Güncelleme Tarihi:
ÇANAKKALE, AYAKTA KALMA ZAFERİ
“Çanakkale Zaferi, bir ulusun ayakta kalma zaferi, yedi düvele karşı mücadele etme ve yenip bağımsızlığını perçinleme zamanı. Çanakkale Zaferi’nin bir başka anlamı daha var. Yedi düvele karşı mücadele ediyorsunuz, onları Çanakkale Boğazı’ndan geçirmiyorsunuz, sadece 3 yıl sonra aynı düşman kuvvetleri Çanakkale Boğazı’nı geçerek Sarayburnu önlerinde Dolmabahçe’ye doğru gemilerini demirliyorlar. İki tarihi niye hatırlattık? 1915’te kemik bir irade vardı ve milli Kurtuluş Savaşı’nın önsözü yazılmıştır orada. Ama üç yıl sonra bir kişinin imzasıyla aynı gemiler tek kurşun atmadan gelip payitahtı işgal etmiştir. Bir kişinin iradesi ile bir devletin başkenti işgal ediliyorsa, neden Gazi Mustafa Kemal’ın Cumhuriyet’i TBMM’yi kurduğunu hep birlikte düşünmek zorundayız.
Bugün demokrasiden, Cumhuriyet’ten verilen tavizler geleceğimiz açısından ciddi endişeler yaratıyor. Bir kişinin her dediğinin olması, kuvvetler ayrılığının olmaması, yargının siyasi otorite elinde olması elbette bizim demokrasimizin en ciddi sorunlarından biridir.
NİYE GAZİ SAYMIYORSUNUZ
Hiçbir ayrım yapmaksızın bu ülkenin 82 milyon vatandaşı şehit yakınlarını ve gazileri kucaklayacaktır. Diyeceksiniz ki, ‘Ne demek ayrım yapmaksızın’. Ayrım yapıldığı için söylüyorum. 15 Temmuz şehitleri gazileri ayrı, diğer şehit ve gaziler ayrı. Bedeninde kurşun taşıyan, parmakları olmayan gazilerimizi gazi saymadılar. Birisini ‘15 Temmuz’da tırnağın yaralanırsa seni gazi sayacağım’ diyoruz, öbürü eksi 40 derece mücadele etti, vücudunda mermi var, parmakları yok. Niye onu gazi saymıyorsunuz? Bu ayrımcılık benim vicdanımda yaralar açıyor.
Geçmişte AK Parti’ye oy veren vatandaşlarıma seslenmek istiyorum. 17 yıldır bir iktidarı omzunuzda taşıyorsunuz, ne istedilerse verdiniz. Ne oldu 17 yılın sonunda; insanlar soğan kuyruğuna girdiler. Bu ülkenin saygıdeğer insanlarını soğan, patates kuyruğuna sokan bir iktidara eliniz gidecek mi gidip evet oyu basacaksınız.
ÜRETEREK ÇÖZECEĞİZ
Milliyetçilik, ülkücülük sıradan bir olay değildir. Milliyetçilik vatan, bayrak severliktir, 82 milyonu kucaklamak demektir. Üretmek demektir, elaleme avuç açmamak demektir. Cumhuriyet’in ilk yıllarında üzüm, buğday, tütün, pamuk satıp karşılığında fabrika kurduk. Şimdi fabrikayı satıyoruz domates, patates, soğan alıyoruz. Sorun bir parti sorunu değil, Türkiye sorunudur. Bunu üreterek çözeceğiz. Ülkücü kardeşlerime seslenmek isterim; bana dünyada bir örnek göstersinler; silah fabrikasını satsın. Bunlara oy verirseniz ben size ne milliyetçi ne ülkücü derim.”
‘MARTENİTSA’ BİLEKLİĞİYLE
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasını yaparken Çanakkale’deki askerleri temsil eden iki genç o dönemin kıyafetleri ile arkasında bekledi. Kılıçdaroğlu’nun sağ kolunda ise kırmızı-beyaz bir bileklik dikkat çekti. ‘Martenitsa’ adı verilen, Bulgaristan’a has bir geleneği temsil eden bilekliği Kılıçdar-
oğlu’na, Kırklareli ziyareti sırasında belediye başkan adayı Tuna Soykan’ın eşi Semra Soykan’ın hediye ettiği öğrenildi. Türkiye’de de Bulgaristan göçmenlerinin de yaşattığı geleneğe göre bu bileklik yıl boyu sağlık ve güç dileğiyle 1 Mart’tan itibaren takılıyor, inanışa göre leylek görünceye kadar çıkarılmıyor.
2 BİN 200 LİRA VERMİYORLAR
BÜTÇE görüşmelerinde çıktım bir konuşma yaptım. Asgari ücret net 2 bin 200 TL olsun dedim, asgari ücret komisyonunu topladılar, 2 bin 20 lira yaptılar. Sözde benim söylediğimi hafızalardan silmek için. Sayın başkan sizlerin oyları ile gidecek belediye başkanlığı koltuğunda oturacak. 1 Nisan’dan itibaren asgari ücretle çalışanların maaşı 2 bin 200 lira olacak. CHP’li belediyelerde 2 bin 200 lira, AK Parti ve MHP’li belediyelerde 2 bin 20 lira. Biz veriyoruz. Biz veriyorsak devasa Türkiye Cumhuriyeti iktidarı neden vermiyor? Hiçbir işçinin işine de son verilmeyecek.