Güncelleme Tarihi:
Katar merkezli El Cezire televizyonu Guantanamo Bay’de tutuklu bulunan ve El Kaide’nin zamanında üç numaralı ismi olan Ebu Zübeyde’nin 6 ciltlik günlüklerinden ilkinin İngilizce çevirisini yayımladı. Günlükler Afganistan’da Sovyetler Birliği’ne karşı mücadele etmek için örgütlenen mücahidlerin yıllar içinde nasıl 11 Eylül saldırısını düzenleyen uluslararası bir terör örgütüne dönüştüğünü detaylı olarak anlatıyor.
6 Ocak 1991
Dün, ve sadece dün, Afganistan’a gitme kararı aldım. Sanırım sana daha önce de başarısızlıkla sonuçlanan Afganistan’a gitme planlarımdan bahsetmiştim. Ancak bu sefer durum farklı (Cümlenin geri kalanı karalanmış). Orayı ziyaret etmeye, eğitim almaya daha sonra da buraya dönüp okulu bitirmeye karar verdim. Niyetim iyi. Her şey neredeyse hazır ancak bu hareketin sonuçları beni korkutuyor. Yine de Allah'a güveniyorum ve kendimi ona teslim ediyorum.
19 Ocak 1991
Peşaverdeyiz, buraya dün sabah ulaştık. Buradaki sistem şöyle:
Önce Servis ofisi. Bu ofis cihadla ilgili konularla ilgileniyor. Arap mücahidleri organize ediyor ve hem Arap hem de Afgan mücahidlere destek veriyor. Bu ofise bağlı Afganistan dışından gelen Arap ve başka kökenden bir çok mücahide ev bulunuyor. Buradaki manevi atmosfer oldukça güzel.
Bazıları buraya sadece “hazır olmak” için kısa süreli eğitim almaya geliyor. Diğerleri ise cihad için burada ve Allah birşey yapılmasına karar verene kadar burada kalacak. Bazı mücahitler genç, daha sakalları, bıyıkları bile çıkmamış. Bazıları ise 50’li yaşlarında hatta daha yaşlı.
Buraya yerleşme fikri aklıma girdi, çıkmıyor.
1 Mayıs 1991
Kardeşim Mahir sonunda geldi. Oturup konuştuk. Benim canımı sıkan bir çok şeyden bahsetti: annem, babam, kardeşler, ebeveynlerimin taleplerine uymam gerektiği… Bunların yanı sıra duygusal nedenlerle bir sürü fetva da verdi. Herneyse, sonuçta birbirimizi anlayamıyoruz, ve anlayamayacağız da.
Daha sonra kampın yanındaki derenin yanına oturduk. Babamın bana yazdığı mektubu okuması için ona verdim. Bana “Babanın yazdığı mektubu oku, bu senin için daha iyi” dedi. Benim yüzümden acı çektiklerini söyledi. Gülümsedim ve gözlerinin önünde mektubu yırttım. Şok olmuş, hatta incinmiş görünüyordu. Ona din için yapılacak fedakarlıkların önemini anlatmaya çalıştım. O da, tanrı onu kursun, Cihad için ebeveynlerin onayını almanın önemini bana anlatmaya çalıştı.
17 Mayıs 1991, Khaldan Kampı, Afganistan
Dün ben grupla birlikte patlayıcılarla ilgili özel bir eğitime başladım. Sabah egzersizi için 6’da buluşuyoruz. Her sabah hızlı yürüme, koşma, tırmanış ve bazı özel egzersizler yapıyoruz. Farketmişsindir şu anda Cihad’la ilgili aklımdaki fikirlerin çoğu pratik. Bundan önce de benzer fikirler aklımdaydı ancak hayatın stresi beni onları oluşturmama engel olmuştu. Halifelik ve İslami prensipler gibi konuları pratikte düşünemiyordum bile.
3 Temmuz 1991, Gardez Afganistan
Ben cuma gününden beri patlayıcı ekibi ile birlikte Gardez’deyim. Uçaklardan üzerimize bombardıman atışı yapılıyor. Bombalardan biri kampın orta yerine düştü. Allah’a şükür kimse yaralanmadı. Sürekli cephane taşıyor, hendek kazıyor, dağlardantaş taşıyoruz. Toz, kir, ter ve yorgunluk: Tam Allah’ın dilediği gibi bir ruhani dinlence, Ya Allah!
7 Temmuz, 1991, Gardez, Afganistan
Bugün günlerden pazar, saat de 12:30. Yer: 15 kişiye ev olan büyük bir çadır. Uçaklar üzerimizde, bazen saldırıyorlar bazense geçip gibiyorlar ancak topçu bombardımanı sürekli devam ediyor. Hendeklere koşup yüz üstü yatıyoruz. Ancak ben görece sakinim ve bazen hendeğe koşup yüzüstü yatmıyorum bile, ancak neden bilmiyorum.
El Cezire’nin Bilgi Edinme Özgürlüğü Yasası kapsamında Amerikan hükümetinden aldığı günlükler 1990 yılında Suudi Arabistan doğumlu Filistinli Ebu Zübeyde, Hindistan’da 19 yaşında bir üniversite öğrencisiyken başlıyor ve 2002 yılında Pakistan’da tutuklanması ile sona eriyor. CIA tutuklandığı sırada Ebu Zübeyde’nin Usama Bin Ladin ve örgütün şu anki lideri El Zevahiri’den sonra El Kaide örgütünün üç numarası olduğuna inanıyor. Ebu Zübeyde’nin 11 Eylül’de İkiz Kuleler'e düzenlenen saldırının planlanmasında da rol oynadığı biliniyor.
Ebu Zübeyde’nin tutuklandıktan sonra CIA’in Tayland’daki gizli merkezine götürüldüğü ve örgütün planları ile igili bilgi vermesi için tam 83 kez su tahtası yöntemiyle işkence gördüğü iddia ediliyor.
Ebu Zübeyde’nin tutukluluk döneminde de günlük tutmaya devam ettiği ve Amerikan ajanlarının elinde gördüğü işkenceleri detaylı olarak kaydettiği de biliniyor. Ebu Zübeyde daha önce çıkartıldığı duruşmada ABD hükümetinin günlüklere el koymasını protesto etmiş ve “Günlükleri elinden alındığında çocuğu kaçırılmış gibi hissettiğini” söylemişti.