Oluşturulma Tarihi: Ocak 17, 2004 00:00
Rumuz: Her Şey Kadınların İnsan Gibi Yaşayabilmeleri İçinSayın Güzin Abla, öncelikle sizden özür diliyorum, bozuk Türkçem için, çünkü ben bir yabancıyım ama uzun süredir Türkiye'de yaşıyorum.Sizi her gün okumaya çalışıyorum, bazen gülerek bazen kızarak. Kızdığım konu genelde kadınların baskı altındaki hayatlarını sürdürmelerini sağlayan bazı önerileriniz. Sizi anlıyorum, onları korumaya çalışıyor ve belki bir namus cinayetine kurban gitmelerini engellemek istiyorsunuz. Size kızarken aslında size değil, bu cahil toplumunuza kızıyorum ve hayret ediyorum, bu çağda halen bu kadar cahil insan var mı? Ama üzülerek kabul etmem lazım, var hem de çok. Ben Güneydoğu'ya birkaç kez gittim ve gördüm. Orası çok farklı bir dünya. Pek çok Türk insanının bile bilmediği veya bilmek istemediği bir dünya. Ve bu insanlar büyük şehirlere göç etse de aynı hayat tarzını sürdürüyorlar. Türkiye'de büyük bir göç problemi var ve kaybeden kadınlar ve çocuklar oluyor.Biliyorsunuz Türkiye'de klasik anlamda kadın haklarından konuşmak yanlış ve eksik bir ifade, Türkiye'de kadınların insan haklarından söz etmemiz lazım. Türkiye Uluslararası CEDAW sözleşmesine (Kadınların İnsan Hakları Sözleşmesi) imza attı. Ama maalesef uygulama yok.Belki bu bilgileri zaten verdiniz, ama eğer vermedinizse, size hatırlatmak istiyorum. Türkiye'de birçok sivil toplum kuruluşu kadınlar için çalışıyor.Doğu'da en önde gelen grup, Diyarbakır'daki KAMER. Onlar o bölgedeki kadınlar için hayat bağları oldular. Birçok namus cinayetini önlediler, sığınma evleri ve kadın çocuk merkezleri var. Kadınlar onlara cesurca başvuruyorlar ve artık baskı altındaki hayatlarını sürdürmeyi kabul etmiyorlar!Türkiye'deki kadın kuruluşlarının adres bilgileri Ankara'daki Uçan Süpürge'den alınabilir. Uçan Süpürge'nin temel amacı kadın sorununa ve kadın hareketine duyarlı kadınları buluşturmak.Benim KAMER ya da Uçan Süpürge ile bir bağlantım yok, ama Türkiye'deki kadın çalışmalarını yakından takip ediyorum ve umarım artık kadına yönelik insanlık dışı davranışlar son bulur.Arzu edenler için kontak bilgilerini sunuyorum:Kadın Merkezi (KAMER) (Diyarbakır) Tel: (0412) 228 10 53 - (0412) 229 04 59. Uçan Süpürge (Ankara) Tel: (0312) 427 00 20-(0312) 426 95 67Bana biraz haksızlık ettiğinizi düşünsem de, yine de sizi yürekten kutluyor ve çok teşekkür ediyorum. Hele hele yabancı bir hanımın, Türk kadınının temel sorunları ile böylesine yakından ilgilenmesi beni çok heyecanlandırdı. Türkçe'nize haksızlık etmeyin. Keşke adınızı ve mesleğinizi de yazsaydınız. Bunu açıklamak gurur verici olurdu bence.Bu yazınızı özellikle bu hafta yayınlamamın nedeni, 12 Ocak gecesi TRT 1'de yayınlanan ‘‘Susma Konuş’’ programı oldu. Program sırasında, yeni TCK Yasa Tasarısı ele alınırken tabii programda bulunan kadın avukat ve kadın kuruluş temsilcileri nedeniyle konu daha çok bu tasarıdaki kadına yönelik ayrımcılık üzerine yoğunlaştı. Benim de daha önceki bir yazımda değindiğim, genç kızın tecavüzcüsüyle evlendirilmesi durumunda tecavüzcünün (hem de grup halinde tecavüz etmişlerse, tüm diğerlerini de) ceza almaması konusu, beni yeniden ürpertti.Programda, tasarı açısından söz alan ve Ord.Prof. durumundaki kişi (adını vermiyorum) iki parmağını konuklara uzatarak şöyle diyordu: ‘‘Tecavüze uğrayan kadının iki seçeneği vardır, ya tecavüzcüsüyle evlenecek ya da sokaklara, geneleve düşecek.’’Zaman zaman telefonla katılmamak için kendimi zor tuttuğum bu tartışmalar halen gösteriyor ki, tasarının hazırlanmasında etkin rolü olan bilim adamları bile böyle konuşabiliyor. Kadın tecavüz sonunda kirlenmiş addediliyor. Adalet Komisyonu'ndaki diğer kişileri bilmiyorum, ama eğer bütün yasalar bu zihniyetle çıkacaksa, vay halimize.Kadınların haklarını korumak için var güçleriyle çalışan tüm kuruluşlara buradan teşekkürü bir borç biliyorum. Çaresiz durumdaki pek çok kadına köşemden bu kuruluşlara başvurmaları için çağrıda bulunmuştum. Sanırım bu yazılarım gözünüzden kaçmış. Ancak kabul etmelisiniz ki, ülkemizde henüz geniş çaplı bir kadın sığınma evleri ağı yok. 3-5 çocuklu kadınların koca dayağından ya da eziyetinden kaçıp, baba evine dönme ihtimali ise hiç yok. Onlara ancak bir sığınma evi çözüm olabilir. Ama bunlara da ulaşmak ya da uzunca süre buralarda kalmak mümkün olabiliyor mu? Bu kadınlara iş ve aş imkánı bulunuyor mu? Belki, ülkemizde de kadınların eskiye oranla uyandırıldığını görsek de hálá ne yazık ki hepsine bir çözüm ulaştıramıyoruz.Ben Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Vakfı'nın yeni yasa tasarısı alanındaki umutsuz çabalarını da takdirle destekliyorum. (Faks numarası: 0212 251 00 65)Ancak sanırım bu gidişle, ‘‘Türkiye hukuk sistemi kadınların hak ve özgürlüklerini korumaktan yoksun, evlilik içi tecavüzü suç saymayan, namus kavramıyla işlenen cinayetleri bir anlamda hoş gören, kadınlar arasında evli bekár, bakire, hatta fahişe ayrımı yapan, cinsel suçları, kişinin insan hakları açısından değerlendirmek yerine’’ namus ve edep gibi kavramlarla ölçen, çağdışı yapısını asla kaybetmeyecek.
button