Bir cehalet böyle düzeltildi

Güncelleme Tarihi:

Bir cehalet böyle düzeltildi
Oluşturulma Tarihi: Ocak 03, 2001 00:00

Haberin Devamı

Osmanlı ordusu hakkında yayınlanan İngilizce kitap Batı'nın çarpıtmalarını düzeltiyor

Osmanlı ordusunun I.Dünya Savaşı'ndaki tüm askeri faaliyetlerini kapsayan bir kitap 20 gün önce ABD'de piyasaya çıktı. Kitap, adını Mustafa Kemal'in ünlü sözünden alıyor: ‘‘Ordered to Die’’ (Ölmeleri Emredildi.) Kitabın yazarı ise Amerikalı tarihçi ve yarbay Edward J. Erickson. Bazı ilklere imza atması bakımından büyük önem taşıyan kitapta, önsöz tanıdık bir isim tarafından kaleme alınmış: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu.

Amerikalı tarihçi Edward J. Erickson'ın Osmanlı ordusunun I. Dünya Savaşı sırasındaki faaliyetlerini anlatan kitabı Amerika'da geçtiğimiz ay yayınlandı. Kitabı Türkiye açısından ilginç kılan bir başka unsur da, önsözünü Orgeneral Kıvrıkoğlu'nun yazmış olması.

Orgeneral Kıvrıkoğlu kitabı övüyor ve Ermeni katliamı iddiasının konu alındığı bölüm hariç, çalışmayı son derece objektif ve önemli bulduğunu vurguluyor. Erickson teşekkür yazısında da Orgeneral Kıvrıkoğlu'ndan ‘‘eski bir dostum’’ ve ‘‘komutanım’’ diye bahsediyor. Yazar NATO bünyesinde Türkiye'de görev yaparken böyle bir kitap yazmak fikrinin kendisinde oluştuğunu ve bunu o sıralar birlikte görev yaptığı üst düzey Türk subaylarına borçlu olduğunu da belirtmiş.

Yazarın bütün bu Türk sempatizanı görüntüsü ve geçmişi, kitabın objektif ve bu alanda büyük eksikliği hissedilen temel bir referans kitabı olmasını engellememiş, tersine şimdiye kadar bu konuda yapılmış askeri tarih çalışmaları içerisinde özel bir yere sahip olmasını getirmiş: ‘‘Ordered to Die’’ 1914-18 dilimindeki Osmanlı ordusunu incelerken, Türk askeri arşivlerine derinlemesine başvuran ilk Batılı kaynak kitabı.

Batı literatüründe 1914-18 arasında özellikle Osmanlı ordusunu konu alan kitaplar son derece az ve bulunması zor. Fransız Maurice Larcher'nin 1926'da yazdığı ‘‘La Guerre Turque Dans La Guerre Mondiale’’ ve Ahmet Emin Yalman'ın Türkçe'de bulunmayan 1930 tarihli ‘‘Turkey in the World War’’ isimli kitaplarıyla, günümüz uzmanlarından Ulrich Trumpener'in bazı makaleleri dışında, savaş dönemi Osmanlı ordusunu inceleyen nitelikli çalışmalar yok gibi. Erickson'ın kitabı bu eksikliği dolduracak kaliteye ve bilgi donanımına sahip.

Türk tarafında ise Erickson'ın kitabın giriş yazısında hakkını teslim ettiği gibi, bu dönemi askeri tarih ve faaliyetler açısından derinlemesine inceleyen kitaplar epeydir mevcut.

Edward J.Erickson'ın kitabının getirdiği en önemli yeniliklerden biri de, 14-18 dönemi Osmanlı ordusu incelenirken ilk kez Türk ve Batılı kaynakların bir arada kullanılmış olması. Bu başarılı kombinasyon sayesinde, Erickson şimdiye kadar hakkıyla yapılamayan bir şeyi gerçekleştirmiş: Osmanlı ordusunun savaş sırasındaki ‘‘hem stratejik hem operasyonel düzeydeki faaliyetleri’’ baştan sona gayet bütünlüklü bir şekilde bu kitapta ifadesini bulmuş. Erickson'un kitabını okurken hem tek tek bütün cephelerde tarih sırasına göre gelişen muharebe olaylarını izleyebiliyorsunuz, hem de Osmanlı ordusunun savaşın genel gidişatına ve bütününe ilişkin hangi hareketleri hangi gerekçelerle yaptığını görebiliyorsunuz.

ERICKSON'UN TEK HATASI

Yazarın olaylara yaklaşımı ve yazış tekniği de, son derece iyi. Erickson bizde sıkça rastlanan, şu hatalıydı, bu çok doğruydu, bence şöyle yapılmalıydı gibi yorumlar yerine, sadece çıkarsamalar ve durum tespitleri yapmış. Mesela dört gün süren bir operasyonu anlatırken, şöyle diyor: ‘‘Bu dört gün sonunda eldeki 6 tümenden 5'i düşmanla sıcak temas sağlamıştı. Bu da bütün olumsuz koşullara rağmen çok önemli bir performanstır.’’

‘‘Ordered to Die’’ biraz tarih bilen ve orta düzeyde İngilizcesi olan herkesin anlayacağı bir dille yazılmış. I. Dünya Savaşı'yla ilgili okullarımızda hálá ‘‘Almanlar yenildiği için biz de yenik sayıldık’’ masalları anlatılageldiği için, bence öncelikle öğretmenlerin ve öğrencilerin okumaları gereken bir kitap. Ermeni soykırımı iddiasına ilişkin yer alan bölüm ise, her ne kadar bizdeki resmi yaklaşımlarla uyuşmasa da, yine de Batı orijinli çalışmalarda alışık olmadığımız ölçüde dengeli, Ermeni mezalimlerine de vurgu yapan şekilde kaleme alınmış.

Kitapta rakamsal veriler ve kişilere bağlı gelişen özel operasyonlar oldukça dikkatli yazılmış. Yine de Çanakkale muharebelerinin anlatıldığı bölümde bence önemli bir hata var: Fransızlar'ın Kumkale'ye yaptıkları şaşırtma harekátı sırasında, 3. Tümen Komutanı Yarbay Nikolai'nin rolü çok fazla abartılmış. O kadar ki, yazar daha sonra Nikolai ile Mustafa Kemal'in müttefik çıkarmasının ilk günü ortaya koydukları inisiyatiflerin Türk zaferi için tayin edici önemde olduğunu belirtiyor.

‘‘Ordered to Die’’ yanlış bilgilenmeye dayalı olduğunu düşündüğümüz bazı bölümlerine ğmen, 14-18 arası Osmanlı ordusunun eksiksiz bir portresini sunuyor. Gerçekten de bu alanda Türkiye'de yapılan araştırmalar, yok noktasına yakın. Nurettin Türsan, İsmet Görgülü, Cemalettin Taşkıran gibi derlemecilik pek parlak sayılmaz. Kendimize böylesine temel bir referans kitabını yine neden önce bir Batılı yazdı diye soralım ve düşünelim.

Ermeni konusuna katılmadığı halde kitabı öven önsöz yazdı

Yarbay Ed Erickson'ın ‘‘Ordered to Die’’ adlı kitabı, Osmanlı ordusunun I. Dünya Savaşı sırasındaki eksiksiz hikáyesini anlatan Türkiye dışında gerçekleştirilmiş ilk çalışmadır. Kendisi bu önemli hikáyenin karmaşık parçalarını bir araya getirerek takdire şayan bir iş başarmıştır. Biz kitabın bazı noktalarıyla, özellikle de bazı akademisyenlerin Ermeni isyanı ile ilgili saptamalarını ihtiva eden bölümleriyle aynı fikirde olmasak da, yazarın anlatısının yine de gayet dengeli ve objektif olduğunu düşünmekteyiz. Kitabın daha uzun bir süre Osmanlı ordusunun I. Dünya Savaşı sırasındaki durumunu ortaya koyan belirleyici İngilizce kaynak olmaya devam edeceğine inanıyorum. I. Dünya Savaşı sırasında Müttefikler'le savaş halinde olan Osmanlı ordusunun hikáyesi gerçekten de muhteşem bir hikáyedir. İmparatorluk subay ve askerlerinin son derece güç koşullar altında hem parlak zaferlere imza atmaları hem de acımasız yenilgilere katlanmaları son derece etkileyicidir. Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en üst düzey subayı olarak, ulusumun I. Dünya Savaşı sırasındaki askeri performansının, dengeli ve objektif bir şekilde ortaya konmuş olmasından dolayı çok memnunum. Türkiye'nin bu savaş sırasındaki performansı, Batı'da çok da iyi anlaşılmamıştır. Bu kitabın uzun süre Batılı gözlerden uzak kalmış bir konuya ışık tutacağına inanıyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri ve şahsım adına Yarbay Ed Erickson'a gösterdiği üstün çaba ve bu hikáyeyi İngilizce konuşan dünyanın dikkatine sunmaktaki kararlılığından dolayı şükranlarımı sunarım.

Osmanlı ordusu hakkında 7 çarpıtma

Erickson, incelediği Türk kaynaklarının büyük ölçüde güvenilir olduğunu, hatta çoğu durumda Batılı kaynaklarla (özellikle İngiliz kaynakları) önemli benzerlikler taşıdığını söylüyor. Bununla da kalmıyor, yine Batılı askeri tarih çevrelerinde Türk kaynakları hakkındaki yanlış kanaatleri ve bilgisizlikten ileri gelen akademik cehaleti gözler önüne seriyor. İşte çarpıtmalar:

Birçok önemli muharebe sırasında Türklerin sayısal üstünlüğü bulunduğu,

Türklerin askeri arşivlerinin zayıf olduğu (Osmanlı kırtasiyesini tanımıyorlar! Çanakkale muharebeleri sırasında tutulan bazı birlik envanterleri inanılmaz derecede detaylıdır.)

Türk birliklerindeki firar olaylarının çok geniş çapta olduğu (Bu aslında doğru, ama 1918'den sonrası için)

Türkler'in savaşın sonundaki yenilgiyi Müttefikler'in asker ve mühimmat üstünlüğüne bağlamaları,

Türklerin birçok önemli operasyonda Alman subaylar tarafından idare edildiği,

Türklerin hálá büyük ve görkemli bir imparatorluk özlemi içinde bulunduğu (Tam tersine Çanakkale'yle beraber yeniden yeni bir millet olmanın heyecanı başlamıştı.)

Mustafa Kemal'in başarılarının aşırı derecede abartılması (Doğru değil. Yine Çanakkale'den bir örnek: Genelkurmay Harp Tarihi yayınları arasından çıkan tarihçede, Mustafa Kemal'in bazı konularda yaptığı yazışmaların isabetsiz olduğu belirtilir.)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!