Güncelleme Tarihi:
Reha Erus halen gösterimde olan ‘‘Ekim Düşü’ (October Sky) filminin oyuncusu Chris Cooper ve yönetmeni Joe Johnston ile konuştu.
Gösterimdeki ‘‘Ekim Düşü'' filmini, NASA'dan emekli uzay mühendisi Homer H. Hickam Jr.'ın kendi yaşam öyküsünü anlattığı ‘‘Rocket Boys'' adlı kitabına dayanarak çeken yönetmen Joe Johnston, 1957 yılında Batı Virginia eyaletinin bir madenci kasabasında, Sovyetler Birliği'nin uzaya fırlatığı Sputnik'ten esinlenerek roket üretmeye çalışan bir gencin düşlerini beyazperdeye yansıtıyor. Madenci babaların oğullarının madenci olmaktan başka şanslarının olmadığı, dolayısıyla birkaç gencin uzay ve roket tutkusunu yadırgayan ve bunu bir tehlike, bir Soğuk Savaş ürünü, bir Bolşevik tehdidi olarak değerlendiren bu kasabada, Homer Hickham adlı gencin madenci babası John Hickham rolündeki Chris Cooper filmin aslında bir gerçeği ele aldığını, o dönemde kasaba yaşamında ‘‘Baba mesleğini seçmenin en doğru karar'' olduğunu, aksinin ise düşünülemez olarak görüldüğünü söylüyor. Aktör, Kevin Spacey ve Annette Bening ile başrolleri paylaştığı ve Oscar adaylığı için büyük şans tanınan son filmi ‘‘Amerikan Beauty''de de oğlunun her hareketini yönlendirmeye çalışan disiplinli, katı bir emekli albayı canlandırıyor. Gaddar ve huysuz baba rollerinin vazgeçilmez karakter oyuncusu olarak tanınan Missouri'li Chris Cooper, aslında dünyanın en şevkatli babalarından biri olarak özürlü kızının üzerinde titriyor. Chris Cooper ile ‘‘Ekim Düşü'' filminin galasında buluştuk.
Genelde Amerikan filmlerinde ailesini kötülüklerden, yanlışlıklardan korumaya çalışan tutucu bir babayı canlandırıyorsunuz.
Herhalde görünüşüm öyle. Ama son çevirdiğim ‘‘Me, Myself and Irene'' adlı filmde nihayet Jim Carrey ile birlikte biraz güldürüye dönük bir karakteri çizdim. Genelde bu tür rollere uygun bir fiziksel yapımın, gergin ve sert bir suratımın olduğunu söylüyorlar ve öneriler bu yönde geliyor.
‘‘Ekim Düşü'' filminde uzay ve roket tutkunu Homer'in babasını canlandırırken tam bir hoşgörüsüzlük timsali olarak görünüyorsunuz.
Filmde Batı Virginia'nın ücra bir kasabasında halk geçimini yerin altından çıkardığı madenlerden sağlıyor. Bu arada uzay savaşında ilk raundu Sovyetler Birliği Sputnik'i fırlatarak kazanmış. Kasaba okulunda yerin altındaki madenlerin hayatın bir parçası, bir geçim kaynağı, bir meslek olduğu öğretilirken birkaç maceracı gencin roket imal etmesi, bunu yaparken de tehlike yaratmaları elbette sıradışı bir olay olarak algılanıyor ve tepki uyandırıyor. Ben de hem Homer'in babası olarak, hem de bir Amerikan vatandaşının o dönemde gösterebileceği bir tepkiyle bunu engellemeyi görev kabul ediyorum.
Bir aile dramı
Sizin de bir baba olarak ciddi bir aile sorununuz var.
Evet, benim 11 yaşındaki kızım özürlü, üstelik bana çok düşkün. Bu nedenle de sadece evimize yakın bölgelerde çevrilecek film önerilerini kabul ediyorum. Şöyle yapıyoruz: Eğer çekimler uzun sürerse yanımızda götürüyoruz. Tabii özel öğretmenleri de geliyor. Ancak, benim çok çalışmamı istemiyor, hep gözünün önünde olmamı bekliyor. Bu bakımdan zorluklarla karşılaşıyoruz. Bu nedenle birçok cazip öneriyi geri çevirdim, ama bundan dolayı hiç pişmanlık duymuyorum. Her şey onun iyiliği ve geleceği için.
Sizi televizyon ekranlarından da tanıyoruz.
Dedim ya, uzun süreli film çekimleri yerine mini diziler ailemin bir arada olabilmesi için daha avantajlı. Bu bakımdan ‘‘Lonesome Dove'', ‘‘Return to Lonesome Dove'' gibi mini dizilerde oynadım. HBO Film kanalı için son olarak ‘‘Breast Men''de rolüm vardı.
Siz de beyazperdeye tiyatrodan transfer olanlardansınız.
Evet. Missouri Üniversitesi'nde tiyatro öğrenimi gördüm, sonra New York'ta Broadway tiyatrolarında boy gösterdim. ‘‘On the Fields Lately'', ‘‘The Ballad of Soapy Smith ve ‘‘A Differen Moon'' adlı oyunlarda oynadıktan sonra John Sayles tarafından keşfedilip ‘‘Lone Star'' filminde oynadım.
Oscar için büyük şans tanınan ‘‘American Beauty''de etkin bir rolünüz var.
‘‘American Beauty'' gerçekten de yönetmen Sam Mendes'in iddialı bir çalışması. Çekimler sırasında Kevin Spacey, Wes Bentley ve Thora Birch'ün özellikle kızıma gösterdikleri ilgi benim rolüme daha duyarlı yaklaşmamı sağladı.
Özel efekt uzmanı
‘‘Ekim Düşü'' filminin mimarı Joe Johnston aslında Hollywood'un dev yönetmenleri George Lucas ve Steven Spielberg'ün asistanlıklarını yapan bir özel efekt ustası olarak tanınıyor. 1977 yılındaki ilk ‘‘Yıldız Savaşları'' filminin özel efektlerini üstlenen Joe Johnston daha sonra bu filmin devamı kabul edilen ‘‘İmparator/The Empire Strikes Back'', ‘‘Jedi'nin Dönüşü/The Return of Jedi'' adlı filmlerde de çalıştı. Steven Spielberg'ün ‘‘Indiana Jones'' serisinde de özel efekt sorumluluğunu üstlenen Johnston, 1981 yılında bu dalda Oscar'a aday gösterildi. İlk yönetmenlik denemesini ‘‘Honey, I Shrunk The Kids'' (Eyvah, Çocuklar Küçüldü) filmi ile gerçekleştiren Johnston, ‘‘Ekim Düşü'' ile ilgili çalışmalarını şöyle anlatıyor:
‘‘Homer H. Hickam Jr.'ın 'Rocket Boys' adlı romanını Universal Pictures adına senaryolaştıran Lewis Colick, senaryoyu önüme getirince çok heyecanlandım. Gerçek bir öyküydü. O dönemde Amerikalı ebeveynlerin çocukları ile ilişkilerini tüm çıplaklığıyla ortaya koyuyordu. Kaderden kaçmak diye bir felsefe yoktu. Her Amerikan kasabası gibi bu kasabaya da tıkılmış gençliğin tek şansı baba mesleğini seçmekti. Hele o dönemlerde ailelerin madencilikten kazandıkları parayla çocuklarını pahalı kolejlere göndermeleri mümkün bile değildi. Burs kazanma koşulları ise bir kasaba çocuğu için hemen hemen olanaksızdı. Hickam Jr., Coalwood kasabasında başından geçenleri, ailesiyle ilişkilerini, dünyadaki tek düşü oğlunu da kendisi gibi madenci yapmaya çalışan ve bunu doğal sayan dar görüşlü bir babanın katı tavrını anlatıyordu. Senaryoda çok az değişiklik yaptık. Sputnik'in fırlatılışından esinlenen dört kafadarın roket imalatının önceleri fiyaskoyla sonuçlanmasının yarattığı psikolojik etkinin ailelere yansıması iyi bir öyküyü ortaya çıkarttı. Tabii sonuçtaki başarıya tüm kasabanın ortak olmasıyla birlikte bu olayın Ay'a ilk ayak basan insanoğlunu ABD'nin göndermesinin başlangıcı kabul edilmesi, iki dev gücün uzay savaşındaki rekabetinin bir simgesi haline geldi.''
Yönetmen Joe Johnston şimdilerde Steven Spielberg'ün ‘‘Jurassic Park'' serisinin üçüncü filminin çalışmalarını sürdürüyor. Yönetmen bu konuda yepyeni özel efekt çalışmaları yapıldığını da belirtiyor.