Güncelleme Tarihi:
İran özellikle son dönemde bütün dünyanın gözlerine üzerine diktiği bir ülke. İran Bir Erkek Diktatörlüğü, iki usta gazeteci, İpek Çalışlar ve Oral Çalışlar'ın yorumuyla bu ülkenin bilinmeyen yönlerini ortaya çıkarıyor.
Sadece bir gezi kitabı olarak okunduğunda da epey ilginç bir çalışma olan kitapta İpek ve Oral Çalışlar'ın gezi öncesi ve sonrasında sürdürdüğü gözlemlerinin yanısıra İranlı aydınlarla yapılan görüşmeleri de okuyabilmek mümkün.
“İran’a ‘Doğu Konferansı” adı verilen bir heyetle gittik,” diyor İpek Çalışlar. “Bu Konferans, Türkiye’nin doğusunda bulunan komşu ülkelerin aydınlarıyla temas kurmayı ve ABD’nin bölgedeki hesaplarına karşı yeni bir anlayış geliştirmeyi amaçlıyor. Şimdiye kadar Doğu’yla ilgili bilgileri Batı kaynaklarından öğrenmiştik. İlk kez kaynağa gidiyorduk...”
Mehmet Bekaroğlu, Ömer Laçiner, Nuray Mert, Yıldız Ramazanoğlu Kavuncu, Aydın Çubukçu, Ferzan Yıldırım, Dilek Dündar, Tuncay Akgün, Yılmaz Ensaroğlu, Hakan Albayrak, Ferhat Kentel, Halil İbrahim Sarıoğlu, Etyen Mahçupyan, Hrant Dink, Nihat Genç, Eşber Yağmurdereli, Mete Çubukçu, Özgül Apaçe, Sumru Yağmurdereli, Selçuk Caydı, Şinasi Haznedar, Aydın Bolkan, Kezban Bülbül, Şehmuz Ülek, Kenan Çamurcu gibi isimlerin oluşturduğu Doğu Konferansı, komşumuz olan Doğu ülkelerinin aydınlarıyla temas etmeyi, onları tanımayı ve bu ülkelerin insanlarıyla daha sıcak ilişkiler kurmayı amaçlıyor.
İran’da 22-29 Eylül 2003 arasında kalan heyettekiler, önde gelen muhalifler başta olmak üzere, İran’daki her eğilimden insanla konuşma olanağı buldu. İran’ın tanınmış gazetelerini, İran televizyon merkezini, ünlü Kum kentini, bu kentteki Feyziye Medresesi’ni, Humeyni’nin İran’dan ayrılmadan önce yaşadığı evi; halılarıyla köprüleri ve Nakşıcihan Meydanı’yla ünlü tarihi İsfahan kentini gezdiler. “İran’da özgürlük ve demokrasi isteyen İranlıları gördük. Nereye başımızı çevirsek, kadınların ve erkeklerin bu sistemden bıktığına tanık olduk,” diyor İpek ve Oral Çalışlar. “Bir haftalık İran gezimiz, bizde çok değişik duygular yarattı. 1979 yılında Şah’ı yıkıp tam kurtulduklarını düşünen İranlılar, beklemedikleri başka bir baskı rejimiyle karşı karşıya kalmışlardı. Kendi içindeki farklılıkları yok ederek iktidara tek başlarına egemen olan mollara, 25 yıllık süre içinde halkın hayatını çekilmez hale getirmişlerdi.”