Güncelleme Tarihi:
Bir yıl önce Van'dan İstanbul'a göçeden üç kişilik Çaprak Ailesi, memleketlerine dönmeye karar vermişken, önce evlerinden sonra da kızlarından oldu. Evden atıldıkları için bir aydır hurda bir otobüsün içinde yaşayan Çapraklar, 14 yaşındaki kızları Arzu otobüsteki hayata katlanamayıp kaçınca, memleketlerine dönmeyi erteledi.
Çobançeşme'de boş bir arazideki hurda otobüste şu günlerde bir aile dramı yaşanıyor. Memleketleri Van'da iş bulamadıkları gerekçesi ile, bir sene önce İstanbul'a göçeden Çaprak Ailesi, yaşamlarını bir aydır kapısı tutmayan camsız bir otobüste sürdürüyor. Hüseyin ve Sevinç Çaprak çiftinin tek çocukları olan 14 yaşındaki Arzu ise otobüste yaşama katlanamayarak, 15 gün önce ailesini terketti.
İnşaatlarda seyyar su tesisatçılığı yapan 50 yaşındaki Hüseyin Çaprak, bir süre öncesine kadar 40 yaşındaki eşi Sevinç ve 14 yaşındaki kızı Arzu ile fakir ama huzurlu bir yaşam sürdürüyordu. Memleketlerinden bir yıl önce gelmişler, kızları Arzu Yenibosna'da bir konfeksiyonda işçi, Sevinç Hanım ise bir lokantada bulaşıkçı olarak iş bulmuştu. Tek göz odalı evlerine akşamdan akşama uğruyorlardı.
Evden çıkarıldılar
Birbirinin aynı geçen günleri, bir ay önce ev sahiplerinin evi boşaltmalarını istemesi ile değişmeye başladı. Hüseyin Çaprak'ın iş sıkıntısı yaşadığı günlerdi. Eşi Sevinç Çaprak'ın kadın hastalıkları nedeni ile çalışamaz duruma gelmesi de aynı döneme denk geldi. Ellerine geçen üç beş kuruştan da olmuşlardı. Bir süre, komşuların söylediğine göre 10 yıldır mahallelerinde bulunan hurda otobüste barınmaya karar verdiler. Zaten iki, üç parça eşyaları vardı. Boşalttıkları eve gelecek yeni kiracıdan alacakları depozito ile memleketlerine dönmeye karar verdiler. Ama kızları Arzu, anne-babası kadar sabırlı değildi. Evin tüm yükü omuzlarındaydı. Dayanamadı ve 15 gün önce nüfus cüzdanının fotokopisini alıp, kayıplara karıştı.
Son para da bitti
Çaprak çifti ellerinde kalan son parayı da kızlarını bulmak için harcadı. Şimdi beş parasız, kırık dökük otobüste tıkılı kalmışlar. Buzdolapları, içi su dolu bir bidon. Küçük tüplerini gündüz çay ısıtmak, gece lux lambası için kullanıyorlar. Sevinç Çaprak, ‘‘Evlilik hazırlığı yapan, harıl harıl ev arayan bir komşum vardı. Bu otobüsün önünden geçerken ‘‘Buraya yerleşin de, ev arama derdinden kurtulun işte’’ diye takılırdım ona. Alınyazımız, bize nasip gördü’’ diyor.
İstanbul'a geldiklerine geleceklerine bin pişman olmuşlar. Kızlarının sağsalim bulunması tek arzuları. Bulmak için karakola, savcılığa başvurdukları Arzu'nun birkaç gün önce komşularına ettiği telefon biraz rahatlatmış onları. ‘‘İyiyim’’ demiş, Arzu.‘‘ Fırıncı Suat Kuşkan ile kaçtım, imam nik*ahlı evlendik’’.
Çaprak çifti boyun büküyor, bunları anlatırken. ‘‘Daha çok küçüktü. 18'ini bekleseydi iyiydi’’ diyorlar. Yine de ikisine de kucak açmaya hazır olduklarını söylüyorlar. Tek bir arzuları kalıyor geriye, o da Van'a dönmek: ‘‘Hele bir kızımızı bulalım da!’’