Güncelleme Tarihi:
Türkiye, son yıllarda global sermaye hareketlerinden oldukça fazla etkilendi. Portföy yatırımlarının yanında uluslararası şirketlerin Türkiye’de birleşme ve devralma işlemleri (Mergers and Acquisitions-M&A) dikkat çekici boyuta ulaştı. Buradan yola çıkarak Ekonomist olarak 2007 yılı ilk yarı sonuçlarının ardından, 2007’nin geneline ışık tutan bir çalışmaya imza attık.
Yaptığımız çalışma sonucunda 2007 yılında 80 yabancı yatırımcı işlemi gerçekleştiğini gördük. Rakamı açıklanan 55 işlemde 14.2 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşıldı. 25 yabancı işleminde ise rakam açıklanmadı. 2007 yılında yerli yatırımcılar da boş durmadı. Toplamda 82 işleme imza atıldı. Bunun 67’sinde rakam açıklandı ve yerliler 5.1 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştı. Yerli ve yabancı yatırımcı işlemlerinin toplamına bakıldığında, 161 işlem gerçekleşmiş oldu. Bunların 121’inde rakam açıklandı ve toplamda 19.3 milyar dolara ulaşıldı. Bu rakama, M&A işlemi sayılmadığı için büyük arazi satışlarını dahil etmiyoruz. Bu rakamlar da dahil edildiğinde sadece yabancıların işlemleri, 20 milyar doları buluyor.
1975 yılından bu yana bakıldığında ise toplamda 62.7 milyar dolarlık yabancı M&A işlemi oldu. Sadece son üç yılda (2005-2006-2007) ulaşılan rakam, 43 milyar dolar. Yani son üç yılda 1975 yılından bu yana yapılan işlemlerin yüzde 68.5’i gerçekleşti.
2007’de Türkiye zamanın önemli bir bölümünü iç politikayla harcadı ve bazı temel ekonomik göstergelerde olumsuz sinyaller verdi. Buna rağmen yerli işlemleriyle birlikte birleşme ve satın almaların 20 milyar dolara ulaştığını söyleyen Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı Başak Vardar, “Böylece son üç yılın işlem hacmi toplamında, 70 milyar aşıldı. Bu, Türkiye’nin yatırımcılar tarafından sağlıklı bir yatırım ortamı olarak algılandığının göstergesi” diyor.
İlgi sürüyor 2007’de dikkat çekenler 2007 yılında yatırımcıların çimento, enerji, finans, gıda, sağlık, IT, medya, gayrimenkul ve hizmet sektörlerine ilgi gösterdiği görülüyor. Geçen yıl dünyanın birçok bölgesinden yatırımcı Türkiye’de doğrudan yatırım yaptı. Ancak bu konuda başta Almanya, Hollanda ve İngiltere olmak üzere AB ülkeleri, ABD, Körfez ülkeleri ve Rusya öne çıkıyor. Özel fonların ilgisi 2007’ye damgasını vuran özel sermaye fonu operasyonu, Un-Ro-Ro’yu ABD’li KKR fonunun 1.2 milyar dolara satın alması oldu. 2007’de yapılan 10 yabancı özel sermaye fonu alımında, 1 milyar 663 milyon dolarlık büyüklüğe ulaşıldı. Yerli işlemler de katıldığında 24 özel sermaye fonu işleminde 2.5 milyar dolar hacme ulaşıldı.
Türkiye piyasasına son yıllarda özel sermaye fonlarının (Private Equity-PE) ilgisinin de arttığını söylemek mümkün. Özellikle son iki yılda toplamda milyar doları bulan işlemler gerçekleşti. Mey İçki, Digiturk, Un Ro Ro, Boyner, Acıbadem Hastaneleri gibi işlemlerle Texas Pacific, Provequity, KKR, CVC, Abraaj gibi büyük PE fonları boy gösterdi.
2007 yılının detaylarına geçmeden önce 2008 yılı ile ilgili beklentilere bakıldığında kafalardaki en önemli soru, global likiditenin Türk piyasasında birleşme ve satın almaları nasıl etkileyeceği konusu. Ancak şu aşamada likidite krizinin etkilerinden bahsetmek oldukça güç. Çünkü daha yılın ilk haftasında yeni haberler geldi. Dünyanın önde gelen elektrik teknolojisi üreticilerinden Schneider Electric, PKS Profilüks’i satın aldı. CarrefourSa, Merter’deki arazisini 268 milyon Euro’ya Apollo Real Estate şirketine satmak için sözleşme imzaladı.
Likidite krizinin boyutuna bağlı olarak Türkiye’nin de bu durumdan etkileneceği, ancak etkinin güçlü büyüme dataları dikkate alındığında daha sınırlı olacağı ifade ediliyor. İlginin ardındaki en önemli nedenlerden birinin, Türkiye'den yılda 4-5 adet milyar dolar ve üzeri büyüklükte yatırım fırsatı çıkmaya başlaması olduğunu anlatan Yapı Kredi Yatırım Kurumsal Finansman Genel Müdür Yardımcısı Dr. Yalçın Eligüzeloğlu, “Koç Holding'in Migros satışı gibi yerli grupların faaliyet alanlarını gözden geçirmeleri ve bazı iştiraklerinden çıkmaları, bu tür fırsatların sürekliliğini ve yabancı yatırımcı ilgisinin artarak devam etmesini sağlıyor” diyor.
Öne çıkan sektörler
Gayrimenkul sektöründe yabancı yatırımcı sayısının çokluğu ve nitelikleri açısından çeşitliliğinin dikkat çekici olduğunu söyleyen Eligüzeloğlu, ilginin büyük şehirlerden Türkiye geneline yayılmakta olduğunu belirtiyor. Eligüzeloğlu, konsolidasyon ve el değiştirmelerin ilgi çekmeye devam edeceği sektörleri; sağlık, hizmet, perakende, finans ve finansal hizmetler olarak sıralıyor.
2008’de de 2007'nin de gözde sektörleri olan perakende, lojistik, sağlık, hızlı tüketim ürünleri ve enerji gibi sektörlerde satın alma ve birleşmelere yabancı ilgisinin artarak devam edeceğini söyleyen Raymond James Türkiye Kurumsal Finansman Direktörü Gökçe Kabapete, özelleştirmelerin de ciddi yabancı ilgisi çekeceğini ifade ediyor. Yabancı yatırımcıların orta ölçekli firmalarda daha fazla etkili olmasını bekleyen Kabatepe, “Sadece stratejik ortaklıkların değil özellikle Körfez bölgesinden gelen fonlarda önemli artış olması da beklentilerimiz arasında” diyor. Kabatepe, bunun yanında Ülker’in Godiva operasyonunu hatırlatarak, yerli şirketlerin bu tarz operasyonlarının daha sık görüleceğinin altını çiziyor.
2008 yılında da finansal sektörde işlemler olmasını bekleyen İş Yatırım Şirket Birleşmeler ve Devralmalardan Sorumlu Müdür Efsane Çam, özel sektörde orta ve küçük ölçekli sigorta şirketleri ile factoring ve leasing şirketlerinde satın almalar olacağını söylüyor. Çam, 2008’de kamu özelleştirmelerine de dikkat çekiyor.
Halkbank ve Migros “2008’de 15 milyar dolar olur” Başak Vardar (Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman Ortağı):
“2007’de en fazla hareket; finans, enerji ve gayrimenkulde görüldü. Önümüzdeki dönemin ilgi çekecek sektörleri ise sigortacılık, sağlık, perakende, gıda, enerji, gayrimenkul ve hizmetler olacak. Önümüzdeki dönemde, son üç yılda el değiştiren şirketlerin tekrar satışa konu olduğunu görmeye başlayacağız. Bunu 2007’deki bazı işlemlerde gözlemledik. Bu durum ikinci tur el değiştirmelerin habercisi sayılabilir.
2008, özelleştirmelerin tekrar gündemde olacağı bir yıl olacak. Kesintiye uğrayan veya hazırlık çalışmaları devam eden birçok proje hızlanacak. Elektrik sektörü, otoyol ve köprüler, Halkbank, Milli Piyango, EGO ve Tekel bu anlamda ilk akla gelen işlemler. Ekonomik büyüme ve elverişli yatırım ortamı devam ettirildiği ölçüde yabancı sermayenin ilgisi de sürecektir. Önümüzdeki yıl birleşme ve satın almaların 15 milyar dolar seviyesinde olacağını tahmin ediyoruz.”
Özelleştirme alanında Halkbank’ın yüzde 75’inin blok özelleştirmesine yabancı yatırımcıların büyük ilgi göstermesi bekleniyor. Perakende sektöründe 2008’de tamamlanması beklenen Migros’un da en büyük işlem olacağı düşünülüyor. Özelleştirme işlemlerinde yabancı yatırımcının büyük ilgisini çekmekte olan diğer bir işlem de köprüler ve otoyolların özelleştirmesi olacak. Enerji alanında da yeniden açılması beklenen elektrik dağıtım ihalesi, yabancı ve yerli yatırımcılar tarafından büyük ilgi görecek. Özetleyecek olursak yatırımcıların özelleştirmelerin yanında, sigortacılık, factoring, leasing, sağlık, perakende, gıda, enerji, gayrimenkul, hizmetler, lojistik, hızlı tüketim ürünleri sektörlerine ek olarak reel sektörde öne çıkan rekabet avantajı olan şirketlere yatırım yapması bekleniyor.
Türkiye daha az etkilenir
Likidite krizinin hem dünyada hem Türkiye'de M&A işlemlerini negatif yönde etkileyeceğini söyleyen Gökçe Kabatepe, olumsuzluğun Türkiye'ye etkisinin, global piyasalara göre daha limitli olmasını bekliyor. Kabatepe, bu beklentisini, “Türkiye'de özellikle orta büyüklükteki satın almalarda sermaye kullanımının, kredi kullanımına oranı gelişmiş piyasalarla karşılaştırıldığında daha yüksek. Bu bakımdan global anlamda kredi piyasalarını derinden etkileyen likidite krizi, Türkiye'yi daha az etkiler” diyerek açıklıyor.
El değiştirmelerdeki çarpanların küçülmesi veya büyümesinin daha çok borsalarda işlem gören aynı sektördeki şirketlerin fiyatlarına bağlı olduğunu söyleyen Kabatepe, bu anlamda likidite krizi nedeniyle borsalardaki şirket değerleri düşerse, buna bağlı olarak da çarpanların da küçüleceğini ifade ediyor.
Likidite krizinin etkilerinin Doğu ve Orta Avrupa ile Rusya’da sınırlı olduğunu söyleyen Efsane Çam, krizin 2007’de Türkiye’de M&A aktivitelerini olumsuz etkilemediğini belirtiyor. Bankacılık kesiminde alınan sendikasyon kredilerinde yavaş yavaş maliyet artışları oluşmaya başladığını anlatan Çam, “Bu açıdan, 2008’de gelişmiş piyasalarda daha da derinleşmesi beklenen likidite krizi, satın almaların finansmanını negatif yönde etkileyecektir. Ancak bu etkinin sınırları, henüz krizin yaşandığı piyasalarda ölçülemiyor. Bu durumu dolayısıyla yurt içi piyasada ölçmek şu aşamada imkansız” diyor.
2008 de iç ve dış kreditörler tarafından projeler finanse edilirken daha seçici davranılacağını kaydeden Çam, 10 yılı aşan vadelerde kredilerin verilmesinde zorlanılacağını belirtiyor. Yatırımcıların risk iştahlarının geçmişe nazaran azalmasının da beklentiler arasında olduğunun altını çizen Çam, şu ana kadar Türkiye’deki M&A işlemlerinde fiyatlamaya herhangi bir etkisi olmamakla birlikte, krizin çok derinleşmesi sonucunda, değerlemelerin de etkileneceğini ifade ediyor.