Bir şarkı yapıp Rihanna’ya söyletirsem tamamdır

Güncelleme Tarihi:

Bir şarkı yapıp Rihanna’ya söyletirsem tamamdır
Oluşturulma Tarihi: Aralık 02, 2012 02:00

Yüzü hep gülen, hayata pozitif bakan, arkasından tek kötü söz söylenmeyen biri olabilir mi deseniz, Ozan Doğulu derim. Mutluluk bulaşıcıdır sözünün de en güzel örneğidir kendisi ayrıca. Ozan’la Toplum Gönüllüleri Vakfı’na destek için düzenlenen Gönülden Sahneler gecesinin provalarında görüştük.

Haberin Devamı

RENKLİ RÖPORTAJDAN KARELER (FOTO-GALERİ)

* Sen bir?    
  
- Müzisyenim.

* Ne zamandan beri böyle tanımlıyorsun kendini?

- Kendimi bildiğimden beri... 4 yaşından beri müzikle iç içeyim.

* Her çocuğa “Ne olmak isterdin?” diye sorarlar normalde ama sanırım sana sorulmadı hiç? 

- Evet. Babam sayesinde öyle bir hayata girdim ki, başka bir şey düşünemedim.

* Yurdaer Doğulu gibi önemli bir müzik adamının oğlu olmak yük mü? Sen hiç üzerine düşünmeye fırsat bulamadan geleceğin çizilmiş gibi hissettin mi?

- Hayır. Birçok gencin ne olacağı konusunda endişe yaşadığını düşünürsen, bunun benim işimi kolaylaştırdığını bile söyleyebilirim. Ne olacağım en başından belliydi.

* Belki de kader gibi birşey. İnanır mısın kadere?

- Benimkini babam çizdi. Kardeşiminkini de öyle. Ama insanların kendi kaderlerini çizdiklerine de inanıyorum.

KENAN’LA BİRBİRİMİZİ HİÇ KISKANMADIK

* Küçükken Kenan’la hiç çekişme yaşamadınız mı? Kıskançlık, çekememezlik?

- Yok, gerçekten olmadı. Kenan’ın da benim de karakterimizde hiç öyle bir şey yok.

* Rekabetin çok fazla olduğu bir camiadasınız üstelik...

- Elbette bir rekabet var ama kardeşim benim rakibim olmadı hiçbir zaman. Zaten kategorilerimiz de farklı. O popstar, şarkıcı, söz yazarıydı, ben aranjör, prodüktör, orkestra şefi. Ayırmışız zaten bunu kendi içimizde.

* Kenan için popstar diyorsun ama son dönemde senin de ondan geri kalır bir yanın yok. İşin mutfağındaki insan olmaktan çıktın, popüler oldun.

- Popstar değil aslında rockstar. Yeni dönem rockstarlar diyorlar DJ’ler için aslında.

* Senin hitap ettiğin yaş kitlesi nedir sence?

- 7 den 70’e herkes. Ama özellikle üniversite çağındaki gençleri çok seviyorum. Parti müziğine tepkileri güzel.

* Senden sonra bu iş moda oldu. Taklitler asıllarını mı yaşatır? Bu rekabet ortamı güzel mi?

- Türkiye’de bu konuda ciddi bir kısır döngü var. Herkes bir anda DJ oldu. Bu işten hiçbir şey anlamayanlar bile. Yine de hepsini destekliyor, başarılar diliyorum.

PİYANO HOCAM ELİMİN ALTINA İĞNE KOYARDI

* Nasıl bir anne baba ve nasıl bir çocukluk hatırlıyorsun?

- Bizimle çok ilgili bir anne ve baba... Annem dünya tatlısı, müziğe meraklı ve oldukça yetenekli. Hâlâ babamın kurduğu Yurdaer Doğulu Sanat Merkezi’ni yönetiyor. Babam rahmetli olunca tamamen işi devraldı. Babam, daha benim gibi biriydi, iş ve görev adamıydı... Çok küçük yaşta beni konservatuvara sokarak hayatımı değiştirdi. 4 yaşındayken 15’indeki çocuklarla okuyordum ve okula birincilikle girmiştim.

* Kendinden 10-11 yaş büyük çocuklarla okuyorsun, üstelik birincisin. Nasıl hissediyordun kendini?

- Tek hatırladığım, merdivenler çok genişti ve ben emekleyerek çıkıyordum. Şu an kızımı anaokuluna zor yolluyoruz, ben o yaşta konservatuvara gidiyordum işte.

* Kaç saat piyano çalışıyordun?

- Günde 7-8 saat. Hatta kötü tarafını konuşmak gerekirse, ağlayarak çalıştığımı hatırlıyorum. Bir çocuk için okuldan gelip 7-8 saat piyano çalışmak kolay değil çünkü.

* Kimdi seni ağlata ağlata çalıştıran?

- İngiliz piyano hocam Mr. John... Çalışırken elimin altına iğne koyardı ki duruşu düzgün olsun!

ARTIK TÜRKİYE’DE KİMSE MÜZİSYEN OLMAK İSTEMİYOR

* Türkiye’de müzik alanında en büyük eksik sence ne?

- Çok iyi eğitim alamıyoruz, profesyonel olamıyoruz. Telif hakkı problemleri de çok fazla. Bunun için bile insanlar artık müzisyen olmak istemiyor. Gençler bu işi tercih etmemeye başladı. Şu anda DJ’lik moda, o yüzden ya DJ ya da şarkıcı olmaya çalışıyorlar. Gitarist, davulcu, keyboard’cu, aranjör olmak isteyen kalmadı.

* DJ olmak isteyenlere ne önerirsin?

- Ben bu işin eğitimini vermek için bir okul kurmayı düşünüyorum. Amerika’da falan var ama Türkiye’de yok. Yine de internet üzerinden çalışabilirler.

* Bir şarkının tutma formülü ne sence?

- Tamamen gönül işi... Birkaç kere yanıldım ama o da tek dinleyişte...

* Örnek?

- Mesela Kenan’ın “Tutamıyorum Zamanı” parçasını ilk dinlediğimde “tutmaz” dedim ama sonraki dinleyişimde fikrim değişti, “bu hit” dedim.

KAFAM GECE YARISINDAN SONRA DAHA ÇOK ÇALIŞIYOR

* Genellikle müzisyenler gece yaşamayı seviyorlar. Belli bir saatin var mı senin?

- Ben de gece yaşamayı seviyorum. Gece yarısından sonra kafam daha çok çalışıyor.

* Kaçta yatıyorsun?

- 3-4’den aşağı yatmam, 11’den önce de kalkmam.

* İş ile aile hayatını nasıl dengeliyorsun?

- Ben müziğin her yerinde olmaya çalışan, çok çalışan biriyim. Ama elimden geldiğince aileme de vakit ayırmaya dikkat ediyorum.

* İlk bebek Arya’ydı, ikincisinin adı ne?

- Lila... Arya adını Ece koydu, Lila’yı da ben.

* Neden Lila? Ben Arya’dan sonra yine müzikle ilgili bir isim olur diye düşünüyordum.

- Yok, bulamadık. Lila, mutluluğu getiren meleğin adı mitolojide. Sanskritçe’de ise “tanrıların oyunu” demek. Tanrılar bizi oyun olarak yukarıdan yönetiyorlar ya, o oyunun adı... Farsça’da ise “esmer güzeli” demek.

* Sizin çocuk sarışın değil mi?

- Sarışın evet. Orada bir problem var tabii!

EŞİMLE HÂLÂ BİRBİRİMİZE AŞIĞIZ

* Eşin Ece ile nerede tanıştın?

- Bursa’da, Sezen konserinde... Kuliste tanıştık. Sezen’in bir arkadaşının kızıydı.

* Sizin meslekte evlilik yürütmek çok zor. Nelerden fedakarlık yapıyorsunuz? Neler yürütüyor bu ilişkiyi?

- Tutku, ilk günkü enerji, sevgi... Hâlâ birbirimizi seviyoruz, aşığız. Evet, dediğin gibi bizim işte evlilik kolay değil. Zaten normalde özgür ruhlu bir adamım, üstüne üstlük işim gereği çok seyahat ediyorum. Bir orada bir buradayım sürekli...

* Kıskançlık olmuyor mu?

- Oluyor ama dozunu ayarlamaya çalışıyoruz. Abartılı olsaydı yürütemeyebilirdik.

* Hayatta pişman olduğun şey nedir?

- Yok.

* En mutlu anın?

- Kızlarım ile geçirdiğim anlar.

* En kızgın olduğun an?

- Müzikal konuda bir şey yapamıyorsam, o an mutsuz olurum.

* O kadar müzik konuşuyorsun ki; Ozan Doğulu’nun hayatında sanki müzikten başka bir şey yok.

- Bir de ailem... Onlar dışında yok gibi.

* Hobilerin? PlayStation partileri falan?

- PlayStation oynayan Kenan’dır, ben deniz severim. Kaptanlık ehliyetim bile var.

* Gece hayatın yok değil mi?

- Zamanında çok gezdim, artık çalmadığım yere gitmiyorum.

YAŞLANINCA BİR ROCK GRUBU KURABİLİRİM

* Yaşlanınca ne yapacaksın? Planların ne? Bu işi yapacak mısın?

- Bu işi geriye doğru götürecekmişim gibi geliyor. İlk başta bir rock grubum vardı, belki yaşlanınca yine olur. Belki daha da geriye, 5’li 10’lu yaşlarıma gidip klasik müziğe dönüş yapabilirim.

* Daha ne kadar bu işe devam edersin sence?

- 5-10 yıl daha devam ederim diye düşünüyorum. Üç projelik bir albümdü benimki. Her şey yolunda giderse sürprizler var. Mart gibi yeni albümü yapıp dünyaya açılmak istiyorum.

* Para ile ilişkin nasıl?

- Kızım olduktan sonra çok değiştim, biraz daha para tutmaya başladım. Kılığa kıyafete eskisi kadar para harcamıyorum. Eskiden yılda 10 klavye aldığımı bilirim, şimdi öyle şeyler yok.

* Bunaldığında kime gidiyorsun? Destek aldığı profesyonel biri ya da bir dert ortağın var mı?

- Profesyonel yardım almıyorum, benim dert ortaklarım yakın arkadaşlarımdır. Ben güven dolu bir adamım, o yüzden karşımdakine her şeyi anlatırım hemen. Bilsem ki kayıtta değiliz, şu anda tüm dertlerimi anlatabilirim sana mesela...

BEN FENG SHUI’YE DEĞİL OZAN SHUI’YE İNANIYORUM

* Çok geziyorsun, sürekli turnelere gidiyorsun. Nasıl baş ediyorsun o yalnızlıkla?

- O kadar alıştım ki duruma, zamanla otel odalarını sevmeye başladım.

* Nasıl olabilir ki böyle bir şey? Anlat, ben de seveyim. Feng Shui gibi şeylere falan mı inanıyorsun?

- Feng Shui değil de Ozan Shui ile oluyor benimki (gülüyor). Tamamen enerji. Bazen sabahın köründe kalkar, “hadi gidelim” derim. Tek sorunum yolculuk benim. İki saat çalmak için saatlerce yol gidiyorsun, tüm dengen, düzenin alt üst oluyor. Işınlanma olsa benden kralı yok!

* En çok nereye gitmeyi seviyorsun?

- Bodrum...

* Antepli’sin ama değil mi? Kebap sever misin?

- Çok öyle hissetmiyorum aslında. Dedem Antepli. Hayatıma spor girince, kebaplar bitti.

* Çabuk kavga eder misin?

- Çok etmem aslında. Bazen işle alakalı birden parlar, bağırıp çağırabilirim ama hemen geçer.

21 ARALIK’TA BİR ŞEY OLURSA BOĞAZ’A ATLARIM

* Henüz gerçekleştiremediğin bir isteğin var mı?

- Bütün Türk müzisyenler gibi dünyaya açılmak. Yabancı sanatçılarla featuring yapacağım.

* Nasıl yapacaksın? Çalışmalara başladın mı?

- Elle tutulur bir şey değilse de ufak flörtleşmelerim var. Mutlaka şansımı deneyeceğim. Benim şarkı söylememem bir avantaj. Dil problemi nedeniyle Türk şarkıcıların dünyaya açılması zor. Ama ben bir şarkı yapıp Rihanna’ya söyletirsem tamamdır, zaten oradayım demektir.

* En son kimin konserine gittin?

- Madonna. Şahsen Madonna’nın müziğini çok sevmem, oturup da dinlemem ama inanılmaz bir görsel şovu var. Onun için gittim.

* Hayatın film olsa, adı ne olurdu?

- “Hayatım film” olurdu herhalde.

* Nasıl biterdi peki?

- Mutlu biçimde ve sahnede... Olmak istediğim yerde...

* Maya Takvimi’ne göre sona yaklaşıyoruz ya, 21 Aralık’ta sen ne yapacaksın?

- Sortie’de sahnedeyiz. Boğaz çocuğu olduğum için bir şey olursa denize koşarım. Atarım kendimi sulara, Sarayburnu’ndan toplarsınız.

* Hayatta kalırsak yardıma geliriz! Son olarak, Kenan (Doğulu) ve Beren (Saat) için ne diyorsun?

- Onlar hiçbir şey konuşmazken benim konuşmam komik oluyor, bu yüzden yorum yapmıyorum.

SEVECEN OLMAYI SEZEN AKSU’DAN ÖĞRENDİM

Sezen Aksu ile ne kadar çalıştın?

- 15-20 yıl oldu.

Onun için “bir okuldur” derler. Sen ne öğrendin onca yılda?

- Sahne tecrübesini saymayayım bile... Onun dışında sevecen olmayı, müziği seven insanları kucaklamayı ondan öğrendim.

Haberin Devamı

BU ÜLKENİN STARLARI AJDA, KENAN, TARKAN VE SEZEN’DİR

Senin gözünde Türkiye’nin starları kimler şu an?

- Çocukluğumdan beri star olduğuna inandığım Kenan (Doğulu). Ve tabii Ajda (Pekkan), Tarkan ve Sezen (Aksu)... Çıktığı zaman herkesin yüzünü güldüren, “Bu kadın/adam güzel şarkı söyler, güzel müzik yapar, güzel bir sound yaratır, orkestrası güzeldir” dedirten kişi stardır.

Haberin Devamı

Doç.Dr. M. Özkan Pektaş (Psikiyatr): Komplekssiz bir müzisyen

Erkekler babalarının hayatını tekrarlar derler. Ne kadar çatışsalar, beğenmeseler de aktarılan genler, anne desteği de varsa, erkek çocuğun babanın yolundan gitmesine neden olur.

Rahmetli Yurdaer Doğulu, Türkiye’nin en önemli müzisyenlerinden biridir. Oğullarını yetiştirirken sanata, müziğe yönlendirmiş, eminim anne de buna destek çıkmıştır. Piyano çalmaya 4 yaşında başlayan Ozan Doğulu, müziği hiçbir zaman bırakmamış, evinin içinde esen rüzgarlara uyarak günümüze kadar taşımıştır. Profesyonellik apayrıdır emek ister, çalışma ve sorumluluk ister... Çocuklara öğretilmesi gereken bir mesleği severek değil sorumlulukla yapmaları gerektiğidir. Ozan Doğulu’ya günde 7 saat piyano çalıştırmak da bence bunun en önemli kanıtıdır.

Doğulu, bugünlere gelirken feyz aldığı insanların adını vererek herhangi bir kompleksi olmağını da göstermektedir. Başarıyı takdir etmek insanı asla küçültmez, yüceltir.

Müzik yaşamı için koyduğu hedefler var, istediği dışarıya açılmak, elbette bu da daha yoğun çalışmasını gerektirecek. Hırs, insanın içinde olması gerekendir, kötü olan hasettir. Kardeşi ile omuz omuza olması, onu kıskanmadığını ifade etmesi bence bunun kanıtı...

Mutlu giden evlilikler, başarılı insanlarin istediklerini yapmaları için çok uygun besi yerleridir. İnsanın uçurtması, ipi elverdiğince yükselir.
Ozan Doğulu’ya ailesi ve kızları ile uzun, sağlıklı, başarı dolu bir yaşam dilerim.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!