Biyoyakıtın önü açıldıkça gıda fiyatları çıldıracak

Güncelleme Tarihi:

Biyoyakıtın önü açıldıkça gıda fiyatları çıldıracak
Oluşturulma Tarihi: Nisan 18, 2008 00:00

Türkiye’nin ’artan pirinç fiyatlarıyla’ uğraştığı bugünlerde dünya, biyoyakıtların geleceğini tartışıyor.

Bir dönemin ’mucize’ ürünleri bugün bir ’tehdit’ unsuru olarak algılanırken, Dünya Bankası ve IMF’nin ardından Uluslararası Enerji Ajansı da uyarı yapmaya hazırlanıyor. Bu ajansın Başekonomisti Fatih Birol, "Ülkeler bu konuyu gözden geçirmezse gıda fiyatları yükselmeye devam edecek" dedi.

BİR süre öncesine kadar insanlığı fosil yakıtların yarattığı kirlilikten ve petrole bağımlılıktan kurtaracak bir "mucize" olarak ilan edilen ve hükümetler tarafından teşvik edilen biyoyakıtlar, bir anda suçlu muamelesi görmeye başladı. BM, Dünya Bankası ve IMF’den sonra Uluslararası Enerji Ajansı da biyoyakıta karşı çıkan tarafa katıldı.

FAZLA EĞİLİM VAR: Mayıs ayında Londra’da bir basın toplantısı yaparak, biyoyakıt konusundaki görüşlerini açıklayacak olan Uluslararası Enerji Ajansı’nın Baş Ekonomisti ve Ekonomik Analiz Bölümü Başkanı olan Fatih Birol, bu konudaki sorularımızı yanıtladı. Geçen yıl yaptığı "petrol 100 doların üzerine çıkar" öngörüsü doğru çıkan Birol, bu kez bir önlem alınmaması halinde biyoyakıt nedeniyle gıda fiyatlarındaki artışın devam edeceğini açıkladı. Petrol fiyatlarındaki yükselişin birçok reaksiyona neden olduğunu, bunların bazılarının da "fazla mantıklı olmadığını" söyleyen Birol, şöyle konuştu: "Biyoyakıtlara eğilimin fazlasıyla artması da bu mantıklı olmayan eğilimlerden birisi. Ancak bu işin bazı sakıncaları var. Bunlardan biri de kısa sürede para kazanmak isteyen pekçok kişinin gıda ürünü yerine biyoyakıt ürünlerine yönelmesi. Gıda ürünlerine itibar edilmeyince de arz azalıyor ve fiyatlar yükseliyor. "

HERKES GÖZDEN GEÇİRSİN: Gıda ve enerji fiyatlarındaki artışın biyoyakıtlara karşı bir hassasiyet geliştirdiğini ve İngiltere Başbakanı Gordon Brown’un "politikalarımızı gözden geçireceğiz" dediğini hatırlatan Birol, "İngiltere’nin yanı sıra başta ABD olmak üzere bütün ülkeler biyoyakıtlar konusunda bir gözden geçirme yapmak zorunda. Eğer bunu yapmazlarsa, gıda fiyatları yükselmeye devam edecek" diye konuştu. Biyoyakıtların fosil yakıtlara göre çevreci görünmekle birlikte, yapılan son çalışmaların karbondioksit salını açısından çok da farklı olmadıklarını ortaya koyduğunu belirten Birol, bugün biyoyakıtlara verilen sübvansiyonların yarın ülke bütçelerinde sorun olabileceğine de dikkat çekti.

TÜRKİYE’YE FAYDASI OLMAZ: Birol, Türkiye açısından ise biyoyakıtın "oyunu değiştirecek" bir etken olmadığını söylemekle birlikte, şunları dile getirdi: "Bioyakıt ürünleri şu anda Türkiye için bir tehdit değil ama öyle çok büyük yarar sağlayacak bir konu da değil. Hükümet bu işe yaklaşırken, proje bazında değerlendirmeler yapmalı. Kayıtsız şartsız bir şekilde biyoyakıt bitkilerine destek vermemeli. Zaten mayıs ayında yapacağımız toplantıda da ’biyoyakıtları kurtarıcı olarak görmeyin’ mesajını vereceğiz."

Atı arabanın önüne koşmalı

BİYOYAKITLARIN şu andaki kullanım payı henüz yüzde 1.5’lerde olduğuna dikkat çeken Fatih Birol, şunları söyledi: "Bizim öngörümüz, yüzde 6-7’leri bulacağı yöyündeydi. Ancak o boyutlara gelirse sorun daha büyüyecek. Mevcut tarım ürünlerinin bu bitkilere ayrılması sorunu tetikliyor. Eskiden tarımda verimliliği artırmak için enerji kullanırdı, şimdi enerji için tarım yapılıyor. Böyle tersine bir durum var ama öncelikle önemli olan, insanların karnının doyması. O nedenle atı arabanın önüne koşmak lazım, arkasına değil."

TZOB: Üretim fazlası olan ürünleri biyoyakıt yapalım

BİYOYAKIT konusunda savunanlar ve karşı çıkanlar olarak saflar keskinleşirken, Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB) bu konudaki tavrını "ortada" diye nitelemek mümkün. TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar’ın, biyoyakıtları destekleyeci açıklamaları olsa da bu konuda bazı ’olmazsa olmazları’ da var. Biyoyakıtların, başta petrolde dışa bağımlılığın azaltılması olmak üzere, tarımsal üretimde çeşitliliğin artırılması, kırsal kalkınmayı desteklemesi ve yem sanayiine hammadde sağlaması gibi nedenlerle büyük önem taşıdığını söyleyen Bayraktar, ancak artan gıda fiyatlarındaki artışın tek sebebi olmamakla birlikte, önemli nedeninin de artan biyoyakıt üretimi olduğunu vurguladı. Ülkelerin biyoyakıt üretimlerini artırma hedeflerini duyurmalarının fiyatlar üzerinde önemli bir baskı unsuru olduğunu söyleyen Bayraktar, biyoyakıta bakış açılarını şöyle özetledi:

Öncelikli olan gıda amaçlı tarımsal üretim olmalı. Ülke olarak dünyadaki gelişmeleri takip ederek tarımsal politikalarımızı üretimi artırmaya yönelik yeniden gözden geçirmeliyiz.

Ülkemizde biyoyakıt üretim çalışmaları biyodizel üzerine yoğunlaştı. Ancak, hammadde olarak üretimde söz sahibi olduğumuz ürünler yerine üretim yetersizliği yaşadığımız yağlı tohumlar kullanılıyor. Biyoyakıt üretim politikamızı belirlerken hammadde olarak üretim açığı olan ürünler yerine üretim fazlası yaşadığımız ürünleri tercih etmeliyiz.

Ülkemizde şekerpancarı üretimi kota ile engelleniyor. Oysaki şekerpancarının biyoetanol üretiminde kullanılmasıyla pancar üreticilerinin ürettiği ürün değerlendirilebilir. Şekerpancarının yoğun olarak gerçekleştirildiği bölgelerde kurulacak biyoetanol üretim tesisleri ile şekerpancarı değerlendirilirken aynı zamanda bölgedeki istihdamın artırılmasına da katkı sağlar.

Buğday şart değil bozuk mayonez bile yakıt olur

BİYOYAKIT konusundaki olumsuz sesler yükselirken, bu işi meslek edinenler de elbette bu görüşlere karşı çıkıyor. Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği Derneği (ALBİYOBİR) Başkan Tamer Afacan, fiyat artışlarının sorumluluğunun biyoyakıta yüklenemeyeceğini söylerken, enerji gibi büyük bir sorun karşısında alternatiflerinin değerlendirilmesi gerektiğini savundu. Afacan, "Tabii açlıktan insanlar ölürken, buğdaydan etonol üretmek akılcı değil. Ama kimse illa da buğdaydan biyoyakıt yapın demiyor" diyerek, şu örnekleri verdi: "Bugün pekçok yöntemle biyoyakıt üretilebiliyor, bitkisel yağ atıklarını kullanıyoruz, hatta bozulmuş mayonezlerden bile biyodizel elde ediyoruz. Su yosunundan biodizel elde etmeye çalışıyoruz."

ÇOTANAKLARI DEĞERLENDİRELİM: Afacan’ın enerji kaynağı olarak söylediği ürünlerden biri de, taze fındığın üzerindeki kabuk olan çotanak. Afacan, "Türkiye’de yetişen fındığın çotanağından biyoyakıt elde etsek, Türkiye’nin benzin ihtiyacının yüzde 6’sını karşılarız" dedi. Bu arada kullanımı henüz yüzde 1’lerde olan biyoyakıtlara bu kadar kabahat yüklenemeyeceğini dile getiren Afacan, petrol lobilerinin bu işte parmağı olduğu görüşünde.

Pirinçte üretici değil aracılar kazanıyor

PİRİNÇTEKİ fiyat artışını da değerlendiren TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar, "Son 3 ayra yüzde 100’ü aşan artış var. Üreten kazanamazken, aracılar nasıl bu kadar kazanç elde edebiliyor? Çeltik üreten çiftçilerimiz bu durumu şaşkınlıkla izliyor" dedi. Bayraktar, "Henüz sulama imkanı olmayan 3.5 milyon hektar alanın sulamaya açılması ve bu alanların yüzde 5’inin çeltiğe ayrılması halinde, mevcut üretimi 3’e katlamamız mümkün" görüşünü de savundu.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!