Güncelleme Tarihi:
Journal of Marriage and Family dergisinde yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, çocuk sahibi olmak isteyen genç erkeklerin sayısı azalıyor.
Çalışmanın yazarı Robert Bozick, yirmi yıl boyunca 40.000'den fazla genç erkeği inceleyen üç farklı kaynaktan veri topladı. 2012 ve 2018 yılları arasında, çocuk istemediğini söyleyen 15-49 yaş arası çocuksuz erkeklerin oranının yüzde 9,9'dan yüzde 20,2'ye yükseldiği ortaya çıktı.
Bozick araştırmada, "Erkeklerin giderek artan bir bölümü çocuk istemiyor ve çocuk sahibi olmamak onları hiç rahatsız etmiyor" diye yazarak bunu sosyoekonomik değişimlerle ilişkilendiriyor.
“Ekonominin genelindeki değişikliklerin de etkisiyle yetişkinliğe geçişin yavaşladığını gördük.”
Bu araştırma erkekleri mercek altına alsa da kadınlarda da benzer bir eğilim olduğu belirtiliyor.
Eşleri/kendileri çocuk istemeyenlerle konuştuk…
‘İLK EVLENDİĞİMİZDE DENEMEYE BAŞLASAYDIK GEÇ KALMAYACAKTIK’
Nazlı K. (41)
Evlendiğimizde eşim 39 ben ise 35 yaşındaydım. Geç de olsa güzel bir evlilik yaptık ve evlenmeden önce yaşlarımızdan dolayı ebeveyn olmayı biraz daha hızlandırabileceğimizi konuştuk. Ancak evlenince bu sözler neredeyse tamamen unutuldu. Eşim ilk senemizde “Çocuk olunca rahat gezemeyeceğiz, gitmek istediğimiz yerlere gidelim” dedi. Ben ise anne olmayı çok istememe rağmen bu teklifi kabul ettim. O sene birkaç farklı ülkeyi gezdik ve harika bir tatil yaptık. Her ne kadar güzel ilerlese de cicim ayları geçmişti ve yaşımız da ilerlemeye devam ediyordu. Tam 4 sene boyunca eşimi çocuk fikrine ikna etmekle uğraştım. Oysa evlenirken ondan aldığım tek söz buydu.
Zor olsa da ebeveyn olma kararı aldık ama işler pek de yolunda gitmedi. Çünkü çocuğumuzun olmasının önünde bazı sağlık problemleri vardı ve bir ameliyatla çözülebilirdi, tabii eşim daha genç olsaydı. Doktor yaştan dolayı artık ameliyat ve peşinden gelen süreci beklemenin bize zaman kaybettireceğini ve bir an önce tüp bebek denememiz gerektiğini söyledi. Şimdilerde ise ikinci kez denediğimiz tüp bebekten de olumsuz sonuç aldık. Belki ilk evlendiğimizde denemeye başlasaydık hiçbir şey için geç kalmamış olacaktık. Aklımdan bu düşünceyi çıkaramıyor ve çocuk istemediği için bunların başımıza geldiğini düşünerek içten içe eşimi suçlu buluyorum.
'HER HAFTA SONU ÇOCUKLU MİSAFİR ÇAĞIRIYOR'
Selim A. (35)
Evlendiğimizde eşimin güzel bir işi ve maaşı vardı. Ne zaman kardeşi de evlenip hemen çocuk yaptı, kendisi de çocuk hazırlığına girdi. Kariyer olarak tam istediği noktada olduğunu ve biraz daha bekleyebileceğimizi söyledikten sonra, sanki önümüzdeki tek engel işiymiş gibi ayrılma kararı aldı. Neyse ki tüm uğraşlarım sonucu işten ayrılmamaya ikna ettim. Zaten ortada ne bir çocuk ne de düşüncesi vardı…
Benim aklıma da çocuk fikrini sokmak için her hafta sonu evli ve çocuklu arkadaşlarımı yemeğe çağırmaya başladı. Belli ki çocuklu hayatın ne kadar güzel olduğunu anlatmaları için arkadaşlarımı da tembihlemiş. Oysa her dışarı çıktığımızda çocuğun ne kadar zor olduğundan, uyku nedir bilmediklerinden ve cinselliğin de beraberinde neredeyse sona erdiğinden bahsediyorlardı. Bu sorunu nasıl aşacağımız hakkında hiçbir fikrim yok ama bu ısrar beni çocuk fikrine yakınlaştırmak yerine daha da uzaklaştırıyor.
‘SEVİNİR SANMIŞTIM MEĞER HİÇBİR ZAMAN ÇOCUK İSTEMİYORMUŞ’
Aytaç B. (38)
Sevgilimle yaklaşık yedi yıldır birlikteyiz. Ufak tefek kıskançlıklar dışında öyle çok büyük kavgalarımız olmadı ama son zamanlarda tek tartışma konumuz çocuk sahibi olmak. Ben artık evlenmek ve çocuk sahibi olmak istiyorum, sevgilimin ise hiç o taraklarda bezi yok. Daha önceden bu konuyu hiç konuşmamıştık, ilk defa çocuk sahibi olmak istediğimi söylediğimde ben onu da heyecanlanacak ve sevinecek sanmıştım ama meğer o hiçbir zaman çocuk sahibi olmak istemiyormuş. Ben evlenmek ve çocuk sahibi olmanın hayallerini kurarken bunu duyunca çok üzüldüm tabii ki. Onu seviyorum ama çocuğum da olsun istiyorum. Nasıl ki ondan sırf ben istiyorum diye çocuk yapmayı isteyemezsen o da benim bu fikrime saygı duymak zorunda. Hala birlikteyiz ama çözümsüz bir durumun içinde debelenip duruyoruz. İkimiz de 38 yaşındayız, az daha beklersek zaten çocuğumuzun olmak ihtimali azalıyor. Gerçekten ne yapacağımı bilemiyorum.
Toplam doğurganlık hızı, 2001 yılında 2,38 çocuk iken 2021 yılında 1,70 çocuk olarak gerçekleşti. Bu durum, doğurganlığın nüfusun yenilenme düzeyi olan 2,10'un altında kaldığını gösteriyor.
'AİLESİ EŞİME, EŞİM DE BANA BASKI YAPIYOR'
Melike Ü. (27)
Hemen her yeni evlenen çift gibi hemen çocuk yapmayıp, gezip tozacağız düşüncesiyle ilk 6 ayımızı geçirdik. Ancak eşimin ailesi ilk günden beri ‘Biz ne zaman torun seveceğiz?’ diye baskı yapıyordu. Eşim ise altıncı aydan sonra aynı baskıyı bana yapmaya başladı. Hayallerimiz ve planlarımızın olduğunu söylediğimde ise ailelerimizi öne atıyor ve artık yaşlandıklarını söylüyordu. Her iki taraf için de ilk torun olacağından tüm baskılar üzerimdeydi. Artık ben de dayanamayıp çocuk fikrine sıcak bakmaya başladım ve şu an 2 yaşında kızım var.
Eşimin ailesi şimdi de ikinci çocuk için baskı yapmaya başladı, tabii ki eşim de aynı baskıyı bana yapıyor. Artık sabah-akşam tüm konumuz yeni bir çocuk. Geçtiğimiz aylarda regl zamanım yaklaşık altı gün geçti ve eşim ailesine bile benim hamile olduğumu söylemiş. Beni de öyle bir psikoloji içine soktular ki artık bir gün gecikse hemen kan testi olmaya gidiyorum ve sevinçlerini her seferinde kursaklarında bırakıyorum. İlk çocuğuma bu kadar hızlı hamile kalmak cahilliğime geldi ama bu sefer kesin kararlıyım.
‘İLK EVLİLİĞİNDEN OLAN ÇOCUKLARLA ANNELİK DUYGUSUNU TADABİLECEĞİMİ SÖYLÜYOR’
Aynur S. (37)
Yaklaşık üç yıldır evliyim ve benim ilk, eşimin ise ikinci evliliği. Evlenmeden önce derinlemesine olmasa da çocuk konusunu konuşmuştuk. Eşim çocuk konusuna pek sıcak bakmıyordu ama net olarak istemediğini de söylemiyor. Çünkü zaten ilk evliliğinden iki çocuğu vardı. Ben ise ikimize ait bir çocuk olmadığı için zaten ikna edebileceğime emindim ama istediğim gibi olmadı. Evlenmeden önce ‘yeni çocuğa sıcak bakmıyorum’ diyen eşim konu ciddileşince ‘asla istemiyorum’ demeye başladı. Ben ise anne olmak istediğimi her söylediğimde zaten iki tane çocuğumuz olduğunu ve onlarla annelik duygusunu tadabileceğimi söylüyor. Oysa çocukları üç yıl içinde bize sadece birkaç kez gelmişti. Zaten ne olursa olsun benim çocuğum da değildi. Tüm uğraşlarıma rağmen eşimi ikna edebilmiş değilim. Hemen her tartışmamızın konusu da artık çocuk olmaya başladı. Birbirimizi çok sevsek de evliliğimizi sık sık gözden geçirir oldum.
'HER ŞEY DOKTOR KONTROLÜNE GİTMESİYLE BAŞLADI'
Murat G. (32)
Çocuk konusu kadınlar için oldukça karmaşık bir konu. Özellikle yaş aldıkça biyolojik saatin kadınlar üzerinde bir baskı oluşturduğunu düşünüyorum. Kız arkadaşımla evlenme planları yapsak da ansızın çocuk konusunun açılması beni fazlasıyla gerdi. Her şey doktor kontrolüne gitmesiyle başladı. Doktoru, yumurtalık sayısının az olduğunu ve 35 yaşından sonra sayının hızla azalmaya başladığını söylemiş. Bu nedenle çocuk sahibi olmak istiyorsa elini çabuk tutmasını tembihlemiş. Kontrolün ardından konuyu bana açtı. Doktorun yaptığı açıklamanın onu çok üzdüğünü gördüğümde ben de çok üzüldüm. Fakat bir taraftan da çocuk fikri beni fazlasıyla korkuttu. Kendisiyle konuşurken, çocuk sahibi olmanın ciddi bir sorumluluk olduğunu, çocuğun hayatını planlamadan ve güvence altına almadan çocuk sahibi olmak istemediğimi söyledim. Fakat bunu söylerken bile kendimi baskı altında hissediyordum. Bu açıklamanın ardından bana hak verdiğini söylese de, ileriye yönelik çocuk baskısını derinden hissetmeye başladım.
‘ÇOCUKLARI ÇOK SEVDİĞİ İÇİN ÇOCUK İSTEYECEĞİNİ DÜŞÜNDÜM’
Ceyda R. (26)
Uzun süredir birlikte olduğum kişiyle nihayet geçen sene evlendik. Evlilik heyecanı ve biraz da genç olmanın getirdiği boşvermişlikle çocuk konusu hiç gündemimiz olmadı. Ta ki evlenene kadar… Evlendiğimiz günden itibaren aileler torun istemeye başladı. Ben de sürekli çocuk konusu geçtiği için aklımda hiç olmamasına rağmen çocuk fikrine alışmaya başladım. Zaten gözlemlediğim kadarıyla eşim de çocukları çok seviyor, hatta yeğenleri için her şeyi yapıyordu. Çocukları bu denli sevdiği için ben de konuyu ciddi bir şekilde eşime açarak, çocuk istediğimi söyledim. Konu açıldığı anda yüzündeki ifade zaten her şeyi anlatıyordu. Yüzü bembeyaz kesilmişti ve karşımda o şekilde görünce ben de şaşırdım.
Şaşırdığımı fark ettiği için açıklama yapmaya başladı ve çocuk istemediğini, ne zaman isteyeceği konusunda da bir zaman veremeyeceğini söyledi. Yeğenlerini parka çıkardığında veya onlara hediye aldığında hemen konuyu açıyordum. Artık konuyu her açtığımda bağırıp, çağırıyor ve sanırım bu kadar baskı yapmam aklının köşesinde ufak bir istek varsa onu da yok etti. Ben de ne yapacağımı bilmez halde zamanla bu kararından döneceğini düşünüyorum.
‘KEDİLERİN ÇOCUĞUN YERİNİ TUTABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYOR’
Seda K. (28)
Evlenmeden önce eşimin evde beslediği iki benim ise bir kedim vardı. Evlenince üç kediyi de kendi evimizde beslemeye başladık. Onlara tıpkı anne-baba gibi davranıyor, hatta diğer kedi besleyen arkadaşlarımızın evine gittiğimizde oyun oynamaları için onları da götürüyorduk. Hafta sonları gezilerimizi, hatta arkadaşlarımızı bile onlara göre seçmeye başlamıştık. Bu böyle sürüp giderken artık anne olma zamanımın geldiğini de bir yandan düşünüyor, kediler ve çocukla nasıl uygun bir ev ortamı oluşturabileceğimi planlıyordum. Bu konudan eşime bahsettiğimde ise zaten çocuklarımız olduğunu söyledi. Kedilerin ebeveyni olma fikrine kendini o kadar kaptırmıştı ki bir çocuğun yerini tutabileceğini düşünüyordu. Ben ise bir de gerçek çocuğumuz olması gerektiğini söylediğimde kedileri eskisi kadar sevmemekle suçluyordu.
Zaman zaman bu konuyu açtığımda asıl korkusunun çocuk olduğunda kedinin evden gitmesi gerekeceğiydi. Çünkü çocuğu olan tüm arkadaşlarında süreç böyle işlemişti. Oysa ben hepimizin birlikte yaşayabileceği huzurlu bir aile ortamı arıyordum. Bunu anlattığımda çocuk fikrine biraz daha ısındı, en azından kesin olarak reddetmemeye başladı. Umarım yakın zamanda kendisi gelip bana baba olmak istediğini söyleyecek.
'KALP ATIŞINI DİNLEMEK TARİFSİZ BİR DUYGUYDU'
Sedat İ. (32)
Çocuk sahibi olmak, insanın hayatında birçok değişikliğe ve yeni zorluklara yol açıyor. Bizden bir-iki kuşak öncesi “Aman dünyaya gelen büyüyor işte” deyip durumu basitleştirse de aslında işin özü pek de öyle değil. Evet, dünyaya gelen büyüyor da nasıl büyüyor? Her şeyin hızlı yaşandığı, basit ve olması gereken bir iyiliğin ‘insanlık ölmemiş’ dedirtecek kadar şaşırttığı ve en önemlisi saygının büyük ölçüde yok olduğu bir coğrafyada “Dünyaya gelen büyüyor” diyerek çocuk sahibi olmak artık eski beyinlerde kaldı. Günümüz şartlarında bir insan yetiştirmenin sorumluluğu çok ağır değil mi? Elbette sizden bir parçanın kucağınızda olması büyük bir mutluluktur ama artı ve eksilerini de tartmak gerekiyor. Sadece kendi açınızdan değil onun için de… Çünkü bu hikâyede en masum olan çocuk… Bu nedenle eşim ne zaman çocuk konusu açsa kaçtım. Fakat ben ne kadar kaçtıysam ve ne kadar konuyu değiştirmeye çalıştıysam bir o kadar da onu üzdüm. Hep suratı düştü. Bazen de gizli gizli ağladığını yakaladım. Ya çocuk yapmaya karar verecektik ya da birbirimizi çok sevmemize rağmen evliliğimiz son bulacaktı.
Bir gün bindim bisikletime aldım başımı gittim. Sabahtan akşama kadar sadece bu konuyu düşündüm. Korkmama ve endişelerime rağmen bu isteğine “tamam” dedim. Bir süre sonra da baba olacağımı öğrendim. Öylece kalakaldım… Bir-iki hafta önce kalp atışlarını dinlemek tarifsiz bir duyguydu… Bir çocuğum mu olacak şimdi? Nasıl tarif etsem bilemiyorum. Artık dünyamıza geldiğinde beraber büyüyeceğiz ve tüm zorluklara karşı el ele mücadele vereceğiz. Korkularım ve endişelerim devam ediyor mu? Evet… Umarım bir gün ‘Neden beni bu dünyaya getirdiniz” demez. Fakat iyi bir baba olmak için elimden gelenin çok fazlasını yapacağım.
'ÇOCUK İSTEMEDİĞİNİ ÖĞRENİNCE NİŞANI ATTIM'
Çağla Ö. (24)
Üniversitenin ilk senesinden beri birlikte olduğum kişiyle iş hayatına atıldıktan sonra artık bazı şeyleri ciddileştirmeye karar verdik ve aileleri tanıştırdık. Peşinden isteme, söz, nişan hızlıca geldi ve bir anda kendimizi düğün hazırlığında bulduk. Önceleri zaten öğrenci olduğumuz için bırak çocuk istemeyi, aramızda konusu bile açılmıyordu. Ancak işler ciddileşince ve hızla ilerleyince nişandan birkaç ay sonra çocuk konusunu açtım. Ancak kendisi istemediğini söyledi, benim ise evlilikten en büyük beklentilerimden biri çocuğumun olmasıydı. Bir orta yolu bulabileceğimizi veya ilerleyen zamanlarda bunu tekrar konuşabileceğimizi söylesem de kararının kesin olduğunu ve evleneceksek bunu kabullenmemi istedi. Aileler tanışmış, nişan yapılmış, hatta düğün yeri bile o hızla tutulmuştu ama konuştuklarımıza bakılırsa başta hiçbirinin olmaması gerekiyordu. En büyük pişmanlığım ise ilişkimizi herkese duyurmadan önce çocuk konusunu konuşmamak oldu. Böylelikle evliliğimiz daha başlamadan bitti.
İlişkileri temelden sarsabilen bu konuyu uzmanlarla değerlendirdik. Avukat Elvan Kılıç, Uzman Psikolog Elif Saydam ve Uzman Psikolog Tuğçe Yılmaz ile konuştuk...
BOŞANMA SEBEBİ OLUR MU?
Boşanma davalarında birçok boşanma sebebinin somut olayın içinde değerlendirilip, ispat edildiğini söyleyen Kılıç, "Yani tazminat için gerekli kusur olup olmadığının tespiti yapılıyor. Çocuk istememekte boşanma sebeplerinden biri olabilir ancak tek başına tazminat noktasında kişiye kusur olarak yükletilemez. Çocuk sahibi olmak istemek evlilik birliği içinde taraflar için olağan bir istektir. Sağlık sebepleri ile çocuk sahibi olamamak dışında sadece istememek şeklinde bir durum var ise bu durum iki taraf içinde evlilik birliğini çekilmez hale getirebilir. Çünkü çocuğu isteyen taraf bu isteğini dile getirdikçe ailede huzursuzluklar başlar. Evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinin ana boşanma sebeplerinden biri olduğu düşünülürse, boşanmanın gerçekleşmesi beklenir" dedi ve burada asıl üzerinde durulması gereken noktadan bahsetti:
"Çocuk istememek tek başına bir kusur mudur? Keza hiçbir sorun yokken çocuk istememek tek başına bir kusur olarak sayılmaz. Yani eş, diğer eşin çocuk istemiyor olmasının evlilik birliğini çekilmez hale getirdiğini söyleyerek boşanma davası açabilir. Ancak sadece bu sebep kusur belirlenirken çocuk istemeyen tarafı tam kusurlu yapmaz."
NEDEN ÇOCUK İSTEMİYORLAR?
Haz ve hız çağında olduğumuzu bu sebeple de gençlerin çocuk yapmak istemediğinin altını çizen Saydam, "Yeni nesil herşeye çok kolay ulaşıp çok çabuk tüketebiliyor. Gençler de sorumluluk gerektirecek şeylerden kaçınıyor. Özellikle erkeklerin çocuk istememesinde ekonomik kaygılar birinci sırada yer alıyor. Bununla birlikte kendi yaşadığı ailesine ve babasına ait olumsuz deneyimler de ebeveynlik kararını etkileyebilir. Bir diğer neden ise evliliğe dair negatif ön yargılar, boşanmaların fazlalığı, evliliği uzun sürdürülebilir görememe de ebeveyn olma isteğinden uzaklaştırır" ifadelerini kullandı.
ÇOCUK İSTEMEYEN BİRİ İKNA EDİLMEYE ÇALIŞILMAMALI
Çocuk istemeyen partnerin kararı net ise ikna edilmeye çalışılmaması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, "Bu aslında kişilerin aile kurmadan önceki beklentilerini birbirlerine açıkça iletmesiyle çözülebilecek bir durum. Çocuk isteyen bir kişi, kesinlikle çocuk sahibi olmak istemeyen biriyle hayatını birleştirmemeli ve fikrinin değişebileceği düşüncesine kapılmamalı. Çocuk istemeyen bir kişi sırf partneri istiyor diye bir çocuk sahibi olursa bu ilk zorlukta karşı tarafı suçlayan bir hale dönüşüp, evliliği temelden sarsabilir. Bu yüzden evlenmeden önce partnerinizin beklentisini karşılayabileceğinizden emin olup evlenmenizi öneririm" diyerek tavsiyelerde bulundu.