Güncelleme Tarihi:
Koronavirüs vaka sayıları hızlı yürütülen aşılanma çalışmalarına rağmen 8 bin civarında seyrediyor. Vaka sayılarının büyük çoğunluğunu oluşturan bazı bölgelerde ise il bazında kapanmalar konuşulurken en yüksek vaka oranına sahip Ordu’da rakamlar hala çok yüksek. Son paylaşılan verilere göre en çok sıçrama yapan iller ise sırasıyla; Ordu, Giresun, Samsun, Tokat, Bolu, Sakarya, Ardahan, Adıyaman, Erzurum, Kırklareli.
Bu hafta vaka oranlarında Türkiye'nin en riskli şehri olan Ordu'da yeni kısıtlamalar açıklandı. Ordu’da, alınan kısıtlamalara, misafir kabul etme, misafirliğe gitme, taziye amaçlı ev ziyareti, gün yapma gibi sosyal faaliyetlere izin verilmemesine, apartman ve site yöneticileri vasıtasıyla apartman ve site gibi toplu yaşam yerlerinin ortak kullanım alanlarının toplu bir şekilde kullanılmasının engellenmesi, cenaze namazlarının en fazla 30 kişi ile sınırlandırılmasının da yer aldığı ek tedbirler getirildi.
Ordu’yu olumsuz manada zirveye taşıyan vaka sayılarının toplumsal yaşam özelliklerinden ve bölge karakteristiğinden kaynaklandığını söyleyen Ordu Tabipler Odası Başkanı Ali Coşkun, vaka sayılarındaki artışı hurriyet.com.tr için değerlendirdi.
2) VAKALAR NEDEN ARTIYOR?
Vaka artışında Ordu için iki neden var: Aşırı sosyal olmamız ve aşının getirdiği rehavet. Ordu Tabip odası olarak 8 Aralık’ta 3 hafta tam kapanma isteğimizden beridir, Ordu’daki vakaları dikkatle takip etmekteyiz. Bu günlerde Ordu’yu maalesef olumsuz manada zirveye taşıyan bulaş artışının öncelikli nedenlerinin toplumsal yaşam özelliğinden ve Karadenizli olmanın karakteristiğinden kaynaklandığının düşünmekteyim. Ordu’nun yemyeşil köyleri, Ordululara herhalde hiç bu kadar cazip gelmemişti. Ordu insanının hem bu köylerde yaşayan büyüklerini ziyaret etme alışkanlığı hem de hafta sonu şehir kısıtlamalarından kaçıp denetimsiz kırsalda sosyalleşmeye amacıyla köylere taşınması, aile içi bulaş sayısını beklenenin üzerinde artırmıştır.
3) ORDU’DAKİ ARTIŞ MUTASYONA BAĞLI OLABİLİR Mİ?
Karadeniz insanı Ordu’da olduğu gibi sevinçli ve acılı günlerinde dostluk, arkadaşlık ve akrabalık ilişkilerinde kalabalık ve yakın temaslı olarak yaşamaktadır, bu durum rutinlerinde var. Yapabildiğimiz saha gözlem verilerinde farklı illerde yaşayan ama fındık hasadı ya da ziyaret amaçlı Ordu’ya yazın gelen Ordulu hemşehrilerimizin hatırı sayılır bir kısmının fındık hasadı bittiği halde geri dönmediğini tespit ettik.
Ordulular, pandeminin alevlendiği dönemlerde bulaş yönünden riskli olunca, asıl yaşadıkları şehirlere geri dönmediler. Hemşehrililerimiz köylerinde veya mahallelerinde kaldılar. Bu durumda aile hekimliklerindeki nüfuslar, bilinen Ordu nüfusundan çok daha fazla oldu. Bu durumu en iyi şekilde aile hekimliklerine çok sayıda dış kayıtlı misafir hasta başvurularından anlıyoruz. Vaka artışlarının bu durumdan yani kalabalık nüfusun getirdiği aşırı sosyalleşmeden ve aşının ortaya çıkışıyla beraber toplum üzerindeki koruyucu tedbirlerin alınmasındaki esnemeden kaynaklandığını düşünüyorum. Bu artışın mutasyona bağlı olduğunu gösteren bir veri şu an için elimizde yok ancak bu durumu da yakından takip etmekteyiz.
4) ORDU’DA NE KADAR AŞI YAPILDI?
Ordu’da şu an itibariyle 90 bin civarında aşı yaptık. Hedef 450 bin civarında aşı yapmak. Ama inanıyorum ki 200 bin sayısını devirince bu vaka artışları, alınan koruyucu tedbirlerle beraber gerilemeye başlayacaktır. Aslında aşılamaya gitmede de Ordu insanı ihmalkar davrandı. Yoksa bu sayıya 15 gün önce erişebilirdik. Bir önemli nokta da şu: Aşı kuyruğundaki bulaşmalara mani olmak. Bu konuda da gereksiz kalabalıktan sakınmak ve aşı yaptırmaya tek olarak gitmekte büyük fayda görüyorum.
5) NE YAPMAK GEREKİR?
Şu unutulmamalı, virüs ile savaş hala devam ediyor. Toplumun en az yarısı aşılanmadan bu vaka sayıları düşmez. Herkes artık çift maskesini taksın. Aradaki sosyal mesafe en az 2 metre olsun. Kapalı bir ortamda aile dışından biriyle en fazla 2 dakika konuşma riskine maruz kalabilirsiniz.
Bu müsibet hastalıktan el birliğiyle ülke olarak kenetlenerek kurtulacağız inşallah. Buna inancım sonsuz. Yeter ki tedbirleri gevşetmeden uygulayalım. Bu konuda devletimize ve Sağlık Bakanlığımıza güveniyoruz, güvenmeliyiz de zaten. Her vatandaş, onu korumak için çalışan devlet görevlilerine yardımcı olmalıdır. Özellikle filyasyon ekiplerine doğruyu eksiksiz olarak söylemelidirler, temaslıları gizlememelidirler.