Güncelleme Tarihi:
Dünya nüfusunun yarısından fazlası sosyal medya kullanıyor. Önceleri bir albüm gibi kullanılan hesaplar şimdilerde insanların her anı paylaştığı bir alan haline geldi. Üstelik bu anların neredeyse hiçbiri filtresiz değil… Bazıları daha iyi hissettiği için, bazıları herkes yaptığı için, bazıları da cildindeki kusurları kapatmaya çalıştığı için filtreleri kullanıyor. Her birinin amacı farklı olsa da filtreler gün geçtikçe bir norm haline geliyor.
Geçtiğimiz günlerde ‘Clinical Cosmetic and Investigational Dermatology’ isimli bilim dergisinde yayımlanan araştırmada fotoğraflardaki filtre kullanımının ne denli yaygınlaştığına dikkat çekildi. Araştırma kullanıcıların yüzde 25’inin yükledikleri fotoğrafların yüzde 40’ından fazlasını düzelttiklerini ortaya çıkardı.
İngiltere’de bulunan ünlü kozmetik kliniği Uvence’in araştırmasında ise 2069 kişiye, sosyal medyada filtre kullanımı konusunda ne hissettikleri soruldu. Araştırmaya katılanların yüzde 20’si lekeleri, kırışıklıkları ve çatlakları ortadan kaldıran düzeltme araçları kullanmadan sosyal medyada fotoğraf paylaşmadıklarını söyledi. Yüzde 37’si ise filtre kullandıkları yüz görüntülerini, gerçek yüz görüntülerine tercih ettiklerini belirtti.
Biz de konuyu ‘filtresiz asla’ diyenlerle konuştuk…
‘GÖRÜNTÜLÜ KONUŞMADA BİLE KÖPEK EFEKTİ KULLANIYOR’
K.D. (18)
Daha çok 18-20 yaş arası kişilerin kullandığı bir sosyal medya platformunda biriyle tanıştım. Uygulamada yer alan her fotoğrafında köpek efekti vardı. Başta çok garip gelse de bu efektin onun sosyal medyadaki imzası olduğunu söyledi. Öyle ki görüntülü görüşmelerimizi de o uygulama üzerinden yapmak istiyordu, çünkü onlarda da köpek efekti kullanıyordu.
Arkadaşlarımın da ısrarıyla buluşma teklif ettim ve biraz zor da olsa ikna ettim. İlk gördüğümde şoka uğradım, hatta neredeyse tanımadım. Çünkü suratının tamamı büyük sivilcelerle kaplıydı. Yanıma gelirken kapatmak için hafif bir şeyler sürmesine rağmen gizlemesi mümkün olmamıştı. Belki sürekli efekt kullanmayıp bunu benimle paylaşsaydı bu denli şaşırmazdım. Böyle takıntıları ve özgüven eksikliği olduğunu fark ettiğimde onunla konuşmak istemediğime karar verdim. Eve döndüğümde tüm sosyal medya hesaplarımdan sildim ve bir daha asla konuşmadım.
‘EŞİMİ DE FİLTRESİZ PAYLAŞMIYORUM’
Z.H. (26)
Sosyal medya filtreleri ortaya çıktığından beri her fotoğrafımda mutlaka filtre kullanıyorum ve artık insanların gözü de bendeki filtrelere alıştı. Ancak düğün fotoğrafları elime geldiğinde kendimi çok kötü hissettim. Çünkü burnum kalkık değil, çene hattım keskin değil, yanaklarım belirgin değil, kısacası sosyal medyada olduğum gibi değildim. Zaten öyle olmadığımı biliyorum ama en özel günlerimden birine ait fotoğrafları sosyal medyada filtresiz bir şekilde paylaşmak istemedim. Ben de fotoğrafçıya görüntülerin üzerinde biraz oynamasını rica ettim.
Birkaç gün sonra fotoğraflar elime ulaştığında fotoğrafçının eşime de en az benim kadar düzeltme yaptığını gördüm. Bu düzeltmeleri eşim komik bulsa da ben çok beğendim. Fotoğrafları o haliyle her yerde paylaştım. Daha sonra eşimle çekildiğim tüm fotoğraflarda onun suratında da oynamalar yapmaya başladım. Çevremdekiler gerçek halimizi bilse de sosyal medyadaki çoğu takipçimin bundan haberi yok. Bundan rahatsız da olmuyorum, çünkü ben de onların kusursuz olmadığını biliyorum.
KUTU: Norveç'te yürürlüğe girecek yeni bir yasal düzenleme, sosyal medya fenomenlerinin fotoğraflarını paylaşırken nasıl değişiklikler yaptıklarını açık etmelerini zorunlu kılıyor. Sosyal medya platformlarındaki ücretli paylaşımlara yönelik bu kural ile özellikle genç insanlar üzerindeki baskıyı hafifletmek amaçlanıyor.
‘HAYRANLARIYLA BİLE FİLTRESİZ FOTOĞRAF ÇEKTİRMİYOR’
K.B. (22)
Sosyal medya fenomenlerinden birine çok hayranım ve hep onu görmek istiyordum. Ne şans ki tatilde bir restoranda karşılaştık. Ben de uygun bir zaman kollayıp onun yanına gittim ve fotoğraf çekilmek istediğimi söyledim. Teklifimi nazik bir şekilde kabul etti ama benden çok şaşırtıcı bir istekte bulundu. Sosyal medyada sık kullanılan filtrelerden birinin adını söyledi ve onu açmamı istedi. Kısacası filtresiz fotoğrafının çekilmesini istemiyordu. Zaten o kadar yakından gördüğümde kusursuz olmadığını da anlamıştım ama fotoğraflarını çok iyi bir şekilde düzenliyordu. Hayranlarıyla bile filtresiz fotoğraf çektirmek istememesini çok garip karşılamıştım.
‘ZAYIFLAYANA KADAR FİLTRE KULLANACAĞIM’
D.C. (21)
Pandemi sebebiyle okullar uzaktan eğitime döndüğünde daha okuldaki ilk senemdi. Başlangıçta sınıf arkadaşlarım zayıf halimi görüp, benimsediler ama evde kaldığımız dönemde çok fazla kilo aldım. Virüsten korktuğumu söyleyerek hiçbir okul buluşmasına da katılmadım. Sebebin fazla kilolarım olduğu anlaşılmasın diye boydan paylaştığım tüm fotoğrafları düzenliyor ve filtre ekliyorum. Anlaşılır olduğunu da düşünmüyorum, çünkü en doğru şekilde düzenlemek için birden fazla program kullanıyorum. Tabii okulların açılmasına da çok az kaldı ve yaptığım düzenbazlık ortaya çıkabilir. Şimdilerde çok sıkı bir diyete başladım ve okula gittiğim ilk halime dönmek için çabalıyorum. Bu süreçte istediğim fiziğe ulaşana kadar filtre kullanmaya devam edeceğim.
‘FİLTRE KULLANINCA TAKİPÇİLERİM AZALDI’
Ç.P. (19)
TikTok uygulamasında paylaştığım bir video ile hayatım değişti. Her şey kullanıcıların paylaştığım bir videoda beni sosyal medyada çok fazla takipçisi olan birine benzetmesiyle başladı. Benzetildiğim kişi ise oldukça çirkin burnu olan biriydi, tıpkı benimki gibi… Ben de bunu fırsata çevirdim ve sırf ona benzerliğim sayesinde takipçim her geçen gün arttı ve hatta para bile kazanmaya başladım. Ancak zamanla çok kötü mesajlar almaya başladım. ‘Burnunu okula yazdır’, ‘O burunla sokağa çıkmaya utanmıyor musun?’, ‘Parası neyse verelim de şu burnunu yaptır’ gibi bir sürü mesaj gelmeye başladı. Hatta burnum için parodi bir hesap bile açtılar, şikâyet ederek kapattırdım.
Bu kadar kötü yorumlar almaya başlayınca moralim bozuldu ve artık videolarım da dahil tüm içeriklerimi filtreli paylaşmaya başladım. Ancak bu halimle de yaranamadım ve takipçilerim erimeye başladı. Çünkü artık diğer ünlü kişiyle benzerliğimi kaybetmiştim. Ben de tüm kötü yorumlara aldırmayı bırakıp, filtreden vazgeçtim. Çünkü bunu meslek olarak yapmak istiyorum ve aldığım kötü yorumlara aldırış etmemeye çabalıyorum.
‘BENİ FİLTRELERDEKİ GİBİ YAP’
K.A. (30)
Sosyal medyada filtre uygulanan fotoğraflardaki görüntümü çok beğeniyorum. Ancak sürekli filtreli fotoğraflar paylaşmak da beni komik duruma düşüreceğinden istemiyorum. Ben de çok beğendiğim bir filtreli fotoğrafımla birlikte soluğu bir güzellik merkezinde aldım. Doktora kendimi nasıl görmek istediğimi gösterdim ve aynısını yapmasını istedim. Ona beni filtrelerdeki gibi yapmasını söyledim. Çene dolgusu, dudak dolgusu, botoks, aydınlatma ve daha birçok uygulamayı tek günde yaptırdım. Ama şimdi aynaya baktıkça farklı biriymişim gibi geliyor. Sosyal medyaya filtreli halimi koysam da dönüp aynaya baktığım yine ‘ben’ oluyordum. Ancak şimdi yerime başka biri gelmiş gibi.
Üstelik eşim de bu halimi hiç beğenmedi ve “Dolguları geri çekmenin bir yolu var mı?” diye sorup duruyor. O böyle dedikçe daha da moralim bozuluyor. Anladım ki filtrelerle gerçek hayat pek de aynı olmuyormuş. Dolgular yaklaşık 6 ayda inecek ama o süre içinde yeni halime nasıl alışacağımı bilmiyorum.
SOSYAL MEDYADA GÖRSEL KALİTE FARK YARATIYOR
Uzman Psikolog Ramazan Şimşek, sosyal medyadaki imaj algısının kullanıcıları olumsuz etkilediğinin altını çizerek, “Kişiler sosyal medyada yemek de paylaşsa ürün de paylaşsa artık görsel kalite fark yaratıyor. Bu durum kullanıcıların kendi görsellik algılarını da etkiliyor. Daha güzel, daha çekici, daha kusursuz, daha alımlı, daha şık olma algısı önem kazanıyor. Bu da haliyle sorunları beraberinde getiriyor” ifadelerini kullandı.
FARKIN BÜYÜKLÜĞÜ ÖZGÜVEN EKSİKLİĞİNİN BÜYÜKLÜĞÜNÜ BELİRLER
Filtrelerin bu denli kullanımının sebebinin başlarda özgüven eksikliği olmadığını söyleyen Şimşek, “Ancak zamanla özgüveni sarsmaya başlar. Çünkü ortada iki farklı görüntü var. Biri arzu edilen ve idealize edilen, diğeri ise gerçek görüntü. Aradaki farkın büyüklüğü de özgüven eksikliğinin büyüklüğünü belirliyor” dedi.
ESTETİK BAĞIMLILIĞINA DÖNÜŞEBİLİR
Şimşek, filtre kullanımının zamanla estetik bağımlığına da dönüşebileceğine dikkat çekerek, “Filtreler bir nevi kişinin hem kendini hem de etrafındakileri kandırmasıdır. Sadece insanın gerçek görüntüsüyle barışması ile bu bağımlılıktan kurtulmak mümkün olabilir. Her zaman kolay olmayacağından burada bir uzman desteği mutlaka gerekir. İnsanın kendi gerçekliğinden uzaklaşması yaşayacağı ruhsal ve duygusal sorunları da beraberinde getirir” ifadelerini kullandı.