Bir insanın ölmesi bile savaştır

Güncelleme Tarihi:

Bir insanın ölmesi bile savaştır
Oluşturulma Tarihi: Aralık 04, 2008 15:26

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri bugün Çankaya Köşkü’nde düzenlenen bir törenle kazananlara verildi. Edebiyat dalında Yaşar Kemal, imari dalında Turgut Cansever, müzik dalında da Dr. Alaettin Yavaşça'ya ödülleri Cumhurbaşkanı Gül tarafından verildi.

Haberin Devamı

Türk edebiyatının en önemli isimlerinden olan Yaşar Kemal Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülünü alırken tarihi bir konuşma yaptı. 20. yüzyıla, insanlığa sert eleştirilerde bulunan Kemal, “Savaş adı ne olursa olsun bir yıkımdır ölümdür. İnsanlığı öldürür. Bugün milyonlarca insan açlıktan, bakımsızlıktan ölüyor. Ama devam edemeyecek böyle. Ya insanlık yok olacak ya bugünkü sistem devam edemeyecek, ne halt ederlerse etsinler? Başlarına bela olacak böyle bir şey. Bugün çok kötü günler yaşıyor insanlık. Bundan sonra kesinlikle olacak bunlar. Bir Türk yazar da bunları söyledi diyecekler. Edebiyatım umurumda değil namusum umurumda” dedi.

BEL HASTALIĞININ AZİZLİĞİNE UĞRADI

2008 Yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Çankaya Köşkü’nde düzenlenen bir törenle sahiplerine verildi. Törende Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün konuşmasının ardından ödül sahiplerini ödüllerini almak için sahneye çağrıldı. Daha sonra Gül, Yaşar Kemal’e Prof. Dr. Alaeddin Yavaşça’ya ve Turgut Cansever adına ise eşi Nilüfer Cansever’e ödüllerini verdi. bu sırada salonda ve sahnede duygulu anlar yaşanırken Yaşar Kemal’in gözlerinin dolduğu görüldü. Cumhurbaşkanı Gül daha sonra ödül alanlarla birlikte kameralara poz verdi.

Haberin Devamı

Ödül töreninin ardından ödül alanlar birer konuşma yaptı. İlk konuşmayı Yaşar Kemal yaparken Kemal’in konuşmasını oturarak yapması için koltuk getirildi. Sahneye çıkarken pantolon kazasına uğrayan Kemal bu duruma konuşmasının başında açıklık getirdi. Belinde bir ağrı yaşadığı ve bellik kullandığını belirten Kemal, “Onun için bu hale geldim. Bir buçuk aydır belimde bir ağrı var. Yani öyle öldürücü bir şey değil, kolay kolay da ölmeyeceğim onu da biliyorum. Okuyucularım üzülmesin bunun için Kimsenin aklına bir şey gelmesin, ne gelecek onu da biliyorum” dedi. Kemal’in bu esprili açıklaması salondakilerin tebessüm etmesine yol açtı.

“85 DEĞİL 82 YAŞINDAYIM”

Kemal, yazılı bir metinden konuşma yapmasının kendisi için zor olduğunu ifade ederek, “Ben şimdiye kadar hayatımda hiç okumadan konuştum. Mesala romanlarımı kara kalemle yazarım. Kolay kolay yazılı metinden konuşamam ama mecburum burada. Bazı yerlerde mecbur oluyorum” dedi. Konuşmasında sık sık yazdığı metnin dışına çıkan Kemal, bir ara da metinlerin sayfasını karıştırdı.

Haberin Devamı

Konuştuğu zaman da çok uzun konuştuğunu, bütün hayatı boyunca edebiyat üzerine, sanat üzerine, hayat üzerine, politika üzerine çok konuştuğunu belirten Kemal, “Bu hale de geldik, 82 yaşındayım, 85 yaşında değilim” dedi.

Kemal, bu yaşta böyle bir ödül almaktan memnun olduğunu ifade ederek, kendisini bu ödülle gururlandıranlara teşekkür etti.

“BUGÜNKÜ EĞİTİMLE BARIŞ OLMAZ”

Bir takım düşünceleri her zaman söylemenin mümkün olmadığını, yine de her fırsatta düşüncelerini tekrarlayacağını ifade eden Kemal, köy enstitülerinin önemine değinerek, mevcut eğitim sistemini “bu okullar zulüm okuludur” sözleriyle eleştirdi. Kemal şöyle konuştu:

“Biz cumhuriyet çağının sanatçıları, romancılar, şairler, ressamlar önce kendi kültürümüze, dilimize dönmeyi öğrendik. Tercüme bürosunun çevirdiği Dünya klasikleriyle yetiştik. Halkevlerinin, köy enstitülerinin kuruluşlarına yardım ettik. Köy enstitüleri ki gelecekte dünyamızı gerçek insanına kavuşturacak bir eğitim düzenidir. Şimdi bugünkü yeryüzünün eğitim düzeni düzen değil. Böyle bir pedagoji olmaması gerek dünyada. Pedagoji hiçbir şekilde yenileşmemiş. İnsanların kafasına koyuyorlar bir takım bilgileri onlar da unutup gidiyorlar. Bugünkü eğitimle barış da olamaz. Mesela Hiroşima’ya bombayı atanların hepsi aşağı yukarı, onu imzalayan ABD devlet Başkanı, on binlerce, milyonlarca adamı öldüreceğini düşünen insan da bu okullardan gelmiştir. Bu okullar zülüm okuludur. Dünyanın bütün gazetelerinde aşağı yukarı bunları yazdım.”

Haberin Devamı

“EDEBİYATIM DEĞİL, NAMUSUM UMRUMDA”-

Batıda gizemle düşüncenin hızla yok olduğunu yerlerini akla ve gerçekçiliğe dayadıklarını söyleyenlerin olduğunu belirten Kemal, “Buna inanmam zor. Benim maceralarım insanın gizemine varmak içindi. Düş gücüne gelince; o gün de bugün de sonsuz düşler kuruyorum. Düş gücünü yitiren insanın hiçbir umudu kalmaz. Umut, düş gücünün yarattığı ve insanoğlunun sahip olduğu en büyük değerlerden biridir” dedi.

20. yüzyılın insanlığın belki de en acılı yüzyılı olduğunu kaydeden Kemal şunları dedi:

“Milyonlarca insan, çoğunluğu da genç bu yüzyılda öldürüldü. 20. yüzyılda çıkan üç savaşın adı da Dünya Savaşıydı ve bu savaşı Avrupalılar çıkardı. Haa suçluyor musun? Elbette suçlayacağım. Herkesin suçlaması lazım. Avrupa uygarlığın memleketleri olacak. Ama bu Avrupa 3 defa savaş çıkardı. En korkuncu da 3. savaştı, soğuk savaştı. Korkunçtur o. İnsanı yozlaştırdı, edebiyatı yozlaştırdı sanatı yozlaştırdı. 19. yüzyıldan kalanlar büyük insanlardı. Tolstoy mesela 19. yüzyılın büyük insanıydı. Biz onun değerini hala bilemiyoruz. Büyük yazarların değerini bilecek durumda değiliz. Savaş, adı ne olursa olsun bir yıkımdır ölümdür. İnsanlığı öldürür. Bugün milyonlarca insan açlıktan, bakımsızlıktan ölüyor. Rakamlar var Birleşmiş Milletler’de. Onu söyleyemiyorum çünkü çok uzun sürer bu. Ama devam edemeyecek böyle. Ya insanlık yok olacak ya bugünkü sistem devam edemeyecek. Ne halt ederlerse etsinler? Başlarına bela olacak böyle bir şey. Bugün çok kötü günler yaşıyor insanlık. Bundan sonra kesinlikle olacak bunlar. Bir Türk yazar da bunları söyledi diyecekler. Edebiyatım umurumda değil namusum umurumda.”

Haberin Devamı

“DÜNYA TÜKENİYOR, BU BİR FELAKETTİR”

Kemal, insanların, hafsalalarının alamayacağı kadar değiştiğini, başka türlü insan olduklarını söyleyerek, “Bile bile kendilerini öldürüyorlar. Bugün dünya tükeniyor. Birçok hayvan, ağaç, börtü, böceğin soyu tükendi. Bu bir felakettir. İnsanın sonunun geleceğini söyleyen bir şeydir. Yazık olur bu dünyaya insanların sonu gelirse, gelmemeli. Bugün dünya barışa susamıştır. Tekrar ediyorum Türkiye en çok barışa susamıştır. Küçük savaş diyorlar, savaşın küçüğü olmaz. Bir insanın bile bir insanı öldürmesi savaştır” dedi.

ANADOLUDA YAŞAYAN HER HALK ANA DİLDE EĞİTİM ALACAK”

Dünyanın hala on binlerce çiçekli bir kültür bahçesi olduğuna dikkat çeken Kemal, tek kültürlük anlayışını sert bir dille eleştirdi. Kemal şöyle konuştu:

Haberin Devamı

“Her kültürün bir rengi, bir kokusu vardır. Dünyamızın bir çiçeğinin koparılması, bir rengin, bir kokunun yok olmasıdır. Bu insanları insanlıktan çıkaran bir durumdur. Tek renge, tek kokuya kalmış bir insanlık, tek dile kalmış bir dünya hapı yutmuştur. Eşek gibi bugünkü dünyamin arkasından gitsinler, rezil olacaklar. Çocukları, torunları, tarihlerler bunları rezil edecekler. Adam gibi durmasınlar öyle... Dünyayı düzeltmenin yolu yalnız gerçek bir demokrasiden geçer. İnsan hakları bildirgesine durmadan harfler ekleniyor. Demokrasi gittikçe değişiyor, dönüşüyor. Demokrasilerde her şey gittikçe saydamlaşacak, yeni anlamlar kazanacak. Anadolu coğrafyası çok kültürlü ve çok büyük bir toprak olduğundan dünya kültürüne kaynaklık etmiştir. Bu çok ilginçtir. Anadolu’nun zengin kültür birikime sırtımız dayayınca, dünya kültürüne katkımız olacaktır. Anadolu’da yaşayan her halk kendi ana dilini kullanacak. Kendi ana dilinde eğitim görecek, kitaplar yazacak, filmler çekecek. Biz çok kültürlü toprak olduğumuzun farkına varacağız, çıkarımızın yasakta değil, özgürlükte olduğunu bilincine varacağız.”

“BENİ OKUYANLAR BARIŞÇI OLSUNLAR, YOKSA ZAHMET ETMESİNLER”

Kendisinin hiçbir zaman karamsar olmadığını söyleyen Kemal, okuyucularına seslenerek, “Beni okuyanlar da karamsar olmasınlar. Okuyucularıma çok söylerim bunu, benim kitaplarımız okuyanlar barışçı olsunlar, yoksa zahmet etmesinler Ben bunun için yazıyorum. Sevgi için yazıyorum, dostluk için yazıyoruz, savaşa düşmanlık için yazıyorum. İyi şeyler için yazıyorum, yoksa gerisi ne olacak yani. Büyük yazarların eserleri bile ölümlüdür, yalnız içindeki vicdan ölümlü değildir. İçindeki sevgi ölümlü değildir. Kötü her zaman kötüdür ve ölüme mahkumdur, sevgi her zaman sevgidir ve sonuna kadar yaşar. Kıyamete kadar bile yaşayan sevgiler vardır” dedi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!