Güncelleme Tarihi:
Erdoğan konuşmasında özetle şunları söyledi:
İKİ YILDA AÇILACAK
“6 Kasım 2017 tarihinde tanıtım projesini gerçekleştirdiğimiz İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nin hayata geçmesi yönünde yeni bir aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Bina içinde 2073 kişilik, dünya standartlarının üzerinde bir opera salonu, 828 kişilik tiyatro salonu, sahne, kulis odaları, fuaye alanları yer alıyor. Toplam yatırım bedeli 860 milyon lira olan AKM projesinin İstanbul’umuz ve tüm Türkiye için hayırlı olmasını diliyoruz. Atatürk Kültür Merkezi’ni iki yıl gibi kısa bir sürede tamamlayıp sanatçılarımızın ve sanatseverlerin hizmetine sunacağız.
SABOTE ETMEYE ÇALIŞTILAR
Eski binayı kendi marjinal ideolojilerinin sembolü olarak gören tüm çevreler daha ilk günden itibaren bütün enerjilerini projelerimizi engellemek için harcadılar. Türlü ithamlarla akla, mantığa ve vicdana sığmayan iftiralarla, bunlar yeterli olmayınca da sokakları karıştırarak projeyi sabote etmeye çalıştılar. 2007’de başlayan iftira kampanyası süresince Atatürk Kültür Merkezi’nin yerine AVM yapacağımız, cami yapacağımız, ismini değiştireceğimiz gibi olmadık yalanlara başvurdular. Aynısını Harbiye Kongre Merkezi’ni yaparken de yaptılar.
GECEKONDUDAN FARKSIZDI
2007 yılından itibaren farklı kurumların yaptığı incelemeler eski binanın artık kullanılamaz olduğunu ortaya koymuştu. Depremden sonra burası dayanılmaz durumdaydı. Yine ayrı raporlar eski binanın depreme dayanıklılık bakımından bir gecekondudan hiçbir farkının olmadığını da göstermiştir. Daha da önemlisi eski bina, bugün 15 milyonu aşan nüfusu, her yıl 13 milyonu bulan yabancı turist sayısı, sanata ve sanat eserlerine olan giderek artan talebiyle İstanbul’un beklentilerine artık cevap veremiyordu.
BAĞCIYI DÖVME PEŞİNDEYDİLER
Ne bilimsel veriler, ne raporlar ne de diğer gerçekler amacı provokasyon olan malum çevreleri ikna etmeye yetmedi. Çünkü eski yapının yıkılıp daha güzel, daha modern, daha ferah bir bina inşasına karşı çıkanlar kültür-sanat hassasiyetiyle değil ideolojik bağnazlıkla hareket ediyordu. Üzüm yemenin değil bağcıyı dövmenin peşindeydiler. Bu sözde sanatseverlerin Gezi olayları sırasında neler yaptıklarını, milletimizi nasıl aşağıladıklarını, terör örgütlerinin paçavralarıyla buradaki eski binayı nasıl kirlettiklerini hepimiz iyi biliyoruz, çok iyi hatırlıyoruz. Güya Atatürk Kültür Merkezi hassasiyetiyle hareket edenler, Gezi’de Atatürk Kültür Merkezi’ni demokrasimize saldırmanın, esnafımızın malını mülkünü yağmalamanın, sokaklarımızı yakıp yıkmanın aracı haline getirdiler. İstiklal Caddesi’nde yaşadık bunları, bu meydanda yaşadık. Atatürk Kültür Merkezi’nin tüm cephesinde yaşadık. Ne yapacaktık, seyir mi edecektik? Oraya her türlü teröristlerin resimlerini astılar. Biz ne Gezi vandallığı döneminde ne de sonrasında bunların tehditlerine boyun eğmedik.
Erdoğan temel atma töreninin ardından Taksim Camisi inşaatında incelemelerde bulundu. Baret takıp inşaatı gezen Erdoğan, buradaki işçilere İstiklal Caddesi girişindeki bir tezgâhtan aldığı simit ve kestanelerden ikram etti.
EN GÜZEL CEVAP OLACAK
İşte bugün 10 yıllık bir sabrın meyvesini topluyoruz. Temelini atacağımız bina sadece bir kültür merkezi değildir. Bu eser aynı zamanda son 5 yıldır milli iradeye kasteden, vatan-millet düşmanlarına verilmiş en güzel cevap olacaktır. İstanbul kendini bu projeyle bulacak. İstanbul kendini bu projede adeta millet kıraathanesiyle bulur, restoranıyla bulur. Her şeyiyle. Türkiye’yi karanlığa mahkum etmeye çalışanlara karşı, ülkemizi aydınlık yarınlara kavuşturma mücadelemizin sembolü bir eser inşa ediyoruz. Hepsinden önemlisi, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi milletin değerleriyle, inancıyla, insanımızın tarihi ve kültürüyle kavgalı jakoben zihniyete karşı dikilmiş bir zafer anıtı olacaktır.
ÖNCE BU ÇETE DÖKÜLDÜ
Ülkemizin sanayide, savunmada, üretimde, ulaşımda, teknolojide yaptığı hamleler dışarıda hasımlarımız, içeride de belli kesimlerce engellenmiştir. Rahmetli Menderes’in ömrü darağacında son nefesini verdiği o kara güne kadar malum zihniyetle mücadeleyle geçmiştir. Merhum Özal’ın ülkemizi tekrar ayağa kaldırma çabaları da yine bu çevrelerin sabotajlarına maruz kalmıştır. Rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızdan, merhum Alparslan Türkeş’e yüreği milletimizin refahı için çarpan, büyük Türkiye ideali için ter döken tüm liderlerin karşısına önce bu çete dökülmüştür. İnsanımızın hayır duayla andığı ne kadar siyasetçi, işadamı, müteşebbis varsa hemen hepsi bunların linç kampanyasından nasibini almıştır. Gerek büyükşehir belediye başkanlığımız gerek Başbakanlığımız gerek Cumhurbaşkanlığımız döneminde sürekli eleştirildik, karakter suikastlarına maruz kaldık.
Şimdi buradan bir müjde daha veriyorum. Rami Kışlası’nda İstanbul’un en büyük kütüphanesini yapıyoruz. ”
HALDE TERÖR ESTİRENLERİN İŞİNİ BİTİRİRİZ
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, dün Ataköy Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen İstanbul Sandık Başkanları Buluşması toplantısına katıldı. Salona girmeden partililerin kurduğu çadıra uğrayan Erdoğan, sebze-meyve fiyatlarındaki pahalılığa değinerek şunları söyledi: “Ne diyorlar; domates, patates, patlıcan, sivribiber vesaire. Bunların hepsi yutturmaca. Maalesef bir çete de öyle türedi. Fakat şimdi Hazine Maliye, Gıda Tarım, Ticaret Bakanlığımız, hükümetimiz el ele verdik ve siz böyle mi yapıyorsunuz, peki... Biz de şimdi satış mağazalarıyla, tanzim satışlarla illere giriyoruz ve maliyetine bunları vatandaşımıza satacağız. Ticaret Bakanlığı’ndan müfettişler hale gitmişler. Halde rapor tutacak olan bu müfettişlerimizi dövmeye kalktılar. Eğer kendini devletten güçlü zannedenler varsa şunu bilsinler ki, devlet nasıl teröristlere Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te mağaraların içinde işini bitirdiyse, halde terör estirenlerin işini de biz en kısa zamanda bitiririz. Çünkü benim vatandaşımı sömürenler karşılarında bizi bulacaklar.”
Erdoğan, salonda da partililere özetle şöyle seslendi: “İstanbul’un 959 mahallesinde 800 irtibat noktası kurduk. ‘AK Sandık’ adını verdiğimiz yazılımla bu noktaları her an izleme imkânına sahibiz. Sandığı sağlam tutmazsak, tıpkı dibi delik bir kaba konan su gibi, verdiğimiz onca emeğin ellerimizin arasından kayıp gitmesini, heba olmasını engelleyemeyiz. Sonuç alma sistemi hem neticeleri hızla öğrenmek, hem de kayıp ve kaçakları tespit ederek gerekiyorsa hukuki müdahalede bulunmak bakımından önemlidir. Ben 1989 yerel seçiminde Beyoğlu’nda belediye başkanlığını böyle kaybettim. Seçmen oyunu kullanıyor, gerisini takip etmiyor. Ama biliyorsunuz bir sandık zabıtları var. Bu zabıtlar ilçeye gider, orada da bütün bu zabıtların birleştirildiği çok daha büyük bir tutanak var. İşte orada bir rakamla oynadığı anda bakıyorsun yüzlerce toplamda rakam atıyor. Diyelim ki 6116, 6’yı çizdi ne oldu, 611. Bana o şekilde seçim kaybettirdiler. Tabii ayık da değildi, sarhoştu. İtiraz ettik, bizi içeri aldılar. Bir hafta da orada yattık.”
SÜREDEN 4 AY MALİYETTEN 10 MİLYON LİRA İNDİRİM
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan temel atma töreninden önce yüklenici firmalar Sembol İnşaat ve Yeni Yapı İnşaat’ın sahiplerini de kürsüye çağırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 ay süren teslim süresini ne kadar indirebileceklerini sordu. İnşaat firması yetkilileri Atatürk Kültür Merkezi’ni 20 ayda teslim edebileceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan 860 milyon TL’lik ihale bedelinde de indirim yapılmasını istedi. Firma yetkilileri ihale bedelini de 850 milyon TL’ye indirdi.