OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 24, 2003 00:00
Hürriyet yazarları Yalçın Doğan ve Özdemir İnce, Saddam'ın oğulları Uday ve Kusay öldürüldüğü sırada Musul'daydı.Yalçın DOĞAN/SÜLEYMANİYE-MUSULSaddam'ın oğulları Uday ile Kusay'ın öldürülmesinden bir kaç saat sonra Musul'dayız!.. Daha doğrusu Musul'a girmeye çabalıyoruz, ancak Amerikan askerleri peşmergelerle birlikte Kuzey Irak'taki bütün kentleri giriş ve çıkışı inanılmaz kontrol altında tutuyor. Kuzey Irak'ta ve genel olarak Amerikan yönetimindeki Irak'ta neler oluyor?.. Özdemir İnce, Doğan
Haber Ajansı'ndan Faruk Balıkçı ve Ferit
Aslan'la birlikte önceki gün yola çıkıyoruz. Ä°lk durak Musul.Musul, Irak'ın en güvensiz yerlerinden biri. Zaten nüfus yapısı bu güvensizliÄŸin, burada sosyal yapıdaki karmaÅŸanın bir yansıması. Arap, Kürt, Süryani, Türkmen ve Yezidiler'den oluÅŸan yaklaşık 3,5 milyonluk bir kent. Musul valisi Arap, yardımcısı Türkmen kökenli. Ama hepsinin üzerinde bölgedeki Amerikan kuvvetlerinin komutanı var. Zaten kentin giriÅŸinde önce o kuvvetlerin bulunduÄŸu karargáh karşımıza çıkıyor. UZUN ARAÇ KONVOYLARIÖnceki akÅŸam saat 19.30-20.00 dolayları. Habur'dan Musul'a kadar her ÅŸey normal. Musul'a yaklaşırken, karanlık hafif bastırıyor. Ama sıcaklık hálá 40-45 derece. Aniden kendimizi uzun bir konvoyun içinde buluyoruz. Kilometrelerce uzanan araba kuyruÄŸu...Musul'un giriÅŸi ve çıkışını Amerikan askerleri ile Barzani peÅŸmergeleri tutuyor. Bütün arabaları didik arıyorlar. Kente girmek, kentten çıkmak yasak!.. Çünkü Saddam'ın oÄŸulları ile ilgili operasyonun devamı var. Saddam Aranıyor!.. Saddam'ın en güçlü olduÄŸu yerlerden biri Musul. Ancak savaÅŸta direnmiyor. Ne var ki, Amerikan askerlerine karşı tek tek saldırıların yaÅŸandığı kent yine Musul. Ä°ki gün önce iki Amerikan askeri öldürülüyor. Ama öte yandan da Saddam ailesiyle ilgili ihbarlar artıyor.Åžimdi, Saddam'ın Musul-Tikrit-El Romadi üçgeninde saklandığı yönünde bilgiler geliyor. Saddam'ın Tikrit'te doÄŸduÄŸu da düşünülürse, ÅŸu anda tam bizim bulunduÄŸumuz bölgede Amerikan operasyonlarını tahmin etmek güç deÄŸil. ONLAR ÅžEHÄ°T DEĞİLUday ve Kusay'ın öldürülmesi üzerine ünlü El Cezire TV'sinde spiker sokaktaki insanlara soruyor:‘‘Şehitler için ne düşünüyorsunuz?’’İlginç, Irak'ın ünlü yazarlarından ve gazetecilerinden sokaktaki Iraklıya kadar hepsi ortak düşüncede:‘‘Hayır bunların eli kanlı. Nasıl ÅŸehit olur bunlar. Ä°slam cinayetle baÄŸdaÅŸmaz. Bunlar hep cinayet iÅŸledi. Onun için bunlar ÅŸehit deÄŸil’’.Arapça bilmiyorum, ama bilenlere dünkü Irak gazetelerini soruyorum. Haber gerçi manÅŸetten, ama tepkisiz ve yorumsuz. Zaten Irak bir garip. Tepki ve yorum yok!.. Amerikan askeri var!.. Günlük uÄŸraÅŸ var!.. Amerikan iÅŸgaline alışkanlık ise, henüz yok. Ä°zmirliyim ama sen düşmansın!..Özdemir Ä°NCE/MUSULSaatlerdir yol alıyoruz. Åžimdi Süleymaniye'deyiz. Yani Türk askerlerine baskının yapıldığı yer. Genel kurmaydan emir var, asker baskınla ilgili aÄŸzını açmıyor. Ama baskının yapıldığı, yani Türk askerinin irtibat bürosunun sırtındaki bina Irak Türkmen Cephesi Süleymaniye TemsilciliÄŸi. Temsilci Ä°sa Muhsin Kasap ve koruması Celil Fahrettin anlatıyor: ‘‘Bizim burayı da basan Amerikan askerlerinden biri, bana 'Ben Ä°zmirliyim' dedi. Türkçe konuÅŸuyordu. Ama bana ‘sen düşmansın' diye bağırdı. Ben de ‘Ben Türkmenim' diye cevap verdim...’’ Celil'i de Amerikalılar sorguya çekip, başına kukuletayı geçirdikten ve ellerini arkadan baÄŸladıktan sonra, önce Kerkük'e, ardından BaÄŸdat'a götürüyorlar. Sorgu sırasında, siz Türk MÄ°T'isiniz, bu iÅŸ için buradasınız, gibi suçlamalar yöneltiyorlar.Olay geride ama dumanı tütüyor. kolay kolayda unutulacak gibi deÄŸil. Tek bir laf söylememeye yeminli irtibat birliÄŸinden bir askere tek bir ÅŸey soruyorum: ‘‘Amerika Türkiye'den yeniden asker istiyor, baskını yaÅŸayan biri olarak ne düşünüyorsunuz?..’’ Hüzünlü, sıkıntılı bir bakış, ‘‘Buna bana deÄŸil, Türkiye'deki vatandaÅŸlara sorun’’ demekle yetiniyor. Halk memnun gözüküyor ama gözler kuÅŸkulu20 saattir Irak'tayım. 22 Temmuz günü saat 18.30'da 3 saat süren bir iÅŸkenceden sonra Habur kapısından geçip Irak'a girdim. Habur kapısı rezaleti özel bir yazı konusu olacağı için onu ÅŸimdilik erteliyorum.DediÄŸim gibi 20 saattir Irak'tayım ama yol kıyısındaki reklamlara (Beko, Vestel, Ãœlker, Ä°stikbal, Arçelik ) süpermarketlerde ve yol kıyılarında satılan mallara bakacak olursak Türkiye'nin GüneydoÄŸusu'nda bir yerdeyiz.Irak üzerine yazanların yaptığını ben de yapıp Habur kapısından önce Silopi'den Habur'a uzanan ve Habur'u geçtikten sonra Irak tarafında Duhok Kenti'ne doÄŸru kilometrelerce devam eden Türk kamyon ve tanker kuyruÄŸundan söz edebilirim. YOLLARDA ABD ASKERÄ°Musul'da akÅŸama doÄŸru önemli bir randevumuz vardı. Musul Vali Yardımcısı Doktor Ä°brahim Arafat ve Doktor Hüseyin Beyatlı ile. Saat 20.00'ye doÄŸru Musul önlerine geldiÄŸimiz zaman çıkış yollarının ABD askerleri ve peÅŸmergeler tarafından abluka altına alındığını gördük. AÅŸağı yukarı 5 kilometre kadar kuyruk vardı. Musul'dan çıkan arabaları didik didik arıyorlardı. Bize Musul kentine giriÅŸlerin kapatıldığını söylediler. Bunun üzerine Erbil'e gitmeye karar verdik. Erbil yolunda ABD'li devriyeler tarafından birkaç kez durdurulduk. Ancak ne arabamızı aradılar ne de nereye gittiÄŸimizi sordular. 6 DOLARA DEPO DOLDUMusul önlerine doÄŸru DHA Diyarbakır muhabirlerinden Faruk Balıkçı yakıtımızın bitmekte olduÄŸunu söyledi. Yol boyunca benzin istasyonları olmadığı için, karpuz kavun satar gibi, bidonla mazot satanları aramaya baÅŸladık. Sonunda kıç kıça yanaÅŸmış iki tanker bulduk. Bunlardan biri Türk tankeriydi. Tanker dolunca bize de mazot sattılar. Nissan cipimizin deposu 6 dolara doldu. Biz mazot doldururken kapısında DHA yazısını gören aracımızın çevresini sardılar. Biri ‘‘Hürriyet, Milliyet’’ diye saymaya baÅŸladı. Biri de ‘‘Hacı dayı, yolda kırk haramiler soygun yapıyor. Gece yolculuk yapmayın’’ dedi. Bunun üzerine mazot satıcısı lafa karışıp, ‘‘Kerkük-BaÄŸdat yolunda Arap haydutlar soygun yapıyor. Ama burada vukuat yok’’ dedi. HACI DAYI NEREYE‘‘Hacı’’ diyorum, bundan sonra yol boyunca bana ‘‘hacı dayı, hacı baba, ya hacı’’ dediklerini sık sık duyacağım. Gerçekten de Habur'dan geçtikten sonra Musul-Erbil-Süleymaniye kerkük çevresinde herhangi bir terslik yok. Barzani'nin KDP'si ile Talabani'nin KYB'si, kendi özerk bölgelerinde tam anlamıyla asayiÅŸ düzeni kurmuÅŸlar. Zaten konuÅŸulan dile devlet dairelerine ve kuruluÅŸlara bakacak olursak özellikle Erbil-Süleymaniye ve Kerkük bölgesinin Arap olduÄŸunu söylemek mümkün deÄŸil. Tam anlamıyla bir Kürt memleketi. Türkmenlerin dediÄŸine göre Musul dışında ciddi bir Arap varlığından söz etmek doÄŸru deÄŸil burda.En iyi oteli ABD askeri kapatmışKürtler, ABD'lilerin bölgede bulunmasından memnundular, Saddam'ın zulmünden kurtulmuÅŸtu, bölge insanları. Ama gözlerinde gördüğüm kuÅŸkuyu kendi dilime tercüme edecek olursam:Adamlar memnun olmasalar da, öyle görünüyorlardı, kim bilir belki de ABD casusuyduk, gidip ihbar ederdik onları. Dünyanın bütün halkları gibi tedbirliydiler. Zaten Erbil ve Kerkük'ün en iyi otellerinde ABD iÅŸgal ordusu kapatmıştı. Åžu anda bu yazıyı yazdığım, Türkmenler tarafından iÅŸletilen otelin lobisinden Ä°ngilizce sesler duyuluyor.Bu sabah Erbil-Süleymaniye-Kerkük seferine çıkmadan önce saat 06.00'da otelin lobisinde televizyona bakıyorum. Birden Saddam'ın oÄŸullarının ölmüş olduÄŸunu anlıyorum. Ama BaÄŸdat savaşı sırasında iki ay önce ölmüş olduklarını düşünüyorum. MeÄŸer dün sabah 10.00 civarında Musul'da öldürülmüşler. bunu öğrenince Musul yollarının neden abluka altına alınmış olduÄŸunuda öğreniyorum. Televizyonda bir Iraklı yazar, ‘‘Onları Irak mahkemeleri cezalandırmalıydı’’ diyor. Barzani bölgesi feodal Talabani'ninki modern20 saatlik ilk izlenimlere ve yol boyunca gördüklerime dayanak ÅŸunu söyleyebilirim:Kuzey Irak'ta federatif bir Kürt devleti çoktan kurulmuÅŸ. Ancak bu federasyon, Kürtler ile Araplar arasında henüz deÄŸil. Talabani ile Barzani'nin kurduÄŸu federasyon. Barzani'nin denetiminde olan bölge feodal olan aÅŸiret yapısıyla daha kapalı daha tutucu bir zihniyeti temsil ediyor. Kadınlar genellikle çarÅŸaf içinde. Oysa Talabani kentinin baÅŸkenti sayılan Süleymaniye'ye girerken çevre yolu üzerinde rastladığımız kadınların baÅŸları açıktı, pantolon ve ceket giymiÅŸlerdi.KÃœRTÇENÄ°N SORANÄ° LEHÇESİÇevre yolu üzerinde bir kahvede durduk. kahvedeki bir kaç kiÅŸi bizleri gözleriyle izlemeye baÅŸladı. KonuÅŸmayı açmak için ortaya bir olta cümle attım. ‘‘LeÅŸkere Amerika'yı memnune’’ dedim. Güya ABD askerlerinden memnun musunuz demeye getiriyorum. Bunun üzerine bizimle birlikte olan DHA muhabirlerinden Ferit Aslan yardımıma koÅŸup cümlemi Kürtçeye çevirdi, ama bana dönüp ‘‘Abi bunlar Kürtçenin Sorani lehçesi ile konuÅŸuyorlar. AnlaÅŸmakta güçlük çekiyoruz’’ dedi.Â
button