Ömer ÇAĞLAK
Oluşturulma Tarihi: Nisan 20, 2003 01:59
Nuran Hanım'ın büyük kızı Fulin beyin tümörüne, eşi trafik kazasına, ortanca kızı Püren karaciğer kanserine yenik düştü. Şimdi tek kızı Ceylin'le yaşama sarılmaya çalışıyor.
Kötü kader, eczacı Nuran Bahçecioğlu'nun yaşamına 1984 yılında musallat oldu. Nuran Hanım, İstanbul'da üniversitede okurken tanıştığı diş hekimi eşi Atilla Bahçecioğlu'yla evlendikten sonra Antakya'ya yerleşti. En büyük kızları Fulin, baş ağrılarından yakınmaya başladığında henüz yedi yaşındaydı. Beyin tümörü teşhisine inanmak istemediler. Tam bir yıl sürdü hastanelerdeki mücadeleleri. Nuran Bahçecioğlu, kızı Fulin'i 1984 yılında, 8 yaşındayken kaybetti.
Nuran Bahçecioğlu, kaybettiği evladının acısı hafiflemeden, 2 yıl sonra yeni bir acıyla sarsıldı. Anavatan Partisi'nden milletvekili adayı olan eşi Atilla Bahçecioğlu, 1986 yılında İskendurun'daki parti gecesinden Antakya'ya dönerken, otomobiliyle park halindeki bir kamyona arkadan çarptı. Otomobil aşırı hızlıydı. Diş Hekimi Atilla Bahçecioğlu, kamyonun altından çıkarıldığında, çoktan yaşamını yitirmişti.
HASTALIK SİNSİCE GELDİ
Nuran Bahçecioğlu 17 yıl acılarını içine gömdü. İki kızı için yaşadı. Marmara Üniversitesi Kimya Bölümü'nü kazanınca İstanbul'a yerleşen 24 yaşındaki Püren, geçen yıl yaz tatilini geçirmek için İngiltere'ye gitti. Döndükten sonra sırtında ağrılar başladı. Önce İngiltere'de taşıdığı çanta ve bavullardan olduğunu düşünüp önemsemedi. Ağrılar artınca Florence Nightingale Hastanesi'e gidip, kuzeni Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu'na danıştı; onkoloji uzmanı Dr. Sualp Tansan'a muayene oldu. Sonuç kötü çıktı. Karaciğer kanseri teşhisi konuldu. Ailesine, ‘‘1 aylık ömrü kaldı, yaşatmak için elimizden geleni yapacağız’’ denildi. Nuran Hanım, 20 yaşındaki küçük kızı Ceylin'le birlikte, kötü haberi Püren'den 7 ay sakladılar. Ağrıları artınca geçtiğimz perşembe İstanbul Cerrahi Hastanesi'ne yatırılan Püren, 13 Nisan’da yaşam savaşını kaybetti. Annesi Nuran Hanım'ı, kardeşi Ceylin'le bırakıp gitti.
7 ay Pollyanna gibiydik
Hastalığını sakladıkları kızı Püren'i yaşatmak için doktor arkadaşlarıyla birlikte seferber olduklarını anlatan Nuran Hanım, yaşadıklarını bakın nasıl kelimelere döküyor: ‘‘7 ay Pollyanna gibiydik. Yüzüne gülüyorduk, arkasından gözyaşı döküyorduk. Kızım da inandı bu hastalığı yeneceğine. Ama başaramadı. Küçük yaşta yaşadığı acılara rağmen çok mutlu yaşadı. İstediği her şeyi yaptı. 24 yıla çok şeyler sığdırdı. Üniversiteyi bitirdikten sonra yurtdışında master yapacaktı. Kariyerli bir gelecek istiyordu. Tek hedefi vardı: Kaybettiği ablası ve babasının ismini yaptıracağı bir okula verme. Ama olmadı. Bizim bu tür hastalığa yakalananlara ve ailelerine bir tavsiyemiz var. Asla yılmasınlar, mücadele verip savaşsınlar. Umutlarını hiçbir zaman kaybetmesinler. Biz böyle yaptık. En azından vicdanımız rahat.’’