Güncelleme Tarihi:
Peynirin en iyisini almak için şehrin ta öbür ucuna kadar giden bir anneyle, salona alınacak kilimi yüzlerce mağaza gezip bin tane kilim gördükten sonra beğenen bir babanın oğluydu Efe Çakarel. Genlerinden gelen bu titizlikten olsa gerek, küçük yaştan itibaren her işe özenle yaklaştı. Bir yandan teknoloji de hayatının hep içindeydi. Fakat asıl tutkusu insanların alışkanlıklarını değiştirecek fikirler geliştirmekti. Lisedeyken Cenevre’de Avrupa Matematik Şampiyonası’nda üçüncü oldu, sonra ABD’ye gitti. Tam bursla MIT’de buldu kendini. Herkesin interneti tanımaya başladığı yıllarda o da tam bu işin kalbinde bilgisayar mühendisliği okuyordu. Eğitimden sonra Goldman Sachs’ta yatırım bankacılığı yaptı. Ardından Kaliforniya’ya gitti ve Stanford’da MBA yaptı. Beş yıl önceyse işte o alışkanlıklarımızı değiştirecek girişimi, yani MUBI’yi kurdu.
TOKYO’DA BİR KAFEDE ÇIKTI
“Bir gün Tokyo’da bir kafede, ödüllü ‘In The Mood for Love’ filmini bilgisayarımdan seyretmek istedim. 2007’de, hem de koskoca Japonya’da, yani dünyanın en büyük üçüncü film pazarında, bu filmi izleyecek bir site bulamadım.“
O gün o kafede ışık yandı Çakarel’in zihninde. O kafede iş planını yazmaya başladı. Kaliforniya’ya dönünce bir ay içinde yazılım sektörünün merkezi Palo Alto’da MUBI’yi kurdu.
MUBI’nin ana ekseni sanat filmleriydi. Ödül almış ama yine de herkesin öyle kolay kolay ulaşamadığı art house sinema, bağımsız filmler gibi türler...
“Kısa sürede Avrupa ve ABD’nin iki önemli film yapım şirketiyle anlaştım. Kataloglarındaki filmlere hemen MUBI’de yer verdik. Ama bu platformda çok izlenen filmleri yok. Çünkü amacımız dünyanın dört bir yanından seçtiğimiz filmlerle izleyicileri sinemayla farklı bir paylaşıma davet etmek” diyor.
YOLLARIMIZ CANNES’DA KESİŞTİ
Martin Scorsese ile yollarımız kesişti demek daha doğru. Scorsese ile Cannes Film Festivali’nde 2009’da bir araya geldik. Fatih Akın’ın da içinde yer aldığı ‘Word Cinema Foundation’ı henüz kurmuşlardı. Bu kuruluşun amacı iz bırakmış eski filmleri görüntü kalitesi yönünden yenilemek ve sinema seyircilerine sunmaktı. Biz de ‘World Cinema Foundation’ın online ortağı olduk ve filmlerin izlenebileceği bir sistem kurduk. Bu süreçte Scorsese de bir MUBI hayranı ve üyesi oldu tabii.
BİR MİLYONDAN FAZLA KİŞİ PLAYSTATION’DAN İZLEDİ
Sony ile MUBI’yi PlayStation 3 üzerinden filmlerimizi dağıtmak üzere ortaklık anlaşması imzaladık. Ürünü Ekim 2010’da 18 ülkede yedi farklı dilde piyasaya sunduk. İlk üç ayda 1 milyondan fazla PlayStation kullanıcısı uygulamamızı yükleyip film seyretti. Geçen aylarda yaptığımız anlaşmayla 2012 sonu itibariyle 58 ülkede her satılan Sony Bravia televizyonda MUBI servisi yer alacak. Televizyonunuzu internete bağlayıp istediğiniz filmi seyredebileceksiniz. Sıradaki hedefimiz, iPad’e bir uygulama geliştirmek.
ADANA’DAN ÜYELER PASOLINI İZLİYOR
MUBI şu an 177 ülkede hizmet veriyor. Üye sayısı 5 milyondan fazla. Kataloğunda 300 bine yakın film var. Facebook üyeliği üzerinden MUBI’ye bağlanıp ilk yedi gün ücretsiz film izlenebiliyor. Türkiye’de aylık üyelik 4.99 lira. Bugüne kadar Erzincan’dan Adana’ya kadar Pasolini’nin filmlerini seyreden üyeler olmuş. Aynı zamanda sizinle aynı beğeniye sahip ama tanımadığınız kişilerle de tanışabilirsiniz.