Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 2001 00:00
BİR İstanbul milletvekili kırgın konuşuyor: ‘‘Hükümete yüklenemiyorsunuz, ama Meclis'in paçavrasını çıkarıyor, hedef gösteriyorsunuz. Bu Türkiye'ye bir şey kazandırmaz, daha da batırır. Millet ile milletin meclisi karşı karşıya gelirse bu toplum dağılır.’’Kamuoyu sizi sorguluyor.- Aslında parlamenterlerin bu maaşı hak edip etmediklerinin sorgulanması, bu yönde eleştiri getirilmesi gerekiyor; 'avanta alıyorlar' diye değil... Milletin öfkesi gıdıklanıyor, sorunun üzerine adeta benzin döküyorsunuz.Sizin durumunuz...- Bir dairem, 20 küsur yıllık bir arabam var. 2 milyar maaş alıyor; 530 milyon lira çocuğumun okuluna veriyorum. Eşim ve çocuğumla bir hafta sonu uçakla İstanbul'a gidip gelirsem 565 milyon tutuyor. Emin olun artık otobüsle gidip geliyoruz. Eskiden çalıştığım şirket uçak paramı veriyordu. Yani milletvekili olduğumuz zaman 'Hesap numaranı ver, harcamalarını karşılayayım' diyenlere karşı çıkmamalı mıydık? Bir işadamının kucağına mı oturmalıydık? Kars'tan, Hakkari'den, Edirne'den milletvekili olan var; işyerini kapatıp Ankara'ya gelmişler, bunlar ne yapacak? Zaten Meclis'e gelenlerin yarısı bir dönem sonra seçilemiyor.Bu millet hiç haklı değil mi?- Milletin öfkesini gıdıklıyor, olayın üzerine benzin döküyorsunuz. Pazara gidemeyen milletin öfkesini artırmak için milletvekillerini hedef göstermek çok yanlış bir şeydir. O zaman ne demokrasi kalır, ne inanç. Herkes hırsızdır anlayışı, 'Ben de hırsız olayım' anlayışına dönüşüyor bu ülkede... Siz gidip Merkez Bankası'nın, fona devredilen bankalarda çalışanların aldıkları 5-10 milyarlık maaşları sorgulayın. Bununla ilgili soru önergesi mi verelim Meclis'e?.. Milletvekillerinin, 16. sırada maaş aldıklarını da yazınız.Kıyak insan yokturCUMHURBAŞKANI Sezer'in maaşlar konusunda halkoylaması kararına karşı okurlarımızın seçme tepkileri:EĞER referandum yapılırsa bunun masrafları, milleti hiçe sayan davranışları ve kör ihtirasları uğruna Hazine'yi sorumsuzca bunca yükün altına sokan milletvekillerine, maaş ve emekliliklerinden kesilerek ödetilsin.E. YETKİN-İSTANBULDEMOKRATİK ülkelerde kıyak insan yoktur. O nedenle kıyak maaş ve kıyak emeklilik de olmaz. Kalemine sağlık Sayın Sezer... Yaşamının en güzel, en yararlı imzasını attın. Bu durum karşısında sayın milletvekillerine düşen görev; halkın arasına karışıp, kıyak emeklilik için 'yes'li tişörtlerle dolaşıp propaganda yapmalarıdır. Geçmişte siyasi yasakların sürmesi konusundaki referanduma Güneş Taner'in 'No, No'lu tişörtlerle propagada yaptığı gibi...SAYIN Cumhurbaşkanım... Referandum kararınız, eli öpülesi bir karardır. Meclis kararınıza tepkiniz, sizin ve dolayısıyla ulusumuzun şerefi olmuştur. Yetişkin yurttaş çoğunluğu, Bakanlar Kurulu yerine size ve sonra Genelkurmay'a güvenmektedir.Güner NAMLI-Çankaya/ANKARA,Artık konuşmanın zamanı geldi(Ali Sözen'in ‘İnönü, 2. Doğan Taşdelen mi olacak?’ (9.10.2001) başlıklı yazısına yanıttır.)ÜLKEMİZDE ciddi ve yaygın bir kavram kargaşası yaşanmaktadır.Namusla namussuzluk, yalanla doğru, erdemle erdemsizlik, yüzsüzlükle masumluk, çıkarcılıkla idealistlik ayırt edilememektedir.Bugüne kadar siyasi ve demokratik nezaketimden ötürü haksız saldırılara cevap vermemiştim. Ama artık konuşmanın zamanı geldi.Bu karmaşayı ‘‘Yavuz hırsız olup da ev sahibini bastıranların’’, ‘‘Bulanık suda
balık avlayanların’’, dün başka bugün başka diyen döneklerin, hortumcuların, vurguncuların, hırsızların, cumhuriyeti yıkmak isteyenlerin, yoz ve yobaz olanların, ‘‘Köpeksiz köyde değneksiz gezmek’’ için bilinçli olarak yarattıklarını düşünüyorum.Ben işte bu tip insanların ve özellikle toplumdaki itibarlarını yolsuzluklardan elde ettikleri rantlarla koruyanların hedefi durumundayım.Laik, Atatürkçü, demokrat ve cumhuriyetçiyim. Hırsızın, soyguncunun, çıkarcının, çetecinin amansız düşmanıyım. Yaşamımın hiçbir kesitinde çizgimden sapmadım. Gençliğimi sağ bir siyasi çizgide harcadıktan ve o çizgi ile mayaladıktan sonra birdenbire sosyal demokrat da olmadım. Ailemde, geçmişimde cumhuriyet düşmanlarına hizmet etmiş bir tek siyaset adamı yoktur. Tersine cumhuriyetin temellerinde harcı olan aile büyüklerim vardır.
Atatürk'ün ikametgáhı bulunan Çankaya'da 10 yıl SHP'den belediye başkanlığı yaptım. Daima Atatürk'ün yaşadığını duyumsayarak hizmet yoğunluğu içerisinde pırıl pırıl bir 10 yıllık belediye başkanlığı dönemi yaşadım.Arkamda yığınlarla yolsuzluk dosyası bırakmadım. Kendime siyasal yandaş, siyasal taban oluşturmak için belediye imkánlarını kimselere peşkeş çekmedim. Çeşitli çıkarlarla insanları tutsak edip, sevgi ve dostluğu unutturmak çabası içinde olmadım.Böyle sınavlar vermiş bir insan olarak Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldum. Solda açıklanan ilk adayım. Adaylığı kabul ettiğim partinin Genel Başkanı Sayın Ecevit, hepimizin adını dağa-taşa yazdığımız bir insandır. Dahası DSP'de 18 Nisan seçimlerinde başarıya en yakın partiydi. Nitekim seçimlerden de birinci parti olarak çıktı.Atatürkçülerin, cumhuriyetçilerin, demokratların, laik sisteme ödünsüz bağlı olanların öncelikli hedefleri, laik cumhuriyet karşıtlarına imkán vermemektir.Belediyeleri almak hedefi, % 10'larda zorlanan ve barajın altında kalan bir partiyle değil, birinci parti konumunda olan partiyle gerçekleştirilebildi. Zira DSP, İzmir'de Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nı kazandı. Mersin, Bursa, Eskişehir gibi birçok ilde de belediyeleri kazandı.Ben aday olmasaydım bu durumda adayı olduğum parti Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na aday göstermeyecek miydi? Kaldı ki Melih Gökçek Ankara Büyükşehir Belediyesi'ni, 1994 seçimlerinde Baykal'ın SHP'li Korel Göymen'e karşı Ali Dinçer'i aday çıkarması sonucu kazanmıştır.
Seçim çok az bir oyla kaybedilmiştir. CHP başkan adayı Ali Dinçer de 30 bin oy almıştır. Asıl o zaman cumhuriyetin başkenti Ankara, Melih Gökçek'e teslim edilmedi mi?Kendi hatalarını örtmek isteyen ve ‘‘Benim olsun, küçük olsun’’ diyen bir kesim beni adeta düşman ilan etti. Ve hedef tahtası yaptı. Benim istifam haklı nedenlere bağlıydı. Nitekim benden sonra on binlerce insan, başta Sayın İnönü, aynı nedenlerle partiden istifa etmediler mi? Hatta o gün bana haksızsın diyenler bugün beni haklı bulmadılar mı?Bu çıkar unsurları cumhuriyete ve demokrasiye ayak bağıdırlar ve sol siyasette kendilerine yer bulamamanın paniğiyle bana saldırmaktadırlar. Ancak hiçbir saldırı, halkla kurduğum gönül bağını koparamaz. Bütün yaşamım boyunca dik başlı olmadım. Ama hep başı dik olarak gezdim.Doğan TAŞDELEN-ANKARAMESAJ ANAMUR'da bazı ‘‘Oda’’lar dahil sivil toplum örgütleri ve bazı kuruluşların temsilcilerinin tepkisi: ‘‘Dole firması, biz üreticilere haksız eleştiriler yöneltiyor. Yerli muz olmasa çikitanın tüketiciye satışı 5 milyon lirayı bulacaktır. Bu durumda tüketici 1.5 milyon lirada kalan Anamur muzuna yönelmiştir. Sonuç olarak Anamurumuz, hem üreticimizi hem de çikitayı frenleyerek tüketicimizi korumaya başlamıştır. Bir ülkenin bakanının, yerli üreticiyi koruyucu yaklaşımını şov olarak nitelendirenleri kınıyoruz.’’
button