Birbirimize Anayasa mı fırlatalım

Güncelleme Tarihi:

Birbirimize Anayasa mı fırlatalım
Oluşturulma Tarihi: Ocak 10, 2008 16:32

ERdoğan, Cumhurbaşkanı Gül'ün göreve geldiğinden beri hiç veto yetkisini kullanmamasına yönelik eleştirilere Sezer-Ecevit ikilisi arasında yaşanan ve 2000 Ekonomik kirizine yol açan olaya gönderme yaparak yanıt verdi.

Haberin Devamı

Başbakan Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül için yapılan, "Çankaya noteri" benzetmesini çok çirkin bulduğunu söyledi.
Erdoğan, "İlla birbirimize Anayasa mı fırlatmamız gerekiyor" diye konşan Erdoğan şöyle devam etti:
"Çankaya sadece hukuki yönden denetleme yetkisine sahiptir. Yerindeliğe biz karar veririz. Daha önce bu yüzden Türkiye çok zaman kaybetti."

Başbakan Erdoğan, 60. Hükümet Programı Eylem Planı'nı Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı.

Türkiye'nin, 2000 ve 2001'de tarihinin en derin krizlerini yaşadığını belirten Erdoğan, iktidara geldiklerinde, “bu krizlerin yaralarını onarma mücadelesi verirken bir yandan da ekonominin kronikleşmiş, kördüğüm haline gelen sorunları çözme mücadelesi verdiklerini” dile getirdi.

Tahribatları onarma mücadelesi verirken, duyulan güvenin, cesur ve köklü reformları gerçekleştirdiklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, “İktidarı aldığımızda hedefleri net olarak ortaya koyduk. Ekonomik istikrarı sağlamış, rekabetçi bir piyasa yapısı oluşturmuş, sürdürülebilir bir kalkınma ortamını yakalamış, bunun nimetlerini de adil bir şekilde dağıtan, yoksulluk ve yolsuzlukla mücadeleyi önceleyen; dünya ile entegre olmuş, itibarlı, güçlü bölgesinde ve dünyada sözü geçen bir Türkiye'yi inşa etmek için, gerekli reformları yapmak, gerekli politikaları planlayarak hayata geçirme noktasında kararlılığımızı ifade ettik” dedi.

Geride kalan 5 yıl içinde Türkiye'nin, belirlenen bu hedeflere yaklaştığını anlatan Başbakan Erdoğan, kronik sorunların çözülmeye başladığını ve geleceğe umutla bakan bir ülke haline geldiğini dile getirdi. 30 yılı aşkın bir süre, yüksek ve belirsiz bir enflasyonla yaşamak zorunda bırakılan Türkiye'nin, son 3 yıldır tek haneli enflasyon oranlarını yakaladığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Faiz oranları, yine yakın tarihin en düşük seviyelere çekilmiştir. Zaman zaman şu anda bulunduğumuz, enflasyon oranının çok yüksek olduğunu iddia edenlere ben fazla bir şey söylemiyorum. Sadece 2002 sonu itibariyle yüzde 64,3 olan faiz oranını söylüyorum. Herhalde şu anda yüzde 15 küsurda bulunan faiz oranı yüzde 64'ten çok daha büyük değil, çok daha küçük. Nereden nereye geldiğimizi burada çok açıktır. Bu gerçeği kimsenin inkar etmeye hakkı yok.”
İhracat oranın ise tarihi seviyelere ulaştığını belirten Başbakan Erdoğan, “79 senede Türkiye 36 milyar dolara ulaşmışken, son beş yıl içinde bizim ihracata yönelik olarak ilave rakamımız 70 milyar dolardır. Bu da durup dururken olmadı. Bu, girişimcilerimiz, milletimizin hükümetiyle birlikte yakaladığı sinerjinin neticesidir. 2007'de hedef 100 milyar dolarken, 106 milyar dolarla bitirildi” dedi.

TÜRKİYE-IMF İLİŞKİLERİ

Türkiye'nin IMF ile ilişkilerde belirleyici bir konuma geldiğini anlatan Başbakan Erdoğan, iktidar olduklarında Türkiye'nin IMF'ye olan borcunun 23,5 milyar dolar olduğunu, şu an ise 7,5 milyar dolara düştüğünü dile getirdi.

Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Önceki yönetim döneminde Türkiye çok ciddi bir borçlanmaya girmiştir. Şimdi biz o borçları ödüyoruz. Yıllarca üst üste biriken borçlar geri ödeniyor. Şu anda bizim bu borçları ödeme noktasında herhangi bir sıkıntımız yok ama IMF'nin yapısını veya IMF'yi hala tanımayanlar, bu noktada çok farklı yaklaşımlar da sergilemeye devam edebilirler. Yani IMF sadece ülkelere para satan bir kuruluş değildir. Bu hassasiyeti iyi bilmemiz lazım.

'IMF'nin dünyadaki etkinliği nedir' diye sorulduğunda, 100'e yakın etkinliği var. Bunlar içinde bana göre en önemlisi bir akreditasyon kuruluşu olmasıdır. Bir ülke IMF tarafından akredite ediliyorsa, dünyada her alanda, ekonomik alan olarak söylüyorum, itibarı var. Her alanda o ülkeye bakış değişiktir, daha güvenle bakılır ve o ülkeyle irtibatlar, alışverişler çok daha farklı olur.

Türkiye, şu anda IMF ile bu münasebetlerde kendi siyasi geleceğine herhangi bir tesiri olacak asla bir pazarlığı yapmamıştır, yapmaz ve bu konuda ayakları üzerinde duran bir siyasi iktidar işbaşındadır. 7.2 milyar dolara düşen borcumuzda biz rahat bir konumdayız.”

Haberin Devamı

“18 MİLYON YOKSULLUK SINIRININ ALTINDAYDI”

Haberin Devamı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, zaman zaman bazı siyasilerin, “kömür ve erzak dağıtarak, halkı adeta dilenci durumuna düşüren bir iktidar” nitelemesi yaptıklarını ifade ederek, “Biz ülkemizde iktidarı teslim aldığımızda 18 milyon insan yoksulluk sınırının altındaydı. Biz, bu insanları kucağımızda bulduk” dedi.

Başbakan Erdoğan, 60. Hükümet Programı Eylem Planı'nı Başbakanlık Yeni Bina'da düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı.

Türkiye'nin, 23 çeyrek üst üste büyüme elde ettiğini, iktidara geldiklerinde 2 bin 450 dolar civarında olan kişi başına milli gelirin, bugün 7 bin dolar seviyesine çıktığını anlatan Başbakan Erdoğan, bunu kimsenin inkar etmemesi gerektiğini kaydetti. Ekonomik dengelerdeki bunun gibi iyileşmelerin yanında, eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, enerjide, turizmde, sosyal politikalarda ve diğer tüm alanlarda kayda değer bir iyileşme sürecinin başladığını ve bunun da ülke genelinde hissedilir hale geldiğini belirten Erdoğan, AK Parti hükümetleri döneminde ülke sorunlarına gerçekçi çözümler üretildiğini söyledi. Başbakan Erdoğan, “Herkesin geleceğe güvenle baktığı, demokrasimizin güçlendiği, Cumhuriyetimizin tüm kazanımlarının kökleştiği ve ülkemizin itibarının arttığı bir süreç yaşanmıştır” dedi.

Haberin Devamı

Yeni bir dönemin başında olduklarını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

“Bu dönem, siyasi ve ekonomik istikrarını sağlam bir zemine oturtan, Türkiye'nin sosyal istikrarını da pekiştireceği bir dönem olacaktır. Onun için daha önce önümüzdeki dönemi, toplumsal yapımızı güçlendirecek bir sosyal restorasyon süreci olarak gördüğümüzü söylemiştim. Sosyal yaralarımızı geçici olarak saracak pansuman tedavisinden değil, kalıcı olarak iyileştirmekten söz ettiğimi belirmek istiyorum.

Zaman zaman bazı siyasilerin şöyle bir yaklaşımı oluyor: 'Kömür ve erzak dağıtmakla, halkımızı adeta dilenci durumuna düşüren bir hükümet...' Biz ülkemizde iktidarı teslim aldığımızda 18 milyon insan yoksulluk sınırının altındaydı. Biz, bu insanları kucağımızda bulduk. Bu oksijen çadırındaki insanlara yönelik bir şey yapmayacak mıyız?. Bunlara hemen bu oksijen tedavisini yapmayacak mıyız? Biz iktidarlara düşen görevlerin birincisi budur.Geldik, durumu gördük ve müdahaleyi yaptık. Bunu yaparken bile ülke ekonomisi kazandı. Neyi kazandı? Bakınız, biz o dönemde yatan binlerce, on binlerce kamyonu devreye soktuk. Niye? Kömür ocakları çalışmıyordu, bunları çalıştırmaya başlattık. Buradan çıkan kömürleri bu araçlarla fakir fukara, garip gurebaya gönderdik. Bu, bize Anayasanın yüklediği bir görevdir.

Haberin Devamı

Bir taraftan 'ben demokratik laik, sosyal bir hukuk devletiyim' diyeceksin ama öbür tarafta 18 milyon vatandaşı görmeyeceksin. Bunu ne ile ifade edersin? Böyle ifade edemezsin, işte biz bunun gereğini yaptık. Bugün de yaparız, yarın da yaparız ve yapacağız. Bunun için de birilerinden icazet almaya gerek yok. Bu sosyal devlet olmanın, Anayasanın bize yüklediği bir görev olması sebebiyle...”

“ÖNEM VERMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ”

Bugün Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) 2006 verilerine göre, 5 milyon insanın yoksulluk sınırının altında yaşamaktan kurtulduğunu belirten Erdoğan, bunun memnuniyet verici olduğunu söyledi. Erdoğan, istihdamdan, eğitime ve sağlığa kadar Türk insanının hayat kalitesini ve toplumsal barışı doğrudan etkileyen sosyal ve ekonomik politikalara önem vermeyi sürdüreceklerini dile getirdi.

Haberin Devamı

Yeni bir sıçrama dönemine girildiğini ifade eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Eylem planımızda en çok faaliyet ve bedel, sosyal yapının güçlendirilmesi ile enerji başlıkları altında toplanmaktadır. 22 Temmuz seçimleri ile milletimiz, hükümetimize yeniden görev ve sorumluluk yüklemiştir.

60. Hükümet, daha güçlü bir Türkiye için milletten aldığı gücü, yine milletimizin hizmetine sunacaktır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefi belirlediği, bizler için de bu hedefin belirlenmesi istikametinde makas daralmaktadır, bunu daraltıyoruz ve bu hedefi de yakalayacağız.

İnanıyorum ki, bu dönemin sonunda Türkiye, bugünkünden daha ileri kazanımlar elde etmiş, gücüne güç katmış, refahı ve adaleti bu ülkede 780 bin kilometrede yaygınlaştırmış ve her alanda dünyada saygınlığını artırmış bir ülke olacaktır.

Bu hedefleri gerçekleştirmek için yeterli tecrübemiz, birikimimiz ve potansiyelimiz var. Her şeyin ötesinde Türkiye'yi daha ileri noktalara taşımak noktasında milletçe ortak kararlılığımız ve azmimiz var. Hedeflerimize ulaşma yolunda hükümet olarak, tam bir kararlılık içindeyiz. Çok şükür bugüne kadar milletimize hayal kırıklığı yaşatmadık inşallah bundan sonra da yaşatmayacağız. Alacağımız her kararı, milletimizin arzusu, talebi, ihtiyaçları yönünde alıyoruz ve almaya devam edeceğiz.”

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!