Bir barış süreci geleneği: Sonuçsuz görüşmeler

Güncelleme Tarihi:

Bir barış süreci geleneği: Sonuçsuz görüşmeler
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 21, 2010 00:38

Ortadoğu barış sürecinde yetkililer İsrail ve Filistin arasında doğrudan görüşmeleri başlatmak için çabalıyor. Ancak yıllardan beri sonuçsuz kalan ön görüşmeler gibi, Kahire'de yapılan değerlendirmeler de gelecek için umut vermiyor.

Haberin Devamı

Dünya gündeminin nabzı Planet'te atıyor

 

Yetkililerin sonu gelmek bilmeyen Ortadoğu sürecinde yeni görüşmeler yapmak için Kahire’de bir araya gelmesi, bazıları için "Bugün Aslında Dündü" filminin diplomatik versiyonuna benziyor.

 

Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, ilk olarak ABD’nin Ortadoğu özel temsilcisi George Mitchell'la, ardından Filistin Yönetimi Devlet Başkanı Mahmud Abbas'la son olarak da İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ile bir araya geldi.

 

Kahire’deki görüşmelerin odağı Filistinliler ile İsraillileri şu ana kadar son derece kısır kalan dolaylı “barış” görüşmelerinden doğrudan görüşmelere taşımaktı. Doğrudan görüşmeler, İsrail’in 2008 yılında Gazze’ye düzenlediği askeri harekat ile sona erdi. Barış görüşmeleri için hiçbir zaman heves beslememiş olan Netanyahu’nun 2009 yılında başbakan seçilmesi de doğrudan görüşmeleri hayata geçirme sürecini iyice karmaşık bir hale soktu.

Haberin Devamı

 

POLİTİK ÇIKMAZ

Filistinliler, İsrail’in Batı Şeria’da konut birimlerinin inşasına, Doğu Kudüs’teki Yahudi yerleşimlerini genişletilmesine ve şehirdeki Filistinlilere ait evlerin yıkılmasına devam edildiği sürece doğrudan görüşmelerin imkânsız olduğunu belirtti. Filistin tarafı ayrıca, İsrail’in 1967 Haziranı'ndaki sınırları nihai bir barış anlaşmasının başlangıç noktası olarak kabul etmesi gerektiğini ifade etti.

 

İsrail ise doğrudan görüşmeler başlamadıkça, İsrail’in güven artırıcı önlemleri hayata geçireceğini belirtti.

 

Ancak, hem Abbas, hem de Netanyahu kaygan bir zeminde duruyor. Abbas liderliğindeki El Fetih İsrail ile doğrudan görüşme yapılmasına karşı gelirken, Ebu Mazen'in manevra yapması için yeterli alanı bulunmuyor. Gün geçtikçe daha istikrarsız bir hale gelen bir koalisyonun başbakanlığını yapan Netanyahu ise, kendisine danışmadan Birleşmiş Milletler'e (BM) büyükelçi atayarak baş ağrısına neden olan Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman ile boğuşuyor.

Haberin Devamı

 

Abbas ve Netanyahu’yu herhangi bir konu üzerinde anlaşmaya ikna etmek gibi zor bir görev üstlenen Mitchell ise, şu ana kadar bir ilerleme kaydedemedi. Mitchell’in başarısızlığı, ABD’nin barış sürecindeki rolü hakkında soru işaretlerine neden oluyor.

 

Genelde basına karşı oldukça temkinli olan Mısırlı yetkililer, bugünlerde öfkelerine hâkim olamıyor. Bir Mısırlı yetkili, barış görüşmelerinin bir yere varmadığını, çünkü ABD’lilerin işlerini düzgün yapamadıklarını belirtti. Aynı yetkili, ABD Başkanı Barack Obama’nın başkanlık görevine Ortadoğu meselesine sert bir yaklaşım göstererek geldiğini, ancak Netanyahu’nun konut birimlerinin inşasını durdurmasını sağlayacak kadar sert olamadığını ifade etti.

Haberin Devamı

 

Aynı kişi, bu ay başında Netanyahu ve Obama Washington’da bir araya geldikten sonra şu şikâyette bulundu: “Şimdi ABD’liler tıpkı İsrailliler gibi hiçbir mazeret göstermeden konuşuyor. Obama yönetiminin kafası karışmış durumda.”

 

SÜREÇ ÖNCELİĞİNİ YİTİRİYOR

ABD, iki taraf arasındaki mesafeyi kapatmak için çaba gösterdiğini ve diplomatlarının Kahire’deki görüşmelere olumlu bir atmosfer kazandırdığını söylüyor. Ancak gerçek şu ki, barış süreci maalesef korkunç bir durumda.

 

Bugünlerde Ortadoğu’ya huzursuzluk hâkim. Başarısız olan barış çabalarının yanı sıra, Tahran’ın nükleer programını durdurmak için İsrail, ABD veya her ikisinin de İran’a saldırı düzenleyebileceğinden endişe ediliyor.

Haberin Devamı

 

Irak şiddet altında ezilirken, Lübnan ve İsrail’de Hizbullah ile ilişkiler geriliyor. Dahası, ABD'nin Ortadoğu’daki poltikalarını destekleyen ve bölgenin en uzun süre görev yapan liderlerinden Hüsnü Mübarek’in sağlık durumu belirsizliğe neden oluyor.

 

Diğer yandan, ABD'de ekonomik kriz, iç politik mücadeleler, Afgan savaşında artan kayıplar ve Meksika Körfezi’ndeki çevre felaketi nedeniyle barış sürecine olan dikkatini kaybetmiş durumda. Bugün, Ortadoğu barış sürecinin Washington’un birinci önceliği olmaması şaşırtıcı değil.

 

Sorun şu ki, ne zaman Ortadoğu ikinci öncelik haline gelse, hemen alevler içinde kalıyor.

 

* CNN’in kıdemli uluslararası muhabiri Ben Wedeman’ın analizidir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!