Güncelleme Tarihi:
Köşe yazılarında ve haberlerde yankılanan bir olay, sadece sanat çevresini değil kamuoyunun da dikkatini çekti.Kimilerinin yeni harika çocuğumuz diye adlandırdıkları Fazıl Say'ın
Aya İrini'deki konseri bir telefon yüzünden polemiklere yol açtı. Say, Bach çalarken birdenbire bir hanım dinleyicinin cep telefonu çaldı. Fazıl Say, piyanosunun başından kalkarak, ‘‘Lütfen bu kimse, özür dilesin’’ dedi. Sakin bir hanım ayağa kalktı özür diledi, Say bununla yetinmedi,‘‘Sesiniz çıkmıyor, bir daha yüksek sesle özür dileyin’’ dedi. Hanım dinleyici de bu emri yerine getirdi ve yüksek sesle özür diledi. Say'ın sonradan, bu olay yüzünden ‘‘Çalmadım, tıngırdattım’’ diyerek dinleyicilere konser adabı üzerine verdiği ders, köşe yazarlarını ikiye ayırdı.
Tartışmalar durulacakken, bu sayfada okuyacağınız, Fazıl Say'ın faksı tartışmaları yeniden alevlendirdi. Bazı faksların başına konulan özel notlar, protestonun, açıklamanın amacını aştığı konusunda kuşkular yarattı.
Sanatçı-dinleyici ilişkilerinin hangi düzeyde olması gereği üzerine değişik düşünceler ortaya atıldı.
Savunanlar çıktı, eleştirenler oldu.
Kimileri konser seyircisinin saygısızlığını öne çıkarırken, kimileri de Say'ın protestoyu abarttığı kanısına vardılar. Biz burada köşe yazılarından bir seçme sunuyoruz. Sanırım sanat çevresinde bu tartışma uzun süre yankılanacağa benziyor. Okurlarımızın bu konuda bilgilendirilmesini amaçlayan bu sayfa da onların da karara varmalarında yardımcı olacak.
İlginç olaya yazarlardan farklı yorumlar:
SERDAR TURGUT
19 Mayıs- Salı Hürriyet
Ağzı olan konuşuyor
.....
Uyarılara rağmen cep telefonunu kapatmayı unutan bayan yüzünden Fazıl Bey konuşmuş da konuşmuş.
Konser izleme adabını seyirciye öğretmeye çalışmış.
İlgili bayan özür dilemesine rağmen yapmış bunu.
Sonra da aşırı stres nedeniyle konserini kısa kesmiş.
Çıktığı tolk şov ve haber progamlarında da izledim kendisini.
Konuşmaktan çok hoşlandığı görülüyor tavırlarından.
Öyle ki çalmaya başladığı zaman da konuşmasını kesmiyor. Ağzıyla durmadan bir şeyler mırıldanıyor.
Gerçi o bir dahi ve dahiler ne yaparsa haklıdırlar, ama piyano çalınırken bu kadar çok mırıldanıldığını da ben ilk kez gördüm.
Şunu bir yere yazın bir gün bu adeti yüzünden Fazıl Bey'in başına bir iş gelecek inanın bana.
Konser esnasında aniden çalmayı yarıda kesecek ve kim o konuşan saygısız diye izleyicilere bağırmaya başlayacak
Sonra büyük ihtimalle yetkililerden bir tanesi gelip ona aslında kimsenin konuşmadığını çalarken kendi mırıldanmalarını duyup boş yere kızdığını anlatacaklar.
Ruhat MENGİ
19 Mayıs- Salı Sabah
Neden haksız?
Geçen hafta sonunun gündemini meşgul eden olaylardan biri de uluslararası üne sahip genç piyanist sanatçımız Fazıl Say'ın Aya İrini'deki konserinde çalan bir cep telefonunun sahibi hanıma ve sonra da tüm salona söyledikleri idi.
Fazıl Say, telefon sahibinin önce özür dilemesini istemiş ‘‘Daha yüsek sesle dileyin’’ demiş. Tekrar daha yüksek sesle özür dilemiş bu da yetmemiş Say'a. Sahneyi terketmiş döndüğünde ise koca solan dolusu kendi insanına terbiye dersi vermiş. Orada bulunanların (veya duyanların) kimi hak veriyor sanatçıya kimi ise bu kadarını da fazla buluyor.
Ben hak vermekle birlikte bu kadar tepkiyi fazla bulanlardanım. Olayı dinleyince acaba sakinleşmesi için ona bir de kırbaç mı verilmeliydi diye düşündüm.
..........
Konser, tiyatro gibi sanat olayları da bu açıdan özel bir önem taşıyor. Değil telefon, bir fısıltı bile hem sanatçıyı hem izleyicileri rahatız ettiği gibi sanatçıya da hakaret gibi geliyor. Bu da doğru. Ama diyelim ki bir kazadır oldu. Biri anonsları duyamadı veya kapattım zannnetti. Yanlışlıkla telefonu açık kaldı. Olamaz mı yani?
Bu tür olayları hafife alalım veya lüzumundan fazla hoşgörüyle karşılayalım demiyorum. Ama trafikte can alan olaylara bile kaza diyoruz da böyle bir kaza olamaz mı?
Gerçek bir büyük sanatçı kişiliği telefon çaldıktan sonra konsantrasyonu bozulduğunda ayağa kalkıp bunu belirterek bir süre sakinleşmek için izin istemeyi sonra da bıraktığı yerden devam etmeyi gerektirirdi. Hemen alıngan bir havaya girerek ders vermeye kalkmayı değil.
Söyler misiniz şimdi ne farkı kaldı sıradan insanlardan Fazıl Say'ın.
Say bir kişinin hatasını salonu dolduran güzel bir gece yaşamak için koşup gelen yüzlerce dinleyiciye ödetmiştir. Ve bence yaptığı çalan cep telefonu sahibinin hatası kadar büyük bir hatadır.
Sanatçı ahlak polisi mi? Görevi insanlara nasıl konser dinleneceğini öğretmek mi?
Sinirlendikten sonra çalmamış tıngırdatmış. O zaman başkalarını eğitmeyi bildiği gibi kendini de eğitsin. Henüz 28 yaşında profesyonelliğin ilk farkı işini yaparken duygularını belli etmemeyi öğrenmektir.
Telefonlu konser
HINCAL ULUÇ
22 Mayıs- Cuma Sabah
PATRICIA Kaas konserinde de bir cep telefonu çaldı. ‘‘Alooo’’ diye bağırdı Patricia. Güldü.. Herkes güldü.
Yanımda Ruhat Mengi.
‘‘İşte bu da tepki’’ dedi.
Kastı, Fazıl Say'ın konserinde çalan cep telefonuna tepkisi.
Allah rızası için... Bu ikisi aynı mı Ruhat!
.........
Bütün salon alkış tutar, bütün salon cümbür cemaat şarkı söylerken çalan bir cep telefonu ile herkesin nefeslerini kestiği, yere düşen bir tüyün ya da havada uçan bir kelebeğin kanat seslerinin duyulduğu Aya İrini'nin o ilahi ortamında Bach'ın gerçekten ilahi müziğini çalarken bir büyük usta çalan telefon aynı olur mu?
Fazıl, hala anlamayanlar var.
Çalmadı değil. Çalamadı...
Geldi itiraf etti. ‘‘Karnıma adeta bir bıçak saplandı. Çalamıyorum’’ dedi.
Piyano çalmakla, piyano tıngırdatmak arasında büyük fark var. Ben artık çalamıyorum tıngırdatıyorum'' dedi.
Kendini müziğin büyüsüne kaptırmış bir sanatçıyı, dürtüyorsunuz önce başından aşağı bir kava su dökerek. Sonra ‘‘hadi diyorsunuz rüyayı sürdür.’’
....................
İnsan canına özen göstereceksin
Ama bir sanatçının ruhunu öldürürsen merak etme hoşgörülürsün.
Hoşgörülmen gerek.
Devam Fazıl devam. Bir dahaki konserde aynı cinayet işlenirse çok daha ağır çok daha uzun ver dersini.
Öğretene dek. Herkes öğrenene dek.
O lanet cep telefonlarının bazen insan öldürmekten daha ağır bir cinayet işlediklerini, duyguları öldürdüklerini öğrenene dek.
Müzik eleştirmenleri ne diyor ?
Faruk YENER:
Bunda büyük hata konseri düzenleyenlerde. Çünkü, bu mesele Batı'da konser programlarına not vermek ve konser başlamadan önce bir anons yapılması suretiyle hallediliyor. Telefonunuzu kapatın deniyor. Bizde bu pek üzerinde durulan bir konu değil. Gittiğim konserler pek de saygı gösterildiğini sanmıyorum. Olmaması doğru.Sanatçının bu şekilde sinirlenmesi biraz fazla.Bunu sinirlenmeden yumuşak bir şekilde tatlı tatlı bir hatırlatma ile yapabilirdi.
Evin İLYASOĞLU:
Ben o konserde oradaydım. Konserin başlamasından önce bir küçük hanım çıkarak ‘‘Lütfen cep telefonlarınızı kapatın’’ diye uyarıda bulundu. Bu olayı büyütüp yazanların hiçbiri o konserde bulunmamış. Fazıl Say, o sırada Bach gibi müthiş konsantrasyon isteyen bir bestecinin eserini çalıyordu. Bu eserin bir bıçak yarası gibi kesilmesi korkunç bir olay. Sanatçının tepkisini doğal karşılıyorum. Sanatçı bu yüzden ‘‘Ben de iyi çalamadım, tıngırdattım’’ dedi, ‘‘Çünkü konsantrasyonum bozuldu’’ dedi. Dünyanın hiç bir yerinde görülen bir laubalilik değil bu. Kaldı ki Türkiye'de Fazıl Say gibi o kadar az sanatçı var ki. Diğerlerinin hepsi sabun köpüğü gibi. Say, tıpkı bir inci tanesi gibi bir çocuk.