Oluşturulma Tarihi: Aralık 12, 2003 00:00
Yaklaşık olarak 500 milyon yıl önce Dünya’da önemli bir canlı patlaması yaÅŸanmıştı. Bu biyolojinin ilk patlamasıydı. ‘Kambriyen patlaması’ diye bilinen olayı çözdüklerini sanan Alman bilim adamlarına göre, Dünya, varlığını o zamandan bu yana sürdürüyor ve uzay yaÅŸanabilir gezegenlerle dolu olabilir. Evrimin geliÅŸkin canlıları yaratabilmek için üç milyar yıllık bir zamanı olmasına raÄŸmen bunu neden ‘bir gecede’ hallettiÄŸini bilim adamları yıllardan beri bir türlü çözememiÅŸlerdi. Sert kabuklu karmaşık çok hücreliler sadece 40 milyon yıl içinde geliÅŸirken insanlar dahil, tüm geliÅŸkin canlıların kökleri Proterozoik dönemden Kambriyuma geçiÅŸte bundan 542 yıl önce baÅŸlayan Kambriyen patlamasına uzanır. Paleontoloji kadar astrobiyolojinin de en büyük bilmecelerinden birini oluÅŸturan biyolojik ilk patlamanın çözülümü dünyadaki ve diÄŸer gezegenlerdeki yaÅŸamın geliÅŸimi hakkında önemli bilgiler verebilecek. Potsdam Ä°klim AraÅŸtırmaları Enstitüsü bilim adamları Kambriyen patlamasını ÅŸimdiye dek dünya dışından yansıyan olaÄŸanüstü çevre koÅŸulları ve dünya içindeki biyolojik süreçlerle açıklamaya çalışan bilim adamlarına alternatif bir çözüm önerdiler. Werner von Bloh baÅŸkanlığındaki ekibin ‘Geophysical Review Letters’ dergisindeki araÅŸtırma yazısına göre Kambriyen patlaması dünyadaki soÄŸumayla ilgili. Dünyadaki hava sıcaklığı 30 derecelik küresel bir sıcaklığa ulaÅŸtığında zincirleme bir süreç baÅŸlamış, çok sayıda süreç birbirine etkileyerek yaÅŸamın birden bire yayılmasına neden olmuÅŸtur. Ä°ÅŸte dünya o zamandan bu yana kendisini dev bir organizma gibi ayarlıyor diyor Bloh. Kritik sıcaklıkBloh daha önceki açıklamalarında da gezegenlerdeki geliÅŸkin yaÅŸamın 30 santigrat derecenin altında geliÅŸebileceÄŸini daha yüksek sıcaklıkların çok hücrelilerdeki yapıların geliÅŸmesi ve organizmalardaki enerji kazanımı için uygun olmadığını vurgulamıştı. Ayrıca çeÅŸitli hipotezler de karmaşık sinir sistemleri ya da insan beyni gibi geliÅŸkin organların, 30 derecenin üzerinde geliÅŸemeyeceÄŸini göstermiÅŸti. ‘Bizim bilgisayar modellerimize göre bu kritik sıcaklık yanardaÄŸ püskürmelerinin azalması ve yerküre içindeki radyoaktif elementlerin dağılmasıyla bundan 542 milyon yıl önce baÅŸlamıştı’ diyor araÅŸtırmacı. Kritik sınırın aşılmasından sonra teoriye göre küresel soÄŸumayı güçlendiren karmaşık yaÅŸam biçimleri oluÅŸmuÅŸtu. Bu canlı biçimleri kütlenin dağılmasına dolayısıyla da atmosferin önemli ölçüde karbondioksit yitirmesine yol açmıştı. SoÄŸumayı hızlandırıcı bu süreçle kıtalar büyümüş, dağılmalar ve karbondioksit kaybı yeniden yükselmiÅŸ ve dolaşım bir çember haline gelerek hızla dönmeye baÅŸlamıştı. Bu etki sıcaklığın önemli ölçüde düşmesine, biyokütle ve tür çeÅŸitliliÄŸinin hızla büyümesini saÄŸlayan koÅŸulları oluÅŸturmuÅŸtu. GeliÅŸkin canlı biçimleri çevre koÅŸullarını, sıcaklık düşüşünü harekete geçirerek kendi kendileri yaratmıştı diyor Bloh. Hatta bilim adamı biraz daha ileri giderek bu sürecin diÄŸer gezegenlerde de bulunduÄŸunu dolayısıyla da dünyaya benzeyen her gezegende geliÅŸkin yaÅŸamın zorunlu olarak var olması gerektiÄŸini öne sürüyor.Küresel sıcaklık düşmesiyle ilgili zincirleme sürecin durması mümkün olmadığı gibi örneÄŸin meteorit çarpması veya kıtasal levha oynamalarıyla biraz daha hızlanabilir de diyor Bloh. Evrim biyologu Simon Conway Morris ise bir süre önce Spiegel dergisindeki bir söyleÅŸide yakınsak evrim teorisini açıklamıştı. Teoriye göre tekhücreliler ister istemez iki ayaklı zeki canlılara dönüşmekte. Zorunlu olarak deÄŸiÅŸecekBloh da ÅŸimdi modellerinin geliÅŸkin yaÅŸamın eninde sonunda zorunlu olarak geliÅŸeceÄŸini gösterdiÄŸini söylüyor. Teori, öte yandan dünyanın tıpkı bir canlı gibi kendi kendisini ayarlayan bir organizma olduÄŸuna dayanan ‘Gaia teorisini’ de destekliyor. Biyosfer, deÄŸiÅŸen koÅŸullara göre reaksiyon gösteriyor ve dağılmayı baÅŸlatarak çevreyi aktif olarak etkileyebilir diyor fizikçi. Bunun kanıtı da küresel sıcaklığın Kambriyen patlamasından sonra ilginç bir biçimde sabit kalmasıdır. Fakat bu mekanizmanın da sınırları var. GüneÅŸ git gide geniÅŸleyerek daha fazla enerji yansıtıyor. Bloh’a göre güneÅŸ ışınlarına baÄŸlı stres, 800 milyon yıl sonra geliÅŸkin yaÅŸam biçimlerini yok edecek kadar büyüyecek. El Nino’dan volkanlar sorumlu17.yy’a kadar inen tropikal yanardaÄŸ püskürmeleriyle ilgili iklim verilerini ve raporları inceleyen bir araÅŸtırma ekibi, Nature dergisinde büyük bir püskürmenin El Nino kasırgası olasılığını ikiye katlayabileceÄŸini bildirdi. Virginia Ãœniversitesi bilim adamlarından Brad Adams, aynı yazıda volkanik etkinlik ve iklimdeki düzensizlikler arasındaki iliÅŸkinin daha önceleri de tahmin edildiÄŸine deÄŸinmekte. Buz karot örneklerinin, mercan ve aÄŸaç halkalarının deÄŸerlendirilmesi üç buçuk yüzyıl önceki iklim verilerine ulaşılması için yeterli olduÄŸu gibi son derece kesin sonuçlar da vermiÅŸ. YanardaÄŸlar püskürme sırasında atmosfere önemli oranda toz ve sera gazı salıyorlar. Toz parçacıkları güneÅŸ ışınını dolayısıyla da dünyaya yansıyacak sıcaklığı geri yansıtıyorlar. Ancak bu geri yansımayla El Nino’nun ne ÅŸekilde ortaya çıktığını bilin adamları henüz bilmiyorlar. Ama yanardaÄŸ püskürmeleri ve iklim felaketleri son 350 yıl içinde hep aynı zamanlarda ortaya çıktığından rastlantı olamaz deniyor. Sonuçlarımız yanardaÄŸ püskürmesinden soÄŸuyan atmosferin El Nino’yu harekete geçirebileceÄŸini gösteriyor diyor Michael Mann. El Nino üç ila on bir yılda bir meydana geliyor ve dünya ikliminde önemli ölçüde etkili olmakta. Â
button