Bir elinde çuvaldız öbüründe iğne

Güncelleme Tarihi:

Bir elinde çuvaldız öbüründe iğne
Oluşturulma Tarihi: Haziran 16, 2012 00:00

Almanya Federal Cumhuriyeti İnsan Hakları ve İnsani Yardım Sorumlusu Markus Löning, bu hafta Türkiye’deydi. Löning’in, Ankara, Diyarbakır, Mardin ve İstanbul’da kanaat önderleriyle yaptığı görüşmelerden çıkan şuydu: Türkiye’de son yıllarda çok iyi şeyler oldu ama yetmez.

Haberin Devamı

Löning, eleştirilerini bugün İstanbul’daki Almanya Başkonsolosluğunda düzenlediği bir basın toplantısında kamuoyuyla da paylaştı.

Löning’in dini özgürlükler, ifade özgürlüğü ve hukuk devleti konularına odaklanan görüşmelerindeki muhatapları çok önemli isimler.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Prof. Dr. Büşra Ersanlı’ya, gazeteci Nedim Şener’den Diyarbakır Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş’a, 2009 yılından bu yana tutuklu bulunan İnsan Hakları Derneği Başkan Yardımcısı, hukukçu Muharrem Erbey’e ve gayri Müslim dini grupların liderlerine kadar birçok kişiyle görüştü Löning.

/images/100/0x0/55ea2fa7f018fbb8f8704c08

Haberin Devamı

TÜRKİYE ÇOK İLERLEDİ AMA…
Basın toplantısında ise özetle şunları söyledi:

"Türkiye’de son dönemde çok önemli bazı gelişmeler yaşandı. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı getirildi, karakollarda sistematik işkence olayları yok denecek seviyeye geldi, Kürtçenin seçmeli ders olarak okullarda okutulması gündeme geldi, aile içi şiddet konusunda adımlar atıldı.

Ancak bu gelişmeler hele ki Türkiye Avrupa Birliği (AB) yolunda ilerlemek istiyorsa yeterli değil. Zira özellikle ifade özgürlüğü alanında yaşananlar Löning’in ifadesiyle, “en temel insan hakları sorunları”.

Ücretsiz eğitim istediği için tutuklanan üniversite öğrencileri olduğunu duymanın kendisini şoke ettiğini belirten Löning, “Bir profesör öğrencilerin kelepçeyle sınava getirildiğini söyledi, bu kesinlikle kabul edilemez” diye konuştu.

GAZETECİLER KORKUYOR
Basın özgürlüğü meselesine de ağırlıklı olarak değinen Löning, “Gazeteciler çok sayıda meslektaşlarının tutuklu olduğunu söyledi. Bir korku ortamı olduğu, gazetecilerin düşündüklerini rahatça yazma imkanı bulamadığı anlatıldı” derken, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın açtığı tazminat davalarının ve tavrının medya kuruluşlarını da temkinli davranmaya ittiğini ve bir “otosansür” ortamı yarattığını söyledi.

“Basın kartı olmayan gazeteciler” tartışmasına da değinen Löning, “Ben şu gazetecidir bu değildir diye bir tanımlama yapmak istemiyorum. Ama bu önemli değil. Hükümetin ifade çeşitliliği olabileceğini göstermesi gerekir. Korku varsa hükümet görevini yerine getirmiyor demektir, ifade özgürlüğünün korunması gerekir. Basın kartı tartışma konusu değildir mühim olan ifade özgürlüğüdür” dedi.

Haberin Devamı

ÇUVALDIZ VE İĞNE
Löning çuvaldızı Türkiye’ye batırırken Avrupa’yı iğnelemeyi de ihmal etmedi. AB’nin Türkiye’yle müzakere sürecinde geride durmasının, fasılları açmayı reddetmesinin büyük bir hata olduğunu ifade eden Löning, “AB Türkiye’ye olumlu sinyal vermeli. Türkiye’nin gelişimini desteklemeli, ‘Biz Türkiye’yi aday olarak görüyoruz’ demeli” diye konuştu.

Kısa bir süre önce başlatılan Türkiye-AB ilişkilerinde “pozitif gündem” sürecinin bir fırsat olduğunu da belirten Löning’in bir de Kıbrıs Rum Kesimi’ne çağrısı vardı.

KIBRIS RUM KESİMİNE SESLENDİ
Türk yetkililerin de her platformda açılmasını talep ettiği yargı ve temel haklarla ilgili 23’üncü faslın acilen açılması gerektiğini ifade eden Löning, “Buradan Kıbrıs’a sesleniyorum, bu blokeyi kaldırın. Böylece Türkiye AB yolunda ciddi olduğunu gösterme fırsatı bulacaktır” diye konuştu.

Haberin Devamı

Löning, Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle’nin de Türkiye’yle işbirliği içinde bir yakınlaşma hedeflediğini söyledi.

Löning, kendisinin gelişinin ve bu görüşmeleri yapmasının da Westerwelle’ye bu süreçte destek olmak olduğunu da sözlerine ekledi.

Sevin Turan
seturan@hurriyet.com.tr
http://twitter.com/sevinturan

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!