Güncelleme Tarihi:
‘BİR Dâhinin Hürriyet Aşkı’ hem bir fotoğraf albümü hem de Türkiye’nin önemli dört bilim insanının Atatürk ve Cumhuriyet üzerine makalelerinin yer aldığı bir çalışma. 386 sayfalık kitapta fotoğraflara Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya’nın ‘Tarihin yolu nasıl keşfedilir? Atatürk ve Osmanlı mirası’, Prof. Dr. Şerif Mardin’in ‘Yenileşme dinamiğinin temelleri ve Atatürk’, Prof. Dr. Macit Gökberk’in ‘Aydınlanma felsefesi, devrimler ve Atatürk’, Ord. Prof. Dr. Ömer Celal Sarc’ın ‘Atatürk döneminde Türkiye ekonomisi ve iktisat politikaları’ başlıklı makaleleri eşlik ediyor. Albüm yaklaşık bin fotoğraftan oluşuyor. Bu fotoğraflar, aynı zamanda kitabı yayına hazırlayan Fahri Özdemir’in koleksiyonundan seçildi. Özdemir, kitabın hazırlanmasının yaklaşık iki yıl sürdüğünü söylüyor: “Fotoğraf kalitesi ve içerik olarak Türkiye’de ilk defa böyle kapsamlı bir Atatük albümü yayımlanıyor. Bu fotoğrafların çoğu ilk kez yayımlanıyor. Amacımız gelecek kuşaklara Atatürk’ü daha iyi ve daha görsel bir şölen içinde anlatmak. Bugüne kadar yayımlanan albümlerden farkı, fotoğrafların kalitesinin çok üst düzeyde olması.”
SEVGİNİZ AKLIN EŞLİĞİNDE BÜYÜYECEK
Doğan Hızlan kitabın önemini yazdığı önsözde şöyle anlatıyor: “Kitaptaki fotoğrafları şimdiye kadar görmediniz, onları dikkatle incelerseniz büyük bir kurucu liderin fotobiyografisinden kişiliğini öğrenmiş olursunuz. Artık günümüzde fotoğraf, görselliğin egemenliğini ilan emiş bir tür. Ben fotoğraflara bakarken onun ardındakileri de yorumlamaya çalışırım. Tek başına fotoğraflar bile bize/size çok şey söylüyor, çok mesajlar iletiyor. Bu kitapta okuyacağınız yazılar, size gerçek Atatürkçülüğün temel ilkelerini, vazgeçilmezliğini bir kez daha ispatlayacak. Atatürk’ü her zaman yeniden tanımak, onun düşüncelerinin hâlâ yaşadığını ve yaşayacağının bilincine varmaktır. Her zaman bilerek sevmeye inanırım, bu yazılar size Atatürk’ü daha çok sevdirecek, sadece duygusal bir sevgi olmayacak, bu sevgi aklın eşliğinde büyüyecek.”
‘Atatürk’le alınanı Atatürk’çe koruyabilmek’
Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya: “Lozan Atlaşması’nın imzalanması emperyalist çevreleri hayli şaşırtmıştı. Fakat teselliyi, ileri sürdükleri, şu tezde buldular: ‘...Gerçekten Türkiye, teorik bakımdan bağımsız bir hükümet oldu. Lakin bu ticaret ve sanatta yeteneksiz ve sermayeden yoksun olan ahaliyi bilenlerce malumdur ki, bu bağımsızlığın ömrü pek kısa olacak ve eski vaziyeti bir başkası üzerine alacaktır.’ Atatürk tüm yaşamında bu tür görüşlerle ve eylemlerle savaşmıştır. Çünkü bu iddialar, yüzyılların beslediği en ağır hükümlerin ve felaketlerin taşıyıcıları olmuşlardır. Türklere ve Türkiye’ye bağımsızlık, belli bir emperyalizm faturasıyla, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal bağımsızlıklar alanında yabancıların etkilerini saklı tutmaları koşuluyla ‘verilmiş’ değildir. Atatürk’le alınanı Atatürk’çe koruyabilmek, Türk devriminin temel ve gerçek ilkesidir.”
“Reformların kaynağı ‘yeni onur’ anlayışıydı”
Prof. Dr. Şerif Mardin: “Amaç, reformların içindeki gücün hangi kaynaklardan geldiğini araştırmaktı. Kaynaklardan en önemlisinin bir ‘yeni onur’ anlayışı olduğunun ortaya konulabildiğini umuyoruz. Atatürk bu onurluluk anlayışını Cumhuriyet Türkiye’sinin kurumlarının zembereği niteliğine getirmeye çalışmıştır. ‘Pozitif bilim’ ve ‘halk’ kavramları, bu temel öğenin çevresinde, onunla birlikte biçimlenen kavramlar olarak görülmelidir. ‘Ulusal devlet’ ise oldukça farklı ve dışsal dinamiğin ağır bastığı bir sürecin sonucudur. Büyük adamlar kendi çağlarının koşulları içinde yoğrulmuşlardır. Atatürk’ün özelliği, bazen kesintiye uğramış, bazen gerçekliğini bir ölçüde yitirmiş, bazen uygulamaya geçirilmesi olağanüstü cesaret ve salt cesaret isteyen, birbirinden ayrı yönlere dönük güçleri bir noktada toplamış ve Cumhuriyet’in ‘ideal’inin ana kökleri olarak yaşatabilmiş olmasıdır.”