Güncelleme Tarihi:
Bahçeli, “Bunların içerisinde birisi vardır ki, gelecekte de hep beraber göreceksiniz, Fethullah Gülen hareketinin siyasi figürü olarak MHP’de görevlendirme meselesidir. Bu da ne ona ne de bir başkasına fayda getirmez” dedi. Bahçeli, olağanüstü kurultay çağrılarıyla ilgili soru üzerine şunları söyledi:
HERKES AKLINI BAŞINA ALSIN
“MHP’nin olağan kongresi 21 Mart 2015’te gerçekleştirilmiştir. Tekrar olağan kongresi 18 Mart 2018’te gerçekleştirilecektir. Şu an 3 arkadaşımız genel başkanlığa talip olmuştur. Bunlardan bir tanesinin zaten aday olma ihtimali yoktur. Çünkü ihraç edilmiştir, davası Yargıtay’dadır. Davası sonuçlanıncaya kadar üyelik özelliği taşımamaktadır. Bazıları ise gündeme gelmiştir ve MHP’nin CHP’leştirilme gibi bir kötü alışkanlığı partimize de yaşatılmak istenmektedir. Bunların içerisinde birisi vardır ki gelecekte de hep beraber göreceksiniz. Fethullah Gülen hareketinin siyasi figürü olarak MHP’de görevlendirme meselesidir. Bu da ne ona ne de bir başkasına fayda getirmez. Herkes aklını başına alsın. Hadi bakalım.” Bahçeli, grup toplantısında da özetle şunları söyledi: “64. Hükümet’le birlikte yüzdeciler, havuzcular, devlet ihalesinden geçinen işadamı görünümlü yandaş çevreler tekrar koltuk sahibi olmuşlardır.
64. Hükümet’le birlikte allame damatlar Türkiye’yi enerji cenneti yapmak için bakanlık makamına oturtulmuşlardır. Bakir petrol kuyularını açacak olan, çıkarılmayı bekleyen doğalgaz kaynaklarını arayıp bulmayı kafaya takan parlak yüzler enerjide sanıyorum devrim yapacaklardır.
Gazeteciler hedef
Nasılsa devir evlatlar, damatlar, dünürler, hısımlar, yandaşlar devridir. Demokratikleşme diyen iktidarın yönettiği ülkeye bakınız ki, Adana’da kime gittiği belli olmayan MİT TIR’larını manşete taşıdıkları gerekçesiyle gazeteciler demir parmaklıkları boylamışlardır. Bu TIR’ların içinde ‘Silah olsa ne olur olmasa ne olur’ sözleriyle herkese meydan okuyan, ‘Yanına bırakmam’ tehditleriyle gazetecileri hedef gösteren bir zihniyetin hâkim olduğu ülkede demokratikleşme iddiaları, Cibali Karakolu’ndaki Başkomiser Cafer’in gayri meşru ilişkilerinde kendisini Necip Zoka olarak tanıtma kurnazlığına tıpa tıp benzemektedir.
Tahir Elçi’nin ölümüyle sonuçlanan menfur hadise failinin PKK olduğu güçlü bir ihtimal olarak karşımızdadır. Diyarbakır’da Cumhuriyet savcıları görevlerini yapamayacak duruma geldilerse herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekmektedir.”