Güncelleme Tarihi:
Kapatılan RP'nin eski Genel Başkanı Necmettin Erbakan'ı, 1 yıllık hapis cezasının onaylamasından sonra, yıllarca ‘‘Sizi gidi kartelci medya sizi’’, ‘‘Sizi gidi bir kısım basın’’ diye suçladığı gazeteler savundu.
Erbakan, ‘Kartel Medyası’ diye suçladığı bazı gazete ve gazetecileri zaman zaman hedef göstermekten de kaçınmadı. Ancak Erbakan, mahkûmiyetini en sert şekilde eleştirenlerin de bu gazete ve gazeteciler olduğunu gördü.
Özgürlükçü kesildi
Liderlerimiz ve partilerimiz iktidarda iken özgürlükleri kısıtlamaya çalışıyorlar. Nitekim Erbakan'ın başbakanlığı sırasında Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın bu amaçla yasa tasarısı hazırladığı belleklerdedir. Keza, Erbakan'ın tüm siyasi hayatı boyunca, özgürlükçü herhangi bir yasa önerisine imza atmadığı da bilinen bir gerçektir. Ama iktidardan düşünce istisnasız hepsi özgürlükçü kesiliyor. Hepsi, ‘hukuk devleti ve yargı bağımsızlığı’nın en ateşli savunucusu oluyor.
Demokrasiye sığmıyor
Erbakan Hoca'ya hapis ve ömür boyu siyaset yasağı... Demokrasiye ve düşünce açıklama özgürlüğüne sığmıyor. Başbakan Ecevit bu karardan mutluluk duymadığını haklı olarak belirtmiş. O zaman görev, demokrasinin gereğini yerine getirmek.
Yargı daha mağdur
Erbakan belki mağdur edilmiştir, ama -bence- yargı daha büyük mağdur'dur. Neticede Erbakan sadece 4 ay yatıp çıkacak ama -oy birliğiyle alınmasına rağmen- siyasi karar gibi yakışıksız bir yafta, taa İnsan Hakları Mahkemesine kadar taşınacak... Ne fena. sözün kısası: Ben bu işi sevmedim.
Anlaşılması güç bir olay
Bir siyasi liderin düştüğü bu istenmez durumun nedeni Türkiye'deki özürlü ifade özgürlüğü ile ilgili bir durum mu, kendilerini her şeyin üstünde ve dokunulmaz gören bazı siyasilerin neden olduğu bir durum mu? Galiba her ikisi de. Ama sebep ne olursa olsun bir siyasi liderin, bir eski başbakanın sözleri nedeniyle hapse girmesi, siyasetten yasaklanması anlaşılması güç bir olaydır. Türkiye, yasalarına, siyasetçiler de kendilerine çekidüzen vermekte geç kalıyor.
Faturayı hep birlikte ödüyoruz
Bir siyasi lideri, bir konuşma nedeniyle hapse atıp, safdışı bırakmak doğru değil. Erbakan ve arkadaşları sistemi zorladıkça, geri tepiyor. Her geri tepme, herkesi zora sokuyor. Onlar hapse mahkûm oluyor, toplumun çoğunluğu ise elindeki demokratik hakları kullanmakta zorlanıyor. Haider, baskı karşısında çekilmeyi biliyor. Aldığı oylara rağmen, ırkçı sistem kuramayacağını görüyor, sorun çözülüyor. Bizimkiler ise ne parti kapatmalardan, ne cezalardan hiç ders almadan, sistemi zorlamakta birbirleriyle yarış ediyor. Sonuçta faturayı hep birlikte ödüyoruz.
İçimize indiremiyoruz
Başbakanlık ve siyasi parti liderliği yapmış 70'li yaşlardaki bir politikacının hapse girecek olmasını içimize sindiremiyoruz. Bununla beraber, hukukun genellik ilkesi gereği, kanunlar herkese uygulanır. Elbette Erbakan için de uygulanacaktır. Yapılacak şey, gerekiyorsa kanunun değiştirilmesidir.
Siyaseten fevkalade ayıp
75 yaşındaki eski başbakanın sadece düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlayan yasalar nedeniyle hapis yatacak olması; mevcut hukuk çerçevesinde kaçınılmaz sonuç, ama siyaseten fevkalede ayıptır. Demokrasi bu ülkede herkese, hatta özgürlük ortamından yararlanarak karşıt düşünceleri tasfiyeyi deneyenlere bile lazım ve layık olduğuna göre yakışık almaz.
Ders aldılar mı?
Demokrasi isteyen ‘bir dakika karanlık’ eylemcilerini ‘gulu gulu darsı yapıyorlar’ diye aşağılayan, dün mahkûmiyeti kesinleşen, Necmettin Erbakan'dan başkası değildi. Olup bitenlerden halkın haberdar olmasını engellemek için kazanılmış bütün özgürlükleri rafa kaldırmayı hedefleyen Basın Yasa Tasarısı'nın sahibi de aynı kişinin başbakan olduğu hükümetti. Şimdi demokrasiye ve düşünceyi açıklama özgürlüğüne sadece bizlerin değil, kendilerinin de ne kadar ihtiyaçlarının olduğunu görüp, gereken dersi çıkarmışlar mıdır acaba?
İfade özgürlüğü
Erbakan'ı sevmek, görüşlerini beğenmek; beğenmeyi bırakın, değer vermek zorunda bile değilsiniz. Ancak, Yargıtay'ın bu kararının sadece Erbakan'ı değil, hepimizi ilgilendirdiğini hatırlatmam gerek. Esas konuşmamız gereken şey, ifade özgürlüğü. Türkiye, büyük bir hızla ‘sözde demokrasi’ye dönüşüyor. Oysa biz, özde demokrasi istiyoruz.
312 yeniden yazılmalıdır
75 yaşındaki eski bir başbakanı hapse atmanın sıkıntılarından Türkiye'yi kurtaracak tek yol olarak sadece 312. maddenin yeniden yazılması olacaktır. Avrupa normlarını ve ülkenin yeni şartlarını gözeten yeni bir metin. Böylece hem ‘rejim sigortası’ korunur, hem de Erbakan hapisten kurtulur.
Yasalar hukuk normuna uysun
Başbakan Bülent Ecevit, Erbakan'ın hapse girecek olmasından memnuniyet duymadığını belirterek bir tepki gösterdi. Tabbi Ecevit de bu açıklama ile sadece kendi vicdanını rahatlatabilir, oysa yapılması gereken siyasi kavga veren insanları, görüşleri ne olursa olsun, söylediklerinden dolayı cezaevine atan yasaların düzeltilmesi ve hukuk normlarına uydurulmasıdır.
AB hedefine yakışmıyor
FP günahlarıyla, sevaplarıyla sonuçta bir seçmen kitlesine dayanıyor. Siyasal İslama saplanıp kalmanın, marjinalleşmiş olmanın bedelini küçülerek ödediler. Demokles'in kılıçı gibi Fazilet'i sürekli kapatılma baskısı altında tutmak, Erbakan'ı hapse göndermek 2000'lerin Türkiye'sine ve AB hedefine yakışmıyor. Ayıp oluyor!
Hapse girmek gibi bir kaygım yok!
NECMETTİN Erbakan'ın avukatlarından Mehmet Ener, müvekkilinin 4 ay 26 günlük mahkûmiyeti konusunda, ‘‘Sayın Erbakan'ın hapse girmek gibi bir kaygısı yok. Sayın Başbakanımızın da söylediği gibi ceza alması memleket için kötü oldu’’ dedi.
‘Karar düzeltme’ talebinin sonuçlanmasını beklemeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuruda bulunacaklarını açıklayan Ener, AİHM'den cezanın infaz edilmemesi için ‘‘yürütmeyi durdurma’’ isteyeceklerini de bildirdi.
Ener, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin ‘‘Onama’’ kararının ardından Erbakan'la görüştüklerini ve durum değerlendirmesi yaptıklarını belirtti. Ener, ‘‘Kendisi bize de ‘Hayırlı olsun' dedi. Hiçbir kaygısı yok. Mahkemeler Türk milleti adına karar verir. Ancak, bu karar hiç iyi olmadı. Millette kendi içinde bu kararı değerlendirecek’’ diye konuştu.