Bir küreselleşme hikayesi

Güncelleme Tarihi:

Bir küreselleşme hikayesi
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 2005 00:00

Petrol fiyatları bugün yeniden hafif bir yükselişle 66 dolar seviyesinin üzerine çıktı. Günlük iniş çıkışların olumsuz etkisi bir yana, bir süre sonra ciddi bir enerji sıkıntısının yaşanabileceği endişesi de ciddi biçimde dile getirilmeye başlandı. Sadece bu kadar da değil üstelik. Yakın gelecekte petrol fiyatlarının ulaşabileceği seviye de korku yaratıyor. Tam İran petrol bakanının “70 dolar” sözlerine alışmaya çalışıyorken şimdi uluslararası petrol analistleri fiyatların varil başına 100 dolara kadar çıkabileceğinden bahsediyor. Bu durum da özellikle Türkiye gibi petrolde dışa bağımlı ülkeler için neredeyse kabus senaryosu anlamına geliyor.Bugüne dek petrol fiyatlarının yükselişini yorumluyorken özellikle üzerinde durduğumuz noktalardan biri de talep artışı meselesi oldu. ABD, Almanya, Japonya gibi dev ekonomilerin büyümelerine paralel her yıl artan petrol talebinin yanısıra Çin ve Hindistan gibi hızla büyüyen yeni ekonomilerin tüketiminin de eklenmesi ile petrol arzı talebi karşılayamaz hale geliyor. Bu durum da Çin ve Hindistan gibi ülkeler için fiyatın ötesinde bir sorunu, arz sorununu ortaya çıkarıyor.Bu meseleyi uzun zaman önce farkeden Çin hükümeti gelecek yıllardaki ihtiyacını garanti altına almak için bir kaç yıldır çözüm arayışları içine girmiş bulunuyor. Bunun için de dünyanın dev petrol şirktelerini satın alarak kendisini garanti altına almak istiyor. Küreselleşme hikayemiz de burada başlıyor.Dün Çin Ulusal Petrol Şirketi (CNPC), Kanada merkezli ama Asya’da faaliyet gösteren PetroKazakhstan isimli petrol şirketini 4.2 milyar dolara satın aldığını açıkladı. Tam bir küreselleşme düğünü; Çinli şirket Kanada merkezli bir Kazak şirketini satın alıyor. Hikaye bu kadarla kalsa bile küreselleşmenin ve enerji politikasının önemini anlatması açısından yeterli olurdu ama işin eveliyatı da mevcut. Enerjide dışa bağımlı olan Çin’in hükümeti daha önce de CNOOC isimli bir başka petrol şirketi aracılığıyla Amerikalı Unocal isimli şirketi satın almak istemiş, en yüksek teklifi vermesine ve satın almanın gerçekleşmesi durumunda gelecekte ABD’nin ihtiyacını karşılayacağını garanti etmesine rağmen satış Temsilciler meclisi’nde “ulusal güvenlik” endişeleriyle veto edilmişti. Üstelik CNOOC’nin Unocal için tam tamına 18.5 milyar dolar teklif etmişti. Elbette ki CNPC’nin şirketi alabilmesi için halka açık PetroKazakhstan şirketinin ortaklarının onayı gerekiyor. Şirketin yüzde 21’ine talip olan CNPC hisse başına 55 dolar ödemeyi kabul ediyor ama yine de zayıf da olsa Amerika’dakine benzer nedenlerle bu satışın gerçekleşmemesi ihtimali bulunuyor. CNPC işi tmamlamış gibi görünüyor ama bu yarıştaki rakibi olan Hindistan’ın da vazgeçmeye niyeti yok. Çin’le aynı nedenlerden ötürü Hindistan da ONGC şirketi aracılığıyla Petro Kazakhstan’ı almak istiyordu ama bu yarıştan yenik ayrıldı. Fakat iki ülkenin rekabeti sürüyor. Şimdi ise Chevron’un 700 milyon dolara satışa çıkardığı Myanmar’daki bir petrol sahası için CNPC ile ONGC yeniden karşı karşıya gelmiş durumda. Myanmar yarışında OPNC önde görünüyor ama yine “ulusal güvenlik” endişesi nedeniyle Amerikalılar bu alanın “yabancı” şirketlere satılmasını engelleyebilir. Hindistan şimdi bu sıkıntının önüne geçmek için Çin ile işbirliği arayışına girmiş durumda. Rakip olarak fiyatı yükselteceklerine birlikte hareket etme önerisi yapan Hindistan petrol bakanının bu talebine Çin henüz net bir yanıt vermiş değil. Bu arada işin içinde Rusya’nın bulunduğunu da hatırlatmak gerek. PetroKazakhstan, Kanada’ya kote olmasına ve merkezinin bu ülkede bulunmasına rağmen fiziki olarak Kazakistan’da faaliyet gösteriyor ve şirket hem Rusya ekseninde hareket eden kazak politikacılarla sıkı bağlara hem de Rus petrol devi Lukoil ile bir çok alanda ortaklığa sahip. Ama Çin de Kazakistan’da hem petrol boru hatlarına ham da 13 ayrı yerde petrol yataklarının işletme hakkına sahip. İşte minik küreselleşme hikayemizin şu an bulunduğu nokta bu. Son bir noktayı daha vurgulayalım. Bu hikaye içinde özellikle Unocal’ın Çinlilere satılmasının engellenmesi meselesi ilgi çekici. Liberalizmin kalesi olan Amerika’da ulusal güvenlik gerekçesi ile bu satışın engellenmesi dünyada koruma duvarlarının yeniden yükselmeye başladığının da en net  göstergesi. İsteyen Unocal ile Erdemir arasında paralellik kurabilir elbette. Ama bizim ABD olmadığımızı unutmayarak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!