Güncelleme Tarihi:
Tabi kurultayda delegeye sunulan bu multivizyonda “başarılar” vardı.
İki yılda 5 kurultay geçirdi mesela...
Sadece bu rakam bile CHP’nin içindeki çalkantıyı anlatmaya yeter.
Göreve geldiğinde “daha demokratik CHP” dedi Kılıçdaroğlu.
Son kurultay, bunun da “bir ölçüde” sağlandığını gösteriyor. Özellikle ikinci gün, kurultayın yapıldığı Arena tam “demokrasi şenlik alanı” gibi...
Parti yönetimi için yıllardır ilk kez yapılan çarşaf liste uygulaması nedeniyle salonun içi, dışı, salona giden yollardaki telefon direklerine kadar, afiş, pano, broşür dolu.
Elden ele PM adaylarının kendilerini tanıtmak için bastıkları broşürler, hatta küçük çaplı eşantiyonlar dolaşıyor.
Ve kadınlar...
Bir önceki kurultayda yapılan tüzük değişikliği ile getirilen, il ve ilçe örgütleri bazında da kadın kotası büyük ölçüde kendini göstermiş. Kadın delege sayısı, gözle görünür şekilde artmış. CHP içindeki demokratik mücadelede artık “kadının adı var” demek mümkün.
Kılıçdaroğlu’nun bu iki yıldaki bir başka kazanımı ise CHP’nin eski isimlerini, küskünleri partiye yeniden getirmek oldu. Mesela bir dönem kopan Adnan Keskin’in iki numara olacağı konuşuluyor kulislerde.
Kılıçdaroğlu’nun Deniz Baykal ve Önder Sav’la olan mücadelesinde de “partiyi böldürmeyerek” başarı sağladığını söylemek mümkün aslında. Çünkü kavga o kadar keskindi ki, tarafların aynı çatı altında kalmalarının mümkün olamayacağını düşünüyordu bir ara herkes. Çatışma hala var ama kopma olmadı. Hatta Baykal ve Sav’a yakın isimler yönetime bile alındı. Bu durum da başarı hanesine yazılabilir Kılıçdaroğlu’nun.
VE BAŞARISIZLIKLAR...
Ancak tam burada, o multivizyon gösterisinde yer almayan “başarısızlıklardan” da bahsetmek mümkün.
Öncelikle, en “ölçülebilir” başarı; seçim...
Multivizyonda 25 yeni vekil, milyonlarca yeni oydan bahsedilse de şunu unutmamak gerek;
Son genel seçimde Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si, uzun iktidar yıllarının yıpratmasının beklendiği AK Parti’ye yaklaşamadı bile. Değil yıpranmak, AK Parti oylarını arttırdı.
Yine Kılıçdaroğlu’nun “başarı” hanesine yazılacak parti için demokrasi konusunda da aslında biraz temkinli olmak gerek.
Evet; parti yönetimi için çarşaf listeye geçildi.
Ancak Kılıçdaroğlu yine de bir “anahtar liste” ile delegeye yön vermeyi tercih etti. Belki parti içi demokrasi başarısı olarak anahtar listeye 100 kişinin adını koymasını, delegeye bu 100 kişi içinden 60’ını seçmelerini işaret etmesi söylenebilir. Yani, beklenenden küçük bir adım...
Kılıçdaroğlu’nun tam anlamıyla partiye damgasını vurması beklenen bu kurultayın adından başarısızlık hanesine yazılabilecek bir başka unsur ise Parti Meclisi listesinde yatıyor.
Kılıçdaroğlu’nun “anahtar listesi” bile CHP içinde ideolojik olarak anlaşamayan, zıt kutuplarda duran insanları içeriyor. Katı ulusalcılarla, Kürt sorununu insan hakları öncelikleri arasına almayı isteyenler, aktivistler aynı listede yer aldı. Eski yönetimlere çok yakın duranlar ile onların bir dönem “ihanetle” suçladığı isimler de birlikte konuldular listeye. Bir meslektaşımın dediği gibi liste “ideolojik bir kokteyl” oldu; Parti içindeki bütün çatışmaları, dengesizlikleri, karşıtları CHP’nin yeni yönetimine taşıyacak bir “ideolojik kokteyl”.
Kısacası Kılıçdaroğlu, yerel, genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine, parti yönetiminde hala birbiriyle pek konuşmayan, çatışan isimlerle gidecek.
Bana göre “bir yolda iki yılın”, yani Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığının özet ise şu; CHP’de sular durulmaya yüz tuttu gibi ama; dipteki çalkantılar bitmedi...