BİYODİZELCİLERİN STANDART SAVAŞI...

Güncelleme Tarihi:

BİYODİZELCİLERİN STANDART SAVAŞI...
Oluşturulma Tarihi: Ekim 12, 2005 17:24

-“TSE, AB'NİN, KANOLAYI ESAS ALAN BİYODİZEL STANDARDINI AYNEN YAYIMLARSA, BİZ ARTIK TÜRKİYE'DE BİYODİZEL ÜRETEMEYİZ”

-BİYODİZELCİLERİN STANDART SAVAŞI...
-ALBİLYOBİR GENEL SEKRETERİ TAMER AFACAN:
-“TSE, AB'NİN, KANOLAYI ESAS ALAN BİYODİZEL STANDARDINI
AYNEN YAYIMLARSA, BİZ ARTIK TÜRKİYE'DE BİYODİZEL ÜRETEMEYİZ”
-“TÜRKİYE'DE KANOLA ÜRETİMİ YETERSİZ. AB STANDARDI,
AYÇİÇEĞİ, SOYA VE ASPİR GİBİ GELENEKSEL ÜRÜNLERİ DE
KAPSAYACAK ŞEKİLDE MİLLİ EKLERLE YAYIMLANMALI. MEVZUAT
BUNA UYGUN”

ANKARA (A.A) - 12.10.2005 - Türkiye'nin petrolde dışa bağımlılığını azaltacak olan biyodizel üreticileri, Türk Standartları Enstitüsü'nün (TSE), AB'nin konuyla ilgili standardını aynen yayımlayarak, üretimin engellenmesinden endişe ediyor.
Alternatif Enerji ve Biyodizel Üreticileri Birliği'nin (ALBİYOBİR) Genel Sekreteri Tamer Afacan, TSE'nin, AB'nin, kanolayı esas alan biyodizel standardı EN 14214'ü Türk standardı olarak yayımlama aşamasına geldiğini belirterek, bunun milli ekler olmadan aynen yayımlanması halinde, Türkiye'de biyodizel üretemez hale geleceklerini söyledi.
Afacan, A.A muhabirine yaptığı açıklamada, TSE'nin, biyodizel standardını yayım aşamasına getirirken, biyodizel üreticilerinden, yağcılardan değil, petrol ve kimya şirketlerinden görüş aldığını öne sürerek, standardın bu haliyle sektörü öldüreceğini savundu. Biyodizele hammadde üretimini destekleyen Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan bile görüş alınmadığını ileri süren Afacan, yerli üretiminin engellenmemesi için TSE'ye defalarca başvurduklarını belirterek, “Ancak TSE; (Şimdi bu standardı yayımlayalım. Sonra tadilata gideriz) görüşünde. Bilim adamlarının görüşlerini de dikkate almıyorlar” dedi.
AB'nin kanolayı esas alan biyodizel standardında, “iyot indisi”nin maksimum 120 olarak öngörüldüğünü, Türkiye'de yoğun üretimi yapılan soya, ayçiçeği, aspir, pamuk, mısır gibi kaliteli biyodizel hammaddelerinde ise iyot indisinin 140'a kadar çıkabildiğini anlatan Afacan, şu bilgiyi verdi:
“AB, kendi ürürünü olan kanolayı, ABD ise soyayı dikkate alarak standart oluşturmuştur. Malezya ise palm yağından biyodizel üretildiği için ona göre kriter geliştirilmiştir. Diğer taraftan AB üyeleri, kendi tarım ürünlerini, biyodizel hammaddelerini dikkate alarak, AB standardını milli eklerle yayımlıyorlar. Avusturya, İspanya, kendi milli ekleri ile standardı yayımlayarak iyot indislerini 140'a çıkarttılar. Türkiye'de de geleneksel ürünlerimiz olan ayçiçeği, soya, aspir gibi ürünlerin biyodizel üretiminde kullanılabilmesi için iyot indisi 145'e çıkarılmalı. Aksi takdirde, sadece ithal edilecek kanola ile üretim yapmak zorunda kalırız. Bu da enerjide dışa bağımlılığı azaltmaz, artırır. AB mevzuatı, standartlara milli ek yapılmasına onay veriyor.”

-ÜRETİM 450 BİN TONUN ÜZERİNE ÇIKTI-

Türkiye'de bir firmanın biyobenzin üretmesine karşın, 25'ten fazla firma biyodizel üretimine geçti, 35-40 firmanın da üretime geçmek için yatırım aşamasında olduğu belirtiliyor.
Edinilen bilgiye göre, 2000 yılında AB'nin direktifleri nedeniyle Türkiye'nin gündemine gelen biyodizel-biyoyakıt konusunda Türk firmaları “AB'yi de şaşırtacak kadar hızlı” yol aldı. Almanya'da şu anda 1.8 milyon ton üretim varken, Türkiye, yıllık üretimini yaklaşık 3 yılda 450 bin tona çıkararak, üretim açısından Avrupa'da 3. sıraya yükseldi.
Yağ teknolojisi ile üretim yapılabildiği ve fazla yatırım gerekmediği için, hammadde sorununun çözümü halinde, Türkiye'nin yıllık üretiminin, çok kısa sürede 1 milyon tonun üzerine çıkabileceği söyleniyor.
Biyodizel, atık yağlar, bitkisel veya hayvansal yağlar kullanılarak, yağın gliserini ayrıştırılarak üretiliyor. Biyobenzin de biyodizel de benzine ya da motorine katılmadan doğrudan araçlarda kullanılabiliyor. Ama üretim yetersiz olduğu için, AB'de şimdilik yüzde 2 oranında katılıyor. Yıllar itibariyle katkı oranı artırılacak. 2010'da yüzde 5.75, 2012'te yüzde 18'e yükseltilmesi hedefleniyor.

-TÜRKİYE'NİN MEVZUATINDA BİYOBENZİN-BİYODİZEL YOK-

Türkiye'nin mevzuatında, halen biyobenzin ve biyodizel konusunu tam olarak kapsayan bir düzenlemenin olmadığı belirtiliyor. TBMM gündeminde yer alan Enerji Verimliliği Yasa Tasarısı ile bu konuda ilk düzenleme yapılmış olacak.
Ancak, mevzuat konusunda sektörde faaliyet gösteren firmalar ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) arasında anlaşmazlık yaşanıyor.
Biyodizel üreticileri, petrol ürünü olmadığı, bitkisel ürün olduğu için konunun EPDK'nın yetki alanında olmadığını öne sürüyor. Petrole dayalı akaryakıtların devletlerin en önemli gelir kaynağı olduğunu, Türkiye'de akaryakıtın maliyetinin 4 katı vergi uygulandığını anlatan yetkililer, biyodizel ve biyobenzinde ise ÖTV olmadığı gibi tüketimin teşvik edildiğini, yani devletin gelir kaynağı olamayacağını, dolayısıyla akaryakıttan ayrı bir prosedüre tabi tutulması gerektiğini vurguluyor.
Biyobenzin ve biyodizel, Petrol Kanunu'nda akaryakıt olarak geçmemesine karşın, dağıtım ile ilgili yönetmeliklerde, akaryakıt dağıtım şirketleri tarafından dağıtılması öngörülüyor.
Elektrik İşleri Etüd İdaresi, 2003'te standardın hazırlanması konusunda TSE'ye başvurmuş. TSE ilke olarak EN-14214 standardı üzerinde duruyor. Bu standartta ana ürün kanola. Ancak Türkiye'de kanola üretimi çok düşük olduğu için, firmalar, Türkiye'de yoğun olarak üretilen, pamuk, ayçiçeği, mısır gibi yağ bitkileri dikkate alınarak özgün bir standart hazırlanmasını istiyor.
2006'da mevzuat tamamlanırsa, Türkiye'nin, AB'nin biyodizel açığını karşılayabilecek önemli bir üretici haline gelebileceği, biyodizelin AB'ye en önemli ihracat kalemleri arasında yer alacağı ifade ediliyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!