Güncelleme Tarihi:
I. Bölüm: Konutta ciddi problem var, fiyatlar yükselmez
II. Bölüm: Türkiye'den banka alan yabancılar pişman oldu
- Normal bir banka ile en önemli farkınız nedir?
Bizim en büyük farkımız, şu anda kitlesel bireysel bankacılıkla uğraşmıyoruz. Orası zaten toz duman. Herkes kredi kartı ve tüketici kredisi peşinde. Faizler ve
Eren GÃœLER YAZIYOR |
Bu oranlar bizce çok yüksek.
- Avrupa'da nedir bu oranlar?
Ben Avrupa'ya filan hiç bakmam. Orada şu kadar kullandırılmış burada bu kadar kullandırılmış önemli değil. Önemli olan Türkiye'de şu an bireysel kredi verdiğinizde ne kazandığınız.
Normalde bireysel kredi faizleri ticari kredilere göre daha yüksek faizlidir. Dolayısıyla orada para kazanırsınız. Ama Türkiye'de neredeyse bono fiyatına bireysel kredi veriliyor. Ee yüzde 2.5'la bunu batırdığınız zaman, bu çok yüksek bir oran. Diğer arafta kredi kartı batığı yüzde 6.5 ama orada faizden daha iyi kazanıyorsunuz.
- Bireysel kredi tarafında bir tehlike görüyor musunuz?
" Ben konut kredilerinde herhangi bir problem olduğunu düşünmüyorum ama bireyel kredi problemleri artık sarmala girmiş durumda. " |
Bir de şöyle bir sıkıntı var: Eskiden kullanıcılar bu kredi borcunu enflasyon ile öderdi. Siz alırdınız bir kredi, altı ay sonra yüzde 40 zam alırdınız, bir altı ay sonra yine yüzde 35-40 zam, böylece 1 yıl sonra o kredinin taksidi sizin için anlamsız hale gelirdi. Ama şimdi öyle birşey ki, 1 yıl çalışıp yüzde 7 zam alıyorsun, onun da bir faydası olmuyor.
- Konut kredilerinde bir problem var mı?
Konut kredilerinde hiçbir problem olmaz. Çünkü Türkiye'deki hiçbir banka yurtdışındaki mortgage krizini yaratan türde bir kredi vermedi. Dolayısıyla verilen krediler hep marjlı krediler. Mesela siz aldığınız kredi ile evinizin en fazla yüzde 75'ini, 80'ini finanse edebilirsiniz.
Bu bir kenara, önce kişinin ödeme gücüne bakılır. Tamam işsiz kalırsınız, başınıza bir türlü iş gelir, o zaten kredinin batık riskidir. Ama şu anda verilen krediler alanların nakit akışı ile ödenebilecek krediler. Eğer kişiler işsiz kalsa veya işleri bozlusa bile alınan ipotekler o kredileri rahat rahat kapatır.
Bugün Türkiye'de 32 milyon kredi kartı var ve politikacılar açısından bakıldığında çok popülist bir alan. |
- Kredi kartı faizlerinin sabitlenmesi ile ilgili tartışmalara ne diyorsunuz?
Serbest piyasa ekonomisine çok aykırı. Ama bugün Türkiye'de 32 milyon kredi kartı var ve politikacılar açısından bakıldığında çok popülist bir alan. Bu kadar insanı ilgilendiren bir alanla oynamak onların baktığı açıdan anlamlı görünebilir. O zaman gidin ekmek fiyatına da deterjan fiyatına da müdahale edin. Sonuçta tüketicinin kullandığı her ürün yarın öbür gün müdahale edilmesi gereken bir mal haline gelebilir.
- Türkiye Körfez sermayesinden yeterince yararlanabiliyor mu?
Dünyada sermayenin biriktiği iki bölge var. Artan petrol fiyatlarından dolayı birincisi Ortadoğu, ikincisi Rusya. Şimdi Türkiye bu ikisinin ortasında olmasına rağmen bu nimetten yararlanamıyor. Türkiye'deki en büyük Ortadoğu sermayesi zaten bizim grup. 6.5 milyar dolarlık yatırımımız var. İkincisini sayın desem gösteremezsiniz.
Ben Körfez yatırımını okyanusta bir damla olarak nitelendiriyorum.Â
- Ne yapmak lazım?
" Ben Türkiye'deki Körfez yatırımını okyanusta bir damla olarak nitelendiriyorum. " |
Ee şimdi dışarıda 1 milyar dolar yatırım yapacak insan bu riski alır mı? Geleceksiniz, birşey alacaksınız ama bu 3 ay 5 ay belki de 1 yıl sonra iptal edilecek. Paranızı hangi koşullarla geri alacaksınız, üzerine faiz alacak mısnız almayacak mısınız belli değil... Onu yerine daha düzgün bir piyasaya gider ve yatırım yapar...
Şu Dubai'nin haline bakın bir de Türkiye'nin. Ben 12 yıl evvel gittiğimde felaket bir yerdi, şimdi ise nereye geldiler...
- Peki Körfez sermayesinin Türkiye'ye bakışı nedir?
Valla ben Mart ayında bir tur yaptım. Birincisi, Türkiye'yi çok iyi tanıyanlar var. Her dakika gelip giden, yatırımlarını artırmak isteyen, yeni fırsatlar araştıran bir gup var. Hatta cebinde parası olup Türkiye'ye gelen ve ne yapacağını bilmyen insanlar da var. Sadece gelip burada iş yapabilecekleri ortaklarla tanşmak istiyorlar.
Bir böyle kesim var, bir de kontağı 1975 yılında kapatmış bir kesim var. Bunlar hâla Türkiye için '70 sente muhtaç' dendiği dönemleri hatırlayan, 'Türkiye petrol ithalatı yapabilecek mi?' diyen ve buradan bir adım öteye geçememiş kesimler. Çok entresan. Ama bizim oralarda ciddi bir tanıtım eksikliğimiz gözüküyor. Hâla 'sizde döviz krizi var mı?' diye soranlar çıkıyor?
Â