BİR SORUDAN FAZLASI | Yurt dışında yaşayan Türkler anlatıyor: "İnsanların acını paylaşmasını istiyorsun, olmuyor"

Güncelleme Tarihi:

BİR SORUDAN FAZLASI | Yurt dışında yaşayan Türkler anlatıyor: İnsanların acını paylaşmasını istiyorsun, olmuyor
Oluşturulma Tarihi: Şubat 18, 2023 08:45

Kahramanmaraş depremleri bütün dünyayı derinden sarstı. Yurt dışında ikamet eden ve depremin acısını iliklerinde hisseden vatandaşlarımızdan bazıları, özellikle sosyal medya paylaşımlarında yaşadıkları ülkelerdeki tanıdıklarının tepkisiz davrandığını, hayatın normal akışında devam etmesine dair beklenti içinde olduğunu dile getirdi. Tabii yabancı arkadaşlarının, komşularının gösterdiği ilgili yaklaşımdan övgüyle, minnetle bahsedenler de oldu. Bir Sorudan Fazlası serimizde bu kez yurt dışında yaşayan Türkleri dinledik...

Haberin Devamı

Kahramanmaraş depremleri, sadece yıkımın ve can kayıplarının yaşandığı şehirlerimizdeki insanları değil, tüm ülkeyi ve dünyayı derinden etkiledi. Dünyanın dört bir yanından milyonlarca insan, günlerdir yardım toplamak, ihtiyaç malzemeleri göndermek, kısacası bölgedekilere bir nebze olsun yardım edebilmek için olağanüstü çaba sarf ediyor.

Bu süreçte yurt dışında olup acıyı kilometrelerce öteden iliklerinde hisseden vatandaşlarımızdan bazıları, yaşadıkları ülkelerdeki yabancıların hayatlarının normal akışında devam ettiğini, bizim yaşadığımız acıya ortak olmadıklarını dile getirdi. Bu nedenle yaşadıkları yere yabancılaştıklarını söyleyenler oldu.

Diğer yandan bunun tam tersi yönde davranışlar sergileyenler olduğunu da biliyoruz. Acımızı bizler gibi yürekten hisseden yüz binlerce insanın varlığından eminiz. Çünkü gerçekten de acının dili, dini, ırkı, rengi olmaz.

Haberin Devamı

BİR SORUDAN FAZLASI serimizde yaşadığımız büyük acıya farklı ülkelerden ortak olan yurttaşlarımıza, çevrelerindeki kişilerin tepkilerini sorduk. İşte cevapları...

'KOMŞULARIM BİLE KİLİSEDE DUA ETTİ, EŞİMİN AİLESİ GEÇMİŞ OLSUN DEMEDİ'
Selma N. (46)

Ben 20 yıldır Londra’da yaşıyorum. 7 yıl önce evlendim, eşim İngiliz. Aradaki kültür farklılıklarından dolayı eşimin ailesinin bazı davranışları bana çok tuhaf geliyordu. Bir hastalık durumunda ilgi ve alakaları bizlere göre çok zayıf mesela. Bizdeki gibi bir tavır beklememem gerektiğini biliyorum ama biraz duygudan yoksun gibi geliyorlar bana ya da belki de biz hassasız, bilemiyorum. Bazen kızıyorum, üzülüyorum, bazen umursamıyorum ama yaşadığımız bu felaketten sonra bu duyarsızlıkları beni çileden çıkardı. Eşim benimle gelebilse hiç düşünmeden ülkeyi terk edeceğim; o kadar öfkeliyim onlara. Kaç gündür "Benim burada bu insanlarla ne işim var?" diye düşünmeden edemiyorum.

Depremin ilk günlerinde, zaten dünyadan bihaber oldukları için duymamışlardır diye düşündüm ve bekledim. Ama bizim ülkemizde yaşadığımız afete tüm dünya televizyonları ana haber bültenlerinde, gazete manşetlerinde “yüzyılın felaketi” başlıklarıyla yer verdi. Duymamaları, afetin büyüklüğünden haberdar olmamaları mümkün değildi.

Haberin Devamı

Komşularımız bizim için kilisede dua etti, oğlumun okulunda yardım kampanyası başlatıldı, eşimin yabancı ortağı para yardımı yaptı. Ama eşimin ailesi bir kez arayıp "Ülken için üzgünüm. Ailenden, yakınlarından bir kaybın var mı?” diye sormadı. Günlerdir tarif edilmez acılar içindeyim, duruma uzaktan seyirci kalmanın üzüntüsünü yaşıyorum zaten. Üzerine bir de hiçbir şey olmamış gibi umursamazca davranan insanlara inanılmaz sinir olmaya başladım. En duyarsız olanlar da burnumun dibinde, ailem dediğim insanlar.

Kayınvalidem de kayınpederim de görümcelerim de bugüne kadar tek bir kelime etmedikleri gibi WhatsApp grubumuzdan komik videolar atıp sohbet etmeye devam ediyorlar. Kullandıkları emoji'lere bile takmış durumdayım şu an, o kadar bilendim. Eşime kendisine depremle ilgili bir şeyler söyleyip söylemediklerini sordum. Herhangi bir şey konuşmadıklarını, kendisinin de bunu çok tuhaf bulduğunu ve anlam veremediğini söyledi. Belki yanlış bir şey ama onlara karşı tavrım inanılmaz değişti ve bundan sonra düzeleceğini hiç sanmıyorum. 

Haberin Devamı

‘KENDİMİ ACININ ORTASINDA ASILI GİBİ HİSSEDİYORUM’
Serap A. (43)

İngiltere’de yaşıyorum ve burada her şey doğal akışında devam ediyor. Ancak kendimi acının ortasında asılı kalmış gibi hissediyorum. Okula çocuğumu almaya gittiğimde diğer annelerin her zamanki kahkahalı sohbetleri eşliğinde sosyal medyadaki depremle ilgili paylaşımlara bakarken düşündüm bunu.

Kendim de dil okuluna gidiyorum. Üzücü felaket yaşandıktan sonra sınıfa girer girmez öğretmenim yaşananlara çok üzüldüğünü söyledi. Başka bir öğretmen ise özellikle beni durdurup ailemi, eşimin ailesinin iyi olup olmadığını sordu.

Kızımın okulunda ise 15 öğretmenden sadece sınıf öğretmeni ve Almanca öğretmeni bu konuyu konuşup, sorular sormuş. Eşimin dükkanına gelen bazı müşteriler üzüntülerini dile getirmişler. Aslında Türkiye’de yaşananları biliyorlar ama duygu aktarımını geçiremiyorlar gibi hissediyorum. Mekanik bir geçiş oluyor insana… Sanırım biz acılarımızı daha farklı yaşıyoruz.

Haberin Devamı

BİR SORUDAN FAZLASI | Yurt dışında yaşayan Türkler anlatıyor: İnsanların acını paylaşmasını istiyorsun, olmuyor

'TÜRK ARKADAŞIMDAN BİLE DAHA DUYARLI OLANLAR VAR'
Leyla A. (32)

Ben 7 yıldır Almanya’da yaşıyorum. Ailem Ankara’da ama aslen Hataylıyız, birçok akrabam hâlâ orada yaşıyordu. Çok şükür ki depremde hiçbir yakınımın evi yıkılmadı ama hiç tanımadığımız onlarca insanın ölüm haberini aldıkça kahrolduk. Çok yakın olduğum yabancı arkadaşlarım zaten arayıp sürekli bilgi aldılar ama onun haricinde ayda yılda bir görüştüğüm Polonyalı, Alman, Rus, Kenyalı, Portekizli, İrlandalı, İtalyan arkadaşlarım da geçmiş olsun demek ve yakınlarımdan bir kayıp yaşadım mı diye sormak için aradılar. İnanır mısınız, burada görüştüğüm bazı Türk arkadaşlarımdan bile daha duyarlıydılar.

Haberin Devamı

Bir Türk arkadaşım dün sinemaya gitmek için davet etti. Çok üzgün olduğumu ve hiçbir şey yapmak istemediğimi söylediğimde, “Yakınlarından kimseye bir şey olmadı ama... Çıkalım hadi, kafamız dağılır” diye ısrar edince diğer arkadaşlarımın kıymetini anladım. Belki o da çok üzgün ama bunu hiç hissedemedim, yabancı arkadaşlarım bile daha duyarlı ve hassas davrandılar.

‘NORMALDE TAZİYE E-POSTASI GÖNDERİRLERDİ’
Beria D. (24)

New York’taki halk yaşanan deprem felaketine karşı duyarsız diyemem, yardım toplanan depolarda yabancılardan da destek geldi. Fakat farklı toplum bilincine sahibiz. Okulda, işte ya da diğer sosyal çevrelerimde bu konunun sorulmasını bekledim açıkçası. Sonra fark ettim ki dünyada bir sürü şey yaşanıyor, çoğuna ben de kayıtsız kalıyorum.

Ukrayna Savaşı sırasında derslerden önce hocalar haberlerle ilgili genel bir bilgilendirme geçerlerdi. Türkiye’de olan depremle ilgili de böyle bir beklentim olmuştu, ama olmadı. Ancak afet bölgesine yardım toplama ve gönderme konusunda gönüllü çalıştığım için ödevleri geç teslim etmek için izin istedim, hepsi anlayışla karşıladılar.

Okulum normalde böyle olaylarda genel bir taziye e-postası gönderir, bu sefer sadece Türklere ve Suriyelilere psikolojik destek almaları konusunda yönlendirme yapmak için bir mesaj gönderdiler. Hatta New York Üniversitesi’ne giden Türk bir arkadaşım da okuldan mesaj gelmediği için oradaki Türklerin çok tepkili olduğunu söyledi.

'DEPREM DENEYİMİ YAŞAYANLAR DAHA DUYARLI'
Arda B. (27)

Ben ABD'de yaşıyorum ve deprem haberini aldığımız günden beri içimiz kan ağlıyor. Bu süreçte günlük hayatta sürekli konuştuğum, beni iyi tanıyan insanlar arayıp herhangi bir kayıp yaşayıp yaşamadığımı sordular.

Burada pek çok farklı ülkeden insan olduğu için böyle olaylara verdikleri tepkiler değişiyor ancak şunu net bir şekilde söyleyebilirim, deprem deneyimi yaşamış ya da afetler nedeniyle çok büyük kayıplar yaşamış ülkelerden gelen insanlar empati yapabildiği için çok daha duyarlı. Yani benim çevremde genel olarak herkes yeterince duyarlıydı ve bu konuda bir rahatsızlık hissetmedim.

BİR SORUDAN FAZLASI | Yurt dışında yaşayan Türkler anlatıyor: İnsanların acını paylaşmasını istiyorsun, olmuyor

‘HERKES MUTLUYDU, BİR TEK BENİM HAYATIM DEĞİŞMİŞ GİBİYDİ’
Serra S. (26)

Türkiye’den kilometrelerce uzakta kimsenin beni anlamasını, acıyı beraber yaşamamızı beklemiyorum. Depremin ilk üç günü evden dışarı bile çıkamayıp, durmadan haberleri takip ettim. Dördüncü gün gelip işe gittiğimde olanları düşündükçe ağlıyordum. Çevremdeki insanların hayatında hiçbir şey değişmemişti ve gözüme o kadar mutlu geliyorlardı ki bir tek benim hayatım değişmiş gibi hissetmeye başladım.

İş arkadaşlarım önce gelip baş sağlığı dileyip, bilgi aldılar. Sonrasında da ‘Bu akşam yemeğe gidelim’, ‘Spora gidelim’ gibi tekliflerde bulundular. Ben sadece depremi düşünürken, çevremdeki Amerikalıların hâlâ etkinlik peşinde olması hiçbir beklentim olmamasına rağmen rahatsız ediyordu beni.

Tabii daha yakın olduğum farklı milletlerden arkadaşlarım evime kadar gelip bilgi aldı. Hatta afet bölgesi için topladığımız yardımlara katkıda bile bulundu. Onların haklarını da asla yiyemem.

‘İNSANLARIN ACINI PAYLAŞMASINI İSTİYORSUN, OLMUYOR’
Tekin A. (40)

Üniversite yıllarında yurt dışı öğrenci değişim programlarına katıldım. Yüksek lisansımı İngiltere'de, doktoramı ABD'de yaptım. Araştırmalarım için çeşitli Uzak Doğu ülkelerinde aylarca kaldım. Şu anda da bir ABD üniversitesinde çalışıyorum. Sözün kısası aşağı yukarı 15 yıldır Türkiye'nin dışındayım. Ülkemde senede 3-4 ay zaman geçirebiliyorum.

Bu süreçte şunu hep biliyordum, geçtiğimiz hafta daha iyi anladım: "Ev" sadece Türkiye benim için. Başka bir yerle o tür bir bağ kurmak çok zor, zaten istemiyorum da.

Deprem haberini aldığım andan beri çok büyük bir yabancılaşma hissediyorum. Şöyle tarif edeyim: Buradaki işlerine odaklanamıyorsun. İnsanların acını paylaşmasını, sen söylemeden anlamasını istiyorsun ama olmuyor. Öyle bir duygudaşlık bekleyemiyorsun kimseden. Mesela öğrencilerimin işlerini yapmamak için öne sürdüğü bahaneler çok saçma geliyor şu an. Normalde katlanabileceğim şeylere olan mukavemetim çok düştü.

Yana yakıla Türk arıyorum etrafta. Geçen gün okuldaki Türk öğrencilerle bir araya geldik. Depremden bu yana biraz olsun iyi hissettiğim tek an o oldu herhalde.

Bana en çok koyan şeylerden biri de kan verememek oldu. Olur ya, ertelenemeyecek işin vardır, bağış yapabilecek durumun yoktur, bölgeye gitmeye imkân bulamazsın ama en azından yurttaşın için kan verip derdine bir nebze derman olmaya çalışırsın. Biz uzaktakiler onu bile yapamadık. O kan çağrılarına koşa koşa gidememek dokundu bana çok.

BİR SORUDAN FAZLASI | Yurt dışında yaşayan Türkler anlatıyor: İnsanların acını paylaşmasını istiyorsun, olmuyor

'KONUŞMADIĞIM ARKADAŞIM BİLE ARAYIP GEÇMİŞ OLSUN DİLEKLERİNİ İLETTİ'
Serhat K. (29)

Ben 5 yıldır yurt dışında yaşıyorum, ülkemde büyük bir deprem olduğunun haberini aldığım andan itibaren İtalyan kız arkadaşım yanımda üzüntüme ortak olmaya çalışıyor. Ailemin İstanbul’da yaşadığını, meydana gelen depremin benim yaşadığım şehri etkilemediğini, yakınlarımdan bir kayıp yaşamadığımı biliyor ama yine de ülkem için benim kadar üzgün. Ben üzgünüm diye üzgün, insanlar ölüyor diye üzgün, anne babasız kalan çocuklar için gözyaşı döküyor. Gerçekten üzgün ve bunu o kadar güzel hissettiriyor ki...

Ben o kadar üzüldüm ki ilk gün işe gidemedim ve izin istedim, o da kendi işinden izin aldı benim yanımda olmak istediği için. O günden itibaren yanımdan bir an olsun ayrılmadı. Onun haricinde haberi duyan arkadaşlarım, komşuların, üniversiteden hocam aradı, hatta okulda aramızın pek de iyi olmadığı ve artık konuşmadığım bir arkadaşım bile mesaj attı ve geçmiş olsun dileklerini iletti. Buradaki herkes aşırı sağduyulu ve hassas, böyle bir günde benim acıma ortak oldukları için minnettarım.

'TÜRK OLDUĞUMU SÖYLEDİĞİM KİŞİLER DEPREMİ SORUYOR’
Ömercan Ö. (27)

Deprem haberini duyup ailemin durumunu ve benim durumumu öğrenmek için arayan çok kişi oldu. Hatta bir ortamda Türk olduğumu söylediğimde yeni tanıştığım kişiler bile deprem konusunu gündeme getirip, üzüldüklerini belirttiler. Bu bahsettiğim kişilerin çoğu farklı milletlerden olan insanlar, Avustralya’nın yerlisi değiller. Tabii olayları bilip yazmayan pek çok kişi de oldu. Belki de bu insanların çoğuyla 2,5 ay gibi kısa bir süredir tanıştığımdan olabilir.

‘SADECE FARKLI ÜLKELERDEN GELENLER SORDU’
Tuğçe R. (37)

Almanya'da yaşıyorum, uluslararası büyük bir şirkette çalışıyorum. Yakın çalıştığım 10 kişilik bir ekibim var. Sadece 2'si nasıl olduğumu ya da ailemin iyi olup olmadığını sordu. Onlar da benim gibi farklı ülkelerden gelip burada çalışan kişiler.

Şirket ise hemen ertesi gün globalde bir mesaj yayınladı ve bir yardım kampanyası başlattı. Belli kurumlar seçilmiş ve bunlara bizim yaptığımız yardımları ikiye katlayarak kendisi de yardım yapacak. Almanya ofisi de ayrı bir mesaj yayınladı ve istersek ücretsiz danışmanlık/terapi hizmetinden yararlanabileceğimizi belirtmiş.

Açıkçası iş arkadaşlarımın hiçbir şey sormaması beni üzdü ama kurumsal olarak verilen tepkilerin daha önemli olduğunu düşünüyorum ve bu açıdan son derece memnunum. Daha önce de "kişisel" olarak görülen sorunlarda pek kimsenin size halinizi hatrınızı sormadığını fark ettiğim için "Çok şaşırmam" diyordum ama böyle bir olayda yine de garipsedim. Belki bu kendimi buraya ait hissetmememin en önemli sebeplerinden biri.

* * * * *

İngiltere, Almanya, ABD, Avustralya gibi birçok farklı coğrafyada yaşayanların anlattıkları böyle. Peki uzmanlar ne diyor?

‘ACIYI PAYLAŞAMAYINCA YALNIZLAŞIYORUZ’

Herkesin yaşadığı toplumun bir parçası olmak istediğini, yurt dışında da olsak çevremizdekilerin nasıl bir duygu durumunda olduğumuzu merak etmelerinin çok önemli olduğunu belirten Psikolog Dr. Gizem Sürenkök, “Çünkü birinin bizi merak etmesi onlar için önemli olduğumuz anlamına geliyor. Üstelik acımızı paylaşabilmek sosyal destek alabildiğimizi de gösteriyor. Bu konuda beklediğimiz ilgiyi ve özeni görmediğimizde kendimizi yabancı ve yalnız hissedebiliyoruz. Acımızı da paylaşamadığımız için daha fazla yalnızlaşıyoruz. Üstelik anlaşılmamış ve önemsenmemiş hissediyoruz. En basit ortak insanlık deneyimi içerisinde bile birinin bizim deneyimimize bir yerden eşlik edebilmesi bize çok iyi hissettirebilir, bunun eksikliğini yaşamak oldukça anlaşılır bir duygu” ifadelerini kullandı.

Doğal afetler gibi can güvenliğimizin riske atıldığı tüm travmatik olaylarda önceliğin fiziksel ihtiyaçlarımızın karşılanması olduğunu söyleyen Uzman Klinik Psikolog Aslıhan Erçakar, “Bunun ardından psikolojik yardım süreci başlar ve bu sürecin ilk adımı 'anlaşılmaktır'. Biliyoruz ki o bölgede yaşayanların şu anda en çok anlaşılmaya, dinlenmeye ihtiyacı var. Bu yüzden afeti yaşayanlara, yakınlarını kaybedenlere ‘Geçmiş olsun’, ‘Çok üzgünüm’ gibi ifadelerle yaklaştığımızda bu acının ortak bir acı olduğunu ve en önemlisi yanlarında olduğumuzu hissettirmiş oluyoruz” dedi.

AFET SADECE YERİNDE YAŞAYANLARI DEĞİL HERKESİ ETKİLER

Böylesine büyük afetlerden sadece o afeti yaşayanların değil, yaşananlarla ilgili görüntülere ve seslere maruz kalan herkesin etkilenebileceğini söyleyen Erçakar, etkilenme durumunun ikincil travma olduğunu belirtti ve ekledi:

“Bu yüzden çoğumuzun yaşadığı uyku düzensizlikleri, iştah kayıpları, kalp, göğüs, mide gibi bazı organlarımızdaki ağrılar ve tabii kaygılarımız çok normal. Çünkü güvenlik ihtiyacı hepimiz için elzem ve bu görüntüler güvende olma hissimize zarar verdi. İnsanın en ait, en güvende hissettiği yer evidir ama ne yazık ki bu görüntülerde, videolarda yıkılan evlere şahit olduk ve sarsıldık.”

BÖLGEDE OLMAYIP ETKİLENENLER DE UZMAN DESTEĞİ ALMALI

Olumsuz duygularla başa çıkmanın en etkili yönteminin harekete geçmek olduğunu ifade eden Sürenkök, “Öncelikle şu anda bu felaketi yaşayanlara yapabileceğimiz her türlü yardımda bulunmak hem onların hem bizim bu süreci daha az hasarla atlatabilmemizin en önemli yöntemi. İkincil travma söz konusu olduğunda ‘Benim bu kadar üzülmeye hakkım var mı?’ sorusunu da soruyoruz. Ama tabii ki bu olumsuz duygulara hepimizin hakkı var. Bu süreçte, deprem bölgesinde olmayanlarımız da şefkat görmekten, sosyal destek almaktan ve bir dayanışma ağı içerisinde olduklarını hissetmekten fayda sağlıyor” diye konuştu.

PEK ÇOK DUYGUYU BİR ARADA YAŞADIK

Depreme karşı duyarsız kalan kişi ve markalara karşı özellikle sosyal medyada oldukça ciddi tepkiler gözlemledik. Duyarlılık göstermek neden bu kadar önemli?

Afet sonrası öfke, üzüntü, çaresizlik ve suçluluk gibi birçok duyguyu beraber yaşadığımızı söyleyen Erçakar, “Aslında temelde hepimizin biraz olsun iyi hissedebilmek için elinden geleni yapıyor olduğunu görmeye ihtiyacı var. Bu nedenle hemen yardım girişimlerinde bulunduk. Çünkü yardım etmek, afeti bizzat orada yaşamayan bizlere iyi geldi. Diğer yandan yardım girişiminde bulunmayan, üzüntüsünü ifade etmeyen kişilerin, markaların sessizliğine yöneldi tepkimiz. Böyle zor zamanlarda toplum birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyar. Belki de kötü günümüzde onları yanımızda görmüyor olmak büyük bir hayal kırıklığı ve ardından öfke getirdi. Br ceza vermek istedik. Çünkü biliyoruz ki bizlerin afeti yaşayanların yanında olmaya, onların da anlaşılmaya, yalnız kalmamaya ihtiyacı var” açıklamalarında bulundu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!