Güncelleme Tarihi:
FETÖ/PDY'nin darbe giriÅŸiminin ardından, "milletine silah sıkacak, hedef gözetmeksizin bombalayacak kadar gözü dönmüş caniler" dediÄŸi yapının devletin önemli kurumlarına nasıl sızdığını önce komutanına anlatan S.A, komutanının da yönlendirmesiyle savcılığa baÅŸvurdu.         Â
Lise yıllarında tanıştığı FETÖ'nün nasıl yapılandığı hakkında bilgi veren S.A'nın ifadeleri, yürütülen soruÅŸturma dosyasına eklendi.     Â
  Â
''SINIFIN EN BAŞARILI ÖĞRENCİSİYDİM''
S.A, ifadesinde, Elazığ'da okuduÄŸu lisede FETÖ yapılanmasıyla tanıştığını belirterek, "Lisede sınıfın en baÅŸarılı öğrencisiydim. Ãœst sınıflardan birkaç kiÅŸi bir gün yanıma gelerek, beni üniversitede okuyan arkadaÅŸlarının yanına çiÄŸ köfte yemeye davet ettiler. ÇiÄŸ köfte yemeye gittiÄŸimde üniversitede okuyan 5 ev arkadaşı bana, 'Biz derslerimizde çok baÅŸarılıyız. Hem kendimizi geliÅŸtirmek hem de size yardımcı olmak istiyoruz. Bu nedenle derslerinizde size yardımcı olmak istiyoruz. Bunun karşılığında sizden herhangi bir ücret talep etmiyoruz' dediler. Paralel yapı ile tanışmam burada oldu" dedi.  Â
''GÃœLEN'Ä°N KÄ°TAPLARINI OKUMAMI TAVSÄ°YE ETTÄ°LER'' Â Â Â Â Â Â
Kendisi gibi çiÄŸ köfte yemeye gelen 15 öğrencinin daha bulunduÄŸunu anlatan S.A, "Hepsine de aynı ÅŸeyi söylediler. Ben de o günden sonra yaklaşık 6 ay boyunca her hafta pazar günleri bu eve gitmeye devam ettim. 6 aydan sonra yavaÅŸ yavaÅŸ cemaatle namaz kılmaya baÅŸladık. Oradaki evin abisi imam oluyordu. Namazdan sonra da Fetullah Gülen'in 'Sonsuz Nur' kitabından kesitler okuyarak sohbet yapıyorlardı. Bana da bu kitapları okumamı tavsiye etmeye baÅŸladılar" ifadesini kullandı. Â
      Â
''DERSHANE YERİNE EVDE EĞİTTİLER''
Her pazar günü ders çalıştıktan sonra yarım saat bu kitapları okuduklarını anlatan S.A, yaÅŸadıklarını şöyle dile getirdi:        Â
"Bu durum lise 3. sınıfı bitirene kadar böyle devam etti. BaÅŸarılı bir öğrenci olduÄŸum için bir dershaneden burs kazanmıştım. Ancak evlerine gittiÄŸim bu abiler beni bu dershaneye gitmemeye ikna ettiler. Beni FEM Dershanesi'ne ücretsiz olarak göndereceklerini söylediler ancak yapmadılar. Ben de burs kazandığım Final Dershanesi'ne baÅŸlayacağımı söyledim. Bana, 'Oraya gidersen ahlakın bozulur, dinin tehlikeye girer, oraya gitmen doÄŸru deÄŸil' diyerek ikna ettiler. Dershaneye gitmememe sebep oldular."     Â
''3 YIL BOYUNCA GÃœLEN'Ä°N VÄ°DEOLARINI Ä°ZLETTÄ°LER'' Â Â Â Â
S.A, lise hayatı boyunca hep bahsettiÄŸi söz konusu eve gittiÄŸini belirterek, "3 yıl boyunca Fetullah Gülen'in vaazlarının ve kısa videolarının bulunduÄŸu klipleri izlettiler. Kitaplarını okuttular. Lise 3. sınıfın başındayken o evin abisi gitti yerine bilgisi yetersiz ve tecrübesiz olan baÅŸka biri geldi. Ben bu ÅŸahısla anlaÅŸamadığım için 3. sınıfın ikinci döneminde evden ayrıldım. Evin imamının adı Mehmet Emin idi. Soy isimlerini söylemezlerdi. Takma isim de olabilir. Fırat Ãœniversitesi Elektrik-Elektronik MühendisliÄŸi okuyordu. Evde kalan diÄŸer 4 kiÅŸiyi neredeyse hiç görmüyorduk. Eve gittiÄŸimde beni direk Mehmet Emin'in odasına alıyorlardı." dedi.        Â
''KAYIT YAPAN ÖĞRENCİLER FETÖ'NÜN EVLERİNE YÖNLENDİRİLDİ''
Maddi durumu iyi olmadığı için dershaneye gitmeden 2006 yılında Fen Bilgisi ÖğretmenliÄŸini kazandığını anlatan S.A, FETÖ yapılanmasıyla kayıt yaparken de karşılaÅŸtığını söyledi.         Â
"Kayıt için gittiÄŸimde uzun bir kuyruk vardı, sıra numarası alarak beklemeye baÅŸladım. Bir kiÅŸi yanıma gelerek, 'Bende fazladan numara var, boÅŸuna kuyrukta bekleme' diyerek, 4 numarayı verip sıranın başına geçirdi." diyen S.A, "Kayıt iÅŸlemi sonrası yanıma gelen aynı kiÅŸi, 'Ä°stersen bu gece seni evde misafir edeyim, senin ÅŸimdi otele verecek paran yoktur. BoÅŸuna para harcama, ben arkadaşımla bir ev tuttum, zaten bir sürü öğrenci gelmiÅŸ, bu nedenle ev de bulamazsın' diyerek eve davet etti. Eve girer girmez zaten daha önce de paralel yapının evlerinde kaldığım için evin cemaat evi olduÄŸunu anladım. Beni eve davet eden kiÅŸinin yeni kayıt yaptırmadığını zaten okulun öğrencisi olduÄŸunu bana yaptığı ÅŸeyin eleman kazanmak için bir taktik olduÄŸunu anlamam da uzun sürmedi" ifadesini kullandı.        Â
''4 YIL SONRA EVİN SÖZDE İMAMI OLDUM''
Kendisini eve getiren kiÅŸinin adının F.K olduÄŸunu hatırladığını kaydeden S.A, ifadesinde şöyle dedi:         Â
"Sınıf öğretmenliÄŸi bölümü 3. sınıf öğrencisiydi. 6 ay kaldıktan sonra evi deÄŸiÅŸti. Zaten cemaat evlerinde yaklaşık 3-4 ayda bir ev deÄŸiÅŸiyordu. Benimle birlikte 3 öğrenci daha bu evde kalıyordu. Zaten maddi durumları çok iyi olmayan ve ÅŸehre geldiÄŸinde kalacak yer bulamayan birçok öğrenci üniversitenin ilk yıllarında paralel yapının evlerinde kalıyordu. Benim kaldığım evde yalnızca tek gazete okunurdu, televizyon ve internet bulunmaz, sigara, alkol ve kız arkadaÅŸ edinme gibi ÅŸeylere müsamaha gösterilmezdi. Ben 4 yıl bu evlerde kalmaya devam ettim. Ãœniversite 2. sınıfta ben bulunduÄŸum evin 'sözde imamı' oldum. BulunduÄŸum evde benden hariç 4 kiÅŸi kalırdı, 3-4 ayda bir sürekli deÄŸiÅŸiyordu. Bu nedenle bir çoÄŸunun adını hatırlamıyorum." Â
''BDP'LÄ° OLUP EVLERDE KALANLAR VARDI''
Evde kalanların bir kısmının bazı ÅŸeylerden haberlerinin bulunmadığını sadece dini kitap okuyup, namaz kıldıklarını ifade eden S.A, "BirçoÄŸu namaz bile kılmazdı fakat her ÅŸeye raÄŸmen en azından evde kalıyorlar diyerek hoÅŸgörü gösterirdik. Mesela BDP isimli siyasi partiye çalışıp sadece bilgi toplamak için evlerde kalanlar vardı. Ben bu kiÅŸileri benim daha üstümde bulunanlara söylediÄŸimde, 'En azından evde kalıyorlar, baÅŸka kötülüklere bulaÅŸmıyorlar' diyerek göz yumuyorlardı" dedi.         Â
''ÖRGÜTLENMEYİ PARÇA PARÇA BÖLEREK YÖNETİYORLAR''
FETÖ/PDY içerisinde sırasıyla sözde ev imamları, bölge talebe mesulleri, il imamları, ülke imamları, kıta imamları ve dünya imamının bulunduÄŸunu dile getiren S.A, yapının çok büyük olduÄŸunu ve bu ÅŸekilde dünyadaki örgütlenmelerini parça parça bölerek yönettiklerini söyledi. Â
''TOPLANTILARA CEP TELEFONU SOKULMAZDI'' Â Â Â Â Â Â Â
Ev imamı olduktan sonra haftada bir kez imamların toplantılarına katılmaya baÅŸladığını belirten S.A, ÅŸunları anlattı:         Â
"Sözde imamlar her hafta bir kez bu ÅŸekilde toplanırdı. Biz toplantıları paralel yapıya baÄŸlı bir öğrenci yurdunun toplantı salonunda yapardık. Toplantılara kesinlikle cep telefonu sokulmazdı. Telefonlar dışarıda bırakılırdı. Toplantıların konuları genellikle Fetullah Gülen'in haftalık mesajları olurdu. Mesajların içeriÄŸi genellikle dini nitelikliydi. Mesajlarda evde o hafta hangi konuda sohbet yapılacağı, nelere dikkat edileceÄŸi, eve gelen ortaokul ve lise öğrencilerine nasıl davranılacağı ve neler anlatılacağı ÅŸeklindeydi. Bu hususlar da Ä°slam dininin doktrin ve öğretilerine dayalıydı."        Â
''REFERANDUMDA 'EVET' ÇIKMASI AK PARTİ'NİN 50 DEFA SEÇİM KAZANMASINDAN DAHA ÖNEMLİ''
Toplantılarda kendilerine iletilen mesajlarda siyasi bir içeriÄŸin kesinlikle yer almadığını kaydeden S.A, "Ancak seçim zamanları isim vermeden hep AK Parti övülür ve paralel yapının mensuplarının AK Parti'ye oy verilmesi teÅŸvik edilirdi. Açık açık bir ÅŸeye oy verilmesi istendiÄŸi zaman 2011 referandumuydu. Bu referandumun çok önemli olduÄŸunu ve herkesin 'evet' oyu vermesini istemiÅŸlerdi. Hatta bu referandumda 'evet' sonucu çıkmasının AK Parti'nin 50 defa seçim kazanmasından daha önemli olduÄŸunu söylemiÅŸlerdi." ifadesini kullandı.        Â
''FETÖ'DE EN ÖNEMLİ ŞEY, İTAAT''
FETÖ'de itaat ve istiÅŸarenin önemine deÄŸinen S.A, ÅŸunları anlattı:        Â
"Sözde ev imamı toplantılarında neredeyse istinasız olarak her hafta itaat ve istiÅŸarenin öneminden bahsedilirdi. Bu husus sürekli paralel yapı içerisinde vurgulanan bir ÅŸeydi. Ben bu ÅŸekilde 1.5 yıl boyunca sözde ev imamlığı yaptım. Daha sonra 3. sınıfın ikinci döneminde bölge talebe mesulluÄŸu görevi de yaptım. Bana baÄŸlı birkaç ev vardı. Ben bu evleri takip ediyordum. O evlere her hafta düzenli olarak ortaokul veya lise öğrencileri devam ediyor mu, öğrencilere bisküvi ve kola gibi ikram edecek ÅŸeyler için paraları var mı gibi ÅŸeyleri takip ediyordum. Öğrencilere ders verirken dikkat edilecek ÅŸeyleri sözde ev imamlarına söylüyordum. Mesela gelen küçük öğrencilerin çok sevimli olduÄŸunu ancak öğrencilerle hiçbir ÅŸekilde fiziksel temas kurulmaması gerektiÄŸini çünkü ailelerin bu durumu yanlış anlayabileceÄŸini ve öğrenciyi bir daha eve göndermeyeceÄŸini söylüyordum. Bunu da bize üstümüzdeki kiÅŸiler söylüyorlardı."        Â
''SÃœREKLÄ° KOD Ä°SÄ°M KULLANIYORLARDI''
Paralel yapılanmada gizliliÄŸin çok önemli olduÄŸunu belirten S.A, "Paralel yapıda imamlık ve bölge talebe mesulluÄŸu yapan kiÅŸiler yılda en az 2 defa telefon hatlarını ve cihazlarını farklı hat ve cihazlarla deÄŸiÅŸtiriyordu. Sürekli kod isim kullanıyorlardı. Mesela bir seferinde benim 'Mehmet' diye bildiÄŸim bir kiÅŸi, kendisini baÅŸka birine gözümün önünde 'Ali' diye tanıtmıştı." dedi.    Â
''ÜNİVERSİTE 4. SINIFTA CEMAAT EVİNDEN ÇIKMAM EMREDİLDİ''
Ãœniversite 4'üncü sınıfa geçtiÄŸinde kendisine herhangi bir arkadaşının yanında, bekar evinde kalabileceÄŸinin söylendiÄŸini, bunun bir teklif deÄŸil, her zamanki gibi itaat etmesi gereken bir emir olduÄŸunu kaydeden S.A, cemaat evinden çıkarak, bekar, içki içen, kız arkadaÅŸlarını eve getiren öğrencilerle kalmaya baÅŸladığını belirtti.     Â
''CEMAAT EVÄ°NDEN AYRILDIKTAN SONRA DA BURS ALMAYA DEVAM ETTÄ°M'' Â Â Â Â
Bu kiÅŸilerin paralel yapılanmayla bir baÄŸlantısının olmadığını ifade eden S.A,"Bana 3 yıl boyunca vermeye devam ettikleri bursu ben cemaat evinden ayrıldıktan sonra da almaya devam ettim. Yalnızca haftada bir toplantılara katılmak dışında paralel yapıyla bir baÄŸlantım kalmamıştı. Bütün arkadaÅŸlarım da benim artık cemaatten koptuÄŸumu sanıyordu. Ben evden ayrılırken kendime yeni bir hat ve telefon aldım. Artık paralel yapıdan sadece bir kiÅŸiyle görüşüyordum. Bu kiÅŸi B.U'ydu ve benim o zamana kadar iki yıl boyunca toplantıya gittiÄŸim öğrenci yurdunun müdürüydü" dedi.        Â
''HZ. MUHAMMED'İN ÖLÜMÜNDEN SONRA DÜNYAYA 14 ALİM GELECEĞİNİ, GÜLEN'İN 14. ALİM OLDUĞUNU ANLATTILAR''
Erzurum'daki bir kolejde yapılan sohbete B.U. ile katıldığını bildiren S.A, ÅŸunları dile getirdi:         Â
"Burada doğu illerinden gelen 60'a yakın benim gibi öğrenci vardı. Bu kolejde 40 yaşlarında Bülent isminde Fetullah Gülen ile bizzat görüştüğü söylenen biri, bu 60 kişiyle sohbet etti. Ben bu 60 kişiyi ilk kez orada gördüm. Bize 'Bülent abi' diye tanıttıkları kişi peygamber efendimiz Hz. Muhammed'in ölümünden sonra dünyaya her yüzyılda bir büyük din aliminin geldiğini ve toplamda 14 alimin geleceğini, Bediüzzaman Said Nursi'nin 13. alim olduğunu, 14. alimin ise sözde Fetullah Gülen olduğunu, Gülen'in her gece uykusunda Peygamber efendimizle görüştüğünü ve İslam aleminin problemleri hakkında istişare ettiğini anlattı.
Ayrıca ondan almış olduÄŸu emirleri cemaat mensuplarına ilettiÄŸini, hayatı boyunca sadece bir gün peygamberimizi rüyasında görmediÄŸini ve onun için bir ÅŸiir yazdığını, amaçlarının Ä°slam dinini tüm dünyaya yaymak, ezanın ve peygamberimizin namının dünyanın her yerine ulaÅŸmasını saÄŸlamak olduÄŸunu, bu amacı gerçekleÅŸtirmek için tüm varlığını ve ailesini bırakarak hicret ettiÄŸini ve büyük mahrumiyetler içerisinde yurt dışında okullar açtıklarını, bizlerin de bu kiÅŸiler gibi fedakarlık yaparak onları örnek almamız gerektiÄŸini, Ä°slamı tüm dünyaya yayma hedefini mutlaka gerçekleÅŸtirmek gerektiÄŸini, dünyaya Ä°slamı ve barışı yaymanın tek yolunun tüm ülkelere dünya standartlarından daha kaliteli okullar açarak o ülkelerin beyin takımını yetiÅŸtirmeleri olduÄŸunu anlattı."   Â
''GÖRECEKSİNİZ 40 YIL SONRA DÜNYADAKİ BÜTÜN BAŞBAKANLAR TÜRKÇE BİLECEK DEDİ''
FETÖ'nün birçok ülkede bulunan okullarında o ülke liderlerinin çocuklarının eÄŸitim gördüğünün kendilerine anlatıldığını belirten S.A, şöyle devam etti:    "Hatta, 'Göreceksiniz 40 yıl sonra dünyadaki bütün baÅŸbakanlar Türkçe bilecek, bütün baÅŸbakanlar bir toplantı yaptığında bunun dili Türkçe olacak, ÅŸu anda birçok ülkede ülke liderlerinin çocukları bizim okullarımızda okuyor. Belki size komik gelecek ama Fetullah Gülen henüz 20 öğrenci yetiÅŸtirirken ben de oradaydım. Bize bir gün bütün dünyada okulları ve üniversitelerinin olacağını, Türkçe olimpiyatları düzenleyeceÄŸini, kocaman statların bizlere dar geleceÄŸini söylemiÅŸti. O zaman ben gülmüştüm ancak ÅŸimdi bunlar gerçek oldu.' ÅŸeklinde ifadeler kullanmıştı. Bu sohbette de mutlak itaat ve istiÅŸarenin önemi üzerinde uzun uzun konuÅŸtu. Bütün bu toplantı yaklaşık 2.5 saat sürdü."   Â
''BENÄ°M İÇİN EN UYGUN MESLEĞİN ASTSUBAY YAHUT SUBAYLIK OLDUÄžUNU SÖYLEDÄ°LER''      Â
Toplantının ardından gelenlerle birebir görüşmelerin yapıldığını dile getiren S.A, "Ben de B.U. ile bir odaya gittim. Burada B.U. odadan çıktı ve kendisini Ä°hsan olarak tanıtan 35 yaÅŸlarında bir adam ile baÅŸ baÅŸa kaldım. Bu kiÅŸiyi o gün hayatımda ilk defa gördüm. Bana üniversiteden sonra hangi mesleÄŸi yapmak isteÄŸimi sordu. Ben de öğretmen olmak istediÄŸimi, bunun için sözde abilerin talimatları hilafına gizli gizli KPSS'ye çalıştığımı söyledim. O da bana sözde abilerle istiÅŸare ettiÄŸini ve benim için en uygun mesleÄŸin astsubay yahut subaylık olduÄŸunu düşündüklerini söyledi. Ben fıtratıma uygun olmadığı için bu mesleÄŸi yapmak istemediÄŸimi söyledim. O da bana itaatin çok önemli olduÄŸunu alınan istiÅŸare kararına itaat etmem gerektiÄŸini, eÄŸer itaat etmezsem Allah tarafından cezalandırılacağımı, hayatımda mutsuz olacağımı söyledi. Ben de o günkü sohbetin etkisiyle ikna oldum ve subaylık sınavlarına girmeyi kabul ettim" dedi.        Â
''YAZILI SINAVI KAZANDIM, MÜLAKATTA NE OLACAĞI ÖNCEDEN ANLATILDI''
Erzurum Atatürk Ãœniversitesinde ÖSYM tarafından yapılan subaylık yazılı sınavına girdiÄŸini kaydeden S.A, yaÅŸananları söyle anlattı:         Â
"Benim seviyeme göre çok sabit bir sınavdı. Yazılı sınavı rahatlıkla 40. asil olarak kazandım. Bir ay sonra da mülakata girdim. Mülakattan önce B.U bana bir sürü taktik verdi. Askerlerin durumsal farkındalığa çok önem verdiklerini, mülakat salonundan çıkarken kaç merdiven olduÄŸuna, duvarların rengine, merdivende yazı olup olmadığına, odadaki tablolara dikkat etmemi, mülakat kurulunda bir bayan psikolog olacağını, bu kiÅŸinin özellikle paralel yapı mensuplarını tespit etmek için orada olduÄŸunu, mülakat anında davranışlarıma çok dikkat edeceÄŸini, özellikle ona karşı konuÅŸmama ve kendisiyle tokalaşıp tokalaÅŸmama hususuna çok dikkat edeceÄŸini, bu bayana 'merhaba' derken gözlerinin içine bakmamı, elini sıkmamı, medeni bir ÅŸekilde kendimi tanıtıp, güler yüzlü ve esprili olmamı, kısa ve öz konuÅŸmamı, kendi özgeçmiÅŸimi kısa ve öz ÅŸekilde anlatmamı, orada kendimle ilgili her bilgiyi doÄŸru vermemi söyledi. 'Fetullah Gülen'i tanıyor musun' diye sorarlarsa, 'tanıyorum, televizyonlarda filan gördüm' ÅŸeklinde cevap vermemi, komutanlar bana kızgın bir ÅŸekilde bir ÅŸey söylerlerse bunun psikolojimi ölçmek için olacağını, bu durumda, 'Komutanım hayırdır, yengeye kızıp hıncını benden mi çıkarıyorsun' gibi esprili bir cevap vermemi bana tembihledi. Her ÅŸey B.U'nun anlattığı gibi çıktı. Ben de o taktikler doÄŸrultusunda hareket ederek mülakatı geçtim."        Â
''KKK'DAKÄ° SINAVIN SORU VE CEVAPLARI VERÄ°LDÄ°''
Ankara'da Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın (KKK) düzenlediÄŸi sözleÅŸmeli subaylık sınavı öncesinde yaÅŸadıklarını, ifadesinde detaylı bir ÅŸekilde dile getiren S.A, ÅŸunları kaydetti:         Â
"Bu sınav Ankara'da olacaktı. Ben bu sınava girmeden önce B.U yanında Ankara'dan gelen 'Selami' isimli 30 yaÅŸlarında, görsem tanıyabileceÄŸim ancak her zamanki gibi soyadını ve isminin takma olup olmadığını bilmediÄŸim bir ÅŸahısla beni tanıştırdı. Sınavdan bir gün önce Ankara'ya gitmemi, Ulus'ta heykelin önünde saat 15.00'de Selami ile buluÅŸmamı kararlaÅŸtırdık. Uçak biletini zaten onlar almıştı. Ben kararlaÅŸtırdığımız gibi o gün o saatte Selami ile buluÅŸtum. Elinde bir çanta ile yürüyerek yanıma geldi. Bana, 'Gel senin kaldığın otele gidelim' dedi. Otele gidip kaldığım odaya çıkınca çantasından bir dizüstü bilgisayar çıkardı ve masanın üzerine koydu. Sonra bana çok önemli bir ÅŸey göstereceÄŸini ancak göreceklerini kimseyle paylaÅŸmamam için namusum ve ÅŸerefim üzerine yemin etmem gerektiÄŸini söyledi. 3 kere yemin ettikten sonra bilgisayarın ekranını açtı ve bana bir takım sorularla bu soruların cevaplarını gösterdi. Bana sadece sorularla doÄŸru cevaplarını okumamın yeterli olduÄŸunu söyledi. SöylediÄŸi gibi yaptım. Ben okumayı bitirdikten sonra bu soruların ertesi gün gireceÄŸim subaylık sınavının soruları olduÄŸunu söyledi. Ben bunun kul hakkı yeme anlamına geldiÄŸini, zaten baÅŸarılı bir öğrenci olduÄŸumu, sınav sorularını önceden bilmeye ihtiyacım olmadığımı söyleyerek tepki gösterdim. Bunun üzerine bana ordu içerisinde yapılaÅŸmak isteyen çok fazla hainin olduÄŸunu, Hristiyanlar, Yahudiler, Masonların bu vatan hainlerinden olduÄŸunu, onların kendi taraflarına bu ÅŸekilde soruları verdiÄŸini, onlarla rekabet edebilmek için onların yerine vatanını seven insanların gelmesi için soruları vermek mecburiyetinde olduklarını söyledi. EÄŸer benim yerime onlardan biri gelirse onların yapacağı her kötülükte benim de sorumluluÄŸum olacağını, ahirette Allah'ın 'Senin elinde böyle bir fırsat vardı, neden deÄŸerlendirmedin' diye hesap soracağını söyleyerek beni ikna etti. GirdiÄŸim subaylık sınavındaki sorular bir önceki gün Selami'nin bana gösterdiÄŸi sorularla birebir aynıydı. 50 sorunun 5 tanesini bilerek yanlış yaptım. 45 doÄŸru ile 25. asil olarak sınavı kazandım."   Â
''SUBAYLIKLA Ä°LGÄ°LÄ° GÃœVENLÄ°K SORUÅžTURMASINDA ELENDÄ°M, ASTSUBAYLIK SINAVINI Ä°SE KAZANDIM'' Â Â Â Â Â
Subaylık sınavının mülakatını da rahatlıkla geçtiÄŸini sözlerine ekleyen S.A, "Zaten B.U, bana astsubaylık sınavıyla ilgili taktik verirken bu durumun subaylık mülakatı için de geçerli olduÄŸunu söylemiÅŸti. Bu nedenle mülakatı geçtim. Ben aktif olarak spor yaptığım için spor sınavını rahatça verdim. Ancak subaylıkla ilgili 6 aylık güvenlik soruÅŸturmasında elendim. Astsubaylık sınavını ise kazandım" dedi.        Â
''LAVABONUN DUVARINDA TEYEMMÜM ALIP, GÖZLERİMLE NAMAZ KILMAM İSTENDİ''
Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığına 2011 yılında kaydını yaptırdığını, ondan sonra sadece Selami ile buluştuğunu ifade eden S.A, şöyle dedi:      "Her hafta pazar günü saat 15.00'te Ulus Meydanı'nda Atatürk heykelinin yanında buluşuyorduk. Biraz yürüyüp bir kafede ya da bir restoranda yemek yerdik. Bu şekilde konuşurduk. Bana hep tedbirin çok önemli olduğunu, aşikar şekilde namaz kılmamamı, lavabonun duvarında teyemmüm alıp yatağıma yatıp gözlerimle namaz kılmamı, Fetullah Gülen'in bizim bu şekilde namaz kılmamızın peygamberin kıldığı namaz kadar kutsal olduğunu söylediğini, telefonuma dini içerikli materyalleri indirmememi, kimseyle dini ve siyasi konuları tartışmamamı, tartışma olursa hemen kısa kesip oradan uzaklaşmamı tembihliyordu. Bende söylediklerimi dilimle tasdik ediyordum. Fakat yine de kendi bildiğim gibi davranıyordum. Tedbir ve gizli namaz kılma meselesi benim hiçbir zaman aklıma yatmadı. Okulun içerisinde mescit ve cami varken farklı bir yerde namaz kılmak istememiştim. Bu nedenle normal şekilde abdestimi alıp okulun mescidinde namazımı kılıyordum. Aradan 2-3 ay geçtikten sonra Selami tedbire dikkat etmediğim hususunda beni uyardı. Halbuki ben namazımı gizlemediğimi ona söylememiştim. Buradan bir şekilde beni içeriden birine gözlemlettirdiğini düşündüm. Okul bu şekilde 4,5 ay sürdü."
''KANEPENİN ALTINDAKİ GİZLİ BÖLMEDE GÜLEN'İN KİTAPLARI VARDI''
Astsubay S.A, ifadesinde, Beytepe Jandarma Okullar Komutanlığından mezun olduktan sonra astsubay çavuÅŸ rütbesiyle kursiyer olarak jandarma okulunda eÄŸitim almaya devam ettiÄŸini belirtti.        Â
TSK'dan maaÅŸ almaya baÅŸladığını ve mesai sonrası evine gittiÄŸini ifade eden S.A, paralel yapılanma içerisindeki Selami'nin kendisine Keçiören Sanatoryum Mahallesinde bir ev tahsis ettiÄŸini, evin okuldan çok uzak bir yerde olduÄŸunu söyledi.         Â
Evi, öğrencilik yıllarından tanıdığı, cemaat evlerinde kendisi gibi kaldığını bildiÄŸi fakat astsubaylık sınavına girdiÄŸini bilmediÄŸi S.A. ile paylaÅŸtığını anlatan S.A, sözlerini şöyle sürdürdü:         Â
"Ev dayalı döşeli, kirası 450 liraydı. Ev sahibini görmedik. Kirasını ve faturalarını Selami'ye veriyorduk. Selami haftada bir evimize gelip dini konularda öğütler veriyor, tedbirin öneminden bahsediyordu. Evde dini kitaplar yoktu, yalnızca kanepenin altındaki gizli bölmede Fetullah Gülen'in kitapları, CevÅŸen-ü Kebir ve Risale-i Nur vardı. Kur'an da vardı ama onu saklamıyorduk. Bu ÅŸekilde 1 yıl daha geçtikten sonra 2012'de kura çekerek Ä°zmir'e tayin oldum."   Â
''BABAM, PARALEL YAPIYLA BAĞLANTIMI HİÇBİR ZAMAN BİLMEDİ''
Ev arkadaşı S.A. ile astsubay okulundayken mesleÄŸi sevmediklerini ve istifa etmeyi düşündüklerini belirten S.A, şöyle devam etti:         Â
"Bu nedenle evde KPSS'ye çalışıyorduk. Selami geleceÄŸi zaman kitapları saklıyorduk. Selami'de bizim evin anahtarı vardı. Bir gün biz iÅŸe gittiÄŸimizde evi karıştırarak KPSS kitaplarını bulmuÅŸ, bizim sınava çalıştığımızı öğrenmiÅŸ. Bize sözde davaya ihanet etmememizi, mesleÄŸimizden vazgeçmememizi söyleyerek bir sürü nasihat etti. Bu olaydan 1 hafta sonra ev arkadaşım S. A.'nın takım komutanı bölüğe kızdı ve bir direÄŸin karşısına geçerek 'Ben eÅŸeÄŸim' diye bağırmasını emretti. O da emri uyguladı fakat olay gururunu çok zedelemiÅŸ, bunun üzerine istifa etti. Bende istifa etmek istedim, durumu babama anlattım. Babam benim öğretmen olmamı hayal etmiÅŸti. Bana, 'Sen benim sözümü dinlemedin ve asker oldun. Devlet seni yetiÅŸtirdi astsubay yaptı. MesleÄŸini bırakırsan vatana ihanet etmiÅŸ olursun. EÄŸer bu saatten sonra mesleÄŸi bırakırsan seni eve almam' dedi. Babam, paralel yapıyla baÄŸlantımı hiçbir zaman bilmedi."        Â
''SADECE BİR NUMARANIN KAYITLI OLDUĞU ŞİFRELİ TELEFON VERİLDİ''
Ä°zmir'e tayini çıktığında, FETÖ/PDY içerisinde Ankara'da faaliyet yürüten Selami'nin Mustafa isimli kiÅŸiyle tanıştırarak, "Seninle artık Mustafa ilgilenecek" dediÄŸini kaydeden S.A, söz konusu kiÅŸinin içerisinde sadece bir numaranın kayıtlı olduÄŸu telefonu kendisine verdiÄŸini söyledi.         Â
Mustafa'nın telefondaki numarayı ezberlemesini istediÄŸini anlatan S.A, "Mustafa, bu telefonumu sadece kendisini ve arada bir 'sahibinden.com' isimli sitede ilan verip bir ÅŸeyler satan kiÅŸileri arayıp ürün sormamı söyledi. SorduÄŸumda TÄ°B'in sadece tek kiÅŸiyle yapılan görüşmelerden şüphelendiÄŸini ve bunları dinlediÄŸini söyledi."        Â
''TEKNİK KISIMDA DİNLEME YAPAN PERSONEL OLARAK GÖREVE BAŞLADIM''
"Mustafa, benden, Ä°zmir Ä°l Jandarma Alay Komutanlığı Ä°stihbarat Åžube Müdürlüğü Teknik Kısım AmirliÄŸini arayıp, çıkan kiÅŸiye, Ä°zmir'e atandığımı, çok iyi Kürtçe bildiÄŸimi, teknik kısma alırlarsa çok iyi tape çözeceÄŸimi ve çok faydalı olacağımı söylememi istedi." diyen S.A, ÅŸunları kaydetti:         Â
"Ben de bunları söyledim. Telefonda konuÅŸtuÄŸum başçavuÅŸ, özellikle uyuÅŸturucu dosyalarında Kürtçe bilen personel sıkıntısı yaÅŸadıklarını durumu alay komutanına bildiriceÄŸini söyledi. Teknik kısımda dinleme yapan personel olarak göreve baÅŸladım. Mustafa ile bana verdiÄŸi telefon vasıtasıyla haftada 1-2 defa buluÅŸuyorduk. Benim görev yerimin kendileri için çok kritik olduÄŸunu belirtti. Görevimin, devletin bekasını ilgilendiren ciddi suçlar ve siyasilerle ilgili dosyalarda bir görüşme tespit edersem o görüşmelerin zaman aralığını ve görüşmeyi yapan ÅŸahısların kimlik bilgilerini söylemek olduÄŸunu bana iletti. Bunun nedenini sorduÄŸumda bu tür görüşmelerin sümen altı edildiÄŸini, dinlemeyi yapan personelin başının belaya girmesinden korkarak savcılara olayın intikal ettirmeyeceÄŸini ve bu nedenle önemli suçlarla ilgili gereÄŸinin yapılmadığını ifade etti."        Â
''4 TELEFON NUMARASI VERÄ°P, YASAL KILIFINA UYDURARAK DÄ°NLEMEMÄ° Ä°STEDÄ°LER''
Görev yaptığı kısmın sorumlusunun, yapılan görevin çok ciddi olduÄŸunu, gizliÄŸi ihlal edecek hareketlerin ciddi hukuki sorumluluk doÄŸrucağını söyleyerek herkesi uyardığını ifade eden S.A, "Ben de bunun üzerine bildiklerimi Mustafa ile paylaÅŸmamayı kafama koydum. 17 Aralık 2013'ten bir ay önce Mustafa bana 4 tane telefon numarası verdi. Bu numaraları bir ÅŸekilde yasal kılıfına uydurarak dinlemem gerektiÄŸini söyledi. Ben bu numaraların son 4 hanesini ezberledim. Sistemde sorgusunu dahi hukuki sorumluluktan korktuÄŸum için yapmadım. Bu nedenle numaraların kime ait olduÄŸunu bilmiyorum" dedi.  Â
''17 ARALIK'TA BÃœTÃœN YASAL DÄ°NLEME Ä°ÅžLEMLERÄ°NÄ° SONLANDIRDIK'' Â Â Â
"Niyetim o numaralar yaptığım mevcut yasal dinleme kapsamında herhangi bir telefon numarasıyla irtibat kurarsa ve içinde suç unsuru da varsa tapesini çözüp tim komutanına vermekti." diyen S.A, "Ancak böyle bir konuÅŸmaya denk gelmedim. Zaten bir ay sonra 17 Aralık günü biz bütün yasal dinleme iÅŸlemlerini sonlandırdık. Yalnızca terörle ilgili önleme dinlemesi yaptık. Bu iÅŸlem için de Ankara'dan karar alınmıştı. 17 Aralık'tan sonra da ben Mustafa ile bir defa görüştüm. Bu görüşmede bana verdiÄŸi telefonu geri aldı ve bana riskli bir dönemde olduklarını bu ÅŸekilde görüşmenin uygun olmayacağını söyledi. Zaten ben 2013 yılı Nisan ayında onların bulacağı biriyle deÄŸil de sevdiÄŸim kızla evlendiÄŸim için uzun süredir bana soÄŸuk davranıyordu. Fakat yine de benden vazgeçmiÅŸ deÄŸildi" ifadesini kullandı.        Â
''ERBAKAN DÖNEMİNDEN BU YANA AK PARTİ BİZE SICAK BAKMIYOR''
FETÖ/PDY'nin görevlendirdiÄŸi Mustafa ile 17 Aralık süreci hakkında görüşme yaptıklarını kaydeden S.A, ÅŸunları dile getirdi:         Â
"Benden, 17 Aralık sonrası yaptığımız görüşmede bu mevzuları kimseyle tartışmamamı, kimin haklı, kimin haksız olduÄŸu konusunda fikrim olmadığını söylememi istedi. Telefonu aldıktan sonra iki kez daha evime geldi. Mustafa evime geldiÄŸinde soruÅŸturmaların darbe giriÅŸimi olmadığını, Erbakan döneminden bu yana AK Parti hükümetinin kendilerine sıcak bakmadığını, sırf ülkede iyi ÅŸeyler olsun diye AK Parti ile yakın durduklarını, bakanların yolsuzluklarını uzun süredir bildiklerini ve bunu BaÅŸbakan Recep Tayyip ErdoÄŸan'a ilettiklerini ve 17 Aralık sürecinden önce de eski bakanlar KürÅŸat Tüzmen, Kemal Unakıtan'ın yolsuzluÄŸa bulaÅŸtığını ilettiklerini, bu nedenle bu iki bakanın görevden alındığını, fakat 17 Aralık 2013'te ortaya çıkan yolsuzluklara BaÅŸbakan ErdoÄŸan ve ailesi de bulaÅŸtığı için bu konuda herhangi bir iÅŸlem yapmadığını, bunun üzerine savcıların yetimin hakkını korumak için her ÅŸeyi göze alarak bu operasyonu gerçekleÅŸtirdiÄŸini söyledi. Bu konuları kimseyle tartışmamamı bana söyledi. Bu konuÅŸma 17 Aralık darbe giriÅŸimi sürecinden kısa bir süre sonra benim cemaat hakkımdaki fikirlerim deÄŸiÅŸmesin diye yapıldı. Ben bunu ÅŸimdi anlıyorum."        Â
''TELEFONUMDAKİ MESAJLAR 2-3 SANİYEDE KENDİLİĞİNDEN SİLİNİYORDU''
Paralel devlet yapılanmasının gerçek yüzünü görmemesi için kendisini yanlış fikirlerle doldurduklarını belirten S.A, ifadesinde şöyle dedi:         "Mustafa'nın ikinci kez evime geliÅŸi tayinim Hakkari'ye çıkmadan hemen önceydi. Yanında Ömer diye biriyle geldi. Benimle Van'da ilgilenecek kiÅŸinin Ömer olduÄŸunu söyledi ve bizi tanıştırdı. Bana açık öğretim ve üniversite sınavlarına baÅŸvurmamı ve sınav bahanesiyle sık sık Van'a gelmemi Ömer isimli ÅŸahıs söyledi. Van'a ilk geldiÄŸimde beni Ömer karşıladı. Benim telefonuma bir program yükledi. Bu programda iki telefon birbirine yaklaÅŸtığında birbirini algılayan ve bir arama tuÅŸunun belirdiÄŸi bir ekran çıkıyordu. Arama tuÅŸuna basınca benim telefonumda bir kod belirdi. Ben 'ok' tuÅŸuna basınca mesajlaÅŸma bölümü açılıyordu. Mesajlar okunduktan 2-3 saniye sonra kendiliÄŸinden siliniyordu. Programa da bir ÅŸifre ile giriliyordu. Bana Van'da bu ÅŸekilde haberleÅŸeceÄŸimizi söyledi. Programda telefonlar yan yana gelip bir kere eÅŸleÅŸtikten sonra bir yerden mesajlaÅŸma imkanı veriyordu. Fakat benim akıllı telefonum çok iyi olmadığı için Hakkari'ye giderken format attım. Programı unutmuÅŸtum. Zaten 17 Aralık darbe giriÅŸimi sürecinden sonra paralel yapının gerçek yüzünü görmeye baÅŸlamış ve benden geçmiÅŸte istenen illegal talepler nedeniyle kendilerine baÄŸlı hakim savcıları organize ederek gerçekten Türkiye Cumhuriyeti'nin meÅŸru ve tek hükümetine karşı darbe giriÅŸiminde bulunmalarına ciddi ÅŸekilde ihtimal verir olmuÅŸtum. Bu olaydan sonra hiçbir ÅŸekilde onlarla irtibat kurmadım. Sadece bundan yaklaşık 2 ay önce eÅŸimin telefonundan yabancı bir numara aradı ve benimle görüşmek istediÄŸini söyledi. Ben telefonu aldığımda sesinden Ömer olduÄŸunu anladım ve kendisiyle görüşmek istemediÄŸimi söyleyerek yüzüne kapattım."       Â
''ÇOK PİŞMANIM''
"Ben daha önce bu konuyu adli mercilere bildirmek istedim. Ancak dosyaya bakacak savcının FETÖ/PDY'nin bir üyesi olabileceÄŸi ve başımı belaya sokabileceÄŸi düşüncesiyle fikrimden vazgeçtim." ifadesini kullanan S.A, "Ancak 15 Temmuz 2016 gecesi milletin silahıyla milletin kendisini ÅŸehit edecek kadar gözü dönmüş bir yapı olduÄŸunu tüm milletimizle birlikte görünce durumu komutanıma aktardım." dedi.        Â
FETÖ/PDY ile irtibatından dolayı çok piÅŸman olduÄŸunu belirten S.A, ÅŸunları kaydetti:         Â
"FETÖ/PDY yıllar yılı baÅŸta CumhurbaÅŸkanı Recep Tayyip ErdoÄŸan olmak üzere bütün milletimizi kandırmış olan sinsi bir yapılanmadır. Benim bu yapının içerisinde bulunduÄŸum dönemde herkesin malumu olduÄŸu gibi neredeyse AK Parti ve hükümetimizle eÅŸdeÄŸer tutuluyordu. Her görüşten insanlar ve medya kuruluÅŸları Türkçe Olimpiyatları'na methiyeler diziyordu. Zaten 2002 yılından 2013 yılına kadar sadece iki kez hukuka aykırı iÅŸ yaptıklarına ÅŸahit oldum. Görünüşte hepsi benimle aynı inancı paylaÅŸan, benim gibi mütedeyyin ve ülkesine faydalı olmaya çalışan insanlardı. Ä°llegal taleplerine de kendilerince bir gerekçe bularak beni de ikna etmiÅŸlerdi. Fakat 15 Temmuz 2016'da genç, yaÅŸlı, kadın, erkek ayırt etmeksizin gafil avladıkları milletimize silah sıkacak, hedef gözetmeksizin bombalayacak kadar gözü dönmüş caniler olduklarını tüm milletimiz görmüştür. YaÅŸanan hadiseler dünyada itibarımızı sarstığı gibi tüm vicdanları derinden yaralamıştır. Ben de vicdanen rahatsız olarak bildiklerimi paylaÅŸmak istedim. FETÖ/PDY ile olan irtibatım için çok piÅŸmanım. Benden istedikleri hukuka aykırı eylemleri ÅŸu veya bu ÅŸekilde hiç gerçekleÅŸtirmedim."    Â
   Â