererek, ‘‘O sadece 20 yıl 2 ay yaşayabildi. Yaşama hakkı, kim olduğunu bilmediği bir katil tarafından elinden alındı. Katil 26 yıl hapse çarptırıldı. Suçunu itiraf ettiği için cezası 22 yıla indirildi. İnfaz yasasına göre, 9 yıl 3 ay yatıp çıkacaktı. Şimdi serbest kalıp, toplum içine karışacak. Bakalım bundan sonra neler yapacak? Ben 3 yıldır her gün ölüyorum. O katili ölünceye kadar affetmem. Asla affetmem. Devlet de affedemez’’ diye gözyaşı döktü.
Affedilecekse niye yargılanıyorlar
Kızı Aylin Karaca'yı trafik kazasında kaybeden Mümin Karaca da, ‘‘Devlet bu teröristleri affedemez. Bu iş, onların tekelinde değildir’’ dedi. ‘‘Devletin bizi bir kez daha yıkmaya hakkı yoktur’’ diyen Mümin Karaca, şöyle devam etti:
‘‘Suç işleyenleri affedeceksek, niye yargılıyoruz? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Hem Avrupa Birliği'ne girmeye çalışıyoruz, hem de potansiyel suçluları dışarı salıyoruz. Böyle birşey olamaz.’’
Ölmek ve öldürmek istedim
Kızı Selin Uras'ı Bağdat Caddesi'nde geçirdiği trafik kazası sonucu kaybeden Boray Uras şunları söyledi: ‘‘Ölenler mezara gidiyor. Geride kalanlar ise, her gün çeşitli acı ve dertlerle başbaşa kalıyor. Anne baba devamlı kavga ediyor. Bunu onlara, içlerindeki ölüm duygusu yaptırıyor. İnsanlar ölmek istiyor. Ben de istedim, hem ölmek hem de öldürmek. Azrail ayırım yapmaz. Cumhurbaşkanı, milletvekili dinlemez. Ölenler hamaböceği değil. Unutulamaz. Ama tabii ölenlerin bir faydası yoktur, ölenler seçmen de değildir. Af, pimi çekilmiş bir el bombası gibi ortamıza atıldı. Ama mutlu sonla bitmeyecek. Kurbanlar daima ölenlerdir. Öldürenler ise kasaptır.’’