Güncelleme Tarihi:
Bazen öykülerinden birinde anlattığı gibi hayali bir ata (amcasının dizi) atlayıp dörtnala kötü adam avına çıkan muzip bir çocuk gibi görünüyor Kopan. Bazen de "Aşk Mutfağından" iki kişilik "Buğulu yalnızlık" ya da tek kişilik " Yapayalnızlık" tarifleri veren, görmüş geçirmiş ama mizah duygusunu asla kaybetmemiş 33 yaşında bir yetişkin.
Söyleşiye Kopan'ın, Sait Faik Hikaye Armağanı'nı kazandığının açıklanmasından sonra çıkan 'söylentilerle' başlıyoruz. Ama bu konuda fazla konuşmak istemiyor. Herşeyden önce ortada bir tartışma olmadığını söylüyor. "Bir yorum ve bir karşı yorum var. Sonuçta ortada beni ve kitabımı ilgilendiren bir durum yok" diyerek bu konuda son noktayı koyuyor.
KALEM VE KAÄžITLA YAZIYOR
Kopan, yayıncılığın sadece "fiziksel" boyutuyla ilgili değil. Yaklaşık beş yıldır internet üzerinde yayınlanan altzine.net ve altkitap.com sitelerinin de kurucularından. Yani, teknolojiyle içli dışlı. Ama öykülerini son hale getirinceye kadar kalem ve kağıtla yazıyor. Kendi deyimiyle "kalem kağıt kullanmaktan zevk alan bir insan."
Bu tutkusu, AÅŸk Mutfağından Yalnızlık Tarifleri'ne adını veren öyküde, dolmakalemi ve onunla yazma serüvenini anlattığı satırlarda da önplana çıkıyor. "Dolmakalemin tasarımındaki incelik, ele oturuÅŸuyla verdiÄŸi özgüven, haznesinden yavaşça akan mürekkebin kağıda büyüleyici bir ÅŸekilde yayılması..."Â
"Kalem- kağıtla ilişki kurarak yazı yazmak benim için çok önemli "diye anlatıyor Kopan. Masasının üzerinde her zaman çeşit çeşit dolmakalem ve kurşun kalemler olduğunu söylüyor. "Kalemtıraşla, hatta çakıyla açılan kurşun kalemler..."
BAÅžKA DÃœNYALARA KORKMADAN GÄ°RMEK
Peki Yekta Kopan yazarken nelerden etkileniyor? Bu soruyu şöyle cevaplandırıyor yazar: " Bir süre sonra yaÅŸadıklarınızın dışında bir takım dünyalar oluÅŸur sizde. O dünyaların bazıları size bir ÅŸeyler yazdırır. Bazıları da yazdırmaz. Burada oturup söyleÅŸi yapıyoruz. Ben ÅŸimdi eve gidip de 'oturduk, söyleÅŸi yaptık' diye yazmayı düşünmem. Ama günün birinde, bir öykümde, bir odada oturup söyleÅŸi yaptığımı yazabilirim. Bir takım dünyaları düşünebilmek ve o dünyaların içine girebilecek kadar cesur olmak duygusu beni yazmaya yönelten. "Â
Ya kitabı yayınlandıktan sonra hissettikleri... "Keşke onu öyle yazmasıydım, şunu böyle yapsaydım" duygusu. Böyle bir şey yok Yekta Kopan için: " Kitap çıktıktan sonra yazarı ölüyor, bir anlamda o kitap da yayınlandıktan sonra yazar için ölüyor. Elbette öyküleri şimdi yazsam bazı farklılıklar olurdu, ama öyle 'vah, vah' demem. 10 sene sonra da 'onu niye öyle yazmışım' diyeceğimi sanmıyorum."
ELEKTRONÄ°K YAYINCILIK SERÃœVENÄ°
Gelelim Kopan'ın internet yayıncılığı konusundaki çalışmalarına. HerÅŸey beÅŸ yıl önce 'online olan' altzine.net adlı aylık dergi ile baÅŸlamış. Derginin amacı, internet üzerinde, farklı yazma ve okuma tekniklerini deÄŸerlendirmek, okurun farklı metinlere, farklı metinlerin de okura ulaÅŸmasını saÄŸlamak. Â
"Yeni yazma tekniklerine açıklık sözkonusuydu" diye anlatıyor Kopan. "Türkçe'ye bugüne kadar çevrilmeyen metinleri çevirmek, yeni yazarların çalışmalarının okurla buluşmasına olanak sağlamak." Aradan geçen beş yıl içinde bu anlamda epey yol almışlar, altzine.net 50 sayıdır okurlarla buluşuyor. Yeni sayının hazırlıkları da sürüyor.
Kopan ve arkadaşlarının sanal ortamdaki yayıncılık serüveni sadece altzine.net ile sınırlı değil. Bir de altkitap.com var. Burada, fiziksel anlamda yayınlanma olanağı bulunmayan, farklı yazım teknikleriyle yaratılmış ya da farklı okuma teknikleri gerektiren 'elektronik kitaplar' yayınlanıyor.
Kopan'a göre bunun en güzel yanı maliyetin son derece düşük olması ve Kayseri'den ABD'ye hatta Japonya'ya kadar Türkçe metin arayan herkese ulaşabilmesi. Bu arada sitenin görme engelliler için, özel bir programla farklı olanaklar sunduğunu da hatırlatalım.
Peki bütün bunların sonu nereye varacak.. Yani günün birinde insanlar, basılı ve üç boyutlu kitapları ellerine alıp, sayfalarını çevirmek yerine gözlerini bilgisayar ekranına dikip mi okuyacaklar. Öyle düşünmüyor Kopan " Bir takım yeniliklerin 'bir şeylerin yerine' geçeceğinin düşünülmesi çok şaşırtıcı bir şey. Televizyon radyonun yerine gelmedi. Elektronik yayıncılık da fiziksel yayıncılığın yerine geçmiyor. Ben elektronik yayıncılığın, fiziksel yayıncılığın hareket alanını genişleterek varolacağını düşünüyorum. Hiç bir zaman yayın imkanı bulamayacak birtakım çalışmaların, alıcısı çok sınırlı olan bazı metinlerin maliyetini ortadan kaldıracak bir sistem varsa bu elektronik yayıncılıktır. Neden uygulanmasın. Ya da görselleriyle, anımasyonlarıyla, fiziksel bir kitapta uygulanamayacak yapılarıyla varolabilecek birtakım metinler varsa bunun da ortamı elektronik yayıncılık."
Kopan, hem kağıt- kalemleriyle hem de "mürettebatı" arasında yeraldığı Hayalet Gemi ile fiziksel yayıncılık dünyasındaki yolculuğunu sürdürüyor. Bir yandan da teknolojinin sunduğu olanaklardan yararlanarak internette yeni yazım ve okuma teknikleri üzerine yoğunlaşıyor.
Bu arada öykü meraklıları için Murat Gülsoy ve Ayfer Tunç'la birlikte Açık Radyo'da adını Oğuz Atay'ın Korkuyu Beklerken öyküsünden alan Ubor Metenga adlı bir program hazırlıyor.
İlgilenenler için:
www.altzine.net
www.altkitap.com