Güncelleme Tarihi:
Nerede bizim çizgi filmlerimiz diyen çocuklara müjde... Son zamanların en güzel çizgi filmlerinden biri olan Bir Böceğin Yaşamı (A Bug's Life) sinemalarda... Bir süre önce DearmWorks'ün Karınca Z'sinden sonra, çizgi film hayranları şimdi de Disney'in böcekleriyle karşılaşacaklar.
Walt Disney Pictures-Pixar Animasyon Stüdyoları işbirliği sonucunda geniş ekrana yayılan sinemaskop tekniğiyle hazırlanan filmin yönetmenliğini bilgisayarlı animasyon sanatının öncülerinden kabul edilen çitf Oscar'lı John Lasseter yapıyor.
Yürekleri ısıtan karakterleri, baş döndürücü görsel efektleri ve seyirciyi kahkahaya boğan esprileriyle Bir Böceği Yaşamı, akla gelebilecek her boyutta ve şekilde böceğin yaşamını sürdürdüğü yeraltı dünyasının bugüne dek hiç görmediğimiz fantastik atmosferinde gelişen bir epik masal...
Çalışkan karıncaya bir parça yiyecek vermesi için yalvaran tembel ağustos böceğini konu alan Ezop'un ünlü klasik masalını çıkış noktası olarak alan Bir Böceğin Yaşamı'nın yapım ekipleri, bu geleneksel masalı bir hayli değiştirerek son derece yaratıcı yepyeni boyutlar kattılar. Sonuçta elbette mizahla, serüvenle ve duygusallıkla yüklü olağanüstü eğlendirici ve orijinal bir öykü ortaya çıkmış.
1995 yılında Walt Disney ve Pixar Animasyon Stüdyoları'nın ortaklaşa gerçekleştirdikleri, baştan sona bilgisayarlı animasyon tekniğiyle hazırlanan ilk uzun metrajlı çizgi film olan Toy Story'den 3 yıl sonra çekilen ikinci uzun metrajlı çizgi film Bir Böceğin Yaşamı hiç kuşkusuz bilgisayarlı animasyon sanatına yeni standartlar da getirdi.
KARINCALAR ÇEKİRGELERE KARŞI
Bu filmi Toy Story'nin de ilerisine götüren özelliklerin başında herbiri son derece etkileyici ve karmaşık bir yapıda olan çok çeşitli karakterleri beyazperdeye taşımasıydı. Bunun yanısıra oldukça fazla özen isteyen açık hava görüntülerinin ve yakın çekimlerin bolluğuyla geniş panoramik görüntüler de Bir Böceğin Yaşamı'nı genellikle kapalı mekanlarda geçen Toy Story'den farklılaştıran özellikler oldular. 800 karıncanın aynı anda ekrana geldiği kalabalık çekimler ve yönetmenin arzusu doğrultusunda inandırıcı bir biçimde hareket edebilen arka plan unsurlarının hazırlanması da Pixar'ın yetenekli animasyon sihirbazlarını zorladı. Ayrıca ışıklandırma ve gölgelendirme gibi konularda sergilenin yepyeni yaklaşımlar da filmin zenginliğine ve görsel açıdan heyecan verici olmasına çok önemli katkılar getirdi.
Filmin önemli bir özelliği de Hollywood'un birbirinden ünlü oyuncularından oluşan seslendirme kadrosu... Çekirgelere karşı savaş açan kahraman karınca Flik'in seslendirilmesini Dave Foley üstlenirken zorba çekirgelerin lideri Hopper'ın sesini Olağan Şüpheliler filmindeki rolüyle en iyi yardımcı oyuncu Oscar'ını kazanan Kevin Spacey verdi. Julia Louis-Dreyfus ise karıncalar ülkesinin gelecekteki kraliçesi Prenses Atta'nın sesini vermek için mikrofon karşısına geçti. Filmin diğer önemli karakterlerinden yaşlı kraliçeyi Phyllis Diller, kraliyet ailesinin en genç prensesi olan Prenses Dot'u günümüzün genç ve yetenekli kadın oyuncularından Hayden Panettiere, Hopper'ın duygusuz ikiz kardeşi Molt'u ise komedi oyuncusu Richard Kind seslendirdiler.
İyiliğe paydos
CESUR Yürek filminin Oscarlı yıldızı Mel Gilson bu kez kötü adam rolünde... Donald E. Westlake'in çok satan kitabı The Hunter'ın zevkli ve başarılı bir uyarlaması... Kanun dışı kişiler olan Porter (Mel Gibson) ve Val Resnick (Gregg Henry) bir soygun gerçekleştiriyorlar. Sıra ellerindeki paylaşmaya geldiğinde Val üç büyük hata yapıyor: Porter'ın parasını, karısını ve hayatını almaya çalışıyor.
Mel Gibson film boyunca parasını geri almak için amansız bir mücadele veriyor.
20.Yüzyıl vampirleri
AMERİKA'NIN güneybatısında geçen olayları konu alan Vampirler (Vampires) adlı roman, yönetmen John Carpenter'ın elinde müthiş bir filme dönüştü. Ünlü yönetmen Carpenter, vampirleri son derece iyi incelemiş olan bu kitabı, bugüne değin Western'lerde rastladığımız birçok elementle birleştirmeyi başarmış. Başrollerini James Woods ve Daniel Baldwin'in paylaştığı Vampirler, John Carpenter'ın idolüne yakışır bir film.