Oluşturulma Tarihi: Kasım 19, 2004 00:00
Brüksel’den gelen
haberler, Kıbrıs Rumlarının, 17 Aralık doruğunda Türkiye’ye yönelik bazı koşullar konmadığı taktirde veto hakkını kullanmakla tehdit ettikleri şeklinde. Rumlar böylece, AB’nin ilerde Türkiye’ye bazı yaptırımlar için şimdiden söz vermesini istiyor. Bu yaklaşıma ben “ yavuz hırsızlık “ derim. AB bu şantaja boyun eğmemeli.Güney Kıbrıs Rum lideri Papadopulos, çok ilginç bir oyun oynuyor. Kendilerine soracak olursanız, bunu ”strateji alanında, son yılların en büyük satranç oyunu“ olarak niteliyorlar. Brüksel’deki diplomatik çevreler, Rum liderin kazanamayacağını bilmesine rağmen riskli bir maceraya girdiğini belirtiyorlar. Ben ise, bunu tam anlamıyla yavuz hırsızlık olarak niteliyorum.Sorun, 17 Aralık doruğunda Türkiye’ye müzakere tarihi verilmesi sırasında, Rumların AB’den, Türkiye’ye yönelik bazı yaptırım güvencesi istemelerinden kaynaklanıyor. Bana bu konuda bilgi veren AB diplomatlarına göre, Rumlar Türkiye ile müzakerelerin başlamasına karşı çıkmıyorlar. Onların istedikleri, müzakereler sürecinde AB’nin Türkiye’den bazı isteklerde bulunması, bu istekleri kovalaması ve bunları 17 Aralık doruğu bildirisine açıkça yazması. Örneğin, Türkiye’nin asker çekmesi, Güney’i resmen tanıması ve bir dizi kısıtlamaları kaldırması. Yaklaşık 15 maddelik bir istek listesi ile başkentleri dolaşıyorlar.Bana anlatılanlar doğruysa, Rumlar AB’ye açıkça şantaj yapıyorlar. İstedikleri güvenceleri elde edemediği taktirde, 17 Aralık doruğu sonucunun veto edileceğini belirtiyorlar.Rumlar bu yaklaşımı da, kendi kamuoylarına karşı sorumluluk duymalarına bağlıyorlar. AB’den sıkı sıkıya bağlanmış bir güvence alınamadığı taktirde, “Türkiye tarafından tanınma” gibi bazı önemli konular müzakerelerin sonuna bırakılacağı, bunun da çok geç olacağını belirtiyorlar. Söyledikleri, kendi mantıkları açısından tutarlı : “Türklere şu mesaj verilmeli: Bilin ki müzakereler sürecinde Güney Kıbrıs’ı tanıyacaksınız ve bazı kısıtlamaları kaldıracaksınız. Aksi halde, müzakereleri durdurmak zorunda kalabiliriz. “Aslında, Rumların bu istekleri bazı üye ülkeler tarafından memnuniyetle karşılanıyor. Böylece, Türkiye ile müzakereleri kesebilmek için ekstradan yeni bir imkan daha doğmuş olacak. Bundan dolayı da, Kıbrıs Rumlarını ikna etme oyunu oynayanlar ile bu yaklaşıma tepki gösteren ülkeler arasında ilginç bir diyalog yaşanıyor.AB ÜLKELERİ BU KADAR SAF OLMAMALIDIREğer Rumlar 17 Aralık bildirisine istedikleri bildirileri sokabilirlerse, Avrupa Birliğinin Kıbrıs politikasının tam anlamıyla iflas ettiği ve şantaj politikasına kolaylıkla boyun eğdiği sonucuna varabiliriz. Zaten Kıbrıs konusunu, yüzüne gözüne bulaştıran Avrupa Birliği değil mi ?Kıbrıs ile müzakereleri açan ve tam üyeliğe götüren AB’nin niyeti neydi ?Bu sayede sorunu çözmek ve hem Kuzey, hem de Güney’i birlikte tam üyeliğe almak istiyorlardı. Bölünmüş değil, birleşmiş bir Kıbrıs için büyük çaba harcamışlardı. Rumlar da başından sonuna kadar, Türklerle birlikte AB’ye tam üyelikten yana olduklarını söylemişlerdi.Sonrasını hepimiz hatırlıyoruz.Türkler AB’nin isteklerini kabul ettiler. Birleşik Kıbrıs’ı tercih ettiler. Papadopulos ise, tam aksine referandumda HAYIR oyu verilmesini destekledi. AB politikalarının tam aksine tutum aldı. Buna rağmen, daha önce aldığı sözlerden yararlanıp, kendini AB üyeliğine atarken, AB’ye inanan ve güvenen Kıbrıs Türkleri ise dışarda kaldılar.İş bununla da bitmedi.AB yetkilileri, BM Genel Sekreteri ve Başkentler, Rumları, herkesi aldatmakla suçladılar ve Kuzey’in yanlız bırakılmaması gerektiğini, uygulanan ambargoların kaldırılacağını açıkladılar.Ancak yapamadılar. Zira Rumlar hukuki yolları kullanıp AB kararlarını engelleyebildiler. Türkler, AB politikalarına güvendikleri ve inandıkları için cezalandırıldılar.Şimdi bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Rumlar daha da ileri gidip, ellerindeki kartı gerçek değerinden fazla gösterip kötü bir poker oyunu oynamaya çalışıyorlar. AB’nin şantaja boyun eğme yeteneğini mi denemek istiyorlar, yoksa Türkiye aleyhindeki bazı ülkeleri kendi yanlarına çekebilme şansını mı deniyorlar, bilemiyorum. Bildiğim tek şey, Rumların açıkça yavuz hırsızlık yaptığıdır.AB, RUMLARI VETO KULLANMAYA İTMELİDİRAvrupa Birliği, Türkiye’yi ne pahasına olursa olsun durdurmak istiyorsa, Rumların istediklerini mutlaka kabul etmelidir. Zira hiçbir Türk hükümeti, AKP başta olmak üzere, Rumların peşinde koşan AB’ye EVET demeyecektir.Buna karşılık, Avrupa Birliğinin bir parçacık sağduyusu varsa, Rumlara ellerindeki kartın gerçek değerini göstermek istiyorsa, Papadopulos’un veto blöfünü görmelidir.* * *(Bu yazı, Posta Gazetesinde ve aynı gün Hürriyet Gazetesinin tüm dış yayınlarında, Hürriyet internet sitesinde (www.hurriyetim.com.tr) Milliyet internet sitesinde (www.milliyet.com.tr) ve Daily News ekibi tarafından tercüme edildikten sonra hem ana gazetede, hem de Daily News internet sitesinde (www.turkishdailynews.com.) yayınlanmaktadır.)
button