Birlikte doğdular birlikte öldüler
Güncelleme Tarihi:
Asım GÜNEŞ
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2004 01:41
15 dakika arayla dünyaya gelen tek yumurta ikizi Tamer ile Taner, 1970 yılına girildiğinde ailelerinin yılbaşı hediyesi oldular. Aynı okula gittiler, aynı işte çalıştılar ve aynı silahtan çıkan kurşunlarla öldüler.
BAĞCILAR Aşiyan Parkı’nda çarşamba akşamı, kimliği belirlenemeyen saldırganların silahları ölüm kustu. Kurşunların hedefi Cancan Tekstil’in patronları Tamer ve Taner Taşçı’ydı. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan 35 yaşındaki ikizlerden Tamer Taşçı yolda yaşamını yitirdi, Taner Taşçı da 4 saat sonra öldü.
31 Aralık 1969 gecesi önce Tamer dünyaya gelmişti. 15 dakika sonra ebe kadın, baba Hamza Taşçı’ya ikinci oğlu Taner’in doğduğunu söyledi. İkizlerin doğumu, iki çocuk sahibi Taşçı ailesine çifte mutluluk yaşattı. Tek yumurta ikizlerinin kaderleri de, yüzleri kadar birbirine benzedi.
İkizler aynı dönem Halkalı’daki Söğütlüçeşme İlköğretim Okulu’na yazıldı. Ama Tamer ve Taner Taşçı’nın ilgisi derslerden çok futbol ve güvercinlere yoğunlaşmıştı. Bu merakları Tamer ve Taner’i aynı yıl orta ikinci sınıfta okuldan kopardı. Koyu Fenerahçe taraftarı olan ikizler, bir yandan amatör ligde futbol oynarken bir yandan da güvercinlerle ilgilenmeye başladılar. Ancak Tamer ve Taner, okulu bıraktıktan birkaç yıl sonra ailelerine destek olabilmek için Merter’de bir konfeksiyon fabrikasında çalışmaya başladılar.
Avcılar’da aileleriyle birlikte yaşayan ikizler, 1989 yılında askere gittiler ve ilk ayrılıklarını askerde yaşadılar. Tamer Elazığ’a, Taner ise Kırklareli’nde vatani görevlerini tamamladılar. Dönüşte, yine aynı işyerinde çalışmaya başladılar.
AİLE HASRETİNDEN GERİ DÖNDÜ
İkizler ikinci ayrılığı, 1998 yılında Tamer Taşçı’nın çalışmak için Amerika’ya gitmesiyle yaşadı. Dört yıl boyunca ABD’de kalan Tamer Taşçı, geçen yıl, ailesinin özlemine dayanamayarak Türkiye’ye döndü. O günleri anlatırken gözyaşlarını tutamayan anne Ayşe Taşçı, ‘Keşke dönmeseydi. Şimdi yaşıyor olacaktı. Türkiye’de insan hayatı bu kadar ucuz mu?’ diyor.
Tamer Taşçı’nın dönmesiyle yine birlikte çalışmaya başlayan iki kardeş, bir süre sonra kendi işlerini yapmaya karar verdi. Para biriktiren Tamer ve Taner Taşçı, 5 ay önce konfeksiyon atölyesi açtılar. İkiz kardeşler işyerlerine, çok sevdikleri yeğenleri Cansu ve Caner’in ilk hecelerinden oluşan Cancan ismini koydular. Düzgün çalışmaları sayesinde kısa sürede işlerini yoluna koyan Tamer ve Taner Taşçı, Esenler’deki dükkanları küçük gelmeye başlayınca Küçükçekmece Cennet Mahallesi’ne taşınmaya karar verdiler.
Olay günü bankadan 7 milyar lira çeken kardeşler, ilk iş olarak yanlarında çalışan 12 kişinin alacaklarını ödediler. Daha sonra dükkánın su, elektrik ve telefon faturalarını yatırdılar. Artan parayla dükkána dönen Tamer ve Taner, saat 21.00 sıralarında Aşiyan Parkı’nda saldırıya uğradılar. Aynı gün doğan iki kardeş, 34 yaşında, gasp amaçlı işlendiği sanılan cinayette, aynı silahtan çıkan kurşunlarla yaşamlarını yitirdiler.
Sevinçleri de acıları da büyük oldu
İki oğlunu birden kaybettiğine inanamayan baba Hamza Taşçı, yakınları tarafından güçlükle sakinleştirildi. Doğdukları günü anlatırken ağlayan Hamza Taşçı, ‘O zaman teknoloji yok. İkiz olacaklarını bilmiyorduk. Ebe gelip ‘Oğlun oldu’ dedi. 15 dakika sonra gelip yine ‘Oğlun oldu’ deyince, ‘Aynı şeyi niye iki kere söylüyorsun’ diye kızdım. Sonra ikiz olduklarını anladım. Mutluluğumuz iki kat olmuştu acımız da iki kat oldu. Ne olur sorumluları bulun’ diye konuştu.
31 Aralık 1969 gecesi önce Tamer dünyaya gelmişti. 15 dakika sonra ebe kadın, baba Hamza Taşçı’ya ikinci oğlu Taner’in doğduğunu söyledi. İkizlerin doğumu, iki çocuk sahibi Taşçı ailesine çifte mutluluk yaşattı. Tek yumurta ikizlerinin kaderleri de, yüzleri kadar birbirine benzedi.
İkizler aynı dönem Halkalı’daki Söğütlüçeşme İlköğretim Okulu’na yazıldı. Ama Tamer ve Taner Taşçı’nın ilgisi derslerden çok futbol ve güvercinlere yoğunlaşmıştı. Bu merakları Tamer ve Taner’i aynı yıl orta ikinci sınıfta okuldan kopardı. Koyu Fenerahçe taraftarı olan ikizler, bir yandan amatör ligde futbol oynarken bir yandan da güvercinlerle ilgilenmeye başladılar. Ancak Tamer ve Taner, okulu bıraktıktan birkaç yıl sonra ailelerine destek olabilmek için Merter’de bir konfeksiyon fabrikasında çalışmaya başladılar.
Avcılar’da aileleriyle birlikte yaşayan ikizler, 1989 yılında askere gittiler ve ilk ayrılıklarını askerde yaşadılar. Tamer Elazığ’a, Taner ise Kırklareli’nde vatani görevlerini tamamladılar. Dönüşte, yine aynı işyerinde çalışmaya başladılar.
AİLE HASRETİNDEN GERİ DÖNDÜ
İkizler ikinci ayrılığı, 1998 yılında Tamer Taşçı’nın çalışmak için Amerika’ya gitmesiyle yaşadı. Dört yıl boyunca ABD’de kalan Tamer Taşçı, geçen yıl, ailesinin özlemine dayanamayarak Türkiye’ye döndü. O günleri anlatırken gözyaşlarını tutamayan anne Ayşe Taşçı, ‘Keşke dönmeseydi. Şimdi yaşıyor olacaktı. Türkiye’de insan hayatı bu kadar ucuz mu?’ diyor.
Tamer Taşçı’nın dönmesiyle yine birlikte çalışmaya başlayan iki kardeş, bir süre sonra kendi işlerini yapmaya karar verdi. Para biriktiren Tamer ve Taner Taşçı, 5 ay önce konfeksiyon atölyesi açtılar. İkiz kardeşler işyerlerine, çok sevdikleri yeğenleri Cansu ve Caner’in ilk hecelerinden oluşan Cancan ismini koydular. Düzgün çalışmaları sayesinde kısa sürede işlerini yoluna koyan Tamer ve Taner Taşçı, Esenler’deki dükkanları küçük gelmeye başlayınca Küçükçekmece Cennet Mahallesi’ne taşınmaya karar verdiler.
Olay günü bankadan 7 milyar lira çeken kardeşler, ilk iş olarak yanlarında çalışan 12 kişinin alacaklarını ödediler. Daha sonra dükkánın su, elektrik ve telefon faturalarını yatırdılar. Artan parayla dükkána dönen Tamer ve Taner, saat 21.00 sıralarında Aşiyan Parkı’nda saldırıya uğradılar. Aynı gün doğan iki kardeş, 34 yaşında, gasp amaçlı işlendiği sanılan cinayette, aynı silahtan çıkan kurşunlarla yaşamlarını yitirdiler.
Sevinçleri de acıları da büyük oldu
İki oğlunu birden kaybettiğine inanamayan baba Hamza Taşçı, yakınları tarafından güçlükle sakinleştirildi. Doğdukları günü anlatırken ağlayan Hamza Taşçı, ‘O zaman teknoloji yok. İkiz olacaklarını bilmiyorduk. Ebe gelip ‘Oğlun oldu’ dedi. 15 dakika sonra gelip yine ‘Oğlun oldu’ deyince, ‘Aynı şeyi niye iki kere söylüyorsun’ diye kızdım. Sonra ikiz olduklarını anladım. Mutluluğumuz iki kat olmuştu acımız da iki kat oldu. Ne olur sorumluları bulun’ diye konuştu.