Güncelleme Tarihi:
Halsizlik, geçmeyen ishal gibi şikayetlerini önemsemeyen, 1 çocuk babası Levent Fıçıcılar, 2019 yılı eylül ayında bir anda rahatsızlandı. Uyandığında hareket etmekte zorlandığını ifade eden Fıçıcılar, ailesinin yardımıyla doktora gitti. Yapılan tetkiklerde edinilen bilgiye göre sinir sisteminde meydana gelen, vücutta kas güçsüzlüğüne, refleks kaybına neden olan, geçici felç hali oluşturan ve kesin tedavisi olmadığı ifade edilen ancak etkisi azaltılabilen bir nörolojik hastalık olan guillain barre teşhisi konuldu.
Multidisipliner sürdürülen tedavi sürecinde Fıçıcılar’ın vücudun bağışıklık sisteminin kendi doku ve organlarına saldırması olarak ifade edilen lupus hastası olduğu da belirlendi. Kilo problemi de bulunan, bir gecede neredeyse parmağını dahi hareket ettiremez hale gelen Fıçıcılar için uzun tedavi süreci başladı.
İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde önce nöroloji ardından Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği’ne yatışı yapılan, multidisipliner bir yaklaşımla süren tedavisi çerçevesinde zor günler geçiren Fıçıcılar, azimle tedavilerine yöneldi.
Yakınlarının kızını hastaneye getirdiği ancak ellerini ve ayaklarını hareket ettirememesi nedeniyle kızına sarılamayan Fıçıcılar’ın o anları yürek burktu. Fizik tedavi ve egzersizlerin etkisiyle zamanla ufak hareketler yapmaya başlayan, yakınlarının desteğiyle ayağa kalkan Fıçıcılar, kızı ve ailesine yeniden dokunabilmek için doktorlarını harfiyen dinledi. Uzun ve yorucu geçen tedavi süreçlerinin ardından bugün baston yardımıyla yürüyebilen ve vücudunu hareket ettirebilen 42 yaşındaki Fıçılar yaşadıklarını anlattı. İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Toptaş ile Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç. Dr. Ebru Aytekin de klinik ve sürece ilişkin bilgi verdi.
“AİLELERDEN DE ÇOK GÜZEL GERİ DÖNÜŞLER VAR”
Fizik tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarıyla birçok hastada çok önemli gelişmeler yaşandığını aktaran İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Toptaş, “Özellikle kas, iskelet sistemi, ortopedik hastalıklar, nörolojik, ramotolojik ve geriatrik hastaların artmasıyla beraber hastanemizin fizik tedavi ünitesine ve servisine olan ihtiyaç artmıştı. Biz 27 yataklı bir klinik kurduk ve ünitemizi de büyüttük.
Buraya sedye ile getirdiğimiz birçok hastaların burada uzun süre tedavi aldıktan sonra yürüyerek gittiğini görmekteyiz. Bu bizi çok mutlu etmekte, hakikaten profesyonel çalışan iyi bir ekibimiz var. Biz de hastane yönetimi olarak bu ekibe elimizden geldiğince destek olmaya çalışmaktayız. Boyundan alt kısmı tamamen tutmayan bir hastamız vardı, o hastayla ilgili fizik tedavi hekimlerimizin hem medikal hem de fizyoterapi tedavileriyle birlikte buradan yürüyerek çıktı. Bu hastaları görünce hem ekip hem bizim motivasyonumuz çok artmakta. Buna benzer bir hasta yine hala yatıyor burada, sedye le getirilmişti önce opere ettik. Daha sonra bir Covid geçirdi, yoğun bakımda yattı tekrar fizik tedavi ünitesine aldık, yürüyemez haldeydi şimdi gayet güzel yürüyor. Ailelerinden de çok çok güzel geri dönüşler var. Hakikaten şuaradan çıkan hastaların ve yakınlarının mutluluğu görülmeye değer” şeklinde konuştu.
“HİÇBİR EKLEMİNİ OYNATAMAYAN HASTALARI YÜRÜYEREK ÇIKARTTIĞIMIZDA MUTLU OLUYORUZ”
İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Kliniği Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç. Dr. Ebru Aytekin hastalardaki gelişiminin kendilerini çok mutlu ettiğini anlatarak, “Birçok alana yönelik rehabilitasyon yapıyoruz. Örneğin; ortopedik, nörolojik rehabilitasyon solunum, lenfödem rehabilitasyonu bir takım girişimsel işlemlerimiz var. İnsanların bir anda vücutlarında kas iskelet sistemlerinde yetersizlik oluşmasıyla beraber tüm hayatları bir günde değişebiliyor.
Hiçbir ekstremitesini hiçbir eklemini, kolu bacağını oynatamayan hastaları yürüyerek çıkarttığımızda onları ailelerine kavuşturduğumuzda psikolojik yönden iyi olduklarını, işlerine başlayabildiklerini, çocuklarına sarılabildiğini gördüğümüzde oldukça mutlu oluyoruz. Hastamız Levent Bey de bizim en korktuğumuz şey; solunum kaslarının tutulup yoğun bakım sürecine girmesi, Allah’tan hastamız o aşamaya gelmedi. Solunum kasları da etkilenince bizim için çok daha zor olabiliyor. Hastamızda bir gün içinde hızla gelişen kollarda ve bacaklar güçsüzlükle giden nörolojik bir tabloyla bizim hastanemizin nöroloji kliniğine yatırıyor” dedi.
“KOLLAR VE BACAKLARDA HİÇBİR HAREKET, OTURMA DENGESİ YOKTU”
Levent Fıçıcılar’ın tedavisine ilişkin bilgi veren Doç. Dr. Aytekin, “Biz bu hastamızı servisimize aldığımız zaman hastamızın dört ekstremitesinde kollar ve bacaklarda hiçbir hareketi yoktu, gövde, oturma dengesi yoktu. Gerçekten hastamız o dönemde de obez bir hastaydı, yaklaşık 130 kilo kadardı. Biz bu hastamızı araştırdık altta yatan ramotolojik bir sebep tespit ettik. Buna yönelik hastamıza çok ileri tedaviler, örneğin; hastamıza plazma değişimi, immunoglobulin tedavileri bunun dışında steroid tedavisi ve birtakım tedaviler uygulayarak hastamızın kol ve bacaklardaki kuvvetsizliğinin gerilemesini hızlı bir şekilde geri döndürmeye çalıştık. Bu tedavilerle büyük bir ilerleme kaydettikten sonra ve hastamıza verdiğimiz rehabilitasyon hizmetiyle hastamız önce oturur duruma geldi sonra ayağa kaldırdık. Paralel barda yürüme çalışmalarına başladık. Onun dışında en son olarak tek bastonlu bağımsız kendine bakabileceği bireysel olarak tamamen özgür olduğu bir konuma getirebildik” diye konuştu.
“BİR GECEDE PARMAĞIMI KIMILDATAMAZ DURUMA GELDİM, HİÇ VAZGEÇMEDİM”
42 yaşındaki 1 çocuk babası Levent Fıçıcılar kızı için yeniden eski haline dönmek için büyük çaba gösterdiği anlatarak şöyle konuştu:
“2019 yazında eylül ayında rahatsızlandım, öncesinde 1 ay kadar bir halsizliğim vardı, ama ben önemsemedim. Gece uykuda rahatsızlanmışım farkında olmadan sabah uyandığımda kollarımı kaldıramıyordum. Geçmeyince acile başvurdum. Orada tekitlerden sonra guillain barre teşhisi konuldu. Yavaş yavaş kas hareketlerimi kaybetmeye başladım, sadece boynumu oynatabiliyordum. Hemen hastanede tedaviye başlanıldı bu nefes kaslarıma kadar geldi, yoğun bakımlık olacakken tedaviye başlandığı için yoğun bakıma alınmadım. 1 ay kadar nörolojide devam etti tedavim. Lupus hastalığı teşhisi de konuldu.
1 ay kadar nörolojide 6-7 ay kadar da fizik tedavide yattım tedavilerim devam etti. Toplamda 7-8 ay sonrasında benim parmak hareketlerim başladı. 5,10,20 derken 1 saat ayakta durmaya başladım.
1 buçuk, 2 yıl kat ettikten sonra sanki yeni doğmuş bir bebek gibi emekleyerek işlerimi hallediyordum daha sonra walker ile, değnek ile yürümeye başladım 3 sene zarfında, şimdi Allah’a çok şükür ince motor becerileri haricinde kendi ihtiyacımı kendim hallediyorum. Sorumlu olduğum bir kızım, çocuğum var onu daha çok düşündüm. Hayata tutunma tarafını seçtim, hiç vazgeçmedim hala fizik tedaviye devam ediyorum hayatımın bir parçası oldu. Bir gecede parmağımı kımıldatamaz duruma geldim, sonuçta hayat devam ediyor her şeyin olumlu tarafından bakıp bu duruma kadar geldim, kendi ihtiyacımı kendim karşılayabiliyorum”