Güncelleme Tarihi:
Uzmanlar, bağışıklık sisteminin baskılanması sonucu her türden hastalığın hem daha kolay yerleştiğini hem de yerleştikten sonra hastalığın çok daha ağır seyrederek ölüm riskini artırdığı uyarısında bulunuyor.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Recep Akdur, yaptığı açıklamada, dünyada yaklaşık 13 milyon insanın cilt kanseri olduğunu söyledi.
Cilt kanserinin en önemli nedeninin güneşe maruziyet olduğunu vurgulayan Akdur, “Her sene tanı konulan kanserlerin üçte biri cilt kanseridir. Güneşten korunmayan insanların yaklaşık beşte biri 65 yaşına kadar cilt kanserine yakalanmaktadır” diye konuştu.
Akdur, her yıl iki yüz bin insanın öldürücü cilt kanserleri olan melanomaya yakalandığını ifade ederek, bunlardan 65 bininin erken yaşta yaşamını yitirdiğini belirtti. Yüz milyon nüfuslu bir ülkede her sene yaklaşık 3 bin 500 kişinin cilt kanserine bağlı hayatını kaybettiğine dikkati çeken Akdur, bundan kaçınmanın en kolay yolunun aşırı güneşe maruz kalmamak olduğunu dile getirdi.
“CİLT KANSERİNİN GÖRÜLME SIKLIĞI HER YIL ARTIYOR”
Cilt kanserlerinin görülme sıklığının, bir önceki yıla oranla her sene yüzde 4-5 oranında arttığını vurgulayan Akdur, “Çünkü, bir yandan ozon tabakası incelirken, öte yandan keyfi olarak güneşe maruz kalan insanların sayısı artmaktadır. Yanlış bilgi ve inanç nedeniyle milyonlarca insan plaj ve havuz gibi açık alanlarda uzun uzun güneş banyosu yapmakta veya sokakta dolaşırken çok basit önlemler ile bedenini korumak yerine onu adeta güneşin zararlı etkilerine sunmaktadır” dedi.
Akdur, ozon tabakasının incelmesi nedeniyle güneşten dünyaya ulaşan ultraviyole ışınlarının miktarının da arttığına işaret ederek, “Yapılan çalışmalara göre, ozon tabakasındaki her yüzde 10'luk azalmaya karşılık cilt kanserlerine 300 bin yeni vaka ilave olmaktadır” diye konuştu.
“GÜNEŞ, YALNIZCA CİLT KANSERİNE NEDEN OLMUYOR”
Güneşin, yalnızca cilt kanserine neden olmadığını, aynı zamanda gözlerde de önemli hasarlara yol açtığını anlatan Akdur, şöyle devam etti:
“Fotokeratitis, fotokonjonktuvitis, pitergium, göz kanseri ve katarakt bunların başlıcalarıdır. Dünyada yaklaşık 18 milyon insan katarakt nedeniyle görmemektedir. Oysaki bu hastalıklardan korunmak için gözleri güneşten korumak yeterlidir.
Bunlardan daha da kötüsü korumasız güneş maruziyeti bağışıklık sistemini baskılıyor ve bu nedenle de her türden hastalık hem daha kolay yerleşiyor hem de yerleştikten sonra da çok daha ağır seyrederek ölümle sonuçlanıyor.”
KİMLER TEHLİKE ALTINDA?
Akdur'un verdiği bilgiye göre, güneşin herkes için tehlikeli yaratıyor, ancak çocuklar ve bazı özelliliklere sahip olan kişiler daha çok risk taşıyor.
Esmer ve kahverengi cilde sahip olanlar güneş maruziyetini daha çok tolere edebiliyorlar, ancak bu onların hiç tehlike yaşamadığını göstermiyor. Buna karşılık cildi bronzlaşmak yerine sıkça güneş yanığı olan başka anlatımla cildinin bronzlaşma yeteneği az olanların çok dikkatli olması gerekiyor. Bu nedenle, sarışın tenliler, mavi-yeşil ya da ela gözlüler, açık sarı veya kırmızı renk saçlılar, ciltleri bronzlaşmak yerine güneş yanığı oluşanlar, geçmişte güneş yanığı hikayesi olanlar, derisinde ben veya bol çil olanlar, ailesinde cilt kanseri bulunanlar için risk artıyor.
Bu nedenle özellikle plaj havuz ve benzeri yerlerde saat 10.00-16.00 arasında kesinlikle güneş banyosu yapılmamalı.
Yaz boyunca doğrudan güneş alan yerler yerine daima gölge alanlar tercih edilmeli.
Özellikle 10.00-16.00 saatleri arasında daima geniş siperli şapka ve kapalı elbiseler giyerek baş boyun ve yüzler güneşten korunmalı.
Yaz aylarında daima UV-A and UV-B'yi tam süzen gözlükler kullanılmalı.
Yüzerken ya da güneşlenirken bedenin açık yerleri en az 30 faktörlü güneş kremleri ile korunmalı.
Güneşten korunmanın en iyi yolunun gölge olduğu unutulmamalı ve bu nedenle de plaj havuz ve benzeri alanlarda şemsiyesiz oturulmamalı.
Özellikle çocuklar ile 35 yaşın altında olanlar, doğrudan güneş ışığına maruz kalacak şekilde güneş banyosu yapmamalı.
Bulutların güneşten korumadığı zamanlarda daha dikkatsiz davranılması nedeniyle cildin daha çok hasar gördüğü unutulmamalı.
Havuz veya denizde giyilen ıslak giysinin güneşten korumadığı, aksine yaktığı unutulmamalı.