Biraz su yeter

Güncelleme Tarihi:

Biraz su yeter
Oluşturulma Tarihi: Kasım 10, 2000 00:00

Haberin Devamı

Bir Çift Yürek kitabıyla büyük bir ilgi gören Marlo Morgan Türkiye'de. TÜYAP Kitap Fuarı'nda Türk okurlarıyla buluşan yazar kitaplarını imzalıyor ve söyleşiler yapıyor. Avustralya yerlileriyle geçirdiği günleri anlatan yazarın Türkiye'ye gelirken tek istediği sadece biraz su olmuş

Avustralya yerlileri Aborijinlerin kendine verdiği adları kullanıyor Marlo Morgan: 'Bir Çift Yürek' ve 'Gezgin Dil'. Yerlilerin yaşama felsefesini benimsediği ve modern dünyanın değerlerini de yitirmediği için vermişler 'Bir Çift Yürek' adını ona. Yerli halkın felsefesini, yazdığı kitaplarla tanıttığı ve her yere gidip anlattığı için de ikinci adı 'Gezgin Dil'. Marlo Morgan son bir yıldır Türkiye'nin en çok okunan yazarı. 'Bir Çift Yürek' kitabı yayınlandığından beri bestseller. Morgan kitaplarında anlatttığı felsefeyi yaşamında da uygulayan bir yazar. Yayıncısı kendisini Türkiye'ye davet ettiğinde, kaç yıldızlı otel istediğini, nelerin sağlanması gerektiğini, şartları olup olmadığını sormuş. Morgan'ın verdiği cevap onun yaşam felsefesinin bir özeti gibi: ‘‘Başımı yıkayabileceğim su olsun yeter.’’ Marlo Morgan ile kitapları ve yaşam felsefesi üzerine konuştuk.

İlkel kabile yaşamı aracılığı ile insanın kendi özüne dönmesini anlatıyorsunuz. Modern dünyanın insanı kendine çok mu yabancı?

Amerika'da insanlar modern yaşamları içinde belki rahatlar ama mutlu değiller. Bir iç huzurları yok. Onların da böyle bir şeye ihtiyaçları var. Bunu biliyorlar. Kitaplarımın ilgi görmesi de bunu kanıtlıyor bence.

Sonsuzluğun Mesajı'nda mutluluğa ulaşmak için neler yapılmalı gibi maddeler var. Bunlar ne kadar uygulanabilir?

Ben kendi hayatımda son derece kolay uygulanabileceğini farkettim. Aborijinler bana enerjimi belli bir noktaya yoğunlaştırabilirsek bazı şeyleri başarabileceğimizi gösterdiler. Çöldeki insanlar sabahları uyandıkları zaman hayret içinde, ne güzel yeni bir güne sahibiz diye mutlu olurlar. Ben de her sabah kalktığımda o günü büyük bir mutlulukla karşılarım.

'Bir Çift Yürek'te seçme şansım olsaydı bu yolculuğa asla çıkmazdım diyorsunuz? Seçme şansı olan insanların böyle bir yolculuğu kabul edeceğini düşünüyor musunuz?

Bazen seçtiğimizi düşündüğümüzü kabul ederiz ama aslında biz seçmeyiz, onlar yıldızlarda, evrende zaten yazılıdır. Belki bu nedenle evren bize kendimizi mutlu hissettirecek seçimlerde bulunmamız gerektiğini hissettiriyor. Ben yolculuğun başında asla ruhsallık arayan bir insan değildim. Yolculuğa başladığımda zaten 55 yaşındaydım. Ama 55 yıl boyunca kendi içinizdeki ruhsallığı ihmal ederseniz, dünya sizin kafanıza kocaman bir sopa indirir. Benim kafakma inen bu sopa, çölde yürümek oldu.

BÖCEK YEMEYİ SEVMEDİM

Bir çift yürek olmak nasıl bir duygu. Hem ilkel hem uygar dünyanın ilkelerine bağlı olmak?

Duygu olarak böyle hissetmek çok güzel ama böcek yemeyi sevdiğimi söyleyemem. Yatak yorgan olmadan çölde kumların üzerinde yatmanın da eğlenceli olmadığını söyleyebilirim. Ama çok öğretici. Daha önceden başarabileceğinizi düşünmediğiniz şeyleri başarmayı öğreniyorsunuz. Aborijinler hayatları boyunca isimlerini pek çok kez değiştirirler. Ama ben henüz 'Gezgin Dil'i değiştirmedim. Eğer bir gün bunu değiştireceksem sanırım kendime 'Yorgun' diyeceğim.

Düşünce anlamında ise çok olumlu bir etkilenme söz konusu. Önemli olan onlardaki derin felsefeyi alıp hala nasıl araba kullanacağınızı ve cep telefonuyla konuşacağınızı bilmek. Bazı insanlar ruhlarını kurtarmak, yani ermek için dağa çıkmanın, toplumdan uzaklaşmanın gerekli olduğuna inanırlar. Ama ben gerçek ve doğru çözümün bu olduğuna inanmıyorum. Çok az insan bunu başarabilir. Bu modern binalarda yaşayıp bilgeliğin ışığını yine de yakalayabiliriz.

Ruhun terbiyesini dinler üstlenir. Bu yolculuk sizin dini inanışlarınızı etkiledi mi?

Aborijin yerlilerinin resmi bir dinleri yok. Yaşamdan ölüme kendi inanç sistemleri içinde hayatlarını tüketiyorlar. Özel günleri, özel yerleri ve özel zamanları yoktur.

Ben bir katolik olarak yetiştirildim ama son yirmi yıl boyunca tanrı hakkında hiç düşünmedim. Sadece dünyevi işlerle uğraştım. Ruh terbiyem için de bana çöl iyi geldi.

Aborijinler kendilerinin insan olmadığını düşünürler. Onlar sonsuza kadar yaşan ruhlardır. sonsuza kadar devam eden ve insan bedeninde yaşan ruhlar. dolayısıyla bir kanserle karşılaştıklarında etkilenen sadece içine girdikleri beden hastalanır. Ve bundan ders çıkarlarırlar. Beni ne şekilde eğitecek diye. Ruh ssonsuzdur ve değişik yapılara bürünebilir. O asla zarar görmez. Size düşen onu eğitmektir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!