Oluşturulma Tarihi: Ağustos 31, 2001 00:00
ÜZEYİR Garih'in ölüm haberi cumartesi günü Frankfurt Messe'nin Tendence Fuarı'nı gezerken geliyor.Kötü
haber çabuk yayılır.Karşımıza çıkan her Türk katılımcı, ziyaretçi İstanbul'dan gelen acı haberi duymuş, şokta. Haberin detaylarını öğrenmek için saat başı internetin başına çöküyoruz.Karşılaştığım her toplantıda ‘‘Merhaba ben Üzeyir Garih. Acaba sizinle bir yerden tanışıyor muyuz’’ diye takılırdı.Geçen hafta bu sütunda yer alan ‘‘İstanbul-Ankara hızlı treni neden yapılamıyor’’ haberi için birkaç gün üstüste konuşmuştuk.İspanyol elçiliği, TCDD Genel Müdürü Vedat Bilgin'nin yanısıra bazı detayları da ondan almıştım.Haberi özetle hatırlatıyorum: Ankara-İstanbul arasını 3 saatte indirecek tren yolunun rehabilitasyonu ihalesini, 2000 yılı, kasım ayında İspanyol şirketi OHL ile Alarko kazanıyor.Proje için İspanyol Hükümeti yüzde 3 gibi oldukça düşük bir faizle kredi veriyor.Para hazır ama Hazine onayını vermiyor.İspanyol İspanyol Ekonomi Müsteşarı Francisco Utrera'nın Hazine Müstaşarı Faik Öztrak'a gönderdiği mektuba aylardır yanıt yok. Geçen hafta görüştüğüm Hazine Dış Ekonomik İlişkiler Genel Müdürü Ersen Ekren ile İspanyollara bir yanıt gönderildiğini söylemişti. Ancak İspanya Büyükelçisi Manuel de la Camara dünkü telefon konuşmamızda ‘‘Hayır.. Hiçbir yanıt yok... Şaşkınım... Hazine'nin neredeyse bir hediye sayılabilecek krediyi neden onaylamadığını anlamıyorum. Daha öhce oturduk karşılıklı hesapları yaptık. Herşey belli’’ diyor.Hazine'nin anlaşılmayan nedenlerden ötürü soğuk baktığı projeye ise okurlardan destek faksları ve e-mail'leri yağıyor.Burada hepsine yer vermek olanaksız ama çoğunlukla ‘‘Türk halkı için hayati bir önem taşıyan projeyi gündeme getirdiğiniz giçin teşekkürler’’ diye başlıyor.Hayatımızı kolaylaştıracak, en önemlisi
trafik kazalarını azaltacak bu projeye duyarsız kaldıkları için siyasilere, bürokratlara kızgınlıklarını dile getirenlerin, ‘‘bu projeyi devlet tarafından korunan otobüs işletmeleri istemiyor’’, ‘‘hızlı treni istememek bir cinayettir ve devlet cinayete ortak olmaktadır’’ diyenlerin faksları önümde. Hepimiz, yaşam kalitesi çıtamızın yükselmesini istiyoruz.Eminim ki, Üzeyir Garih yaşasaydı, Ankara-İstanbul hızlı tren projesine yağan destekten pek mutlu olurdu. Evet Üzeyir Bey bir yerlerden tanışıyorduk...Messe Frankfurt'tan Türk işadamına yeni ufuklar ULUSLARARASI fuarcılıkta Messe Frankfurt dünyada üçüncü sırada.Geçen yıl 50 bin katılımcı ve 2.8 milyon ziyaretçiyle rekor kırmış.Türkiye'nin Üzeyir Garih cinayetiyle sarsıldığı haftasonu, Messe Frankfurt'un düzenlediği, Tendence fuarındaydık.Tendence ev aksesuarlarının ağırlıklı olduğu bir fuar.322 bin metrekarelik bir alana yayılmış.İki günde her tarafı gezip, görmeniz oldukça zor.Yürüyen merdivenler ve bantlar da olmazsa gün sonunda yorgunluktan yataklara düşmek ihtimali de var. Bu yıl bu fuara 30 Türk firmanın katıldığını öğreniyoruz.Paşabahçe, Gorbon Işıl, Öztiryakiler, Jumbo gibi tanınmış markaların yanısıra pek duyulmamış firmalar karşınıza çıkınca mutlu oluyorsunuz.Cumartesi öğle saatlerinde İstanbul'dan gelen üzücü haber olmasaydı, kuşkusuz burada rastladığımız Türk işadamlarının ‘‘başarı öyküleri’’ Frankfurt'u keyifli bir yolculuğa dönüştürecekti.‘‘Başarı öykülerinden’’ bir tanesini İstanbul'da kristal biblo üreten Crystalia'nın sahiplerinden Doğan Barış Öztop anlatıyor.Evet Crystalia adını daha önce hiç duymuş muydunuz?Türkiye, Crystalia sayesinde, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Mısır'ın ardından kristal biblo üretiminde dünyada dördüncü sırada.Crystalia'nın yıllık cirosu 3,5 milyon dolar.30 ülkeye mal satıyor.Son derece gelişmiş bir teknolojiye sahip ve kristal bibloların bazı parçalarını ucuz işçilik nedeniyle Çin'de yaptırtıyor.Crystalia'nın Mısır'daki Asfor firmasıyla ilginç bir ilişkisi var.Kristali kesme işinde Mısır hayli önde. Ancak parlatmanın formülünü bilmiyor. Parlatmanın formülünü Crystalia'dan alıyor karşılığında kesmenin püf noktalarını Türk şirketine öğretiyor. Böylece güçlerini birleştirip bütçesi Türkiye'nin bütçesinin 1,5 katı olan Avusturya'nın ünlü Swarovski firmasına meydan okuyorlar.Bir diğer ‘‘başarı öyküsü’’nü de Tendence Fuar'ının en güzel stantlarından birine sahip Arda Cam Sanayi ve Ticaret şirketinin sahibi Hüseyin Özer'den dinliyoruz.Son derece modern tasarımlarının tüm müşterileri yabancılar.Gözümüzle gördük. Yunanlısından, Amerikalısına sipariş için kuyruktaydılar.Dediğim gibi, Garih'in ölümü olmasaydı bu kriz ortamında Frankfurt'tan umut dolu ayrılacaktık. Yolculuk sırasında bize eşlik eden Messe Frankfurt İstanbul'un müdürü Aleksander Medjedovic ile sohbet ediyoruz.Messe Frankfurt İstanbul ofisi henüz bir yıllık.Su gibi bildiği sekiz dilin yanısıra türkçeyi de öğrenen Aleksander Medjedovic, ‘‘Türklere yeni ufuklar açacağız’’ diyor. Messe Frankfurt, Japonya, Güney Amerika, ABD'de de fuarlar düzenliyor.Kısaca Medjedovic, Türk şirketlerinin ‘‘başarı öykülerini’’ dünyanın dört bir yanına taşımaya kararlı.
button