Bir İstanbul efsanesi daha
Güncelleme Tarihi:
Ayda KAYAR / İSTANBUL
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 10, 2002 01:53
Önceki gün İstanbul'un temelini 'Medyan oğlu Yanko'nun attığının iddia edilmesi, diğer kuruluş efsanelerinin de gündeme gelmesine sebep oldu. İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Oğuz Tekin, İstanbul'un ortaya çıkışının gerisinde mitolojik bir aşk öyküsünün bulunduğunu söylüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, tarihçilerin bilmediği bir efsaneyi esas alarak kentin 2999'uncu yılını kutlamış olsa da tarih kitapları, tanrı Zeus'a uzanan bir başka efsaneyi anlatıyor.
Hem Romalı yazar Plinius, hem de Romalı tarihçi Tacitus İstanbul'un kuruluşuna yönelik bilgiler aktarıyorlar. Söz konusu yazarların verdiği bilgilere göre, kentin kuruluşu Milattan Önce 7'nci yüzyıla kadar götürülebiliyor. İstanbul Üniversitesi Eskiçağ Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Tekin'in İstanbul'un kuruluşuna yönelik bilgileri topladığı ‘‘Byzas'tan I. Constantinus'a Kadar Eskiçağ'da İstanbul’’ adlı kitabında yer alan mitolojik aşk öyküsü şöyle:
‘‘Argos kralı Inakhos'un kızı olan Io, aynı zamanda Argos kentindeki Hera tapınağının rahibesidir. Bir gün tanrı Zeus, Io'yu görüp ona áşık olur. Kocası Zeus'un bir başkasına ilgi duyduğunu öğrenen Hera, kıskançlığa kapılaraK Io'yu Zeus'tan ayırmanın yollarını arar. Zeus, Io'yu Hera'nın gazabından korumak için inek biçimine sokar. Fakat Hera ineğin kendisine verilmesini ister. Io'yu alır ve bin gözlü dev Argos'u başına nöbetçi olarak diker. Zeus da haberci tanrı Hermes'i göndererek, devi büyületip öldürtür. Io, devden kurtulmuştur ama Hera bu kez bir at sineğini ona musallat eder. Sinek ısırdıkça, inek kılığındaki Io'nun canı yanar. Acıya dayanamayan Io, Trakya'dan İstanbul Boğazı'na gelir. Boğaz'ı geçerek, Asya yakasında kıyıya çıkar. Bu öyküden dolayı İstanbul Boğazı'nın adı ‘İnek Geçidi' anlamına gelen ‘Bosporos' adını alır. Io süren yolculuğu sırasında antik çağda ‘Altın Boynuz' (Khrysokerak) olarak anılan Haliç'i geçtikten sonra bir kız çocuğu dünyaya getirir, adını Keroessa koyar. Keroessa'nın deniz tanrısı Poseidon'dan Byzas adlı bir çocuğu olur. Byzas büyüyünce, annesinin kendisini doğurduğu yerde bir kent kurar. Kurucusundan dolayı kent, Byzantion olarak adlandırılır.’’
Hem Romalı yazar Plinius, hem de Romalı tarihçi Tacitus İstanbul'un kuruluşuna yönelik bilgiler aktarıyorlar. Söz konusu yazarların verdiği bilgilere göre, kentin kuruluşu Milattan Önce 7'nci yüzyıla kadar götürülebiliyor. İstanbul Üniversitesi Eskiçağ Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Tekin'in İstanbul'un kuruluşuna yönelik bilgileri topladığı ‘‘Byzas'tan I. Constantinus'a Kadar Eskiçağ'da İstanbul’’ adlı kitabında yer alan mitolojik aşk öyküsü şöyle:
‘‘Argos kralı Inakhos'un kızı olan Io, aynı zamanda Argos kentindeki Hera tapınağının rahibesidir. Bir gün tanrı Zeus, Io'yu görüp ona áşık olur. Kocası Zeus'un bir başkasına ilgi duyduğunu öğrenen Hera, kıskançlığa kapılaraK Io'yu Zeus'tan ayırmanın yollarını arar. Zeus, Io'yu Hera'nın gazabından korumak için inek biçimine sokar. Fakat Hera ineğin kendisine verilmesini ister. Io'yu alır ve bin gözlü dev Argos'u başına nöbetçi olarak diker. Zeus da haberci tanrı Hermes'i göndererek, devi büyületip öldürtür. Io, devden kurtulmuştur ama Hera bu kez bir at sineğini ona musallat eder. Sinek ısırdıkça, inek kılığındaki Io'nun canı yanar. Acıya dayanamayan Io, Trakya'dan İstanbul Boğazı'na gelir. Boğaz'ı geçerek, Asya yakasında kıyıya çıkar. Bu öyküden dolayı İstanbul Boğazı'nın adı ‘İnek Geçidi' anlamına gelen ‘Bosporos' adını alır. Io süren yolculuğu sırasında antik çağda ‘Altın Boynuz' (Khrysokerak) olarak anılan Haliç'i geçtikten sonra bir kız çocuğu dünyaya getirir, adını Keroessa koyar. Keroessa'nın deniz tanrısı Poseidon'dan Byzas adlı bir çocuğu olur. Byzas büyüyünce, annesinin kendisini doğurduğu yerde bir kent kurar. Kurucusundan dolayı kent, Byzantion olarak adlandırılır.’’